Tomurcuk Mahallesi| Tamamland...

By 1o1Hacker

1.3M 58.4K 14.6K

(Düzenlendi.) (Final.) Dram yok, üzülmek yok! Biz burada sadece gülüyoruz. Çıtır çerez, belki bir tutam da kl... More

1.Bölüm: 'Şarkılar ve Kitaplar'
2. Bölüm: 'Sır Dolu Kalp ve Yıllar'
3. Bölüm: 'Maç Günü'
4.Bölüm: 'Kıskançlık'
5.Bölüm, 'Yaşanması Gereken Aşk'
6. Bölüm: 'Gün'
7.Bölüm: 'İlk Kıskançlık Sinyalleri'
9.Bölüm: 'Tatlı Hisler ve Kabullenişler'
10. Bölüm: 'Güvenmek'
11. Bölüm: 'Yaralar'
12. Bölüm: 'Şah ve Mat'
13.Bölüm: 'Namuslu VS Hıyar Ağası'
14.Bölüm: 'Oyun'
15.Bölüm: 'Dosya Meselesi'
16.Bölüm: 'Mezarlık'
17.Bölüm: 'İddia'
18.Bölüm: 'Farketmek'
19.Bölüm: 'Koku'
20.Bölüm: 'Acı'
21.Bölüm: 'Mutluluk'
22.Bölüm: 'Hastane'
23.Bölüm: 'Aptal Aşık Irmak'
24.Bölüm: 'Yeni Kiracı'
25.Bölüm: 'Bir Aşk Yolculuğu'
26.Bölüm, 'Bir Takım Konuşmalar'
27.Bölüm, 'Tayfa ve tatil'
28.Bölüm: 'Aşıklar Cenneti'
29.Bölüm: 'Bahçe'
30.Bölüm: 'Yeni Aşk Sinyalleri'
31.Bölüm: 'Tanışma'
32.Bölüm: 'Yuvadan Uçan İlk Kuşlar'
33.Bölüm: 'İlk'
34.Bölüm: 'İsteme'
35.Bölüm: 'Ayrılık Rüzgarı'
36.Bölüm: 'Geçmişin İzleri'
37.Bölüm: 'Tatlı Tesadüfler'
38.Bölüm: 'Hasret Gidermek'
39.Bölüm: 'Seher ve Demir'
40.Bölüm: 'Yiğit ve Afife'
41.Bölüm: 'Irmak ve Aras'
42.Bölüm: 'Piknik'
43.Bölüm: 'Piknik 2'
44.Bölüm: 'Mektup'
45.Bölüm: 'Acıyla Yaşamak'
46.Bölüm: 'Misafir'
47.Bölüm: 'Hasret Bitti'
48.Bölüm: 'Hakan ve Tuğçe'
49.Bölüm: 'Oraya Bakma'
50.Bölüm: 'Hıyar Ağası & Namuslu vs Adalet'
51.Bölüm: 'Irmak ve Ders'
52.Bölüm: 'İsabetli Atışlar'
53.Bölüm: 'Kıskançlık ve Kafa Karışıklıkları'
54.Bölüm: 'Geçmişten Biri'
55.Bölüm: 'Tomurcuk Usulü Misafirperverlik'
56.Bölüm: 'T-shirt Meselesi'
57.Bölüm: 'Mahsur Kalmak'
58.Bölüm: 'Kaçak Savaşçılar A. ve Y.'
59.Bölüm: 'Balık'
60.Bölüm: 'Kaliteli Bir Gün'
61.Bölüm: 'Plaj'
62.Bölüm: 'Delikanlı Afife ve Prenses Yiğit'
63.Bölüm: 'Tomurcuk Çiftleri'
Parodilerden (1)
64.Bölüm: 'Acemi Aşık Afife'
65.Bölüm: 'Konser Çıkışı'
66.Bölüm: 'Zaman'
67.Bölüm: 'İlaçlar'
68. Bölüm: 'Yanlış Zaman, Doğru İnsan'
Özel Bölüm
69. Bölüm: 'Düğün'
70. Bölüm: 'Gizli Kapaklı İşler'
71. Bölüm: 'Ateş Bacayı Sardı'
72. Bölüm: 'İsteme'
73. Bölüm: 'İkinci Şans, İkinci Bahar'
74. Bölüm: 'Mutluluk'
75. Bölüm 'En Güzen Final'
Tribün Bekçisi •22 Numara•

