| Bir ajanın iş adamına ihaneti.|
Elleri yumruk halinde nefret kusan bakışlarla yüzüme baktı. "Bunu bana nasıl yaptın? Her şey bu kadar mı değersizdi senin için?" deyip o yumruğunu masaya vurdu.
Kılım kıpırdamadığı halde onun yüzüne baktım. "Mecbu...
Lütfen okuduğunuz bölümleri oylayın ve yorum yapın❤️ Çünkü sevdiğimiz kurgunun güzel yerlere gelmesini istiyorum🥺
Şu an profilimde Mutena isimli kurgu yayınlıyorum. Mutlaka bir göz atın. Konusu* Popüler Alp disiplini yıldızı Andıç Gözcü ile yıllar önce hafızasını kaybetmiş Mayda Ünsal'In gizemli karşılaşmasıyla geçmişteki sırlar teker teker çözülüyor. Onların ki tesadüf müydü kader miydi? Mayda'nın geçmişinde neler olmuştu? Bunları merak ediyorsanız göz atmanızı tavsiye ederim.
İnstagram: ulduzmakh
Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.
Oyun başlamıştı. Herkes pürdikkat oyunu izliyor, ben ise başımı bir santim bile çevirmeden Vedat'ın yüzünü seyrediyordum. Midemin bulandığı itiraf etmem gerekirdi. Çünkü pis sırıtışlarla izliyordu. Tırnaklarımı etime geçirdim; burada olma amacım farklıydı ve ben sadece birkaç saat sonra gidecektim. Annem beni bekliyordu, huzurla dizlerine uzanıp uyuyabilecektim. Fakat kulağımda yankılanan sesle olduğum yerden sıçradım.
Adam Rusça, "Давай тогда начнем, (O zaman başlayalım)" dedive Texas Hold'em oyununa başldılar. Pokerden pek fazla anlamıyordum ama genel bilgilerim vardı.
Tüm bu olanlara rağmen etrafımı sarıp sarmalayan bir koku vardı. Bu koku hem tanıdık hem de yabancıydı. Başımı çevirmemek için kendimle adeta bir savaş içerisindeydim. Üstelik adam hala Rusça konuşuyordu. Bilmiyorum ama bu sesi bir yerden tanıyordum. İlk başta Koral'in olabileceği ihtimali düşünmüştüm fakat öyle değildi. Koral, şu an şirketteydi; ancak garip bir şekilde burnumda buram buram onun kokusu vardı. Tırnaklarımı avuçlarıma batırdım. Bu işi çuvallamamam gerekiyordu. Eğer yanlış bir şey yaparsam her şey mahvolacaktı. Aklıma Tuğşat'ın dedikleri geldiğinde derin nefes aldım. O sırada konuşmalar dikkatimi çekmişti.
Saçreli denilen adam bu kez Türkçe konuşmaya başladı. "İşler nasıl gidiyor?" diye sordu. Vedat'ın bedeni kasıldı. Buna rağmen kısık bakışlarla eline baktım. Tek renkti. Aslında şansı yaver gitseydin Sıralı Floşla da bahsi kapatabilirdi. Sahi bahisleri neydi?
Dudaklarını birbirine bastırmadan hemen önce, "Bildiğin gibi," diye mırıldanmıştı.
Saçreli'nin kısık kahkahası masadaki sessizliği bozdu. "Desene batıyorsun, чувак (kanka)" Türkçe konuşmasına rağmen aksanını duymuştum. Kesinlikle Koral değildi. Onun çok akıcı ve güzel Türkçesi vardı.
Karşımdaki yabancının kim olduğu beni iyiden iyiye merak içinde bırakırken, Vedat'ın parmaklarının tenime saplandığını hissettim. Dişlerimi birbirine bastırdım. Pislik herif. Gülümsemeye çalışarak elini ittirsem de bana bakmadan, "Patronun ne yapıyor? Aslında buraya teşrif edeceğini düşünmüştüm," dedi dişlerinin arasından hırlayarak.
