Bölüm 3

186 106 55
                                    

Onun heyecanlı hali bana güven veriyordu. Hiç vakit kaybetmeden onu onayladım. Ellerini heyecanla çırpmasıyla, konuşması bir oldu. "O zaman üstümüze doğru düzgün bir şeyler giyip çıkalım. Bugün çok güzel bir gün olacak." demesiyle, kendimizi bir anda onun odasında bulmuştuk.

Oda toprak tonlarındaydı. Odanın tam ortasında iki kişilikli yatak vardı. Yatağın sağ duvarı boydan boya kitaplarla kaplanmıştı. Kitaplıkla birlikte olan çalışma masası da bulunuyordu. Yatağın sol tarafı ise tablolarla döşenmişti. Kapının sağ tarafında ideal orta boyda bir gardırobu vardı. Odaya girmemizle ilk oraya yöneldi. İçinden göz kamaştıran elbiselerin olması kendimi değişik hissetmeme engel olamamıştı. Dolabın önünden çekilmesi ile, "ne giymek istersiniz, Lily White." sorusuyla birlikte gardırobun içinde hayatım boyunca hep vitrinlerde bakakaldığım elbiseleri bir arada görmek heyecan vericiydi. Gardırobun içinden turuncu ve sarının bir arada bulunan elbiseye elim gitmişti. Elbisenin altları pileli ve miniydi. Üst tarafı ince askılı olup kalp şeklinde ki göğüs dekoltesiyle bir bütündü. Üstüne yapılmış simlerden dolayı, parlak bir elbise olması, göz kamaştırıyordu. Amy'nin konuşmasıyla ona döndüm. "Güzel bir seçim temin ederim ki, bu elbiseyi bir sahibi elbet vardır diye dolabımda saklamıştım ve o seçilmiş kişi de sensin, hadi sen giyin bende kendi elbisemi giyeyim çıkalım olur mu?" Sorusuyla birlikte cevabım gecikmemişti. "Evet, olur." dememle kaldığım odaya geçtim.

Peri elbiselerine benzeyen elbiseyi giyinmiş ve Amy'yi Kapının önünde bekliyordum. Kapısının açılmasıyla oraya dikkat kesildim. Üzerinde siyah bir pelerinle çıkması içimde merak duygusunu uyandırmıştı. Beni görmesi ile gülümsedi. Bana doğru gelirken, eline başka bir pelerini alıp, bana uzattı. Giymem için yardımcı olurken, bir yandan da saçımı düzeltmekle meşguldü. Simsiyah saçlarımı geriye atıp pelerini bağladı ve o an yeni bir yer ile buluşmak adına kapıdan dışarıya çıkmak için tamamen hazırdım. Sağ ayağımı kapının eşiğine koymamla yeni bir boyuta merhaba demiştim.

***

Burası düşündüğümden bambaşka bir yerdi. Karanlık ve aydınlık taraflar vardı. Amy ise aydınlık tarafta dolaştırıyordu. Bilhassa o karanlık tarafa gitmeye bile çalışmıyordu. Karanlık taraftan sanki beni korumaya çalışıyormuş gibiydi. O tarafı düşünmeyi bırakıp nerede olduğumla ilgilenmeye başlamıştım. İnanılmaz şekilde her şey pas parlaktı. Burası farklıydı. Dünya gibi değildi. Bu boyuta bayılmıştım. Değişik canlılar vardı. Her yer farklı renklerle donatılmış gibiydi. Kendimi tutamadan "aman tanrım burası çok büyüleyici" deyivermiştim. Amy'ye baktığımda yüzünde, zaten beğeneceğini biliyordum bakışı vardı. "Beğeneceğine emindim, Lily. Eğer istersen, seni benim gizli mabedim olan yere götürmek istiyorum." Merak etmiştim. Onu onaylamamla yönümüzü başka yöne çevirip, yolumuza devam ettik.

Göl gibi olan bir yere gelmiştik. Suyun berraklığı ve temiz görüntüsü enfes bir şölen tadındaydı. İçinde her çeşitten balıklar vardı. Ağaçlarla etrafı sarılmıştı. Sanki o ağaçlar o gölü korumak istiyormuş gibilerdi. Gölün güzelliğine, dilim lal olmuştu. Heyecanlanmıştım. Amy'nin "Suya girelim mi?" sorusu benliğim tedirgin olmuştu. Görünüşe göre göl fazla derin değildi. Yine de göle girmeyi çok istemiştim. "olur, girelim" dememle üstündekileri bir çırpıda çıkarttı. Üstünde sadece iç çamaşırları kalmıştı. Gerçekten fiziği harikaydı. Üstümdekileri çıkartmam ile elini uzatıp "hazır mısın?" demesiyle konuşmadan elini tuttum. Konuşmak istemiyordum. Suyun sesiyle huzur bulmak için, hazır olduğumu belli ettim.

Gölün ortasına gelmemizle, göründüğü gibi değildi. Daha fazla derindi burası. Korku daha çok bedenimi sarmıştı. Amy'ye baktığımda ise benden oldukça uzakta ve suda yüzüyordu. Çıkmak için uğraşırken, daha çok suya çekiliyordum. Su beni hapsetmek istiyordu sanki, ellerim bir kayalığa tutunmuş olsa da suyun çekimine daha fazla dayanamayıp içine hapsoldum. Nefes alamıyordum. Amy beni çeksin istiyordum. Nefesim tükeniyordu. Ciğerlerim oksijen için çırpınıyordu. Vücudum korkudan titremeye başlamıştı. Kolyem sıcaktı. Tehlike sezinlemişti artık. Suyun derinliğine doğru yol alırken artık bayılmak üzereydim. Karanlık beni istiyordu. Bunu hissediyordum. Fazla dayanamamıştım. Suyun derinliğine, yalnızlığın gölgesiyle harmanlanmış karanlığa kendimi bırakmak zorunda kalmıştım.

***

AMY BECK

Kafamı sudan kaldırdığımda, Lily'yi görmememle içimde korku belirmişti. "Lily" diye adını seslenmeme rağmen ses yoktu. Gölün etrafında da görmememle daha fazla korkmaya başlamıştım. Az da olsa ihtimaller aklıma gelmişti. Boğulmuş olma ihtimali sıfırdı. Göl fazla derin değildi. "Lily neredesin?" diye tekrardan seslenirken, yine ses yoktu. Onun için daha da çok endişe duyarken, tekrardan seslendim. "Lily bak eğer şaka yapıyorsan, hiç iyi bir şaka değil. Neredesin Lily, lütfen cevap ver." Karanlık ruhların gelip Lily'yi kaçırmış olduklarından ölesiye korkuyordum. Yüzümde ki ıslaklığı hissettiğimde ağladığımı anlamıştım. Gölün diğer tarafında bir çıtırtı sesini işitmemle, Lily olup olmadığını merak etmiştim. Seri hareketlerle sudan çıkıp, üstüme elbisemi geçirdim. Diğer tarafta bulunan Lily'nin elbiselerini gördüğümde buradan uzaklaşmış olamazdı.

Elime pelerinimi alıp çıtırtının nereden geldiğini tespit etmeye çalışıyordum. Arkamdan ayak sesi duyumsamamla, arkama dönmem ile yüzümün sert bir şeye toslamasıyla, korkuyla geriye doğru sendeledim. Belime sarılan elle birlikte bana dokunan periye baktığımda ise Prens Steve görmemle, ellerinden kurtulup saygı gereği önünde referans yaptım. İrislerimi prensin gözlerinin içine bakmayı başarabilmiştim. Anlattıkları kadar yakından Büyüleyici bir güzelliği vardı. Bembeyaz saçlarına zıt simsiyah irisleri vardı. Yakışıklı bir o kadarda sert yüz hatlarına çekik gözleri ve dolgun dudakları bir tuvale yapılan resmin son fırça darbeleri gibiydi. Sorgu dolu bakışlarını fark ettiğimde daha fazla gerilmeme sebebiyet verirken, İlk konuşan taraf o olmuştu. "Neyiniz var, kimi arıyorsunuz?" Söyleyip söylememek arasında gidip gelirken, aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Majesteleri, arkadaşım ile göldeydik. Herhalde bana şaka yapmak amacıyla saklanmış olmalı. Onu arıyordum. Majesteleri" Söylediklerimin doğruluğunu tartıyormuş gibi başını sallamıştı. "Pekala Madam, adınızı öğrenebilir miyim?" Adımı sormasına şaşırmıştım. Prens adımı sormuştu. Daha fazla bekletmemek adına konuşmuştum. "Adım Amy Beck, majesteleri." Kendimi tanıtmam ile varla yok arası dudaklarında bir gülümseme belirmiş gibiydi. "Amy, Amy Beck gerçekten güzel bir isme sahipsiniz. Eğer yardım isterseniz buralardayım. Her zaman yardımcı olurum." Teklifini nazikçe ret etmiştim. Her ne kadar şuan yardıma ihtiyacım olsa da, neler olduğu hakkında hiçbir fikrimin olmayışı beni daha uçurumun kenarına doğru sürüklüyordu. Arkasına dönüp yavaş yavaş kaybolmasını seyrederken, bir anda gölden ses gelmesi ile o taraf doğru döndüm. Suyun üstünde amansız bir şekilde uzanan Lily'yi görmemle, korkuyla ona doğru koşmaya başlamıştım. Kısa zaman içerisinde göle yaklaştığımda hiç düşünmeden üstümdekiler ile suya girdim. "Ah aptal, kaç dakikadır neredesin sen?" Gölün ortasında pervasızca duran bedenine yaklaştım. Yüzünde ki anlam veremediğim ifade ile duruyordu. Gözleri açık olsa da hayatta değilmiş gibi öylece suyun üstünde duruyordu. Onu kendine getirmem gerekiyordu. Bedenimi saran sinyalin korkusuyla, onu kendine getirmek adına sarstım. Hissediyordum, buraya geliyorlardı. "Lily, yalvarırım uyan."

Gözlerini birden açmasıyla, yerimden sıçradım. Gözlerinin içi simsiyah olması içimin ürpermesine sebep oluyordu. Gölün ortasında bir anda elleriyle omzuna baskı uygulamasıyla, suyun içine girmek zorunda kalmıştım. Kendimi yukarıya çekmek istedikçe, beni daha fazla suya gömüyordu. Karanlik ruhlardan birisi onun zihnini ele geçirmişti. Bunu hissedebiliyordum. Nefes alamayacak raddeye gelmemle, omuzlarında ki baskı geri çekilmişti. Korkuyordum. Bu sefer gerçekten korkuyordum.

***

MERHABA!!!

OY VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ.

YAYINLANMA TARİHİ= 05.09.2023

YALNIZLIĞIN GÖLGESİ (YARI TEXTİNG)Место, где живут истории. Откройте их для себя