8.Bölüm: 'Kaçmak'

30.4K 1.1K 136
By 1o1Hacker

Merhabalarr, kapatırdım gidiyorum inşallah bir süre daha devam eder bu hız dndhdjxnen

Vee hemen bölüme geçiyoruz, çoook özledik.

🎶Pera/Seni Kaybettiğimde🎶

İyi okumalarr...

8. Bölüm; 'Kaçmak'

Bugün Asuman ablalar yeni evlerine taşınıyordu. Bu bir haftada gerçekten çok sevmiştik onu, aynısı Faruk abi için geçerli miydi... Onu bilemeyecektim tabi.

Asuman abla iyi hoştu ama, bu bir haftadır imâlı bakışlarından ve sorularından köşe bucak kaçmaktan, bir hâl olmuştum.

Burak ve Eylem ise sonunda sevgili olmuşlardı.

"EYLEM! SENİ ÇOK SEVİYORUM BE! GEL SEVGİLİ OLALIM?! HI OLUR MU? BEN BÖYLE ELİNİ FİLAN TUTARIM OLMAZ MI?" Eylem utançla avuç içini alnına vurdu. Ateş abi ise yumruklarını sıkıyor ve tehlikeli bir şekilde gülüyordu. Helvasını ikizi olarak ben üstleniyordum.

"İn ordan Allah'ın malı!"

"ÖNCE KABUL ETTİĞİNİ DUYMAM LAZIM." Pastanedeki insanlarda, Eylem'i gaza getirmeye çalışıyordu. Arkadaşlar, ortalık zaten karışık durun iki dakika.

"EVET DE!"

"EVET DE!"

"Kabul lan kabul! Şimdi in oradan ve buraya gel!" Eylem küfür eder gibi elini salladıgında Burak koşarak sahneden indi, yanımıza geldi ve bize bakmadan Eylem'e sarıldı. Ateş abide Burak'ı ensesinden tutup Eylem'den uzaklaştırdı ve sağlamından iki tane çaktı. "Kardeşimi üzme!" Burak gözlerinde ki parıltı ile Eylem'e ve Ateş abiye baktı.

"Oha! Biz şimdi sevgili miyiz?" Eylem'in kendi kendine mırıldanması ve anlık şoku ile ona döndüm. Alayla güldüm ve görümcelik damarımla cevapladım onu.

"Bu da iyice mallaştı. Daha demin bağıra başıra kabul edende bendim sanki."

"Sevgilime sataşmayın!"

"Hanımcılık kazanacak!"

"OHA! ANASINI SATIYIM BİZ SEVGİLİYİZ!" İkizim diye demiyorum ama, hakiki süzme maldır. Keşke bana çekseydin.

"Al birini vur ötekine! Bakın kardeşlerim, iyi dinleyin. SİZ. BU. SAATTEN. SONRA. SEV-Gİ-Lİ-Sİ-NİZ!" Seher adeta çocuğuna tuvaletini yapmayı öğreten bir anne edasıyla durumu izah etmişti. Anladıklarını umuyordum.

Şu an ise abimlerle Asuman ablaların evine yardım etmeye gidiyorduk. Onlar büyük eşyaları taşıyacaktı biz ufak, tefek eşyaları taşıyacaktık ve temizliğe yardım edecektik. Asuman ablanın anne, babası Aynur teyze ve Kenan amca çok güler yüzlü, sevecen ve çok iyi insanlardı. Ailelerimizle çok iyi anlaşmışlardı.

