Ahiret eşim ol...(Bitti - Düz...

By Muslimah-Mind

186K 12K 1.3K

Esselamu aleyküm ve rahmatullahi ve berekatuhu akhiler uhtiler ve diğer okuyucular! . Bu hikaye bir genç kızı... More

[1]...Rüya...
[2]...Mescid...
[3]...Beklenmedik yardım...
[4]...bütün duyular ile yaşamak...
[5]...Koruyan yasak...
[6]...Zorunlu düşünceler...
[7]...Namaz...
[8]...Mantıksızlık...
[9]...Kişilik...
[10]...Karar vermek...
[11]...Araştırma...
[12]...Evlilik...
[13]...Arama...
[14]...bekleme süreci...
[15]...mescit...
[16]...istişare...
[17]...istihare...
[18]...kahvede...
[19]....Hazırlıklar...
[20]...Hazırlıklar 2...
[21]...Talak...
[22]...O Hikaye...
[23]...Son gün...
[24]...sabr...
[25]...Hayatı belirleyen kararlar...
[26]...şakalaşma...
[27]...Örgülü saçlar...
[28]...Sürpriz...
[29]...önyargı...
[30]...çocuk...
[31]...yaşlı kadın...
[32]...Es-Sabur...
[33]...iş...
[34]...ÜMMET...
[35]...Sohbet...
[36]...Doğum...
Soru Cevap
[37]...Kitaplar...
[39]...Ramazan açıklaması...
[40]...Ziyaret...
[41]...Sünnet...
[42]...Zina...
[43.1]...Hastalık...
[43.2]...Hastalık...
[44]...koruyucu inanç...
[45]...yaratılış sebebi...
Yenilikler ve sizin düşünceleriniz
[46]...islam ve ego...
[47]...egoistlik ve Peygamberlik...
[48]...Komşuluk...
[49]...Fatıma...
[50]...sağlık...
[51]...gençlik...
[52]...kaybolan çocukluk...
[53]...ölüm...
[54]...hayat...
[55]...bugünde yaşamak...
[56]...günlük yaşam...
[57]...ru'ya...
[58]...sınır...
[59]...bekleme...
[60]...yusuf'ca şeyler...
[61]...söz...
[62]...organizasyon...
[63]...bir evde üç gönül...
[64]...bir araya geliş
[65]...kaza...
[Kitap fragmanı yayında]
[66]...yenileme...
[67]...kaygılar...
[68]...anılar...
[69]...Allah rızası...
[70]...anne şefkati...
[71]...SON...
[Epilog]+Serinin devamı

[38]...Teravih namazı...

1.8K 141 24
By Muslimah-Mind

"Zaten öğretmişsin onda demek ki."

Ancak bu cümlesiyle uzun zaman önce Amine'nin çaresizce benim yaptıklarını taklit edişi ve gülüşmelerimiz aklıma gelmişti.

Yemek hazır olunca Mescide girip Hureyre'ye bakındım. Hatm-i şerif fikrine o da sıcak bakmış ve sevinerek kabul etmişti ve tam da bu yüzden ikinci cüz ile devam etmeye karar vererek okumaya başlamıştı. Böylece ben birinci cüzü okurken o da ikiye başlamıştı.

Yanına oturup biraz ruhumun dinlenmesine izin verdiğimde o da son ayeti okuyup yarıda bırakmadan okumasına ara verdi. Hemen ardından kol saatine bakıp yardıma ihtiyacım olup olmadığını sordu. Zaten herşey hazır olduğundan hayır demiş ve onun devam okumasının daha hayırlı olacağını söylemiştim.

