It's Just A Spark

229 11 3
                                    


Pastanede her şey yolunda gidiyordu. Stolen Things'in gelmesinin üzerinden bir hafta geçmişti. Onun dışında her şey yolundaydı. Dan ile aramızda Debra'nın düşündüğünün aksine gayet arkadaşça bir ilişki vardı. Dan, harika biriydi. Kesinlikle çok fazla ortak noktamız vardı.  Ayrıca bir İngilizdi. Yani onunla iyi anlaşmamam için hiçbir sebep yoktu. Artık iyice pastaneye alışmıştık. Bir gün Dan'lere film izlemeye gitmiştik. Kızlar da o hayvanlarla dolu olan odayı görünce oraya bayılmıştı. Elis de benim gibi plaklara hayran hayran bakmıştı. Ayrıca Dan'in annesiyle de tanışma fırsatımız olmuştu. Çok hoş biriydi. Gerçekten güzel bir hafta geçirmiştik.

''Dan gerçekten hoş biri,'' diyerek yanıma geldi Yaprak. Ben ise bir müşterinin siparişini almış mutfağa doğru ilerliyordum.

''Evet, bunun farkındayım Yaprak,'' dedim gözlerimi devirerek.

''Kızmana gerek yoktu,'' dedi ardından isyan edercesine.

''Tamam kızmadım. Bugün bir şeyler yapacak mıyız?''

''Bilmiyorum. Hiçbir şey için plan yapmıyoruz ki artık, biliyorsun.''

''Bir kitap dükkanına gideriz. Ya da öyle bir şey işte. Fena olmaz diye düşünüyordum.''

''Fena fikir değil. Ada'ya, Elis'e ve Debra'ya bir sor bence.''

''Tamam,'' diyerek hemen Elis'in yanına yöneldi Yaprak. Ben de mutfağa girdim. Dan ve David içerideydi.

''Yaprak bugün dışarı çıksak güzel olur diye düşünüyor,'' diyerek omuz silktim.

''İsterseniz gidebilirsiniz elbette,'' diyerek gülümsedi David.

''Bilmiyorum, güzel olabilir. Ben bir diğer kızlar ne düşünüyor onlara da bir sorayım,'' dedim ve mutfaktan çıktım. Ancak çıkar çıkmaz gördüğüm manzara inanılmazdı. Belki de rüya görüyorumdur diye bir kez daha düşündüm. Ama çok gerçekçiydi. Karşımdakiler yine onlardı.

Bir haftaki önceki manzara yine karşımdaydı.

Onlar.

Stolen Things.

Mutfağın kapısından çıkar çıkmaz olduğum yerde kalmıştım. Ancak çocuklar beni fark etmişti.

''Merhaba Talya!'' dedi Nate gülerek. Ben hala kendime gelememişken Elis hemen yanıma geldi.

''Bize doğal davranmamız gerektiğini söyleyen sendin ama şu haline bak,'' diye fısıldadı kulağıma. Bunu duyar duymaz kendime geldim. Elbette doğal davranacaktım. Onlara hayran olduğumuzu bilmelerine gerek yoktu. Bana hep ünlülerin bir hayranıyla çıkması imkansız geliyordu çünkü. Siz hiç gördünüz mü? Yani hayranıyla çıkan bir ünlü. Bakın normal insanlarla, yani şöhret sahibi olmayan insanlarla çıkabilir hatta evlenebilirler. Bu normal, bunu yapıyorlar. Ama hiç hayranıyla olduğuna rastlamadım. Zaten en başından beri bundan yola çıkarak böyle davranma kararı almıştım. Bana doğru geliyordu.

''Merhaba,'' diyerek cevap verdim gülümseyerek. ''Sizi burada tekrar görmeyi beklemiyordum aslında,'' diye de ekledim.

''Evet, sanırım bir haftadan fazla oldu,'' diye atıldı Elis. Ben de hemen çaktırmadan dirseğimle onu dürttüm.

''Hatırlayabiliyorsunuz demek?'' dedi Logan kaşlarını kaldırarak.

''Kime ne sattığımızı unutmuyoruz. Günün sonunda değerlendirmeye alıyoruz. Bu yüzden aklımızda kalıyor. Yani herkes için böyle oluyor bu,'' diyerek omuz silkti Ada. Zeka bir kez daha kendini konuşturmuştu. Ona gidip sarılmak geliyordu içimden. Lafı iyi çevirmişti. Minnettardım. Aslında hepimiz minnettardık.

Londra'da Olan, Londra'da Kalır... Peki Ya Kalmazsa?Where stories live. Discover now