27▪︎ Hatırlanan Haseki

549 24 28
                                    

Sultan ve Şehzadelerin yaşları
Hanzade Sultan -> 13
Şehzade Kasım -> 10
Kamer Sultan -> 9
Şehzade Musa -> 8
Meylişah Sultan -> 7
Mihrişah Sultan -> 7
Şehzade Mustafa -> 2
Sahra Sultan->4 [Saliha Sultanın kızı]

▪︎▪︎▪︎

Aylar geçip gitmişti ağaçlar yaprak dökmüş kış kendisini tekrar tekrar hatırlatmak istercesine esiyor kar tanelerini has bahçenin kuruyan çimlerinin üzerine savurtuyordu. Kararan gök yeni fırtınanın başlangıcıydı. Camıma vurup uçuşan yapraklar terasıma doluşmuştu. İçeride koşuşan Meylişah ve Mihrişahın sesleri her alımlarında düşecek gibi olmaları yüreğimi hoplatıyordu. "Yıldız, Kamer Sultanı lalasının yanından al."

"Emredersiniz Sultanım."

"Ceylan kaftanımı hazır et önce Hatice Sultanın dairesine uğrayacağım sonra Has odaya gideceğim."

"Emredersiniz Sultanım, hayrolsun Hatice Sultanı ne diye ziyaret edeceksiniz?"

"Aylar, mevsimler önce yaşanan hadise Şehzadelerin kaçırılması."

"Hatice Sultanın işi miymiş?"

"Aygül hatun sonunda o aşufte sultanın açığını buldu. "

"Bu sefer hünkarımız onu affetmez idam eder."

"Biz tedbirimizi alalım gerisi Haticeye kalır." Meylişah Sultan ve Mihrişah Sultanı dairemde Ceylan hatun ile bırakıp beni bekleyen Sevgi Hatunla yürümeye başladım. "Mektup nerede?" Kucağındaki çıkardığı minik kağıdı bana uzattı.

"Burada Sultanım." Gülerek kağıdı aldım. Şimdi Hatice Sultan düşüne dursun. İhtişamlı daire kapısına geldiğimde kapıda duran hatunlar hürmet ile eğilmişti. "Hatice Sultan içeride mi?"

"Evet Sultanım içerideler, geldiğinizi haber edeyim mi?"

"Luzmu yok." Kapıyı iterek açmış içeride sedirinde oturan Haticenin şaşkınlık ve sinir ile karışık yüzüyle karşılaşmıştım. "Bre hadsiz! Haseki sultan dairesine-"

"Derhal boşaltın daireyi! Hüma hatun Şehzade Musayı da yanına al ve çık." Hüma hatun tedirginlikle kendi sultanına bakmış izin gelince Şehzade Musayı da alıp daireden çıkmıştı. "Bu densizliğini Valide Sultana söyler isem ne olur haberin var mı?" Sedirimden kalkarak birkaç adım attı. Hemen önümde başını diklestirerek durduğunda gözlerindeki sinir pırıltılarını görebiliyordum.

"Bence canından olmak istemezsin." Anlamazca gözlerini kısmıştı. "Yine ne işler çeviriyorsun ispanyol yılanı?"

"Yılanları küçümseme mazallah sokar." Haticeyi oyalıyordum onun ne kadar süslü laflar ettiğini bilmeyen yoktu. Her tartışmada illaki kendini haklı çıkarıyordu.

"Laf kalabalığı yapma, ne diye geldin söyle?" Elimdeki kağıdı yavaş yavaş açtım. Yazının olduğu yeri Haticeye gösterirken nefesi kesilmiş yutkunamamıştı. "Bu-bunun sende ne işi var?"

"Bunun bi önemi yok. Artık ben ne dersem yapmak zorundasın Çerkes aşuftesi."

"Kanıtlayamazsın." Ettiği inkar ve elimdeki kanıt birbirine ters düşsede önemsemedi.

"Gözlerin görmez mi? Mührün var ve tabi Esmehan hatununda var."

"Ne istiyorsun?" Zaferle gülerken hafifçe boğazımı temizledim.

"Evet işte beklediğim sual bu. Ah Hatice hep aptal oldun." Madem kârlı taraftaydım. Bunu kullanmak icap ederdi.

"Benimle doğru konuş! Karşında hala Haseki sultan var."

Sarayın YansımasıWhere stories live. Discover now