Onu devam dinlerken geçen 20 dakikada güneş batmış ve zaman sular seller gibi yanımızdan akıp gitmişti. Ezanı duyunca birlikte kalkıp banyoya yöneldik, böylelikle yemekten önce ellerinizi yıkayarak Efendimiz aleyhissalatü vesselâm'ın hem sünnetini yerine getirdik hem de gün içerisinde dokunduğumuz kirlerin hastalık sebebi olmasına Allah'ın izniyle mâni olmuştuk. Zira yemekten önce ellerimizi yıkayarak fakirlikten ve sonrasında yıkarsak cinnetten muhafaza olacaktık.
🍀Tirmizî, Et'ime 39🍀

Mutfakta yemeğin önüne gelince Hureyre önce yemeğe hayran olarak baktı sonra da uzun uzun bana baktı. Ben kendimi o durumda çok garip hissetsem de aynı zamanda için için seviniyordum, böyle bir tepki verdiği için.

Hureyre çorbaları koymaya başladı, her ne kadar onu engellemeye çalışsam da o bunu yapmayı çok istedi. Nihayet ikimiz de masaya oturduğumuzda birer hurma aldık elimize. Hureyre hurmasını sünnet üzere karpuz ile birlikte yemeğe başladı.
🍀Ebu Davud🍀

Bende ona bakarak aynısını taklit edip Allah Azze ve Celle'ye durumu olmayanlara bizleri yardım vesilesi olabilmemiz için dua ettim. Orucumu açınca kendimi daha iyi hissetmiştim. Yemek yerken acele etmiyor aksine yavaş yavaş yiyor ve aşağı yukarı yemeğin yarısına gelince Hureyre çatalını masaya koyup sofra duasına başladım ben ise her duasına Âmin diyerek eşlik ediyor onu tamamlıyordum.

Hem merakımdan hem de daha önce böyle sofra duası işitmediğim için ona sordum, "Duayı neden yemeğin başında etmedin? Orucumuzu açınca yani?"



Lokmasını çiğneyip yuttuktan sonra cevap vermek için biraz tebessüm etti, "Çünkü hıristiyanlıkta yemekten önce dua edilir ve yahudiler yemekten sonra dua ederler. Bu yüzden bize tavsiye edilen hiçbirine benzemeden dua etmektir. Bu da yemeğin ortasında dua etmeme sebebiyet verdi."



Hakikaten de söyledikleri doğruydu, hıristiyanlar yemekten önce yahudiler yemekten sonra şükranlarını sunuyordu. Birlkte sofrayı toparlayıp temizledik derken Hureyre yatak odasına gidip beni de çağırdı.

"Evet?"

Kıyafet dolabımın içine bakarak bana seslendi, "Lütfen kendine namaz için güzel hafif ve elbise bul giy. Hava iyice ısındı."



"Ehhh tamaaam?"

Hureyre öylece odadan çıkmıştı. Üzerimi değişip bende odadan çıktığımda koridorda Hureyre giyinmiş ve hazır bekliyordu.

"Hadi gel akşam namazını kılıp ardından inşaAllah sende istersen yatsı ve teravih namazı için camiye gidelim."

Benim içinde güzel bir fikir olan bu duruma sevinip gülümseyerek başımı eğdim, hemen ardından mescide girdim.

(...)

Cami yolunda aklıma bir romanda okuduğum ve beni meşgul eden bir konu geldi. O yüzden Hureyre'ye de anlatmaya karar verdim, "Biliyor musun...bir süre önce teravih namazı hakkında bir yazı okudum, Şeyh İbn Baz'a göre güya teravih namazını Hz. Ömer 23e kadar çıkarmış. Bunu okuyunca ve araştırınca kendine şeyh diyen o kişinin yaymaya çalıştığı sapıklığı da anlayınca o kadar üzüldüm ki Hureyre."



O an Hureyre sanki ne demek istediğimi anlıyor veya hangi konudan bahs ettiğimi o da biliyor gibi ciddiyetle yola baktı.

"Sonra bir Hadis okudum, hiç aklımdan çıkmıyor..."



İçimden gelen Hureyre'ye herşeyi anlatma hissi yine beni ele geçirmişti.

"🥀Benden sonra benim sünnetimden ve raşit halifelerin sünnetinden ayrılmayın🥀"

Tirmizî, İlim, 16; İbn Hanbel, IV, 126🍀



Ben hadis-i şerif-i söyler söylemez Hureyre bana baktı ve sonra biraz düşündü. Ardından bana yönelttiği bu soruyu yola bakarak sordu.

