Jealousy

213 7 0
                                    

Debra, arabayı olabildiğince yavaş kullanıyordu. Yaprak ön koltuğa geçmişti. Bense arkada Dan, Elis ve Ada ile beraberdim. Onların saçmalamalarını dinleyip, garip hareketleriyle uğraşmak zor gelse de yine de çabalıyordum. 

Elis'in boynuma doladığı tek kolunu boynumdan çekip Debra'ya sordum.

''Debra, yolu biliyor musun?''

Debra gözlerini yoldan ayırmadı ama o kadar yavaş gidiyorduk ki kaldırımda yürüyen bir kaplumbağa bile bizi geçebilirdi.

''Biraz hızlanabilirsin Debra,'' dedi Yaprak.

''Polis çıkarsa karşımıza ne yaparız bir fikriniz var mı?'' diye cevap verdi Debra da.

''Bu fikir senindi ama Debra. Ve yolu biliyor musun?'' diye yineledim sorumu.

''Bilmiyorum. Bu sokaklar bana tanıdık gelmiyor, ama bulmaya çalışacağım,'' dedi.

Endişelenmeye başlamıştım. Yolu bilmiyorduk. Arabada üç tane sarhoş vardı. Bir yandan onları kontrol altında tutmaya çalışıyordum. Kaybolursak ne yapacağız diye düşünmeden edemiyordum. 

Ancak gittiğimiz yollar Debra'nın bildiği sokaklar değildi. Kendisi böyle söyledi. Ayrıca Ada ve Elis de kendilerince dans ediyordu. Dan de kafasını sallayıp ritim tutuyordu.

''Yaprak, bence yer değiştirmeliyiz. Ben bunlarla baş etmekte zorlanıyorum,'' dedim.

''Ah, hayır. Ben kesinlikle burada çok iyiyim,'' dedi Yaprak gülümsemeye çalışarak. Ardından hemen önüne döndü. Ben de omzuma çarpan kollarını tutup indirdim. Ancak hepsiyle baş etmek zor oluyordu. Arabada hiç ses çıkmazken sessizliği onlar şarkı söyleyerek bozuyordu.

''Ada, sarhoş olması gereken son kişiyken nasıl olabildi ki?'' dedi Debra isyan edercesine.

''İnan bana o ayık olsaydı kesinlikle araba planını onaylamazdı,'' dedi Yaprak.

''Kesinlikle,'' diye cevap verdim.

Kısa bir sessizlik oldu. Daha doğrusu biz konuşmayı kestik. Elis, Ada ve Dan hala kendi kendine konuşuyordu.

''Kızlar, ben acıktım,'' diyerek sesli sessizliğimizi bozdu Yaprak.

''İleride bir yerlerde bir market vardır belki,'' dedi Debra.

''Hala yolu bulamadık mı? En azından evin yakınlarında olalım. Ya da tanıdık bir yerlerdeyim de, lütfen Debra,'' dedim isyan edercesine.

''Tamam, sanırım buralar tanıdık. Yani umarım. Şurada bir büfe var. Oradan atıştırmalık bir şeyler alalım,'' diyerek arabayı kenara çekti Debra. Yaprak araba durur durmaz indi ve büfeye koştu. 

Debra '' İstediğin bir şey var mı?'' diye sordu arabadan inmeden önce.

''Kolaya ihtiyacım var. Bir de su alın. Bunları ayıltmamız gerek,'' dedim Elis'i, Ada'yı ve Dan'i göstererek.

''Haklısın, birazdan döneriz,'' diyerek gülümsedi Debra. Kapıyı kapattıktan sonra ben derin bir iç çektim. Daha sonra Dan'in saçımla oynadığını fark ettim ona döndüm.

''Ne yapıyorsun sen ya?'' diye çıkıştım.

''Saçların çok hoş,'' diye cevap verdi.

''Britney'inkiler daha güzeldir,'' diyerek elini saçımdan çektim. Sanki bu haldeyken anlayabilecekmiş gibi.

Neden umursadığımı bile hala bilmiyordum. Ama eğer benden hoşlandığını iddia ediyorsa başka kızlarla da flört edemezdi. Özellikle de eski kız arkadaşıyla. Hatta öpüşemezdi. Yaprak'ın kapıyı açmasıyla beraber bu düşünceleri bir kenara bıraktım.

Londra'da Olan, Londra'da Kalır... Peki Ya Kalmazsa?Where stories live. Discover now