Bölüm 10

129 82 13
                                    

Dahlia Beck

Genç kızın doğum gününde başına gelenlerin hiçbiri akıl alabilecek gibi değildi. Gerçek adını gizlemesine anlam veremiyordum. Burası birer araftı. Yaşam ve ölümün var olduğu bir yerdi.

Dünya üzerinde neler döndüğünü kimse anlayabilmiş değildi. Bir şeyler olmuştu ve hiç bir şey yapılmamıştı. Aylarca dünyanın hiçbir yerinden haber alınamıyordu. En kötü ihtimalin gerçekleşmiş olması tüyler ürperticiydi. şuan çalışma odasındaydım. Burası insanın huzur bulabileceği bir yerdi.

Odanın her bir yerinde raflarda bulunan kitaplar ile dizayn edilmişti. Bir kaç tane çalışma masası ve koltuk vardı. Diğer odalara göre buraya ekstra özen göstermiştik. Odanın tavanı oldukça yüksekti. Burada hasta kayıtları ve bazı bilgileri depolardık. 

Burası birer klinikti. Burayı hayal dünyamıza göre inşa etmiştik. Önceden de birilerinin hayatında parmak izimin bulunması iyi hissettirirdi. Çoğunlukla yardıma muhtaç insanlar her zaman oldukça fazlaydı. Bu yüzden de burayı inşa etmiştik. Burada da oldukça yardıma muhtaç tonlarca kişi vardı.

Çok fazla katlı olmasını etrafta olan her şeyi en ince ayrıntısına kadar görüp gözlemlemek için bu kadar yüksek bir bina seçimi yapmıştık. Yani bir bakıma hem birilerinin tedavi görebilmesini sağlamak hem de gözlem binası olarak tasarlamaktı amacımız.

 Bu oda en çok dinlenmek ve kafa dinlemek isteyen herkesin huzur bulabileceği bir yerdi. İş için dizayn edilse de arada kafa dinlemek her şeyden önce iyi hissettirirdi. Aileden birisi gelip o kitapları okumak isterse okurdu. Sessizliğin ahengini isterse buraya gelirdi.

Kapının iki kere tıklatılması ile bilgisayar ekranını kapadım. Bu eğer içeride birisi varsa haber vermek içindi. Neden mi? eğer gizli bir şeyin peşindeysen hemen o işine ara ver demekti amaç. Kapının ardından başını uzatan Amy'yi gördüğümde içimde ki sızı kendisini belli etmişti.

Ağlıyordu. Benim miniğim inci tanelerini döküyordu. Odanın içine adımlamasıyla kapıyı kapattı. Burası herkesin çalışmak istediği bir yerdi. Ama bu sefer bu odaya derman bulmak için gelen benim biricik kızımdı, oturduğum yerden kalkıp yanına gittiğimde, hıçkırıklar ile ağlayarak bana sarılmıştı. 

Kaç gündür içinde bir sıkıntısı vardı. Neyi vardı, hiç bir fikrim yoktu. En sonunda patlama noktasına geldiği bugündü. Ağlamasının en büyük etkeni de

"Anne dayanamıyorum. Ya onun da başına aynı şeyler gelmişse, hala ortalıklarda yok."

Lily iki günden beri eve gelmemişti. Ne olduğuna dair hiçbir bilgiye erişememiştik ve en kötü seçenek ise kara ruhların onu ele geçirmiş olmalarıydı. 

İkinci kez birisini kaybetmeyi istemiyordu. Çocuklarımın arasında en çok duyguyu hisseden en büyükleri olan Amy'di. 

Boynuma yüzünü gömmüş içli içli ağlayan benim kızımdı. 

***

Lily White 

Küçük bir kız çocuğunun yaşam ve ölümün arasında ki seçimi kadar kötüydü burası. Perilerin var olduğu bir dünya hep güzel olur diye hayal edilirdi oysa, hep İyiliğin var olduğu düşünülürdü. Burada bulunduğum zaman zarfında şunu öğrenebilmiştim ki, her İyilik dolu bir ortamda düzen bozan bir kişi hep vardı. Biz sadece hayallerimizin düzeni bozulmasın istediğimiz için en çok yaraları bulundururduk zihnimizde, kalbimizde...

Belki sıkıştığım bu arafta ölmüş olduğumu umuyordum. Artık nasıl buraya geldiğimi biliyordum. Kalbim acı çekiyordu. O yaratıklar şehri yok etmişlerdi. Belkide Dünya'yı da yok etmiş olabilirlerdi. Ama kim beni neden oradan kurtarmak istemiş olabilirdi ki.

YALNIZLIĞIN GÖLGESİ (YARI TEXTİNG)Where stories live. Discover now