"O adamın ne yapmaya çalıştığını anladın mı peki?"

O zamanlar bu olay üzerine çokça yazı okumuş ve Abdullah b. Abbas'ın da, Allah ondan razı olsun, Ramazanda teravih namazını yirmi rekat olarak kıldığı ve arkasından da üç rekat vitir namazını kıldığı rivâyetine tevafuk etmiştim.

Lakin bu olayda en can alıcı sapıklığın sünneti Efendimizin saymayıp Hz. Ömer'in saymalarıydı.

"Biliyorum ve tam da bu sapkınlığın onüne geçmek için büyük İmam Ebû Hanife'ye Hz. Ömer radiallahu anh'ın bu konuda yaptığı uygulama (20 rekat teravih namazı hakkında) sorulunca, şöyle diyerek benim de anlamama vesile olmuş;
.


Teravih namazı hiç şüphesiz müekked bir sünnettir. Hz. Ömer, bu namazın cemaatle ve yirmi rekat kılınmasını şahsi bir ictihadı ile yapmadığı gibi, bir bid'at olarak da emretmemiştir. O, kendisinin bildiği şer'î bir esasa ve Hz. Muhammed (s.a.v)'in bir vasiyetine dayanarak böyle yapmıştır⚘"

Et-Tahtavî, Haşiye, 334🍀

Hureyre başını sallayarak hem onaylıyor hem de konuya açıklık getirebilmek için konuşmaya devam ediyordu

"Ayrıca Resulullah aleyhissalatü vesselâm Ramazanda mescitte gece bir namaz kılmış. Sahabenin çogu da onunla birlikte o namazı kılmış. İkinci gece yine aynı namazı kılmış. Bu kez O'na tabi olarak aynı namazı kılan cemaat daha fazla oldu. Üçüncü gece Hz. Muhammed aleyhisselatu vesselam mescit'e gitmedi. Orayı dolduran cemaat onu bekledi. Resulullah aleyhisselatu vesselam ancak sabah olunca mescide çikti ve cemaata şöyle hitab etmiş:
.


🥀Sizin cemaatla teravih namazını kılmaya ne kadar arzulu oldugunuzu görüyorum. Benim çıkıp, size namazı kıldırmama engel olan bir husus da yoktu. Ancak ben size, teravih namazının farz olmasından korktugum için çıkmadım
🥀"

Buharî, Teheccud, 57🍀



"Yani bize hem daha kısa teravih namazını kılmak sünnet hem de uzun uzun kılmak sünnet. Bunda da vardır bir mucize. Bunu mutlaka ve şüphesiz sünneti olarak bizlere bırakan da Resulullah'tır. Bu yüzden de Ebû Zer (r.a)'dan nakledildiğine göre, Resulullah (s.a.s) Ramazan ayının sonuna doğru bazı gecelerde ahsabına, gecenin üçte birini geçinceye kadar teravih namazını kıldırmış. Yani uzun kılmak hayırlıdır ama farz değil, ki senin okuduğun şahıs 20 rekat tervih namazını Hz. Ömer'den kalan sümme haşa farz oladak kabul ederek sapıtıyor."

İbn Mâce, İkametu's-Salâ, 173🍀



"Cemaatle kılınması da sevabından dolayıdır. Bir düşünsene, cemaatle kılınan namazın sevabı yanlız kılınandan fazla. Peygamber Efendimiz aleyhissalatü vesselâm ramazanda teravih namazını imam olarak kıldırmış."

Öğrendiğim onca şeye diyebileceğim en aptalca, ve o en normal tepki gibi görünen şeyi söyledim, "Gerçekten mi?"



"Evet."

