Bölüm 20

83 58 5
                                    

Öldürmek için silah, hançer mi olmalı? Saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olamaz mı?

- Victor Hugo

***

Lily White

"Davetiye" ellerini öne doğru uzatmış ve davetiye vermemi bekliyordu. Elbisemin renginden olsa gerek, bakışları ile bir taraftan beni inceliyordu. Bu da hayli can sıkıcıydı. Terleyen avuç içlerimi elbisemin eteklerine sildikten sonra "Beck ailesi ile birlikteyim." Yaratık kafasını diğer tarafa doğru çevirmesiyle, bende o tarafa bakmıştım. Amy'ye bakıyordu ve benim yanımda Beck ailesi üyelerinden kimse yoktu. "Amy!" İsmini seslenmemle arkasına dönmesiyle, gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Acele ile yanıma gelmesiyle "üzgünüm, seni unuttuğuma inanamıyorum." Yanımızda hala davetiye uzatmamı bekleyen bir yaratığa dönüp, "Pardon, o benim misafirim Zirkus." Eliyle geçmemizi işaret verirken, "teşekkürler" demesiyle, oradan uzaklaşmıştık.

"Zirkus neden garip ve adını nereden biliyorsun?" Normal adımlara dönmemizle, rahatlamıştım. "Zirkus insan bedeni gibi görünen ama bedeni ayı kadar kıllarla kaplı canlılara diyoruz. Yani kısacası hayvanların mutasyona uğraması sonucunda oluşan bedenlerin her bir adı Zirkus. Tabi ki de kral kraliyetini korumak amacıyla Zirkuslardan yardım alıyor. Nedeni ise bir insandan daha güçlü varlıklar. Mesela onların birer Zirkus olduğunu açık ve net bir şekilde bilebiliyoruz. Başka soru?" "Başka bir sorum şu anlık yok." Gerçekten Dünyadan daha garip her yer varsa o da bu boyuttu. Hiç bilmediğim yaratıkla ve daha niceleri vardı. Sarayın içine girmemizle, yapay bir şelale bizi karşılamıştı. Avlu baya büyüktü ve göz kamaştırıcıydı.

Şatafatı seven bir kral olduğu bir gerçekti. Kralı tanımasam da gayet lükse düşkün bir şekilde dizayn edilmiş avlusu ile anlaşılıyordu. Bir kez daha başka bir Zirkus olduğunu öğrendiğim o yaratıkla karşılaşmıştık. Ama bu sefer ki kadındı. Amy'nin dediği şey gerçek olursa, ne yapacağımı bilmiyordum. Beni buraya almazlarsa, başıma bir şeyin gelmeyeceğinin ihtimalini veremezdim. Etrafımdaki insanların kıyafetlerine baktığım da tamamen siyah ve beyaz giyinen kimse yoktu. Evde yaptığım artistliklerim, şimdi bir yerlerimi hırpalayacaktı. Arkada görüne Beck ailesinin erkeklerin üzerinde lacivert takım elbiseleri mevcuttu. Dahlia ise Lila bir elbise giymişti. Zayıf ama bir o kadar da güçlü duran bedenine, elbise çok güzel durmuştu.

Sonrasın da sıranın bize gelmesiyle, kalbim fazla hızlı atmaya başlamıştı. İlk Amy'yi kontrol etmişti. Bir şey görmemesi üzerine geçebilmişti. Sıranın bana gelmesiyle, kaşlarını çatan bir adet Zirkus bulunuyordu. Üzerime giydiğim beyaz midi boy elbise yüzünden korkmaya başlamıştım. "Adınız nedir?"

Ardından ruhun belirmesiyle derin bir nefes çekmiştim içime. Onun olmasına sevinmiştim. "Adını söyle ve içeriye gir." "Ya gerçekten mi? Bunu ben neden düşünememiştim." Bıkkın bir nefes vermesiyle, yönümü Zirkus'a çevirdim. "Lily White" ilk yalan söyleyip söylemediğime emin olmak için gözlerimin içine bakmıştı. Sonrasında anlam veremediğim bir şekilde yolda çekilmesiyle "Geçebilirsiniz majesteleri."

***

Amy Beck

"Benimle dans eder misiniz prenses?" Önüm de eğilmiş bir şekilde beni dansa davet eden bir prensti ve bu prens benim büyük hayranı olduğum bir prensti. Elini avucunun içerisine bıraktığım da "Tabi ki de dans ederim, majesteleri." Çekici bir gülümseme vardı dudaklarında, pistin ortasına doğru ilerlerken herkes dansın ahengi ile bize yol açıyordu. Dans edenlerin çoğunluğu bana baksa da umursamamıştım. Orta alanı boş bırakılmasıyla oraya doğru ilerledik. Tavandan sarkan büyük bir avize salona büyük bir ihtişam veriyordu. Duvarlarda asılı tablolar aileye aitti. Sarımtırak duvar rengi de salonu hayli büyük göstermişti.

YALNIZLIĞIN GÖLGESİ (YARI TEXTİNG)Where stories live. Discover now