29 | chae, rosie, roseanne

En başından başla
                                    

"Beğendin mi anne?!~" diye sordu. Neredeyse çığlık atıyordu ve onu böyle izlemek keyifliydi.

Ama Lisa onun kadar keyifli görünmüyordu. Yüzünü buruşturarak bir pastaya, bir de Dy'a baktı. O böyle yaptıkça, Dy'in da heyecanı sönüyor, yüzündeki gülümseme yavaş yavaş siliniyordu.

"Beğenmedin mi?" diye sordu dudaklarını büzüp. Neredeyse ağlayacaktı.

"Anne~ Bir şey desene." dedi bir kez daha.

Lisa sonunda pes edip oyununu bozdu. Onu gıdıklarken kucağına aldı.

"Beğenmez olur muyum, benim güzel sevgilim~" dedi öperken. "Sen mi yaptın bunları?" diye sordu pastanın üzerindeki baş harfleri göstererek.

"Annem yapacak değildi ya~" dedi Dy.

O anda, bir an durduk. Yani, zaman durdu. Lisa bakışlarını yavaşça bana çevirdi. İçimden gülmek geliyordu, daha fazla tutamadım. Küçük bir kıkırdamayla başlayan gülümsemem daha sonra kahkahaya dönüştü. Ardımdan Lisa da aynı şeyi yaptı.

...

Birkaç tabak ve çatal almak için mutfağa hareketlendim. Lisa tepkisizdi ya da ben ondan izin almak gibi bir amaç edinmediğimden dikkat etmedim, bilmiyorum. Sinirliyim ve kişisel sınırlar, ayrı olmamız, şu anda onun evinde bulunmamız umrumda değil.

Mutfağa girdim, tezgah üzerinde beni iki yarım kadeh karşıladı. Ne güzel. Gözlerimi kadehlerden ayırıp dolaba yöneldim. Üç tabak ve çatal aldım. Mutfaktan çıkıyordum ki, arkamı döndüğüm anda Lisa'ya çarptım.

Yerinden kımıldamadı ama ben korktuğum için yerimde sıçradım. Elimi göğsümün üzerine koyarak derin soluklar aldım. Lisa ise tepkisizce bana bakıyordu. Ne oluyoruz?

Ondan ses çıkmayınca ben, "Pardon." dedim. Tek kaşını kaldırdı. Hâlâ önümden çekilmiyor, kıpırdamadan dibimde dikilmeye devam ediyordu.

"Neden sinirlisin?" diye sordu boğuk bir ses tonuyla.

Bir adım geri çekildim. "Sinirli değilim." dedim gözlerine bakarak. Ama fazla bakamamıştım, nedense o koyu bakışlarının içine çekilmekten korkmuştum o an.

Bir süre daha durdu, daha sonra hiçbir şey demeden yanımdan geçip buzdolabına yöneldi. Bir kutu meyve suyu çıkardı. Bana bakmadan,

"Sen içer misin?" diye sordu.

"Hayır." dedim. "Hayır, ben gideceğim zaten."

Bu kez bana doğru döndü. Elime baktı, daha doğrusu elimdeki tabaklara yöneltti bakışlarını.

"Üç tabak... Dy, ben ve... Jae için miydi?" dedi ardından.

Bir cevap vermedim. O da beklemiyor gibiydi, meyve suyunu ve bardakları alıp bana doğru yürüdü. Yanımdan geçerken, "Hadi içeri geçelim. Dy bekliyor." dedi.

...

GÜNÜMÜZ - Rosé'den

Sabahın erken saatlerinde uykum gelen telefon aramasıyla bölündü. Belki de artık yatarken sessize almalıydım bu aleti. Gözlerimi hiç açmadan komidinin üzerinde duran telefonumu almak için elimi uzattım.

"Alo?" Tam uyanık olmadığım için sesim boğuk geliyordu. Karşı tarafta kısa bir sessizlik oldu.

"Merhaba Chae, günaydın." Suzy'nin sesini duyduğumda gözlerimi açıp hemen doğruldum.

"Suzy? Günaydın." dedim hızlıca.

"Nasılsın? Aslında sana bir şey söylemek için aramıştım." Elimi saçlarımda gezdirirken o görmese de kafamı salladım.

23 | jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin