1▪︎Saray

2.5K 81 52
                                    

Yeni başlayanlar tarih atabilir mi?

▪︎▪︎▪︎

Ne kadardır buradayım bilmiyorum ama uzun zaman oldu. Aylar geçti mevsimler. Geldiğimden beride buradakiler gibi tek amacım var Sultan olmak. Burada onlarca hatun var. Kimi sultanlara hizmet ediyor kimisi haremi temizliyor.

Bense Hünkarın gönlünü hoş tutmakla yükümlüyüm. Kolay değildi. Üstelik onlarca harem kuralı vardı. Valide Gülnuş Sultan Oğlu Hünkar Arslan Han'ın huzurlu olması için elinden geleni yapıyordu.

Şimdilik Hünkarın oğlu yoktu lakin Kırım Prensesi olan nikahlı eşi Gevher Sultan'ın Kızı Hanzade Sultan vardı. Hünkarın şehzade döneminde doğmuş geçen yıl Arslan hanın tahta geçmesiyle Payitahta gelmişti.

Tabi Gevher Sultan da Baş Haseki olmak istiyordu. Sonuçta kızı olması ile rakiplerinin önünü açmıştı. Denilenlere göre doğum sonra geçirdiği hastalık sebebiyle ne halvet edebilmiş nede gebe kalabilmişti. Şifa bulununca hızlıca iyileşmiş tekrar gebe kalmıştı. Arada hareme uğrardı. Ona bakmak bile cesaret isterdi. Son derece akıllı ve cesurdu. Sözünün üstüne söz dahi edilmezdi bunda Prenses olması ve Valide Sultanın yeğeni olmasının büyük payı vardı.

Şimdiye kadar haremde hiç olay çıkarmamıştı. Halvete giden hatunlar ile dairesinde hususi konuşuyordu. Ne dediğini kimse bilmiyordu. Gözdeler bile tek laf etmiyordu bu konu hakkında.

Sanırım geçen sabah gelmişti hareme yerlerde sürünen kaftanının mavi tüllerini görmüştüm. Ardından karnının büyüklüğünü. Fark edilmeden tekrar kafamı eğmiş sessizce taşlıktan çıkmasını beklemiştim.

Kalfalarla öğle için sofraları kurmuştuk. Yanımda oturan Rabia ve Çiçek hatunla yemeğimizi yiyorduk. İkiside benden büyüktü. Edirne Sarayından getirilen hatunlardandılar. Bende bir zamanlar oradaydım. Sanırım on üç yaşındaydım. Her gün durmadan çalışıyor hünkara layik hatun olabilmek için eğitiliyordum. Kolayca dilimi geliştirmiş buradakiler gibi konuşuyordum. Yazılarım ve okumamda gelişmişti.

"Hayde hatunlar çabuk olun! Uyuşuk uyuşuk yemeyin." Acaleyle ağzıma ekmek parçalarını attım. Akşama vakit vardı. Tekrar acıkmak istemiyordum. Diğerlerine yardım edip yemekleri mutfağa götürüyordum.

Kenarda duran Afife kalfa beni durdurmuştu. "Edirne Sarayından gelen Mileva hatun sen misin?"

"Benim Afife Kalfa." Elimdeki torbaları alıp yandaki hatuna verdi. Kolumdan çekerek taşlıktan çıktık. Küçük bedenimde arkadan adeta sürünerek onu takip ediyordum. "Bir kusurum mu oldu Afife Kalfa? Ne diye çekiştirirsin beni?"

"Valide Sultanımız seni buyurmuşlar. Orada öğreniriz ne ettiğini." Korkuyla yüzüne baktım. Hiçbir şey yapmamıştım ki!?

Dairenin kapısına geldiğimizde geldiğimizi söyledik. Kapıdaki hatunlar içeri girerek izin aldılar. Afife Kalfa üzerimi ve saçlarımı düzeltti. "Sakın ha densizlik etme!"

"Tamam." İçeri girdiğimde eğildim. Gülnuş Sultan kızları Saliha Sultan ve Asiye Sultan ile oturuyorlardı. "İyi iş çıkarmışsın Afife Kalfa tam istediğim gibi bir hatun. İspanyol değil mi?"

"Evet Valide Sultanım."

"Âlâ hazırlayın akşama halvete gidecek."

"Emredersiniz."

Girdiğim gibi sessizce dışarı çıkmıştım. Akşama halvet olması beni mutlu ediyordu. Hemencecik hamama götürüldüm. Özenle yıkandım. Kalfalar etrafımda dört dönerek beni hazırladı. Kaftanlar farklı farklı kokular ve takılar benim için seçildi. Tozpembe bir kaftan seçildi. Altın renkli ince bir telde başıma kondu. Yılan şekilli görünen taçta tülü tutmak maksadıyla takıldı. İnci küpeler ve kokunun sürülmesiyle taşlıkta ki curcuna bitmişti. Derin nefesler alarak haremden çıkarıldım. Ağa ve kalfaların eşliğinde karanlık koridordan yürüyordum. Karşıdan gelen Gevher Sultan zorlukla yürüyerek yanıma yaklaştı.

Sarayın YansımasıWhere stories live. Discover now