49. BÖLÜM •TERK EDİŞ•

1.6K 89 3
                                    

Zamanım olmadı düzenlemeye yazım hatası olduğunda yazar mısınız lütfen kontrol edeceğim❤️ Keyifli okumalar, yorum ve oyları unutmayalım lütfen.

Şu an profilimde Mutena isimli kurgu yayınlıyorum. Mutlaka bir göz atın. Konusu* Popüler Alp disiplini yıldızı Andıç Gözcü ile yıllar önce hafızasını kaybetmiş Mayda Ünsal'In gizemli karşılaşmasıyla geçmişteki sırlar teker teker çözülüyor. Onların ki tesadüf müydü kader miydi? Mayda'nın geçmişinde neler olmuştu? Bunları merak ediyorsanız göz atmanızı tavsiye ederim.

Keyifli okumalar!

***

Uyumamıştım. Tüm gece bir o tarafa, bir bu tarafa dönüp dururken, zihnimde dönüp dolaşan düşünceler vardı. Kimdi bunu yapan? Yukarıdaki mi? Peki yukarıdakine olan biteni kim söylüyordu? İçimizde bir casus mu vardı? Arkadaşlarımı teker teker düşünürken kimin ne yapacağını sorguladım kendi kendime. Buna inanmıyordum ama nereden bildi evleneceğimizi? Koral ile benim hatta arkadaşlarımın da yakınlarımın da canı tehlikedeydi ve benim bir şey yapmam gerekiyordu. Ama ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Geri sayım başlamıştı artık. Birkaç gün içinde dosyayı Koral teslim etmeliydi ama ondan önce ben o dosyayı, yani sahte dosyayı aslında, Ersin'e vermem gerekiyordu. Tüm bunları nasıl yapacaktım, yapabilecek miydim en önemlisi hiç bilmiyorum sadece istediğim herkesin huzurlu bir geleceğinin olmasıydı.

Sabah gün ışıkları acımasızca tenimi yakarken gözlerimi kırpmamıştım bile. Koral bana mesaj atmıştı ama uyuduğumu sansın diye geri dönüş yapmadım. Anneme arkadan sarılarak tüm gece düşünmekten başka bir şey yapmamıştım. Aldığım kararlar vardı aslında. Bu yüzden tek başıma mücadele edeceğimi anlamıştım. Hem hep birlikte hareket etmemiz de doğru değildi; onca kişiyle bir şey yapmaya kalkışırsam eğer mutlaka ki birimizin bir hatasıyla her şey mahvolurdu. Annem yavaşça yerinde kıpırdadığında gözlerimi kapattım. Tüm gece uykusuz kaldığımı belirtmemeliydim, zira belirtirsem bana sorular sormaya başlayacaktı.

Yavaşça bana döndüğünde, elini kaldırdığını ve yüzüme dökülen saçımı geri çektiğini hissettim. Yumuşak parmak uçları tenimde gezdiğinde, "Ayşe'm," diye fısıldadığımı duydum. Bir kere bile bana ismimle hitap etmediğini biliyorum çünkü onun kızı Ayşe'ydi.

Yanağıma öpücük bıraktığında gözlerimi yavaşça açarak ona baktım. Renkli gözlerinde resmen hayat vardı. Bir anda onun yanağına da öpücük bıraktığımda, "Bebeğim nasılsın?" diye sordu. Annem pek konuşmayı sevmezdi aslında hep soğuk görünür ama içten içe sımsıcak kalbiyle de beni sarmalardı. Bu yüzden ona minnet duyardım hep. Onun bana yaptığı büyüklük ve sevgi, yıllar önce kanıtlanmıştı.

"Anne bir gün bu şehirden gideceğiz, biliyorsun değil mi?" Buna çok az kalmıştı.

"Ama Ayşe'm burada..."

İçim acıyarak ona bakmayı sürdürdüm. "Biliyorum ama sık sık geleceğiz. Hem benimle başka şehirleri gezmek istemez misin?" Annemin kabul etmeyeceğinden ölesiye korkuyordum. Ya kabul etmeseydi ve beni bıraksaydı? Nasıl olacaktı? Buna katlanamazdım ki. İstemsizce bedenim gerildiğinde bir anda bana sevindirici o kelimeleri söyledi.

"Olur. Gidelim. Zaten buradan sıkılmıştım." Galiba bunca zaman sonra duyduğum en güzel cevap bu olabilirdi. Ona sıkıca sarılmak benim için dünyalara eşitti.

"Bu çok güzel. Bir an kabul etmeyeceğini düşündüm." Omuz silkerek geri uzandı. "Biliyor musun Ayşe, bazen savaşmayı bırakman gerekir. Ben çok savaşıyorum. Bu yaşımda bile. Artık yoruldum. Bedenim de yorgun, ruhum da. Bunu anlamıyorsun belki ama anneler de yorulabiliyor."

GÜLDEN KÜLE +18  (FİNAL OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin