52. BÖLÜM •MEZARLIK•

1K 65 1
                                    

İnstagram ulduzmakh

Bu bölümü Perdenin Ardındakiler- Her gece ile dinleyin lütfen. Multide şarkı.

Yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemeyin lütfennn.

Şu an profilimde Mutena isimli kurgu yayınlıyorum. Mutlaka bir göz atın. Konusu* Popüler Alp disiplini yıldızı Andıç Gözcü ile yıllar önce hafızasını kaybetmiş Mayda Ünsal'In gizemli karşılaşmasıyla geçmişteki sırlar teker teker çözülüyor. Onların ki tesadüf müydü kader miydi? Mayda'nın geçmişinde neler olmuştu? Bunları merak ediyorsanız göz atmanızı tavsiye ederim.

Keyifli okumalar dilerim

***

Yazar'dan.

Günler geçse de zaman akıp geçmiyor gibi gelmişti. Onları yazmak da okumak da zordu. Okurken canının acıması aslında onların ne kadar canının acıdığını gösterirdi. Dayanılmaz, kabul edilmez bir acıydı bu. Üstelik bir hikayede kayıp varsa bu kesinlikle yıkım getirirdi. İşte şimdi o kayıpların yaşandığı yerdeydik: uzakta dikilip onları izliyordum. Mehir'siz bir sahne vardı gözlerimin önünde. Utku dizlerinin üzerine çökerek, tıpkı o gecede olduğu gibi haykırarak ağlıyordu. İsyanı dudaklarının arasından çıkıyordu. Karısı ve kızının toprağın altında olduğunu düşünmeye katlanamıyordu. Hayat ona karşı hiç zarif davranmamıştı. Hep kabaydı: çocukken de böyleydi şimdi de. Bazen hatalarını düşünürdü. Mesela hangi hatası için bu acıları yaşıyordu? Yetimhanede büyüdüğü süreçte elinden geldiği kadar oraya uyum sağlamaya çalışıyordu. Çünkü sağlamadığı tek bir anda her şeyin tepetaklak olacağını biliyordu. Zaten her şeyi bildiği için başına bğyle felaketler gelmişti? Zamanında Serpil'e çok fazla söyledi, gidelim diye. Burası artık eskisi gibi değil, her an canımız tehlikede diye. Ama Serpil, Mehir'i diğer arkadaşlarını ama en önemlisi de çocukluğunu anılarını bırakıp gidemedi. Öyle de zaten kolayca olmuyordu gitmek. Ama şimdi çok kolay bir şekilde terk etmişti onları. Üstelik Utku olmadan.

Utku'nun tek istediği şey kızıyla ve eşiyle mutlu bir aile olmaktı. İşten eve gelirken güler yüzle karısının onu beklemesini, kızıyla akşam oyun oynayarak, masal okuyup uyutmak istiyordu. Çok mu zordu? Mutlu olmak bu kadar mı zordu? İçinde bitmek bilmeyen bir acı vardı. Bu öyle bir kordu ki hep durmaksızın yükseliyordu. Ne yapsa da geçmiyordu, geçemiyordu. Kalbi sızlıyordu: Cansız bir bedenin toprağa gömüldüğünü en derinlerine kadar hissediyordu.

"Serpil, güzel sevgilim." Sayısız kez bunu mırıldanmıştı. Ama eşi uyanmıyordu. Sonsuz karanlığa gözlerini kapatmıştı, güneş ışığından mahrum kalmış gibi hissediyordu Utku. Ailesini kaybeden bir adam nasılsa şimdi o da öyleydi.

Tırnaklarını toprağa bastırarak, "Neden? Neden? Neden öldün! Ne istediler bizden? Neden Allah'ım neden?" diye sorduğunda Yağız'ın onun omuzlarına sarıldığını hissetmişti. İstediği tek şey, Serpil'in ona bu şekilde sarılmasıydı. Hayali olarak kadınını bedeninde, teninde, yanı başında hissediyordu. Katlanamıyordu bunca acıya. Acaba o da bir gün öldüğünde her şey bitecek miydi? Yoksa ilelebet mi bu acı onunla birlikte olacaktı?

Yağız, "Abicim lütfen sakin ol," dedi. Olamıyordu. Bağırarak mezara baktı. Orada hayalini görüyordu sevdiği kadının.

"Olamam, Yağız olamam. Benim doğmamış bebeğim toprağın altında, annesinin karnında ölüyken ben sakin olamam. Bana ölüm bile yetmez anlıyor musun? Ben ölsem bile bu acıyı her zaman hissederim." Öyle çok bağırıyordu ki damarları boğazında belirginleşmiş, gözlerindeki yaşlar o damarların üzerinde ince yol almıştı. Almila ise yerde oturarak, Serpil'in mezarının yanındaki Cenk'in mezarına bakıyordu. Bu acı nasıl gidecekti? Her şey nasıl bitecekti? Almila o kadar sakindi ki kendisi bile şoktaydı. Utku'nun sesi kulaklarında yankılanmasına rağmen ondan çıt çıkmıyordu. İşin en kötü tarafı neydi biliyor musunuz? Cenk'in babası, ailesi bile burada değildi. Defnetmek için bile gelmemişlerdi. İşte onlar bundan ibarettiler; ailesiz, kimsesiz ama çok fazla kardeşleri vardı. O kardeşleri cansız bedenler gibi toprağa gömülmüşlerdi. Koral sırtını ağaca yaslarken yanında İclal vardı, Max Almila'ya, Yağız ise Utku'ya sarılmıştı. Herkes birbirini tamamlıyordu ama neden Cenk ve Serpil kendilerini bu şekilde tamamlamışlardı? İki mezar yan yanaydı ve önündeki kalabalık da pek canlı değildi. Bu manzarada tek eksik kalan Mehir'di. O ise neredeydi kim bilirdi. Patlamadan sonra birçok kez onu aramaya depoya gitselerde artık orada olmayacaklarını biliyorlardı.

GÜLDEN KÜLE +18  (FİNAL OLDU)Where stories live. Discover now