54▪︎ Manisa

261 23 18
                                    

Lütfen yorum yapalım, teşekkürler

▪︎▪︎▪︎
[Manisa Sancak Sarayı]

Arabalar sarayın bahçesine girdiğinde beklenmeyen bir kutlama havası vardı. Karşılamaya Gevher Sultan, Şehzade Kasım, Gülriz Haseki ve Zühre Hatun vardı. Her biri ile tek tek selamlamış ardından has bahçede kurulan sofraya geçilmişti. Zaten saatte geç olduğumdan karınlar acıkmıştı.

"O halde yemeğe başlayalım, bismillah."

...

Sabahleyin hünkar oğlu ile halk arasına karışmıştı. Ahaliyle sohbetler ediyor, hallerini soruyordu. En mühimide başlarındaki şehzadeden memnuniyetlerini merak ediyordu.

"Eee efendi, memnun musun şehzadeden? İlgili midir devlet işlerine?"

"Vallahi ne yalan söyliyeyim beyim, memnunuz lakin şehzademiz saraydan pek çıkmaz diyorlar. Benim Kefe taraflarında akrabalarım var, öyle bir anlatıyorlar ki Şehzade Musa'yı ağzımız açık kalıyor! Ahali ile ilgili, aç açıkta bırakmaz diyorlar. Oysa Şehzade Kasım öyle mi? Ne gelir ahali ile konuşur nede bir iş eder şu altı ayda Manisa da tek bir fark bile olmadı."

"Peki ne yapsın istersin, neyi eksiktir ahalinin?" Şehzade Kasım söze atılmıştı bu defa yüzü düşmüş olsada babasının yanında kötü duruma düşmek istemiyordu. "Şimdi Manisada olan bir medrese var idi, Hünkarımız Arslanın şehzade döneminde yıkılması uygun bulunmuştu, yıkıldı da lakin çocuklarımızı göndereceğimiz din ilim öğreneceği medresemiz kalmadı." Şehzade başını sallamak ile yetinmişti, daha fazla ne konuşacaktı ki, halk ondan pekte memnun değildi.

...

Akşam vakti Gevher Sultan haremde eğlence tertip etmişti. Baş sedire elbet o oturmuş yanındaki diğer sedire Mahenver Sultan oturmuştu. Diğer Sultanlar da sırasıyla yerlerine geçmişti. Gülriz de buradaydı, en alttaki minderlerden birine oturmuş sessiz sedasız rakkas hatunları seyrediyordu. "Etraf gözdeden geçilmez olmuş." Mahenver, Gevhere doğru eğilerek mırıldamıştı. Haklıydı da bir sürü hatun vardı. Sancaklarda gözdeler normal kaftan giyerken cariyeler çuvala benzeyen kalın beyaz kumaş üzerine mavi, çizgili kıyafetler giymişti. Fazlaca kaftanlı hatun görmekte normal değil gibiydi.

"Şehzademin gönlü geniştir."

"Ne güzel." Gülrizin somurtkan yüzünü bir sürü olan gözdeye bağlamıştı. Yanlarına bir hatun gelmişti uzun kahve saçları dalgalıydı, yeşil-kahve gözlü, kalın kaşlıydı. Giydiği koyu yeşil kaftan göz rengini daha da açık ediyordu. Ellerini önünde birleştirmiş Gevherin önünde eğilmişti. "Gevher Sultanım." Gevher eliyle Gülrizin karşısındaki minderi göstermişti. Gülrizin minderinin aksine son derece düz ve sıradan bir minderdi oysa Gülriz rengarenk işlenmiş ve pahalı kumaşlardan yapılan minderde oturuyordu. "Mahenver Sultanım hoş geldiniz." Mahenver başını hoş bulduk der gibi sallamıştı.

"Şehzade oğlumun gözdesi." Diye açıklamıştı hatunu, Gevher Sultan.

Eğlencenin devamında pekte konuşma olmamıştı arada Hanım Sultanlar fisıldaşıyor kendi kendilerine kıkırdıyorlardı. Ortamdaki tek gerici bakışlar Gülriz ve Zühre arasında geçiyordu.

...

Arslan dairesinin terasında eşi Mahenver ile oturuyordu, büyünün iyiden iyiye bozulmasıyla araları düzelmişti. "Burası o kadar güzelmiş ki." Mahenver hayran hayran bahçeyi inceliyordu. Kokusu bile bir başkaydı buranın. "Öyledir, Cihan'ım."

"Keşke," diye mırıldandı Mahenver "keşke seninle burada tanışsaydık." Her şey çok daha farklı olurdu belkide.

Belkide; Güllü'nün yerinde, mezarda, o olurdu...

Sarayın YansımasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin