30. Bölüm

876 44 8
                                    

Berbat geçen bir ayın sonunda herkese merhaba. İnstagram da bunu söylemiştim. Bilmeyenleriniz için buradan da açıklamak istiyorum. Telefonun şifresini unuttuğum için içindeki çoğu notum silindi :'( O notlar en önemli kısımlardı. Sezon finaline giderken yazacağım önemli sahneler ve sezon finalinden sonrası da o notlardaydı. Bu beni çok üzdü ve bir süre sıkıntıya soktu. Beni anlayışla kaşılayarak, bekleyen herkese teşekkür ederim 🖤

Keyifli okumalar...

~~~~~~~~~~

Bazen öyle anlar olur ki, o anı anlatacak kelimeler bulamazsınız. Tek bir kelime söyler ve onun altındaki onlarca anlamı göstererek, anlaşılmasını beklersiniz.

Şimdi Zemheriyi anlatabilecek tek bir kelime vardı. Ve o da kesinlikle acıydı...

Genç kıza, üst üste geçirdiği sinir krizlerinden sonra cenazede bir olay çıkmaması için ağır bir sakinleştirici verilmişti. Bu yüzünden zihni bulanıktı. Ama içinde büyük fırtınalar kopuyordu Zemherinin.

Ruhu bedeni içinde çırpınıyordu adeta. Fakat dışardan baygın gözlerle cenazeyi izleyen bir kız duruyordu.

Göz yaşları içinde gömülen kardeşini izlerken geçen vakitte, sakinleştiricinin etkisi yavaş yavaş azalıyor ve zihni netlik kazanıyordu. Bu sırada Zemheri etrafına baktı. Cenaze kalabalıktı. Dostu cenazesinde bile yalnız bırakılmayacak kadar iyi bir insandı.

Dedesi ve anneannesi üzüntüden fenalaşmış, bu yüzden de hastanede gözetim altında tutuluyorlardı. Torunlarının cenaze törenine bu sebepten katılamamışlardı. Cenazeye katılan herkesse ağlıyordu. Doktorları, hemşireleri, hasta bakıcıları...

Zemheri hepsine dolan gözlerle bakabildi sadece. Boynu büküktü. Yapayalnızdı artık...

Ah bir de Oğuz vardı. Genç adam tertemiz duygularla sevdiği kadını kaybetmişti... Zihnindeyse bir sürü keşke vardı. Keşke onu daha önce tanısaydım, keşke onunla daha fazla vakit geçirseydim, keşke ona daha çok sevdiğimi söyleseydim, keşke birlikte olan zamanımızın kıymetini bilseydim. Keşke, keşke, keşke...

Sevdiklerimizin cenazeleri başında elimizde kalan tek şey bolca keşke...

Toprak bir kez daha örtü sevdiğimiz bir insanın üstünü. Dualar edildi ve hayattayken yanında olan insanlar bir bir terk etti onu.

Zemheri gidip toprağa sarılmak istedi. Sadece biraz sarılacaktı. Yanındakileri umursamadan güçsüz bacaklarıyla mezara yaklaştı. Ama Oğuz, Zemherinin mezara yaklaştığını görünce önüne geçti.

"Yaklaşma !"

Yüksek sesi, yeni dağılan kalabalığın hızlanmasını sağladı.

"Uzak dur ondan. Yetmedi mi onu öldürmen ? Mezarında bari rahat bırak !"

Zemherinin çaresizlik içinde gözleri doldu.

"Onu ben öldürmedim. Ben kardeşime kıyamam ki ?" Sesi kısık ve savunmasızdı.

Oğuz öfkesiyle, Zemheriyi yakmak istiyordu. Başarıyordu da.

"Kıyamadın için mi ona bunu yaptın ? Abin olacak o şerefsizi sen soktun onun hayatına. Sen sebep oldun onun ölümüne !"

Zemheri ellerini kulaklarına bastırdı. O bir şey yapmamıştı ki. Hiç istememişti onu Mehir'in hayatına sokmak. Mehir'in o acıları yaşamasını da istememişti. Ama kader ya bu, yine en sevdiğine zarar vermişti.

"Sus ! Böyle söyleme yalvarırım. Ben bir şey yapmadım ki... Sadece sarılacaktım" Zemherinin başta yüksek olan sesi, sona doğru kısılmıştı.

ZEMHERİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin