Kafasını hafifçe sallayarak, "Hoş buldum." dedi.

Ceketini çıkarırken ben de ona yardım ettim. Ceketi alıp, askılığa, kendi ceketimin yanına astım.

Bunu yaparken gözlerimi onun üzerinde gezdirdim. Son aylarda olduğu gibiydi. Durgun, keyifsiz ve bayağı neşesiz.

Derin bir nefes alarak, "İyi misin?" diye sordum oldukça nazik bir sesle. Elimi de onun kolunun üzerine koymuştum.

Gözlerini kolundaki elime indirip, ardından gözlerime çıkardı. Yine sahte bir gülümsemeyle, "İyiyim, Ruby." dedi.

Yalan.

Bana yalan söylüyordu. İyiyim Ruby, sorun yok Ruby... Yalandı, hepsi yalandan ibaretti. Yüzündeki gülümseme, dudaklarından dökülen sözler-hepsi.

Ama aksi bir şey demedim. Ben de gülümsedim. Yanımdan geçerken elini elimin üzerine koydu ve yavaşça kolundan çekti. O salona doğru giderken arkasından öylece bakmıştım.

Kendimi zar zor toplayarak onun peşinden ben de salona girdim. Yerde oturmuş, çizim yapan Dy onu gördüğünde neşeyle ayağa kalktı.

Lisa'ya doğru koşarken kollarını açmayı da unutmamıştı. "Anne, sonunda geldin."

Lisa onu kucağına alırken ona da sahte bir gülümseme verdi. "Evet bebeğim." dedi ve onun yanağından öptü.

Zar zor bir nefes alarak kollarımı gövdemde birleştirdim. Öylece dikilmiş, ikisine bakıyordum.

"Bugün daha iyi misin?" diye sordu Dy.

Gözlerimi Lisa'nın yüzünde gezdirdim. Bakışları değişti. Ama sadece bir anlık. Gözlerinde ne gördüğümü bile anlayamadan yok olmuştu. Pişmanlık? Kızına bunu hissettirdiği için mi?

Bilmiyorum.

Onun yanağını tekrar öptükten sonra, "İyiyim tatlım." dedi.

Yalan.

Yine yalan söylüyordu. Sadece bana değil, kızına, en yakın arkadaşlarına en çok da kendisine yalan söylüyordu.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu onu kucağından indirirken. Dy onun elinden tutarak yerde çizdiği resime yakınlaştırdı. Kendisi de otururken onu yanına çekti. Lisa kızımıza uyarak onun yanına oturmuştu.

Dyan yanaklarını şişerek, "Annemle restorandan dönerken kahverengi yaprakları olan bir ağaç gördüm. Çok güzeldi." dedi. Sesi o kadar heyecanlıydı ki.

Lisa şimdi meraklı bakışlarla ona bakıyordu, ara sıra dediklerine kafa sallamayı ihmal etmiyordu.

Onun saçlarından öperek, "Çok güzel çizmişsin tatlım, çok yeteneklisin." dedi.

İçimde yükselen bu duygu da neydi bilmiyorum onları böyle izlerken. Aralarındayım sanki ama değilim de. Lisa sadece Dy'la ilgileniyor, gözü beni görmüyor, aramıyor da. Üzgün müyüm? Belki. Kırgınlık? Ah, hayal kırıklığım çok fazlaydı.

Üzgündüm, çünkü Lisa iyi değildi. Hayal kırıklığına uğramıştım, çünkü benimle konuşmak yerine kaçıyordu. Benden mi bilmiyorum, belki de, kendinden. Ama uzaktı. Fiziksel olarak yakınımdaydı. Ama o dokunamayacağım kadar uzaktı bana.

Orada öylece durup, ikisini izledim. Gülerek bir şeyler çizmelerini, Lisa'nın ona yardım etmesini. Beni görmezden gelerek tamamen Dy'la ilgilenmesini.

Saat geç olduğunda artık Dy için uyku vakti gelmişti. Sürekli esnemesi, gözlerini ovuşturması Lisa'nın da gözünden kaçmamıştı.

Gülümseyerek elini onun saçlarına daldırdı ve okşadı. "Hadi, uyku vakti ufaklık."

23 | jenlisaWhere stories live. Discover now