"Herkese kolay gelsin." Açık kapıdan içeri girdiğimde kızlara selam verdim. Abimler taşıma kamyonunun yanında yani aşağıdaydı.

"Teşekkürler." Kutuyu yere koyan Asuman ablanın yanına gittim.

"Asuman abla? Yardım edilecek bir şey var mı?"

"Sizin yardım edebileceğiniz ufak, tefek eşyalar var. Büyükleri zaten Aras'lar taşıyacak." Bu bir haftada Aras abiden de kaçmıştım. Sadece bir iki cümlelik diyalog kuruyorduk. Eskisi gibi olmadığımızı biliyorum ve buna açıklık getirene kadar da kaçacaktım sanırım. Tuhaf bir süreçteydim. Hem bu durum rahatsız ediyor hem de heyecanlandırıyordu. Ayrıca artık abi demekte içimden gelmiyordu. Sanırım bizim kızlarla oturup, konuşmamız geretik. En iyi onlar anlardı halimden.

"Irmak? Irmak daldın gittin? Ne düşünüyorsun ya da kimi?" Yine tuzak soru! Asuman abla ile bir haftadır böyleydik. Gözlerini devirdim ve derin bir nefes aldım.

"Dalmışım öyle ya. Kimi düşünecekmişim hem?" Manidar bir şekilde güldü ve omuz silkti.

"Onuda sen söyle artık."

"Kimseyi düşünmüyorum abla. Herneyse bunu nereye koyayım?"

"Kaç bakalım... Onu da şuraya koy istersen."

...

Abimler eşyaların çoğunu taşımıştı, bizde ufak, tefek eşyaları taşımıştık. Şimdi ise temizlik ve boya yapmaya hazırlanıyorduk. Kenan amcayı ve Aynur teyzeyi, Faruk abimler ev hazır olana kadar misafir edecekti. Faruk abilerin evi mahalledeki bir çok evden daha büyüktü çünkü. Evide gençler olarak biz halledecektik. Bize de malzeme çıkmıştı aslında, evde boş boş oturmaktan bin kat daha iyiydi. Sıkılıyorduk ayol.

"Bakın ne diyeceğim, önce yemek filan yiyelim öyle diğer işlere geçelim. Bayağıdır uğraşıyoruz, acıktık." Haklıydı, ben de acıkmıştım. Ac ayı oynamazdı.

"Bence de. Ne yiyeceğiz peki?"

"Dışarıdan söylesek?"

"Bence hiç gerek yok dışarıdan söylemeye. Buraya gelirken güzel bir lahmacuncu görmüştüm. Aras ve Irmak oradan alıp gelsin." Asuman abla bunu söylerken, ben su içtiğim için su boğazıma oturmuştu ve ben ciğerlerim sökülecek gibi öksürüyordum. Daha ne kadar rezil olabilirim acaba? Kurban olayım biri beni tutsun, bir şey yapsın! Ölüyorum!

Asuman abla hemen yanımda olduğu için sırtıma vurmaya başlamıştı. Yuh anasını satıyım! Beni öldürecek misin be kadın! Asuman ablaya baktığımda 'Sus ve dediğimi yap yoksa gece rüyana girerim' bakışı atıyordu. Nasıl oluyorsa...

"Asuman? Bırak artık, kızı öldürecek misin?" Çok teşekkür ederim beni kurtardığın için Aras abi. Asuman abla elini çekti ve yapmacık bir şekilde güldü.

"Aa şey pardon ya. Kaptırmışım bir an kendimi."

"Ne elinin, ne de ağzının ayarı yok zaten." Göz devirdi ve bıkkınca homurdanarak Faruk abiye döndü.

"Anlamadım? Bir şey mi dedin?"

"Sakar işte ne olacak diyorum."

"Başladı gene! Senin benimle derdin ne ya?" İki körpünün ucundaki keciler gibilerdi. Bir boynuzları eksikti.

"Yine başlamayın Allah aşkına! Çocuk gibi kavga edip duruyorsunuz."

Faruk abi ve Asuman ablanın tartışmasını Ateş abi sonlandırmıştı. Bir haftadır her gün tartışıyorlardı, anlaşabildikleri bir gün bile yoktu. Neyse. O da olur...

"E... O zaman biz gidelim Bücür?" Aras abi sorarcasına bana baktığında, bende imâlı bakışlarla bana bakan Asuman ablaya, ölümcül bakışlar atıyordum. Kendime gelip bu bakışma zincirinden kurtuldun ve Asuman ablaya son kez 'Elimden çekeceğin var' bakışı atıp, Aras abinin yanına geçtim. Ona abi demek istemesem de alışkanlıklarımdan kurtulamıyordum, gerçi hoş ismiyle hitap edip yanlış anlaşılmaktansa...

Nasıl bir yanlış anlaşılma Irmak?

İç sesimin sorusunu cevaplamayıp, geride kaldığım için biraz hızlanıp Aras abinin yanında yürümeye başladım. İkimizdende ses çıkmıyordu. Ben hala mal gibi geçen hafta yaptığım rezilliğe utanıyordum. Ha bir de Aras abinin elimi öpmesi var. Niye öyle bir şey yapmıştı ki? Of düşünmek de cevap bulmakta istemiyordum. Nerede benim bir kap aşım, dertsiz başım?

Bak hatırladıkça yerinde duruyor mu? Sakin ol lanet olası, bir b*k var sanki?!

Aras abinin birden sol tarafıma geçip, iyice yanaşmıştı. Kalbim yine hızlanırken, ben ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Kafamı kaldırdığımda, bir grup erkeğin yan tarafımızda yürüdüğünü gördüm. Umursamayıp önüme döndüm. Umursamadığım kısım, sadece erkeklerin o taraftan yürüyor olması, Aras abinin dibimde olması buna dahil değildir.

Tek kelime konuşmadan, lahmacuncuya girip siparişleri verdik ve beklemeye başladık. Lahmacunlar hazır olunca Aras abi ödedi. Ordan çıktık ve geldiğimiz yolu sessiz bir şekilde yürüdük. Aras abinin bakışlarını üzerimde hissetsemde, ona bakmamaya çalıştım. Kaçtığımı farketmiş ve birkaç kez de konuşmak istemişti ama ben izin vermemiştim.

Asuman ablaların evine geldiğimizde, herkes kendini tükenmiş bir şekilde bir yere atmıştı.

"Biz geldik!"

"Sonunda?" Afife'ye çemkirdim.

"Abartma be geldik işte."

"Neyse, getirin de yiyelim, kalan işide halledelim." Lahmacunun yanına ayranda almıştık. Konuşa konuşa lahmacunlarımızı yiyip, ayranlarımızı içtikten sonra işimizin başına döndük.

≈Güneş'ten≈

"Güneş! Güneş Güneş Güneş! Ay imdat!" Şaşkınca Afife'ye döndüm.

"Adımı mı ezberliyorsun Afife?! Burdayım işte!"

"Güneş! Geliyor! Kurtar beni!"

"Kim geliyor? Ne oluyor?" Beni umursamadan Afife direkt kollarımdan tutarak arkama geçti ve içeri sinirli bir Emirhan abi girdi. Pardon sudan çıkmış balık gibi bir Emirhan diyecektim. Far görmüş tavşan gibi ona bakarken, onun da gözleri beni buldu. Kalbim anında hızlanırken, yutkundum.

Emirhan... Emirhan? Emirhan?! Abi eki nerede salak Güneş?! Düşüncelerine hakim olsana!

Şöyle bir baktım da, Emirhan abi çok yakışıklıydı. Bakanın bir daha dönüp bakacağı bir yakışıklılığı vardı. Yeşil gözleri, açık kahve saçları, yeni çıkmaya başlamış, ele gelmeyecek sakalları... "Yedin kuzenimi yedin!" Afife'nin kulağıma fısıldamasıyla, gözlerimi ondan çektim ve Afife'ye ölümcül bakışlar attım. Boğazımı temizledim ve gözlerimi çektim.

"Kaçma! Gel buraya Afife!"

"Yaa vallahi bak yanlışlıkla oldu, ben nereden bilebilirdim senin de aşağıda olduğunu ya? Güneş sende bir şey desene ya!" Senin de derken? Bu kızı bir kova su dökecek kadar kim sinir etti acaba? O kişiye dökecekken, Emirhan abi kurban gitmişti sanırım. Göz ucuyla Emirhan abiye baktım ve sırıttım, komik görünüyordu.

"Güneş'i karıştırma!"

"Aman al yemedik Güneş'ini!" Duyduğum şey ile tükürüğüm boğazıma kaçarken, hunharca öksürmeye başladım. Allah aşkına birden söylenir miydi bu?! Afife'ye de ölümcül bakışlarımdan atıyordum.

"Çocuk gibi birbirinizle Uğraşmayın, hem ben kimsenin Güneş'i değilim!" Enirgan abiye kaçamak bir bakış attım. Afife 'Yaw he he' bakışlarından atıp, sinsi bir gülüş yolladı. Çekingence Emirhan abiye tekrar baktığımda, muzipçe güldü.

"Seninle mi uğraşma mı isterdin?" Afife 'Hadi buna da cevap versene zilli!' der gibi bakıyordu. Omuz silktim ve elimde olmayarak aniden parladım. İyiydi hoştu ama bazen sınırımı bozuyordu bu adam.

"Ne alakası var be?!''

"Gençler, size kolay gelsin. Ben kaçar!" Ben utanıp, kızarırken, yerin dibine girme yolunda emin adımlarla ilerliyordum. Afife çıkmıştı. Sadece Emirhan abi ve ben kalmıştık. Ben elimdeki bez ile parkeleri silmeye devam ediyordum. Onu umursamıyormuş gibi yapmanın en iyi yoluydu.

Emirhan abi hala gitmemişti ve bir kaç adım arkamdaydı. Suyu değiştirmek için ayağa kalkmıştım, tam bu sırada kovaya ayağım çarpmış ve sabunlu su her tarafa dökülmüştü. Ben, sabunlu su olmuş kaygan, parke zemini umursamayıp, yürümeye yeltenince ayağım kaymıştı ve dengemi kaybetmiştim. Tam düşecekken belimde bir el hissetmiştim. Gözlerim anın etkisiyle irice açıldı. Emirhan abiydi. Onunda ayağı kayınca o da dengesini kaybetmiş, düşmüştü ve elleri belimde olduğu için, bende onun üstüne düşmüştüm. Göğsüm göğsüne çarptığında, at kuyruğu yaptığım saçlarımdan birkaç tel Emirhan abinin yüzüne dökülmüştü arsızca. Derin bir nefes aldığını işittiğimde, onun aksine ben nefesimi tuttum.

Kalbim çıldırmış gibi atıyordu. Bunda Emirhan abinin üstüne düşmüş olmamın etkisi büyüktü. Derin nefesler aldım. Mistik kokusu burnuma doldu. Çok... Hoş bir kokusu vardı. Kendime gelip aniden kalkmaya çalışınca, bu seferde elim kaymış ve kafam göğsüne düşmüştü. Göz göze geldiğimizde, yeşillerinin mavilerime çok yoğun baktığını farkettim. Bu bakışların altında eziliyordum adeta. "Offf..." Yutkundum ve bu sefer daha dikkatli bir şekilde üzerinden kalktım.

"Özür dilerim yanlışlıkla şey oldu." O da ayağa kalktı. İyice sırılsıklam olmuştu adam.

"Yok sorun değil, iyi misin?"

"İyiyim. Teşekkür ederim."

Bana bakarken yüzü birden soldu ve kaşları çatıldı. Ben ne olduğunu anlamadan kafasını başka bir tarafa çevirdi ve arkamdaki duvara bakarak konuşmaya başladı.

"Sen burada bekle, sakın ha dışarı çıkayım deme. Hemen geliyorum." Ne olmuştu ki birden? Dediğini yapıp, beklemeye başladım.

Üstüm biraz ıslak olduğu için üşümüştüm.
Emirhan abi, çıktıktan birkaç dakika sonra elinde fermuarlı bir sweatle geri geldi. Bugün onda gördüğüm sweatti ve eşya taşırken asmam için bana vermişti. Hala bana bakmıyordu.

"Bunu giy, üşüyebilirsin."

"Gerek yok, teşekkür ederim." Beni dinlemedi ve bana bakmadan sweati kollarımdan geçirdi ve odadan çıktı. Kaşlarımı kaldırarak izledim bu hareketlerini.

"Fermuarını çek, çekmeden de çıkma!"

Ben hala ne yaptığını anlamaya çalışırken, gözlerim karşımdaki dolabın aynasındaki yansımama takıldı ve şok oldum. Şimdi anlamıştım ve elimde olmadan utanmıştım. Lanet olsun ki beyaz bir t-shirt giymiştim ve içime giydiğim çamaşırda siyahtı. Üstüm ıslak olduğu için, içim kabak gibi gözüküyordu. Hızlıca Emirhan abinin verdiği sweatin fermuarını çektim. Ceket haliyle büyük gelmişti. Düşüncelere daldım.

Böyle erkekler var mıydı? Böyle ince düşünen, güzel kalpli... Utanacağımı düşündüğü için, içimin gözüktüğünü söylememişti, bana bir kez olsun bakmamıştı. Nedense kalbinin güzelliğine ağlamak istemiştim.

Odanın kapısını açmamla Emirhan abiyi görmem bir oldu. Bana bakmıyordu... Utandığımı biliyordu. Emirhan abi de hala ıslaktı ve üzerini değişmemişti. "Bende üstümü değişeceğim ve bizim ev buraya yakın, Afife de evdeydi. Sana kendi kıyafetlerinden verir. Böyle ıslak ıslak dolaşma hasta olursun." Sadece kafa salladım ve Asuman ablaların evinden çıktık. Sanırım teşekkür etmem gerekiyordu ama utandığımdan söyleyemiyordum.

"Ben şey ç-"

"Bir şey demene ya da utanmana gerek yok, her kızın başına gelebilir."

Bir şey demedim ve kafamı yere gömdüm. Onun gölgesini üzerimde hissedince bende durdum. Emirhan abi çenemden tutup, başımı yukarı kaldırdı. Yaptığı hareket ile gözlerim kocaman açılmıştı. Çok güzel bakıyordu... Gözlerime bakarak konuşmaya başladı.

"Sen yanlış bir şey yapmadın Güneş, utanmana gerek yok,her kızın başına gelebilirdi." Sadece kafamı salladım.

Eve gelene kadar, son konuşmamızdan beri konuşmamıştık. Kapıyı çalıp, beklemeye başladık. Afife açtığında gülümseyerek içeri girdik. Emirhan abi kendi odasına çıktı ve ben arkasından mal mal bakıyordum. Ben fena düşüyordum bu adama.

"Ne oldu kız? Daldın gittin?" Afife'nin imâlı sorularıyla onun odasına gelmiştik ve ben geldiğimden beri yapmak istediğim şeyi yaptım ve Afife'ye sarıldım. Ne olduğunu anlayamasada o da bekletmeden kollarını bana sardı.

"Güneş? Ağlıyor musun sen? Ne oldu Emirhan abim bir şey mi dedi yoksa?" Bilmiyorum ağlamak istemiştim sadece. Benim hayatım boyunca tanıdığım tek erkek babamdı ve bana bir kez olsun iyi davranmamıştı. Sanırım bu basit hareket bile bu yüzden bu kadar etkilemişti beni. Emirhan abinin yaptıklarını görünce ağlamak istemiştim. Kalbinin güzelliğine, iyiliğine... Bunların birazını olsun babamdan beklerken, başka birinden görmek koymuştu belki de.

"Hayır bir şey demedi, ben bilmiyorum. Emirhan abininki kadar güzel bir kalp görmedim." Afife sırtımı sıvazladı ve şaşkınca mırıldandı.

"Öyledir de... Nereden esti?"

"Babamdan bile bir kez, azıcıkta olsa iyi bir şey görmedim ben, sanırım ilk defa bu kadar iyi kalpli bir erkek görmenin yan etkisi." Afife hala anlamadığını belli eden bakışlar atıyordu. Bende onu daha fazla merakta bırakmamak için bugün olanları-bir kaç şey hariç- anlattım.

"Bencede utanmana gerek yoktu...Hem sana bir şey soracağım ama kızmak yok?"

"Sor bakalım."

"Doğru söyle, Emirhan abimin yanında ne hissediyorsun?" Afife bunu şakaya vurarak değil, gayet ciddi sormuştu. Sanırım biraz anlatmalıydım. İçimde tuta tuta bir hâl olmuştum. Derin bir nefes aldım ve anlatmaya başladım.

"Hissettiğim şeylerin adını, nedenini bilmediğimi ve daha önceden gramını bile hissetmediğimi söylemeliyim... Onun yanında kalbim çok hızlanıyor, heyecanlanıyorum, ona bakmak istiyorum ama bir yandan da ondan başka her yere bakıyorum. Aynı havayı solumak bile dengemi alt üst ediyor. Onu gördükçe elim ayağım birbirine dolaşıyor Afife, dilim lâl oluyor."

"Hmm... Başka?" Kaşlarımı çattım aklıma gelenlerle.

"Onu başka kızlarla görmek canımı yakıyor ve adını bilmediğim tuhaf bir his ona yaklaşan, bakan, konuşan kızın saçını yolmamı söylüyor."

"Ve?" Cevabını, bildiği bir soru gibi sormuştu.

"Abi demek istemiyorum." Afife gülerek bana bakıyordu. Bu sinsi bir gülüştü.

"Şimdi teşhisimi koyuyorum. Sen abayı fena halde Emirhan abime yakmışsın!"

"Abartma Afife... Belki biraz hoşlantı. Hem onun sevdiği var." Kader teyzenin gününde söylemişti. Afife'nin bakışları 'Sen harbi salaksın' diyordu sanki.

"Her neyse üstüme bir, iki parça bir şey verebilir misin?" Diyip konuyu kapattım.

"Sormana bile gerek yok." Bir pantolon ve bir sweat çıkartıp verdi. Hızlıca üstümdeki ıslak kıyafetleri çıkardım ve Afife'nin verdiklerini giydim. Afife'den bir poşet rica edip, ıslak kıyafetlerimi de içine koydum.

Kapı tıklatıldı ve Afife'nin sesinden sonra, içeri Emirhan abi girdi. Bana kısa bir bakış attıktan sonra, Afife'ye döndü.

"Faruk aradı, boya işi varmış. Oraya gidiyorum. Siz geliyor musunuz?" Afife başını salladı.

"Biz de gelelim, bir yardımımız dokunur. Hem evde de işim bitti zaten. Geliyorsun değil mi Güneş?"

"Evet, geliyorum."

Emirhan abi önde, biz arkada konuşa konuşa geliyorduk.

"Bugün sen o bir kova suyu kime dökecektin?" Afife hayıflanarak göz devirdi.

"Sen nereden anladın ya?"

"Emirhan abiye, 'sende mi aşağıdaydın' dedin oradan anladım. Şimdi ne oldu anlat bakalım." Homurdanarak anlatmaya başladı.

