Tomurcuk Mahallesi| Tamamland...

By 1o1Hacker

1.3M 58.1K 14.6K

(Düzenlendi.) (Final.) Dram yok, üzülmek yok! Biz burada sadece gülüyoruz. Çıtır çerez, belki bir tutam da kl... More

1.Bölüm: 'Şarkılar ve Kitaplar'
2. Bölüm: 'Sır Dolu Kalp ve Yıllar'
3. Bölüm: 'Maç Günü'
4.Bölüm: 'Kıskançlık'
5.Bölüm, 'Yaşanması Gereken Aşk'
6. Bölüm: 'Gün'
7.Bölüm: 'İlk Kıskançlık Sinyalleri'
8.Bölüm: 'Kaçmak'
9.Bölüm: 'Tatlı Hisler ve Kabullenişler'
10. Bölüm: 'Güvenmek'
12. Bölüm: 'Şah ve Mat'
13.Bölüm: 'Namuslu VS Hıyar Ağası'
14.Bölüm: 'Oyun'
15.Bölüm: 'Dosya Meselesi'
16.Bölüm: 'Mezarlık'
17.Bölüm: 'İddia'
18.Bölüm: 'Farketmek'
19.Bölüm: 'Koku'
20.Bölüm: 'Acı'
21.Bölüm: 'Mutluluk'
22.Bölüm: 'Hastane'
23.Bölüm: 'Aptal Aşık Irmak'
24.Bölüm: 'Yeni Kiracı'
25.Bölüm: 'Bir Aşk Yolculuğu'
26.Bölüm, 'Bir Takım Konuşmalar'
27.Bölüm, 'Tayfa ve tatil'
28.Bölüm: 'Aşıklar Cenneti'
29.Bölüm: 'Bahçe'
30.Bölüm: 'Yeni Aşk Sinyalleri'
31.Bölüm: 'Tanışma'
32.Bölüm: 'Yuvadan Uçan İlk Kuşlar'
33.Bölüm: 'İlk'
34.Bölüm: 'İsteme'
35.Bölüm: 'Ayrılık Rüzgarı'
36.Bölüm: 'Geçmişin İzleri'
37.Bölüm: 'Tatlı Tesadüfler'
38.Bölüm: 'Hasret Gidermek'
39.Bölüm: 'Seher ve Demir'
40.Bölüm: 'Yiğit ve Afife'
41.Bölüm: 'Irmak ve Aras'
42.Bölüm: 'Piknik'
43.Bölüm: 'Piknik 2'
44.Bölüm: 'Mektup'
45.Bölüm: 'Acıyla Yaşamak'
46.Bölüm: 'Misafir'
47.Bölüm: 'Hasret Bitti'
48.Bölüm: 'Hakan ve Tuğçe'
49.Bölüm: 'Oraya Bakma'
50.Bölüm: 'Hıyar Ağası & Namuslu vs Adalet'
51.Bölüm: 'Irmak ve Ders'
52.Bölüm: 'İsabetli Atışlar'
53.Bölüm: 'Kıskançlık ve Kafa Karışıklıkları'
54.Bölüm: 'Geçmişten Biri'
55.Bölüm: 'Tomurcuk Usulü Misafirperverlik'
56.Bölüm: 'T-shirt Meselesi'
57.Bölüm: 'Mahsur Kalmak'
58.Bölüm: 'Kaçak Savaşçılar A. ve Y.'
59.Bölüm: 'Balık'
60.Bölüm: 'Kaliteli Bir Gün'
61.Bölüm: 'Plaj'
62.Bölüm: 'Delikanlı Afife ve Prenses Yiğit'
63.Bölüm: 'Tomurcuk Çiftleri'
Parodilerden (1)
64.Bölüm: 'Acemi Aşık Afife'
65.Bölüm: 'Konser Çıkışı'
66.Bölüm: 'Zaman'
67.Bölüm: 'İlaçlar'
68. Bölüm: 'Yanlış Zaman, Doğru İnsan'
Özel Bölüm
69. Bölüm: 'Düğün'
70. Bölüm: 'Gizli Kapaklı İşler'
71. Bölüm: 'Ateş Bacayı Sardı'
72. Bölüm: 'İsteme'
73. Bölüm: 'İkinci Şans, İkinci Bahar'
74. Bölüm: 'Mutluluk'
75. Bölüm 'En Güzen Final'
Tribün Bekçisi •22 Numara•

11. Bölüm: 'Yaralar'

27.6K 1.2K 359
By 1o1Hacker

Eveet, biraz beklettin ama geldim. Yine düzenlenmiş ve yine beni yoran bir bölümle geldim! Nasılsınız bu arada? Ben iyiyim.

Sizi çok bekletmeden bölüme alıyorum, inşallah begenirsiniz ejdjejdjejd oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!

🎶Batuhan Kordel/Sıcak Şarap🎶

İyi okumalarr...

11. Bölüm; 'Yaralar'

"Irmak kalk kızım hadi!" Yine annemin sesiyle uyandığım günlerden biriydi.

"Ya anne sormayım sormayım diyorum ama sabahın bilmem kaçında senin benimle ne işin olabilir?!" Kapanmak için direnen gözlerimi açmaya çalıştım. Yeni uyandığım için sesim uykulu ve çatallanmış çıkıyordu.

"Ben sana niye sürekli şikayet edip, geç kalkıyorsun diye soruyor muyum? Hayır. Uğraştırma beni de kalk hadi!" Her sabah yaptığım gibi telefonu elime aldım ve saate baktım. Saat 9.00 şaşırdık mı? Hayır. Göz devirdim ve bezmiş bir şekilde derin bir nefes aldım.

Annemi daha fazla sinirlendirmeden kalktım. Banyoya gittim ve rutin işlerimi halledip çıktım, saçlarımı saatlerce uğraşıp yapamayacağım kadar güzel ama bir o kadar da kısa sürede topladım. Dolabımın önüne geçtim ve giyeceğim kıyafetleri çıkardım. Siyah bir eşofman altı ve abimden arakladığım bordo t-shirti giydim.

Mutfağa indiğimde, direkt bir sandalye çekip oturdum ve tabağımı doldurmaya başladım. Bu sırada annemde karşıma geçip, oturdu.

"Kızım, Kader teyzenin ufak işleri varmış bugün. Sabah erkenden çıktı, bana da haber verdi. Aras abinde hastaymış biraz. Kader teyzenlere git de Aras abini yokla bir." Çatalı tam ağzıma götürecekken, öylece kalmıştım. Yavaşça başımı kaldırdım ve kendi halinde işini yapmaya devam eden anneme baktım. Ben adamın yanında kalpten gideceğim sen ona bak gel diyorsun! Sen ne biçim bir annesin? Kızını göz göre göre ölüme yolluyorsun! Diyemedim tabii.

"Anne... Adam doktor, bir zahmet baksın kendine." Annem kaşlarını kaldırdı.

"Terzi kendi söküğünü dikemezmiş, diye bir laf duymadın mı sen? Ne haldedir çocukcagız... Yalnız bir de." Göz devirdim. Bir de bayıl Feriha. Adamın ismini duyunca bile cellaleniyordu şu içimdeki şey... Anneme de hayır diyecek bir yiğit daha anasının karnından doğmadığına göre çare yoktu. Kalbim lütfen Aras abi ile iyi geçinmeye çalış ve coşma.

"İyi tamam, giderim." Daha fazla oyalanmadan, sofradan kalktım. Zaten Aras abiye kahvaltı falan hazırlayacaksam ben de orada yiyebilirdim. Telefonumu cebime attım ve saçımı normal bir şekilde toplayıp evden çıktım ve yukarı çaprazdaki eve doğru yürümeye başladım.

Kader teyzelerin evine gelince kapıyı çaldım ve heyecanla beklemeye başladım. Kapıyı bir süre sonra Aras abi açınca, ne kadar heyecanlansam da, belli etmemeye çalıştım ve içten bir şekilde gülümsedim.

"Günaydın." Yüzündeki yorgunluğa rağmen gülümsedi samimi bir şekilde.

"Günaydın Bücür." Sesi değişmişti, bitkin görünüyordu ama o kadar da kötü gözükmüyordu. Annem abartıyordu.

Aras abiyi göz ucuyla süzdüğümde yine nefes kesici olduğunu farkettim. Siyah normal bir eşofman altı ve siyah düz bir t-shirt. Adamda sadelik bile başka birşey anacım.

"Hastaymışsın, geçmiş olsun." Ardımdan gelirken kapıyı kapattı. Bende oturma odasına doğru ilerledim.

"Sağ ol. Öyle oldu biraz, sen niye geldin?" Kanepeye oturduğumda, o da karşımdaki kanepeye oturdu.

"Aşk olsun, eve gelen misafire niye geldin diye sorulur mu?" Kaşları hafiften kalktığında, alayımı ciddiye aldığını anladım.

"Öyle demek istemedim, yanlış anladın." Lafını kestim.

"Ay şaka yapıyorum, her şeyi böyle ciddiye alacaksan ohooo." Güldüğümde, yüzünde hafiften bir tebessüm oluşmuştu ve beni izliyordu. Yutkundum ve gümüşünü silerek, gözlerimi çektim üzerinden. Ateşi falan var mıydı acaba? Yüzü biraz kızarık duruyordu ama...

Ayağa kalktığımda, Aras abininde hareketlendiğini hissettim ve ona döndüm. Yanına doğru ilerlerken, kaşlarını çattı ve tekrar yerine oturdu. Merakla bakıyordu.

Önünde eğilmiş ve elimi alnına koymuştum. Bu yaptığım hareketle kasılmış ve şaşırmıştı bunu hissediyordum. Gözleri şaşkınca açılırken, bir kez bile kırpmadan beni izlemişti. Bunu ne kadar umursamamaya çalışsamda bende en az onun kadar gerilmiştim.

"Anlayabiliyor musun öyle?" Gözleri anlık dudaklarıma düştüğünde, yutkundum. Gözleri tekar gözlerimi bulduğunda, hızla geri çekildim.

"Ateşin var biraz, bir duş alsan düşer." Sorduğu o manidar soruyu anlamamazlıktan gelmiştim. Elimi alnından yutkunarak çektim ve derin bir nefes alarak arkamı döndüm. Ne kadar normal davranmaya çalışırsam çalışayım, olmuyordu. Çok geriliyordum onun yanında.

"Kahvaltı yaptın mı?"

"Hayır."

"Tamam ben de yapmadım, ben bir şeyler hazırlarım. Sen de bir duş al istersen."

Cevabını beklemeden kaçar gibi çıktığımda, arkamdan güldüğünü işitmiştim. Kalbim tekledi.

Aras abi odasına çıkınca, ben de mutfağa geçtim ve kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Salatalık, domates doğradım ve peynirli omlet yaptım. Çay da hazır olunca hepsini masaya getirdim. Aklıma sürekli az önceki imâsı geliyordu. Kendi kendime söylendim. "Saçma sapan şeyler düşünme Irmak."

Aras abi de bir süre sonra gelince masaya oturduk ve sessiz bir şekilde kahvaltımızı etmeye başladık. Saçları hafif nemliydi ve yüzüne dökülüyordu birkaç perçemi. Oraya bakmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Eline sağlık Bücür." Gülümsedim.

"Afiyet olsun." Yüzüme bir süre baktığında, gözlerimi kaçırmamıştım.

"Ateşime bakmayacak mısın?" Yutkundum.

"Bilmem. Bakayım mı?" Başını öne doğru uzatıp, gözlerini kapattığında istemsizce gülümsedim ve elim alnını buldu. Düşmüştü ateşi.

"Yaşayabilecek miyim doktor hanım?" Bir kıkırtı döküldü ağzımdan.

"Düşmüş ateşin. Biraz da dinlenirsen hiçbir şeyin kalmaz." Elimi çektiğimde, titrek bir nefes aldım.

Aras abi sadece gülümsemiş, herhangi bir şey söylememişti. Sonra birden hatırlamış gibi kafasını kaldırıp, bana baktı.

"Senden bir şey isteyecektim aslında Bücür." Çayımdan bir yudum aldım.

"Tabii."

"Sana zahmet olmazsa benim gömleğimi ütüler misin?"

"Yok canım ne zahmeti. Yaparım iki dakikada." Aras abiye baktığımda, gözlerinde anlamsız bir parıltı görmüştüm ya da ben öyle sanıyorum, bilmiyorum. Aras abi ile bu şekilde olmak tuhaf hissetirmişti. Yani sanki böyle şey gibiyiz... Yeni evli, utangaç çiftler gibi! Salaklaşma Irmak! Benzetecek başka bir şey bulamadın mı? Kendi kendimi utandırmam sonucu yüzümü saklamıştım, çünkü eminim kızarmıştı.

Kahvaltımızı sessiz bir şekilde yaptıktan sonra, sofrayı topladım ve bulaşıkları bulaşık makinesine attım.

Arkama döndüğümde, kapının pervazına yaslanmış bir şekilde Aras abiyi görmem bir oldu. Yüzünde tuhaf bir gülümseme vardı ve beni izliyordu. Kalbim anında hızlanmıştı. Ona kalbimin aksine, sorgulayıcı bir şekilde baktım.

"Ben su alacaktım." Adama, mal gibi daha fazla bakıp, rezil olmadan gözlerimi ondan çektim ve bir bardak su doldurup, uzattım. Bardağı alırken, elleri ellerimle temas etti. Ben bu küçücük temastan bile aniden etkilenerek bardağı düşürdüm. Bardak düşünce kırılmış ve cam parçaları etrafa saçılmıştı. Kırık parçalara bakarken kendime de sövmeyi unutmuyordum. Nasıl bu kadar beceriksiz olmayı başarabiliyordum?

"Özür dilerim." Hızla eğilip, cam parçalarını toplamaya başladım. Bu sırada Aras abi yanıma geldi.

"Ne yapıyorsun? Elini keseceksin bırak. Bir de eliyle topluyor." Aras abinin beni azarlamasıyla toplamayı bıraktım ve süpürge ile küreği elime aldım. Cam parçalarını toplamak için Aras abinin yanına geldiğimde o da eliyle toplamaya çalışıyordu. Bu manyak az önce bana kızmadı mı? Göz devirdim. Kelin ilacı olsa başına sürermiş.

"Kahretsin." Aras abi elini tutuyordu ve yüzünü buruşturmuştu.

"Ne yapıyorsun? Bir de bana kızıyordun. Bekle iki dakika şu camları halledeyim eline bir bakalım." Aras abiyi sandalyeye oturttum ve mutfağa dağılan camları süpürge ile topladım. Camları çöpe attıktan sonra, ilk yardım kutusundan yara bandı alıp Aras abinin yanına oturdum. Elini elime alıp kestiği yeri incelemeye ve hafif hafif dokunmaya başladım. Aslında bu yaptığım şey beni aşırı heyecanlandırıyor ve geriyordu. Aras abinin de gerildiğini hissedebiliyordum.

"Hem bana diyorsun, hem kendin dikkat etmiyorsun." Hem hayıflanıyor, hem de Aras abinin yarasını temizliyordum. Kesik çok derin değildi ama yine de canı acıyor olmalıydı.

"Sakin ol Bücür." Saçlarımda nefesini hissedebiliyordum. Yutkundum. Kalbimin seslerini duymamasını umuyordum. Kafamı kaldırırsam burun buruna geleceğimizden emindim. Onu umursamamaya çalışarak, elimdeki yara bandını uzun fakat derin olmayan kasığa yapıştırdım. Elini bırakmadan başımı kaldırdım. Bunun yanlış bir hareket olduğunu bilmeme rağmen, kendime engel olamamıştım. Göz göze, burun burunaydık. O kadar derin bakıyordu ki, eziliyordum bakışlarının altında.

"Anlamıyorsun değil mi?" Kaşlarımı kaldırdım ve sorgulayarak baktım yüzüne.

"Neyi?" Biraz daha yaklaşarak, kalbimde yıkımlara neden oldu. Nefesleri yüzümü tavaf ediyordu. Gözümü kapatmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Yaramın elimde olmadığını." Anlamlı fakat benim için bir o kadar da anlamsız olan bir cümle idi.

Aras abinin yanından kalktım. Biraz daha oturursam ikimiz içinde iyi olmayacaktı. Özellikle benim için.

Mutfağa geri döndüğümde Aras abi bıraktığım gibi duruyordu. Ben de yanındaki sandalyeyi çekip oturdum.

"Şu anları seninle yaşamak..."

"Efendim?" Aslında dediğini duymuştum ama ne demek istediğini anlamamıştım.

"Yok bir şey." Bende üstelemeden başımı sallayıp, Aras abinin elini incelemeye başladım. Dediğim gibi kesik derin değildi ama uzundu. Birden nedense içimden geldiği için, utanıp, kızarsam da, nedensizce pişman olmayacağım bir şey yaptım ve Aras abinin avucundaki kesikten öptüm. Aras abinin kaskatı kesildiğini hissedebiliyordum. Bende gerildim ve yutkundum. Yanaklarım kıpkırmızı olmuş, kalbim deli gibi atmaya başlamıştı.

"Öpünce geçermiş." Yaraya bakarak konuşmaya devam ettim.

"Yaralar yani... Diğer yaran da geçer belki." Bu konuşma hiç olmamış gibi elini bıraktım ve boğazımı temizleyerek ayağa kalktım. Yüzüne bakmadan, konuştum.

"Gömlek diyordun?" Farkettim de ben ona bugün hiç abi dememiştim, ismi ile de hitap etmemiştim.

"Ha? Bir dakika getiriyorum." Aras abi odadan çıkınca, rahat bir nefes aldım ve ellerimle yüzümü serinletmeye çalıştım. Sıcak mı oldu bura ne?

Salak Irmak ne demeye öpüyorsun adamın elini? Bir de edebiyat kasıyorsun...

Oturma odasına gittiğimde, Aras abinin çoktan ütü masasını getirdiğini ve her şeyi hazırladığını farkettim. Gömlekte elindeydi.

"Al bakalım."

Gömleği elinden alıp dikkatlice ütü masasına koydum ve ütülemeye başladım. Gerçi o izlerken nasıl yapabilirsem artık.

Gömleği büyük bir ihtimalle akşam olacak nişanda giyecekti. Benimde kıyafetim hazırdı zaten, bir saat önceden hazırlanmaya başlasam çok rahat yetişirdi.

Gömleği ütüledikten sonra, kırışmaması için dikkatlice askılığa astığımda bugün burada olan işim bitmişti.

Aras abiyi rahatsız etmemek için-aslında tamamen kendi kalp sağlığım için- telefondan kısaca mesaj yazıp, evden çıktım. Yarabbi şükür bugün de ölmemiştim.

Eve gelir gelmez anneme haber verip odama çıktım. Kızlar parka çağırmıştı aslında ama yorgundum ve uykum vardı. Yani gitmeyi düşünmüyordum.

Saate baktığımda nişanın başlamasına daha üç saat olduğunu farkettim. İki saat uyusam yeterdi zaten. Alarmı nişandan bir saat öncesine ayarlayıp, başımı yastığıma koydum.

...

Bildirim sesleri ile gözlerimi zar zor araladım. Telefonun anası şey olmuştu gerçekten yani.

Alarmımla değil, telefonumdan gelen bildirim sesleri ile uyanmıştım. Sinirle telefonu aldım ve mesajlara baktım. Kızlarla olan gruptan gelmişti. Tahmin ettiğim gibiydi! Kimse görmese de göz devirip, mesajları açtım ve okumaya başladım.

BOŞ YAPMA, ÇAY YAP!

Seher: Akşam ne giyeceksiniz?

Eylem: Salak mısın, işte alışvetişte ne aldıysak onu giyeceğiz. Sanki bilmiyorsun.

Afife: +1

Güneş: +1

Seher: *göz deviren emoji*

Seher: Herneyse, kızlar birimizde toplanıp öyle hazırlanalım. Beraber gideriz nişana.

Asu Abla: Olabilir. Kimde?

Ben: Tamam boş yapmayın. Bize gelin hadi, buradan gideriz.

Kızlara mesaj yazdıktan sonra, hızlıca bir duşa girdim. Duştan sonra saçlarımı hafif nemli kalana kadar kuruttum ve akşam giyeceğim kıyafetleri çıkardım. Bu sırada da aşağıdan gelen kapı sesi ve konuşma seslerini duymuşum. Kızlar annemle konuşuyordu. Bir süre sonra da odama gelmişlerdi.

"Biz geldik!"

"Bağırmasanız, görmüyorum sanki." Eylem göz devirdiğinde gözlerimi kıstım. Bize gelin olacaktı, görümcesiydim be bu yaptığı terbiyesizlik, hadsizlik değilde neydi?!

"Neyse hadi giyinelim de saçınız ve makyajınıza başlayalım." Bizim tayfada bu işler Eylem ve Seher'den sorulurdu. Hepimiz sırasıyla banyoya girip, kıyafetlerimizi giymiştik. Cidden hepimize, çok yakışmıştı. Elem tere fiş, kem gözlere şiş. Tü tü maşallah.

Eylem, Güneş'in; Seher de Afife'nin saç ve makyajını yapmaya başladı. Bu sırada Asu abla başıma dikilmiş, benimkini yapmaya başlamıştı. Güneş ve Afife hazır olduğunda, onları şöyle bir süzdüm. İkiside çok güzel olmuştu,dibim düşmüştü yani. Sinsice sırıtıp Güneş'e döndüm.

"Emirhan abiye Allah kolaylık versin. Erkek olsam sana yürürdüm yani." Afife güldü ve bana ayak uydurdu.

"Emirhan abi de seni bir güzel benzetirdi."

"Gözünü senden alamaz da garibim."

"Ya uğraşmayın benimle, sinirimi bozmayın."

"Utandın mı sen?!" Güneş'le bir güzel dalga geçtikten ve gülüştükten sonra Asu abla, Eylem ve Seher kendi hazırlıklarını yapmaya başlamışlardı.

Bu sırada aynadan kendimi incelediğimde, cidden çok güzel göründüğümü farkettim. Asuman abla da çok güzel olmuştu, zaten doğal haliyle bile ayrı bir güzeldi. En son Seher ve Eylem'e de baktığımda zaten güzel olan güzelliklerine daha bir güzellik kattıklarına kanaat getirdim.

Annemler bizden önce gitmişlerdi ve biz de abimleri bekliyorduk. Abimler aşağı da olduğuna dair mesaj atınca evden çıktık.

Abim elbisemin hafif göğüs dekoltesine kaşlarını çatsa da bir şey dememişti, çünkü özel bir gündü.

"Abicim, bir ceket falan mı alsaydın? Onun sırtı fazla açık sanki."

"Abi sen niye benim giydiklerime hep bir kulp takıyorsun?"

"Oraya gidene kadar yanımdan ayrılma. Ceket falanda almamışsın zaten." Abime göz devirip, koluna girdim. Aras abi ile göz göze gelince, bana hayranlıkla baktığını sandım bir an. Ama o da çok yakışıklı olmuştu be. Gömleği de jilet gibi ütülemişim mübarek! Eee... Tabiki de çünkü ben yaptım.

Gözlerimi Aras abiden zar zor çekip, bizimkilerin muhabbetini dinlemeye başladım.

Emirhan abi bir Güneş'e, bir Afife'ye burun kıvırıp duruyordu. Bu kadar kısa niye giydiniz? Bunun devamı nerede? Bilmem ne... bilmem ne. Eylem ve Burak da tatlı tartışmalarıyla, konuyu kapatmaya çalışıyorlardı. Yine kıyafet meselesi ve sanırım Burak, Eylem'i aradığında Eylem başka biriyle konuşuyormuş. Burak da hesaba çekiyordu onu. Faruk abi de Seher'e hayıflanıyordu ve ayrıca, önden önden yürüyen Asuman ablaya, çatık kaşlarla bakmayı da ihmal etmiyordu. Ateş abinin bakışları Eylem ve Burak arasında mekik dokuyordu.

Kimin eli, kimim cebinde...

Abim, Ateş abinin yanına gitmişti ve ben ayağımda ki bu zerzavatlarla anca yürüyordum. Boyuma da zaten bir şey katmadı lanet şey.

"Keşke ceket falan alsaydın böyle üşürsün." Alayla güldüm ve ona bakmadan konuştum. Gerçekten nefes kesici olmuştu bu adam ama.

"Abimle sen ne kadar düşüncelisiniz öyle ya?" O da hafif bir şekilde kıkırdadı.

"Bu arada güzel olmuşsun Bücür." Anlık dumura uğrarken, ona döndüm ama o bana bakmıyordu. Yutkundum ve gözlerimi kaçırdım. Yüzündeki makyaj bile kızarıklığını saklayamazdı eminim.

"T-teşekkür ederim. Sende yakışıklı olmuşsun." O da güldü.

Aras abi ile sessizce yan yana yürüyorduk.

Düğün salonuna geldiğimizde biz kızlarla annemlerin yanına oturmuştuk, abimlerde babamların yanına oturmuşlardı. Annemlerin dedikodusuna katılmak istesem de, sonra bu fikrimden vazgeçtim. Gelin kızın gelinliğinden girip, amcasının oğlunun kuzeninden çıkmışlardı.

Dans pisti yaşlı başlı kadınlar, kendini kaynana adaylarına beğendirmeye çalışan genç kızlar, kurtlarını dökenlerle doluydu. Annem bana da demişti kalk oyna diye ama, can sağlığım için kalkmamıştım, zaten oynamak istemiyordum.

Slow bir müzik çalmaya başladığında, dans pistindeki herkes geri çekilip, pisti gecenin asıl yıldızlarına bırakmışlardı. Gelin ve damat biraz dans edince yavaş yavaş diğerleride kalkmaya başlamış ve pist dolmaya başlamıştı. Emirhan abi ve Güneş çoktan kalkmış dans ediyorlardı. Birbirlerini ne kadar çok sevdikleri gözlerinden belli oluyordu. Biraz durduktan sonra Burak geldi ve Eylem'i yanımdan aldı. Seher, Faruk abi ile kalkmıştı. Ben de annemlerin yoğun ısrarları üzerine abimle kalktım. Gözüm Aras abiyi bulunca onun da Asuman abla ile dans ettiğini gördüm. Asuman abla bize sinsice bakıp gülümsedi.

"Eş değişimi!" Asuman abla Aras abiyi bana doğru itince abimin kollarından çıkmıştım. Aras abi belime ellerini koyunca, her ne kadar heyecanlansam, şaşırsam da belli etmemeye çalışmış ve ben de ellerimi omzuna koymuştum.

Kesinlikle öyle filmlerdeki, kitaplardaki gibi nefeslerimizin karışacağı kadar yakın değildik ama aramıza bir insan alacak kadar da, mesafeli durmuyorduk. Aras abinin gözlerini üzerimde hissediyordum ama bakamıyordum. Bir anlık cesaretle başımı kaldırdım ve mavileriyle göz göze geldim. Çok farklı ama güzel bakıyordu. İçine çekiyordu sanki... Girdap gibi.

Kalbim çok hızlı atıyordu. Her an yerinden çıkıp, Aras abiye saldıracak gibiydi. Utandığım ve kızardığım için daha fazla bakamadım ve yüzümü Aras abinin omzuna gömdüm. Aras abi bu yaptığım hareket karşısında kaskatı kesilmişti. Kokusu... Adamın omzuna niye yüzünü gömüyorsun? Bir anlık reflekse geri çekildim, pardon çekilemedim. Aras abinin elleri buna izin vermedi ve beni biraz daha kendine çekti. Belimdeki ellwri sıklaştı. Beni kendine çekmesiyle ben Aras abinin omzuna yapışmıştım ve şu an mükemmel boynu ile bakışıyorum. Nefeslerim boynuna çarpıyordu. Aras abi ise kıpırdanıp duruyordu ve gerilmişti. Ben biraz daha öyle kalıp, yanlış anlaşılmamak için geri çekildim. Dans bitmiş ve herkes yerine oturmuştu. Biz de Aras abi ile ayrılmıştık. Ona bakmadan koşa koşa annemlerin masasına doğru geldim. Herhangi bir müzik ya da oyun havası açmamışlardı.

"Hayırlı olsun Fatih! Düğün var dediler koşa koşa geldim."

Salonun girişinden gelen tanıdık gür ses ile hepimiz oraya döndük ve çok özlediğimiz bir simayı görmemizle mutluluk ve şaşkınlık karışımı bir his yaşıyorduk.

"Demir abi?" Seher'in cırlamasıyla tüm salonun mekik dokuyan bakışları girişe döndü.

Düzenlendi.

Continue Reading

You'll Also Like

13.3K 1K 76
Eğer aşkı yaşamayı öğretenimiz olsaydı, belki de çok uzaklarda saklanmazdı mutluluk. Hayat bazen bizlere türlü türlü zorluklar yaşatsa da apansız, te...
29.1K 1.7K 16
"Bıraksana yahu elimi! Gittiler işte." Ali elimi bırakıp arkasına yaslandı. Gözlerini kısmış düşünceli bir şekilde bana bakıyordu. "Onlar var diye...
4.5K 344 9
mardin ağası rüzgar soykan ve milli voleybolcumuz duru erdinç
3.6K 294 26
"İkimiz de yalnızken tersiz ya hani, birlikte düz olalım mı?" Böyle dersem Deniz'in beni düzleme ihtimali vardı...