Tanıtım: Yalnızlığın Gölgesi

553 123 180
                                    

"Küstahsın sen, seni bu yaşına kadar besledik diye tepemize çıktın, küçük orospu."

Başım öne eğik bir şekilde cezamın kesileceği dakikayı beklerken, bir anda saçlarımdan asılması ile suratımda bir sızı belirmişti. Dudağımın kenarından bir sıvının akmasıyla, bir başka tokat daha atılmıştı. Yüzümü korumak amacıyla küçük kollarımı yüzüme siper etmeme rağmen bir halta yaramıyordu.

"Vurma yeter baba."

Gözyaşımın akmasıyla, bir tokat daha atılmıştı. Elinden kaçmayı başarmamla, duvarın en köşesine atmıştım kendimi. Daha fazla acı olmasın diye kendimi korumak için daha çok çırpındım. Yaptığım eylem bile bir halta yarayamamıştı. Uzun ve çelimsiz bedenim korkudan zangır zangır titriyordu. Bir tarafta babam dediğim adamın, anne diye getirdiği kadın tarafından dolduruşa getirilmesi de misillemeydi.

"Seni kaltak, el alemin erkekleriyle fingirde sonrada ne oldum delisi ol. Fikret bu kız var ya daha kaç kişinin altından geçecekte adımızı, namusumuzu kirletecek." Bu sözler canımı daha da kanatıyordu. "Ben senin gibi değilim, olmaya da asla niyetim yok."

Sözlerim onu daha da sinirlendirmişti. Babam dönüp ona baktığında ise kendisini savunmaya almıştı. "Haddini aşma, Fikret bu kız bana resmen iftira atıyor. Bunun dili çok uzamış kesmek lazım, Fikret." Yine saçlarımdan asılmasıyla, bir un çuvalıymışım gibi sürüklemeye başlamıştı. O kadın da bunu zevkle seyrediyordu. Manipülesi yine işe yaramasının sefaletini sürüyordu. Evin alt tarafında kalan depoya getirmişti. Kapıyı açtığı gibi yere fırlatmıştı. Kafama gelen tekmeden sonra, soğuk zeminin etkisiyle ölümü tekrar ve tekrar ruhumda, bedenimde hissetmiştim.

***

Sabah 07.00

Her yerim kan revan içinde kalmış bir biçimde, yeni bir güne aralamıştım gözlerimi. Hareket ettiğim de, hissettiğim acıyla birlikte kafamı geri soğuk zemine bırakmak zorunda kalmıştım. Bu halde okula nasıl gidebilecektim. Böyle gidemezdim. Herkes tarafından tuhaf bakışlara maruz kalamazdım. Bir kez daha benden korkarak uzaklaşmalarını kaldıramazdım.

Yerden kalkmayı denediğim her saniye acılarım yüzünden başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Sadece o kadının iftiralarına kandığı için olanlar olmuştu. Arkasını düşünmeden, sadece beni öldürmeyi düşünmüştü. Korku bütün bedenimi esir almıştı. Soğuk zeminde yatarken titriyordum. Güçsüzlüğüme, zayıflığıma bir kez daha lanet etmiştim. Gözyaşlarım bir bir dökülürken, annemi ne kadar özlediğimi bir kere daha o anda fark etmiştim. Ama beni bu izbe yerde o herifle tek başıma bırakıp kaçtığı her acısını hatırladıkça ondan nefret etmeme neden oluyordu.

Herkesten nefret ediyordum, o can yakan haykırışlarımı duyup yardım etmeyen insanların hepsinden nefret ediyordum. O insan olamayacak kadar kötü olan babamdan ve o kadından nefret ediyorum.

Ben her şeyden korkularımda, acılarımdan nefret ediyorum.

***

Bugün okula gidememiştim. Her zaman sığınmak için kullandığım mabedim olan uçurumun karşısında ayaklarımı boşluğa sallandırmış öylece oturuyordum. Canım ne kadar yanmış olsa da ayağa kalkmayı başarmıştım.

