64▪︎ Yakup

181 15 15
                                    

Finale Son 3...

[Topkapı Sarayı]

Hasekiler sarayda tek kalmışlardı, her biri birbirine hırs ve nefret ile bakıyor oğulları tahta geçerde Valide olurlarsa neler edeceklerini düşünüyordu. Hanım Sultanlar da birbirlerine düşmüştü. Yıllar önce olduğu gibi Hanzade Sultan Kamer Sultan ile tartışmalara başlamıştı lakin artık karşısında eski kardeşi yoktu. En zengin Hanım Sultan olan Kamer şatafatadan uzak durmuyordu. Gölge bir Haseki gibi yaşıyordu. Herkes ondan çekinir olmuşken Hanzade Sultan naif yapısı ile ayak uyduramamıştı.

"Mihrişah Sultanım, Ablanız Kamer Sultan Has Bahçeye çardak kurdurdu bütün kardeşlerinizi de çağırdılar." Mihrişah Sultan aynanın karşısındaki sedirinden kalkmış Gazanfer ağanın karşısına dikilmişti. "Âlâ, çekilebilirsin." Ablası kadar olmasada Mihrişahta nüfuzluydu, annesi Mahenver gibi keskin bakışlı babası gibi kendinden emindi. Yıllar evvel Mahenvere hayal kırıklığı olarak doğmuş olan iki kız şimdi annesi için canlarını vermeye hazırdı.

...

Has Bahçeye indiğinde Ablaları Hanzade ve Kamer çoktan seslerine oturmuş sessizce bekliyordu. Selam vermiş Kamerin yan tarafına oturmuştu. Hemen ardından Meylişah ve İsmihan da gelmişti. "Ne iyi oldu, tekrar birlikte olmak!" Meylişah hayat dolu bir Sultandı. Annesinin onu evlendirmek istediğini bilmiyordu bundan sonrada bilemeyecekti zira hünkar babası izdivacı reddetmişti.

"Öyle..." Kamer fincanındaki kahveden yudum almış göğü delen mavi gözlerini çam ağaçlarına dikmişti.

"Sultanlarım, af buyurun. Gülriz Haseki'den haber geldi. Doğumu başlamış."

"Bir avazda doğursun inşallah." Doğum acısını yaşamış biri olarak Gülrizin kolayca doğurmasını temmenni etmişti, Kamer. Kızı da Validesi Mahenverin yanındaydı şimdi.

"Birde, Ruhsar Sultan geldiler şimdi Büşra Sultanın yanındalar."

"Tamam Gazanfer ağa." Sultanlar birkaç vakit daha bahçede oturmuş havadan sudan konuşmuşlardı. Ama herkes bir şeyin farkındaydı. Ne gerçekten kardeş gibilerdi nede saf. Zira hepsi iktidarı tatmış ve güzelliğine kapılmıştı.

...
[Mahenver Sultan'dan]

Arslanın yatağına uzanmış yatıyordum. Onu birkaç haftada çok özlemiştim. Her fırsatta dairesine geliyor terasta onunlaymışçasına yıldızları izliyordum. Lakin yanım hep boştu, sıcaklığını hissettiğim dağ gibi zevcim yoktu. Gebeliğimden olsa gerek fazla duygusallaşmıştım. Yersiz yere endişe ediyor, evhamlanıyordum lakin Arslan iyiydi seferden dönecek tekrar yan yana olacaktık. Evladıma ismini takdim edecekti. Sayi hangi ismi uygun bulmuştu? Ne diye seslenecek yavruma?

Heyecanla yataktan kalktım, masasını kurcalarken minik el kadar deri kaplamalı ve üstüne mühür damgalanmış bir defter buldum. Üzerinde varla yok arası birkaç harf işlenmişti; Arslan...

Onun defteri olmalıydı, lakin şimdi aradığım şey isim mektuplarıydı. Mektupları bulmuştum lakin benim evladımın ki yoktu, demek o ki doğumdan önce gelecekti. Mutlulukla gülümseyip Gülrizinkini aldım. Mektubun üzerindeki mührü kırdım. İki isim yazılıydı; Kız olursa Şemsişah Erkek olursa Yakup... Şimdiye kadar bilinen Yakup adında bir şehzade olmamıştı torununa tek olan ismi uygun bulmuştu. Mektubu katlayıp kemerime iliştirdiğimde kapı ağası içeri girmişti. "Haseki Mahenver Sultanım, Gülriz Hasekinin doğumu nihayete ermiş isim takdim töreni için sizi bekliyorlar."

"Âlâ." Has Odadan çıkmış Gülriz Hasekinin dairesine gelmiştim. Gevher Sultan çoktan bebeği kucağına almıştı. "Allah analı babalı büyütmeyi nasip eylesin Gevher, büyük valide oldun."

Sarayın Yansımasıحيث تعيش القصص. اكتشف الآن