Bölüm 19

82 64 10
                                    

Beklemek acı vericidir. Unutmak da öyle... Ama hangisini seçeceğini bilememek acıların en kötüsüdür.

PAULO COELHO

***

Kırgınlıklarımız ne geceyeydi, ne de gündüze. Biz sadece insanlara düşman olmuştuk. Biz insanoğlu bir tek cezayı gündüz ve geceye armağan etmiştik. Ne gündüz isterdi acı çekenleri görmeyi, ne de gece. Güneş göğe doğru yükselirdi. İşte o zaman başlardı onun cezası. Güneş batardı, ardından ay yükselirdi göğe. Karanlığın en izbe sokaklarında kaybolurduk. Geceyi seven insanlar, acılarını karanlıkta gizlemeyi sevdikleri için geceyi severlerdi. Ama biz geceyi sevemezdik, karanlık çöktüğünde her yer karanlık olurdu. Birisi bir şey yapsa karanlığın için de kaybolurdu.

Bu yüzden geceyi de, gündüzün sahipleriydi onlar. Yaşam perisi diye bilinen Lily White gündüzün sahibesiydi. Güneşti onun elementi. Ölüm perisine de gece armağan edilmişti. Ne zaman geceye ay inse onun geldiğini herkes bilirdi. Ama ölüm hep yalnızdı. Mezarlıklarda gece çökünce sessizlik çökmez miydi? Ölümden korkarlardı, bu yüzden de mezarlıklar gece vakti korkutucu gelirdi insanın gözüne. 

***

Lily White

"Krallığa gideceğiz, davetli listesinde bizim ailemizde var ve senin de gelmeni istiyoruz Lily, tabi gelmek istersen." Krallık mı? Nasıl yani?

"Gitmemiz gerekiyor Meyra." İki hafta boyunca peşimi bırakmayan bir tane hayaletim vardı. İlk karşılaştığımız an hala zihnimden silinmiyordu. Şimdi ise durmadan yapacaklarımı söyleyip durmaktan çekinmiyordu. Bu da hayli sinir bozucuydu. Karşımda bana bakıp sırıtan bir ruh ne kadar iyi olabilirdi ki. Şu son zamanlarda durmadan karşıma çıktığı her dakika korkudan bağırmaktan sıkılmıştım. Git gide Beck ailesi delirdiğimi düşünebilirdi ki, düşünüyorlardı.

Sonuç olarak fazlasıyla bağırıp ağladığım dakikalardan sonra bilincim yarı uyanık yarı baygınken hakkımda "delirmiş olabilir mi?" Tarzında cümlelerin konuşulmasıyla, bağırmaktan vazgeçmiştim. Gerçekten karşımda benim gibi duran bir yaratık çıksa kimse sakin bir şekilde karşılayamazdı. "Olur Dahlia. Hem bir yerlere gitmek zihnimi ferahlatabilir."

Dahlia'nın arkasına geçmiş ve bana sonunda dermiş gibi bakan bir adet ruh ve adının da kendi seçtiğim ad olan "Lily White" olduğunu savunuyordu. Dahlia sevinçliydi. Gelmek istediğimde de verdiği tepki harikulade bir tepkiydi. Tabi ki de şakaydı. Sadece gülümsemişti ve "gelmek istemene sevindim." demişti. Bir şeyden şüphe eden bir tavrı vardı.

"Davet Perşembe'yi ve Cuma'yı bağlayan gece, yani bugün. Amy Lily'ye kıyafet konusunda yardımcı ol. İlk kez buraya geldiğinde giydiği turuncu ve sarı renklerle bezenmiş elbisesi ona çok yakışmıştı." Emir veren bir anne moduna bürünmesiyle, bileğimde tutup kendi odasına sürükleyen bir adet Amy ve ben vardım. Artık eskisi gibi yürüyebiliyor ve hareket edebiliyordu. Bir daha yürüyemeyecek diye çok korkmuştum. Sonuç olarak benim saçmalıklarım yüzündendi.

"Belki bugün fazlasıyla eğleneceğimiz bir gün olur. Hem belki kralın oğlu ile karşılarız. Çok yakışıklı, babası gibi bembeyaz saçları var." Eğlenceli moduna bürünmüştü. Odaya girdiğimiz gibi gardırobun kapağını açması bir olmuştu En çokta bu enerjik halleri herkesin enerjisini yükseltiyordu. En çokta kalbinin temiz oluşu o kadar güzeldi ki. Keşke onun kadar güzel olsaydım. "Asalak, evet Amy'nin güzelliği dillere şayan. Ama bizde güzeliz, aynı bedende dolaştığım bir kadının kendisine hakaret etmesine tahammülüm yok. Gerçi bir başka kadın olsaydın ağzının ortasına bir tane çakmıştım." Bakışlarımı odanın içinde bulunan kitaplığın önün de kollarını bağdaştırmış bize bakan bir ruh. Hala alışmakta çok fazla zorlanıyordum. Bana benziyordu fakat biz çok farklı karakterlerdik.

YALNIZLIĞIN GÖLGESİ (YARI TEXTİNG)Where stories live. Discover now