Bugün hiç bir şeyi içimde tutamıyordum. Kalbimde kendini belli eden ağırlık, sanki çığlık atsam geçebilecek gibiydi. Tekrardan zihnimde o görüntülerin canlanmasıyla, vücudumda bulunan her yara izi kanamaya başlamıştı. Gözyaşlarım tek tek yolunu bulurken, yanımda hafif kıpırtı hissetmemle hemen hareketlenmiştim.

"Korkma, sana asla zarar vermem."

Bir oğlan sesini duyduğumda korkudan etrafıma bakınmıştım. Kimsenin olmadığına emin olduktan sonra yanımda duran oğlana bakmıştım. 16 yaşlarında olduğu belli olan bir oğlandı.

Elinde bulunan peçeteyi uzatmasıyla olduğum yerde kalakalmıştım. Tedirginliğimi anlamış gibi konuşmaya başlamıştı.

"Sana ne yapmışlar bilmiyorum ama benden korkma ben sana asla zarar vermem."

Uzatılan peçeteyi avucuma bırakmasıyla, akan burnumu silmiştim. Oğlan yaşına göre fazla olgun görünüyordu. Bir süre sonra ise sessizliği selamlamıştık. Birisi görmeden buradan gitmek için hareketlendiğim de elime dokunmasıyla, ne yapacağımı şaşırmıştım.

Bu durum garip hissettirmişti. Tekrardan eski yerime oturmak durumunda kalmıştım. Elime göre büyük ola eli güven veriyordu. Yine de elimi geri çekememiştim. "Hey! Adın ne?"

Sorusu üzerine şaşkınlığımı gizleyememiştim. Bu küçük benliğime zarardı. Genellikle kimseler benimle konuşmak istemedikleri içindi bu şaşkınlığım. O bu sessizliğimi, konuşamadığıma yormuş olacaktı ki, tekrar konuşmuştu. "Yoksa sen konuşamıyor musun? Ha küçük."

Çok anlayışlı olmasının dışında çok meraklı, bir de küstah olduğu belliydi. Hiç vakit kaybetmeden konuşabilmiştim. Benim hakkımda böyle düşünmesini istemiyordum.

"Hayır konuşabiliyorum. Adım Lily White, birde ben küçük değilim." Küçük boyuma bakmadan ona diklenmiştim. Bana bir vursa diğer tarafa uçacağım kesindi. Anlam veremediğim bir şekilde gözlerimin içine bakakalmıştı. Gözlerini asla yaralarıma dokundurmadığını o an fark etmiştim.

"Benim Adım William Brave, kendine dikkat et küçük, benim küçüğümsün, gücüne sahip çık. Başka bir gün başka bir evrende görüşmek üzere."

Elimde bir şey hissettiğim de, elimi açmıştım. Bir kolyeydi. Kalp desenli bir kolyeydi. O gün 10 yaşındaki küçük kızın kalbi heyecanla çarpmıştı. Son sözleri çok fazla aklını kurcalasa da düşünmeden kolyeyi boynuma geçirmiştim.

Görüntü karşısında elim kolyeme gitmişti. Nerede olduğunu bilmediğim o küçük erkek çocuğu bana umudu öğretmişti.

***

Başka bir evren için ecel çığlıkları atılıyordu. Neler olacağı bilinmezken, karanlıkta, çığlıklar eşliğinde bir kız çocuğu can verdi. Zaman durmadan ilerlerken, yelkovanın ve akrebin aynı hizaya gelmesi ile intikamı için başka bir bedende ruhu tekrardan var oldu. Gözlerini açmasıyla yer ve gök ikiye ayrıldı . O gece dudaklarından ilk dökülen sözler tarihe karıştı. Sesi intikamı çağrıştırdı. Canını yakan her bir can için karanlığı ateşe vermekten, çekinmeyen şeytan gazabı getirdi.

Geçmişten gelen veliaht prens ise öylece tutsak edildiği yerden küçük kızın onun kurtarmasını bekliyordu.

Yalnızlığın gölgesinde yaşayan, yaşam ve ölümün hikayesine hoş geldiniz.

🫀

Peki siz yeni bir yolculuğa hazır mısınız?

YAYINLANMA TARİHİ= 05.08.2023

Düzenlenme Tarihi= 12.02.2024

YALNIZLIĞIN GÖLGESİ (YARI TEXTİNG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin