62▪︎ İntikam Arzusu

197 19 4
                                    

Finale Son 5...

Hatunlar, gözde Mahurun etrafına toplaşmıştı. Kalfa Kadın hatunları susturup kenara çekemeye çalıştıkça daha da toplaşıyorlardı. Ağa hatunu kucağına almış alelacele şifahaneye götürmüştü. Şehzade Musa ve Hatice Sultana haber edilmişti. İlk Şehzade Musa gelmişti. Kapıda umutla bekliyordu. Haseki Sultanda endişelenmişti her şeyden önce oğlunun kadını vardı içeride.

Mehtap Sultan şifahane önüne gitmeye çekiniyordu. Hatuna ilaç versene bu denli tesir edeceğini düşünememişti. Haremde otururken dikkat çektiğini fark edip ayaklandı. Şehzadesini hatuna emanet edip taşlıktan çıktı. Koridorda şifahaneye yaklaştıkça konuşma seslerini işitilir olmuştu. Sözlere dikkat ettiğinde yavaşladı. "Bir haber yok değil mi?"

"Yoktur Validem, hatuncağız hala içeride." Hatice Dilaşub Sultan oğlunun fazlasıyla korkulu olduğunu fark etmiş elini koluna koymuştu. "Merak etme,  iyidir."

"Validem hatun gebe idi."

"Sen ne dersin?"

"Sabah geldi, müjdeyi verdi. Öğlen vakti sizin yanınıza gelecekti." Duvarın arkasında duran Mehtap şok olmuştu eli ile ağzını kapamış öylece kalakalmıştı. "Allahım ben ne ettim!"

Şifahane kapısı açılmış ebe ve hekim dışarı çıkmıştı. "Şehzadem, Sultanım hatun iyidir belliki yediği bir şey dokunmuş midesi kötü olmuş."

"Hatun gebeymiş, sabi iyi mi?"

"Dediğim gibi, midesi rahatsızlanmış belliki gebelikten dolayı yediği yemek iyi gelmemiş. İçinizi ferah tutun. Hem hatun hem sabi iyidir."

"Allahım çok şükür." Mehtap Sultan duvarın arkasından çıkmış Musanın yanına gitmişti. "Hatun iyi mi?"

"Çok şükür iyi." Sanki hiçbir şeyden haberdar değil gibi davranıyordu. Mutlu ve sakin evet, herkes onu öyle görmüştü lakin içinde daha bebek olan Şehzadesi İbrahimi için bir korku peydah olmuştu. Daha yaşına girmemiş oğlu için yeni bir şehzade çok büyük bir tehlikeydi!

...
[Topkapı Sarayı/ Has Oda]

Mahenver Sultan günler sonra hazırlanmış has odaya gelmişti. Zevci, gönlünün sahibi hünkarı, Arslanı onu bekliyordu. Hemen yanı bucağına gitmiş doyasıya sarılmıştı. "Canımın padişahı."

"Cihan'ım nadide kokulum." Mahenver hemen Arslanın yanına oturmuş elini tutmuştu. "Seni öyle çok özledim ki!"

"Bende Cihan'ım, yastan, seferden gözüm kimseyi görmez, ses işitmez oldu."

"Mimar başı hoca Ömer efendiyi gördü. Cami inşaası bir bir bitmiş."

"Öyle, Sultan Selim meydanına ve İstanbulun boğazına yakın, görülmemiş büyüklükte bir cami. Aylardır uğraşılıyor."

"Allah bir gün birlikte gitmeyi nasip etsin."

"İnşallah."

"Sefer dedin, ne vakit olacak?"

"Bir yıl olmaz gideceğiz, viyanayı kuşatacağız."

"Bu sefer hangi şehzadeni alacaksın yanına?"

"Şehzadem Musayı alacağım kendisini sancağında kanıtladı. Benimle sefere gelecek ve zaferlerimin devamı olacak."

"İnşallah Arslan, Musa çok eğitimli bir şehzade Osmanlı için öylesine hayırlı öylesine bir lütuf ki!"

"Öyledir aslan şehzadem. Bunda senin katkın büyük."

"O benim evladım Arslan. Analık doğurmak değildir; bakmaktır, görmektir, gözetmektir. Şehzade Musa benim oğlum, evladım gözümün tanesi."

Sarayın YansımasıNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