"Dün kütüphaneye gitmiştim. Kitap filan alacaktım. Sonra bir kitap gördüm ben almak için elimi uzattım, sonra biri daha elini koydu. Sonra kimmiş diye baktım, bizim mahalleden Yiğit. Ben çektim, o çekti. Verir misin, vermez misin derken kitap yırtıldı. Bizide kütüphaneden kovdular, kaydımızıda sildiler." Gerisini tahmin ederken ıstemsizce gülümsedim ve devam ettirdim.

"Bugün de onu görünce, kendince intikam almak istedin?" Omuz silkti ve sinsice güldü.

"İntikam demeyelim de, hakketiği bir ceza diyelim." Biz Afife'yle böyle konuşa konuşa gidiyorduk.

"Naber Yiğit?" Emirhan abinin sesini duymamala, konuştuğu kişiye baktım. Yiğitdi. Tanıyordum onu da ama çok az görmüştüm. Samimiyetimiz yoktu. Afife'ye baktığımda sinirle kendi kendine söyleniyordu. Bana baş selamı verdiginde, bende ona aynı şekilde karşılık verdim. Afife ile göz göze geldiğinde yüzünü ekşitti.

"İyidir abi ne olsun, sen nasılsın?"

"Bende iyiyim."

"Geldi yine meymenetsiz, muşmula suratlı!" Emirhan abi, Afife'ye döndü merakla.

"Bir şey mi dedin Afife?"

"Yok abi ne diyeceğim."

"Ben yanlış duydum o zaman." Afife kafasını salladı ve başka bir yere çevirip, söylenmeye devam etti. Halbuki iyi çocuk gibi duruyordu. Onun bu hâline güldüm.

"Neyse, görüşürüz. Ben gideyim abi."

"Görüşürüz."

"Allah korusun!" Onların bu haline kahkaha attım ve Afife'nin ölümcül bakışlarına maruz kaldım. Emirhan abi kaşları çatık bir şekilde bana döndü,bir süre bana baktı, ben ona baktım. Ne oldu dercesine başımı salladım.

"Komik bir şey mi oldu? Mahallenin ortasında ne gülüyorsun?"

"Ne?" Tepkim sadece bu oldu. Ne diye öyle dedi ki? Afife Emirhan abinin yanına gidip, yanaklarını sıkmaya başladı.

"Oy oy sen kıskandın mı? Kıyamam!" Emirhan abi kaşları çatık bir şekilde, Afife'den kurtulmaya çalışıyordu. Kabul... Çok tatlı duruyordu. Yutkundum ve bakışlarımı çektim.

"Boş yapıyorsun Afife, yapma."

"Tamam tamam, utanma abi."

"Gitsek mi artık?"

"Aynen."

Asuman ablaların apartmana girince, dairenin önüne geldik. Kapıyı çaldık ve beklemeye başladık. Kapıyı Seher açınca içten bir şekilde gülümsedim ve içeri geçtik. Abimler boya yapıyordu ve kızlarda boya dökülen yerleri siliyordu. Bende saçımı toplayıp, elime bir bez aldım ve boya dökülen yerleri kurumadan silmeye başladım.

Düzenlendi.

Continue Reading

You'll Also Like

27.6K 1.4K 37
İki ünlü el ele magazincilere yakalanırsa ne olur? Sadece gündem mi? Pek sanmıyorum.
50K 2K 18
Bir kız. Sessiz, yalnız, yıpranmış. Tek amacı başarılı olmak. Ve bir adam. Ürkütücü, yaralı ve yabancı. Tek amacı hayatta kalmak. Bir yabancı, herkes...
802K 26.6K 43
Toplantı başladığından beri sadece töre cinayetleri ve evlilikleri hakkında konuşuyorlardı. Adamın ağzından çıkan son kelime beni çıkmaza sürükledi...
29.4K 1.7K 16
"Bıraksana yahu elimi! Gittiler işte." Ali elimi bırakıp arkasına yaslandı. Gözlerini kısmış düşünceli bir şekilde bana bakıyordu. "Onlar var diye...