Bölüm 14

110 69 4
                                    

Artık hiçbir şey eskisi gibi değil Bende Öyle

Cahit Sıtkı Tarancı

***

Yazar

Bazen bazı şeyler sevdiğini kaybetmek kadar acı verirdi insana. Olacak şey bir anda olur ve biterdi. Sonrasında ise acı ile baş başa kalmak zorunda kalırdık. Belki de zamanla yaşadığımız her bir acı direnç kazandırırdı. Kalpte ruhta en çok yarayı alan yerdi. Kalp acıyı bir süre sonra hissedemezdi. Ruh ise bir köşeye depo ederdi.

Bu yüzden ruhumuz erken yaşta olgun olmak zorunda kalırdı.

***

Gücümün olduğu gerçeği oldukça tuhaf hissettiriyordu. Kullandığım güç olayların gidişatını etkilememekle kalmamıştı. Güç dalgası da en çokta beni etkilemişti. Karanlık ruhların zift karası kanları her yerdeydi. Bu olayın henüz bitmediği açık ve netti ve buraya daha fazlası akın edecekti. Kolyemin sıcaklığı tenimi yakmaya devam ediyordu. 

Yere çakılan bedenimin her bir tarafı ağrıyordu. Az da olsa görüş açımı Beck ailesine çevirmeyi az da olsa başarmıştım. Yanlarında bir iki tanede koruma olduğunu düşündüğüm birkaç kişi vardı.

Hareket edecek halim bile kalmamıştı. Gücümü keşfetmiştim. Evet ama beni bu kadar etkilemiş olması saçmaydı. Ama bazı şeylerin bize doğru geldiğini hissediyordum. Kolye tenimi yakmaya devam etmesi de hissettiklerimin doğruluğunu onaylıyordu ve karanlık ruhlar daha fazla katlanamayacak olduğumuz gerçeğini hiçbir şey değiştirmiyordu. Amy ve ben yaralıydık. Onlara göre sayımız oldukça azdı.

Zaman gittikçe daralıyordu. Bize yaklaşan bir ordu vardı. Koruma olduğunu tahmin ettiğim adamın bana doğru geldiğini fark ettiğimde, en iyi şansın şimdi olduğunu hissediyordum.

"İyi misiniz?" Diye soru sormuştu. Vakit kaybetmeden tehlikeyi onlara söylemek zorundaydım. "Geliyorlar"

Göz kapaklarım bu savaşa daha fazla katlanamıyordu. Korumanın korku dolu yüzün gördüğümde, dediğim şeyi anladığını anlamıştım.

"Tehlike var. Herkes toplansın gitmeliyiz." Diye diğer tarafa seslendiğini duymuştum. Ama daha fazla dayanamayan göz kapaklarım savaşı kazanmıştı. Gözlerimi karanlığa teslim ettiğimde, Başka bir şey ne duymuştum ne de anımsamıştım. O gün beni yaralayan bu güruh ilerleyen zamanlarda pişman olacağım bir anıydı.

Zayıflığım gün yüzünde asılı bir şekilde bana bakıyordu.

Neler yaptıysak ta veya ne yapmadıysak ta içimizde bir yerlerde hep pişmanlıklarımız olurdu. Hayata geldiğimiz günden bu yana durmadan imtihanlar veriyorduk. Kimimiz hafif sınavlarda bile başarısız olan onlarca insan vardı. En zor imtihan geçiren kişilerse her zaman çözümü en dipte arayan kişilerdi. Daha doğrusu yaşamak isteyenler grubu da onlar olurdu.

Hayatın akışı buydu. En ufak darbesiyle yıkılanlar ve güçlenen gruplar vardı. Yıkılan taraf bu dünya için çok narin insanlar olurdu. Güçlü taraf ise hayatın en acımasız insanına dönüşürdü. Kalp beynin yönlendirmeleriyle çalışırdı. Ama ruh insanın nefsine göre şekil alırdı. Tanrı bize düşünmeyi armağan etmişti. Her ne kadar en büyük ödül olarak görünse de, düşünce en büyük cezaydı insanoğluna...

Karanlık ve aydınlık tarafları birbirleriyle savaş halindelerdi. Bir şeyler uğruna savaş veriyorlardı. Benden ne istediklerini bilmiyordum. Kimse bilmiyordu. Gözlerim karalığın izbe yerlerinde dolaşıyordu. Bu savaşın sonucunda neler olabileceğini kimse tahmin edemezdi. Artık sorularımın birer yapboz parçası olduğunu biliyordum. Zamanla resim yerine oturduğunda. Her bir yanlış parça gözler önüne sunulacaktı. Benim yanlışlarım sonucunda neler olacaktı. Hiç bir şey bilinmezliğin gizli perdesinde fink atıyordu.

YALNIZLIĞIN GÖLGESİ (YARI TEXTİNG)Where stories live. Discover now