58▪︎ Nikah Mevzusu

252 22 11
                                    

Duyuru, öncelikle diğer bölümde yazdığım gibi yıl sonuna kadar final bölümünü atmış olacağım. Gerek her hafta bir gerek son haftalarda daha fazla bölüm atarak tamamlayacağım. Sizden de bir ricam olacak bölümlere hiç yorum gelmiyor vote sayısı yarı yarıya düştü. Sizi yorum için zorlayamam ama bende sizin düşüncelerinizi merak ediyorum birde voteleyin sadece yıldıza dokunacaksınız. Zor bir şey istediğimi düşünmüyorum.

İkinci konu final, finali kararlaştırmadım. Arslanın ölümü mü yoksa şehzadenin tahta geçişi şeklindemi final olacak bilemiyorum. Belki iki part şeklinde yazarım.

Üçüncü konu final sonrası, finalden sonra uzun bir zaman belki bir iki ay 2. Kitaba başlamayacağım. Bir süre Wattpad'a ara vereceğim. En azından bölüm yüklemeyeceğim. Ve 2. Kitaba ayrı bir kitap olarak başlayacağım. Buradan değil ayrı şekilde yazacağım ki iki ayrı dönemi kapsadığı belli olsun.

Bu kadardı iyi okumalarrr

▪︎▪︎▪︎

Sultan Arslan yorucu ve bir o kadar da sıkıntılı geçen günlerden birindeydi, Paşalar sürekli odasına geliyor bir yandan da yeniçerinin durumunu aktarıyordu. Ama paşalar hünkarın duymak istediklerini söylemiyorlardı. Askerler bir türlü savaş nizamına gelemiyor teçhizat sağlanamıyordu. Zaten hayli sinirli olan Arslan istediği haberler gelmeyince kendinde sorun arıyordu zira alemin padişahı oydu.

Yine bir paşa has odadan çıkmış yerine güzeller güzeli kadını Nilüfer girmişti.

"Hünkarım."

"Gel Nilüfer, otur." Eliyle yerdeki minderi göstermiş kendiside hemen yandaki mindere oturmuştu. "Af buyurun, bu sıkıntılı geçen günlerde gelmek istemezdim lakin," durdu zira nasıl izah edeceğini bilmiyordu. "Kızlarım onları nikahlamak isterim." Arslanın beklemediği özellikle Nilüferden beklemediği bir hareketti bu. Zaten şehzadesi yoktu, ne diye kızlarını nikahlardı?

"Kızlarımı ne diye nikahlamak istersin?" Gerildiği her halinden belliydi, minderde duruşunu dikleştirmiş bakışlarını Nilüferin yüzünden çekmişti. "Çok düşündün Hünkarım, kızlarımı güvenilir bir paşa ile nikahlar isem daha iyi olur dedim. Nasıl desem bilemiyorum lakin kızlarımı ateşe atmak istemiyorum. Eğer benim isteğim ile nikahlanırlarsa..." Konuşurken daha da battığını fark edince susmuştu. "Kim senden bunu istedi?" Farkındaydı Hünkar, Nilüfer kızlarına sevgi ile bağlıyken onları durduk yere nikahlamazdı.

"Ben,." Mahenver'i ifşalıyamazdı zaten o gitmişti ittifak için birde onun adını verirse daha kötü olurdu. "Siz sancaklara gitmeden evvel Saliha Sultan gelmişti daireme, kızlarımı kendi lehine evlendirmek istediğini söylemişti. Ben reddedince sinirlendi, her gördüğünde laf attı. Eğer kızlarımı nikahlar isem en azından kendi lehime olur." Arslan pekte tatmin olmuşa benzemiyordu ama bir annenin evlatlarını koruma iç güdüsünü anlamıştı. "Bunu düşüneceğim."

"Lütfen Hünkarım, bana bir yol gösterin."

"Sen merak etme, şimdi git kızlarım ile ilgilen."

"İninizle." Nilüfer minderinden kalkmış eğilmişti. Onun ardından Arslanda ayaklanmış teras mermerine dayanmıştı. Gözleri boğazı seyredalmıştı. Derince iç çekmişti bu güzel esintili havayı. Bahçede ekili olan ıhlamur kokusu burnuna ilişti. Güllü ıhlamur ağaçlarını çok severdi... Harelerini yukarı çevirmiş gözlerinden akan yaşlara mani olmaya çalışmıştı. Her sevdiği bir bir yamacından ayrılırken buna mani olamıyordu. İlk kaybıda hatunu olmuştu. En korktuğu şeydi evlat kaybı, iki kere yaşamıştı önce daha doğmamış evladı sonra mehmeti gitmişti. Ona bu acı çok gelmişti. İleride kendi toprak olduğunda annesinin zoru ile nikahlandığı Gevherin, ne kadar sevmesede Haticenin, nikahına alacak kadar aşık olduğu Cihannaranın, tek dileği kızlarının huzuru olan Nilüferin, seferde gebelik müjdesi aldığı Ayşenin daha doğrusu hiçbir kadınının evlat acısı yaşamasını istemiyordu. Güçlü imparatorlukların bile sadece adının zikredilmesiyle korku salan Arslan, evlat acısından korkuyordu.

Sarayın YansımasıWhere stories live. Discover now