36▪︎ Hasta

418 32 7
                                    

Çöktüğü yerden kalkamamıştı Ayşe Hatun. Hıçkırıklarının ardı arkası kesilmiyordu. Bade Hatun koluma girmiş onu zorlukla kaldırıp sedire oturtmuştu. Elindeki bardağa su doldurup Ayşeye uzatmıştı. Titreyen eliyle suyu alıp içmişti. "Her şeyi mahvettim kendi ellerimle, Hünkarımız sildi beni. Yüzümü dahi görmek istemiyor." Bade, sultanının haline üzülmüştü neticede kendi yüzünden bu haldeydi. Ne olurdu hamamda iken Mahenvere de selam verip çıksaydı?

"Bade çık!" Saliha Sultan ve Asiye Sultan daireye girmiş Ayşe Hatunun yanına oturmuşlardı. Bade hemen daireden çıkmış koridorda beklemeye koyulmuştu. "Ne bu hal! Ya karnındaki sabiye bir şey olsa?" Asiye Sultan ablasının elini tutmuş, Ayşe hatuna çıkışan Saliha Sultanı dizginlemeye çalışıyordu. "Hünkarımız beni istemiyor."

"Ne ettin be hatun!"

"Mahenver," ismi bile daireyi buz gibi soğutmuştu. Asiye Derince nefes alıp destek verircesine Ayşenin omzuna elini koymuştu. "Ne etti o yılan?"

"Hamamdaydık s-sonra kavga etmeye başladık. Gaflete düştüm..." sonrasını dinlemeye gerek yoktu. Saliha sinirle sedirden kalkmıştı. "Allah kahretsin seni! Hünkar abimin yatağına gir diye ne kadar çabalamıştım. Bu muydu karşılığın?" Oturan hatunun yakalarından tutup kaldırmış sarsarak dahada ağlamasına sebep olmuştu. "Abla-"

"Kes Asiye, bu hatun aylar verdiğim emeğimi bir anlık sinir ile yok etmişken ne diye onu savunursun?" Ellerini çektiği hatun ayakta durmakta Bile zorlanıyordu. Titreyen omuzlarını zapt edemiyor elleriyle kendini sarıyordu. "Hele şehzade doğurma seni lime lime eder boğazın sularına atarım." Saliha Sultan hızlıca daireden çıkmıştı.

Sinirle çarpıp girdiği dairedeki Mahenveri gördü. Elindeki kasnağı oyalıyor bir yandanda Mustafa ile konuşuyordu. "Seni yılan! Abimi aklına girdin degil mi!?" Saliha Sultan Mahenverin üzerine yürürken Mustafa korkarak annesine sarılmıştı. "Ne diyorsunuz Sultanım? Her şeyin bir haddi hududu var daireme bu sekilde giremezsiniz."

"Kaideleri bana sen mi öğreteceksin!?" Saliha Sultan Mahenverin dibine kadar gelmiş eliyle Mahenverin tırnak izli kolunu sıkıyordu. "Haddinizi bilin karşınızda her sözünüzü dinleyip sizin emirlerinize riyayet cariyeniz, köleniz yok. Ben Mahenver Cihannara Sultan'ım, Sultan Arslanın nikahlı zevci, üç evladının anasıyım. Beni Haticeyle, Ayşeyle karıştırmayın."

"Demek öyle karıştırırsam ne olur, beni ağabeyime mi şikayet edersin?" Dik durmaya çalışsada çenesi seyiriyordu. Eliyle bacağına sarılan oğlunun saçını okşarken içi titriyordu. "Doğru ya sen Sultansın, hünkar abimin kulu iken göz yaşların ile onu kandırıp nikah kıydıran aciz köpeksin. Sen kimsin Mahenver mi? Cihannara mı? İkiside değilsin sen hala Milevasın Kırımda ailesi vahşice katledilmiş eski sarayda eziyetlere maruz kalmış tek dayanağı evlatları olan ispanyol köpek!" Kendini tutamıyordu. Ailesinin katledilişi gözünün önüne geliyordu. Eski Saraydaki falaka, zindan cezalarını hatırlıyordu. "Bitti mi?"

"Ne o gerçekleri yüzune vurmam bu denli seni rahatsız mı etti?" Durduramıyordu kendini karşıda koyamıyordu. Dili lal olmuştu tek kelime edemiyordu. "Hayır ben kendimi biliyorum geçmişimi biliyorum fakat siz kendinizi unutmuşsunuz. Daha fazla sorun çıkarmadan dairemi terk edin." Saliha Sultan hızını alamayıp Mahenverin yanağına tokat atmıştı. Başı yana düşerken sarı saçları savrulmuştu. Yanağında beş parmak izi çıkmıştı. "Validem?" Küçük erkek sesi ile ikisininde başı kapıya döndü. Mahenver yüzündeki yaşları silmişti. Şehzade Musa elleri önünde meraklı bakışlar ile yanlarına gelmişti. Mustafa ona koşup sarılmıştı. "Burada ne oluyor validem?" Kamer kardeşi Mihrişahın elini tutmuş Musanın yanına geçmişti. "Abi abla, Halam anneme bağırdı s-sonra ona v-vurdu." Mustafa kekeliyerek Saliha Sultanı ifşa etmişti. Musa Mustafadan ayrılıp halasının yanına gitmişti. "Derhal validemden özür dileyin Saliha sultan!"

Sarayın YansımasıWhere stories live. Discover now