57▪︎ Kavga

239 21 10
                                    

Votelemeyi ve yorum yapmayı unutmayınn♡

[Üç Ay Sonra]
[Kefe Sancak Sarayı]

Bir inleme yankılanıyor, belkide tüm saray bu çığlıkları duyuyordu. Nefes nefese kalmış olan Mehtap Hatundu bu seslerin sahibi. İki eliyle yorganı çekiştirirken iki dişinin arasına konan sert cismi sıkıyordu. Can havliyle çığırtılar savururken gözlerinden damla damla yaşlar süzülüyordu.

"Ikın hatun! Az kaldı başını gördüm." Zaten yeterince belkide daha da fazla ıkınıyordu. Gözlerinin feri kaymıştı. Doğum fazlasıyla acı vericiydi lakin sonunda evladını görmüştü. Ebe kadın bebeği kucağına almış bez yarımı ile sarıp yandaki hatuna vermişti. "Bebeğim?" Mehtap bebeğini göremeden hatun dışarı çıkmıştı. "Bebeğimi getir, o çok küçük." Ayık kalmak bile zor gelirken bebeğini görmek için yalvarıyordu. "Allah rızası için! Bebeğimi bir kez göreyim!" Ebeye idi lafları, ebe ise bir şey yapmaksızın duruyordu. Oda ister miydi bebeği annesinden ayırmak!

Ve o şifahaneye girmişti, Hatice Dilaşub Sultan! Kendinden emin adımlar ile yatağın dibine gelmiş zavallı hatuna gözlerini dikmişti.

"Vakti ile demiştim; Karnındaki sabiyi sen değil başkası büyütecek, demiştim. Sen inanmamıştın." Başını yukarı dikmiş sinir ile gülmüştü. "Ben dediğimi yaparım hatun! Sen ittifak yetmezmiş gibi," lafında duraksamış sağ elini hatunun çenesine sabitlemiş yeşil gözlerini hatuna dikmişti "gözümün içine baka baka ihanet ettin."

"Evladım ile sınamayın beni!"

"Sen burada kim sözü geçtiğini unutmuşsun." Arkasını dönüp gitmişti ardında sadece evladı alınan bir anne değil nefret dolu bir kadın bırakmıştı.

...

Mehtap Hatunun doğumu sırasında Şehzade Musa sarayda olmadığından olanlardan bir haberdi. Zaten doğumu duyunca hemen saraya dönmüştü. Lakin bir hayli gecikmişti.

Saraya girdiğinde içinden geçen ilk kadını Mehtap'ın yanına gitmek olsada önce annesinin yanına gitmişti. "Oğlum Aslan şehzadem."

"Validem." Haticenin elini öpüp geri çekilmişti. "Evladım ve Mehtap iyiler mi?" Hatice Sultanın yüzü düşsede bozuntuya vermedi.

"Çok şükür iyi."

"Hünkar babama haber gönderdiniz mi isim için malum sefer arefesinde gelmeyeceğini demişti."

"Gönderdim geldi de mektup, lakin sen gelemeden açmak istemedim." Haseki Sultam sedirinden kalkıp masasının yanına gitmişti. Çekmeceden çıkardığı mektubu oğluna uzatmıştı. Şehzade Musa mektubu mırıldanarak okumaya başladı.

"Şehzade Musa'ya

Yiğit oğlum, güzel haber bana ulaştı allah evladına uzun ömürler versin. Analı babalı büyütmeyi nasip eylesin. İsmi için epey düşündüm, her bir atamız kadar kıymetli olmasını dilerim, ismi
İbrahim olsun. Merhum atamız Osman Hanın babası İbrahim Han'dan alsın ismini.

Üç kıta yedi iklimin sahibi
Sultan Arslan Han"

Mektubu okumuş sonunda annesine dönmüştü. "İbrahim."

...

Musa evladına isim vermeden önce dairesine girmişti. Elbet şehzadesini görmek istiyordu lakin annesi önce dairesine gitmesini şehzade ile yanına geleceğini söylemişti. "Şehzadem Gözdeniz Mehtap Hatun geldi." Lohusa hatunların şehzade dairesine gelmesi uygun değildi lakin Musa bunu önemsemeyecek kadar özlemişti kadınını. "Gelsin." Kapı açılmış hatunu içeri girmişti. Lakin beklediği gibi değildi, yüzü çökmüş gözlerinin feri kaybolmuştu. İki kolundaki hatunlar ile zar zor yürüyordu. "Mehtap?" Endişe ile Hatunun koluna girmiş onu sedire oturtmuştu. "Siz çıkın." Hatunlar ve ağa dışarı çıkmış kapı ardlarından kapanmıştı. "Musa..." Bir hıçkırık kopmuştu dudakları arasından günlerdir ağlasada yine gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Takati kalmamıştı nefes alırken bile kalbi zorlanıyordu. "Mehtap ne oldu sana?" Endişelenmişsede Hatundan gık çıkmıyordu sadece titreyerek ağlıyor bir yandanda elinde sıkıca tuttuğu mendil ile göz altlarını siliyordu. "Hatice Sultan, bebeğim." Daha kız mı oğlan mı doğurduğunu bile söylememişlerdi ona.

Sarayın YansımasıWhere stories live. Discover now