Duyduğum bu bilgiyi şaşkınlıkla düşünürken yanından geçtiğimiz insanların klüplere girdiklerini gördüm ve bundan duyduğum üzüntünün etkisiyle Hureyre'ye kalbimi, dertlerimi ve kederimi açmak istedim. Bir nedenden dolayı söyleyemedim. Dilimin dönmediği duyguları hal dilim çok şiddetli ifade etmiş olmalı ki Hureyre hafif bir iç çekme ve hüzün arasında bir nefes alıp konuştu,

"Allah subhanahu ve teâlâ Peygamberlerine Kendisi (C.C.) hakkında bilgiler vermiş, varlığını insanlığa tebliğ ettirmiş. Son tebliğcisi olan Resulullahtı. Yani bugünün her insanı aynı ölçüde hakikati görüp ona ulaşabilir. Kimse ormanın ortasında, hertürlü iletişimden yoksun yaşamıyor ve islamın varlığından haberdar. Bu yüzden bizim bildirmemiz gereken insanlar neredeyse kalmadı. Senin şu güzel tesettürünle sokağa çıkman bile onlar için araştırma yapmaya ve bilgilenmeye teşvik. Üzülme. Allah hidayet nasip etsin."



"Amin."

Görmek zorunda kaldığım terbiyesizlik ve fuhuştan bakışlarımı çevirip Hureyre'nin yüzündeki ayrıntılara sığındım.

Beni sarsan hüzünden korunmak için sığındığım yüzünden bakışlarım cama gitti ve sonra yaklaştığımız camimizi gördüm. Etrafında duran çokça arabayı ve inen müslümanları, çocuklarını ve gençleri görünce yüzümdeki hüzün yerini umuda bıraktı, zira Allah bize öyle buyuruyordu; Ümitvar olunuz.

Elhamdulillah teravih namazına çok müslüman geliyor ve camide hocayı yanlız bırakmıyordular.

Ben hanımlar bölümüne doğru yürürken Hureyre de erkekler tarafına geçti. Hoca hutbe şeklinde okuduğu vaaza devam ederken kimseye selam vermeden oturdum ve sessizce dinledim. Ne tesbih çektim, ne de sohbet ettim. Hepimiz ona kulak vermişken genç bir hanım kardeş bebeğiyle mescide girdi.

Aceleyle oturup çocuğunu bağırmaması için sakinleştirmeye çalışıyordu. O kalkar kalkmaz çocuk ağlamaya başlıyordu. Bu döngüye birkaç defa daha şahit olmuştum ta ki genç kız biraz ağlamaklı olana kadar. O an kalkıp yanına gittim ve. Çocuğu elinden aldım. Gülümseyerek gidebilmesi için başımı eğdim.

Kız kapıdan çıkınca üzerimde olan bakışları hissettim. İrite olarak bende onlara bakıp yerime geçip oturdum. Ancak o an kucağımdaki çocuğun susup ağlamayı bıraktığını anladım.

Çocuğu biraz salladığım zaman gülümseyerek bana bakıyor sonra ise salladıkça gözleri kapanıyor ve esniyordu.
Zaman geçmiş ve hoca efendi yatsı namazı için ezanı okumaya başlamıştı. Etrafıma bakınıp çocuğun annesinin gelmesi için dua ettim. Tam ezanın ardından edilen dua edildikten sonra kız mescide girip hızlıca beni buldu ve yanıma yürüdü, o sırada garip yürüdüğünü sansam da kısa süre sonra secde edilen yerlere başmadığını gördüm ve gülümsedim.

Müteşekkir bir yüz ifadesiyle çocuğu kucağımdan aldı bende onun selamını aldım. Derken bende safa duran hanımlara doğru yürüdüm ve yakınca birinin yanına sokuldum. Safları sık tutmanın sünnetinin bilincinde herkes öyle sık durmuş ve şeytana fırsat vermemişti. Elhamdülillah.

(...)

Teravih namazı yatsı namazından sonra kılınmış ve ardından da vitir namazı ile ibadetimiz tamamlanmıştı. Ellerimizi bağlayarak salat-ü selamlar getirdik, bunu yaparken bakışlarımı karşımdaki kişinin gözlerinden kaçırmadım ve buna özen gösterdim.
Tam ellerimi çözecekken karşımdaki teyze beni eliyle çekip sarıldı.

Şaşkınlıkla bende ona sarıldım ve beni bırakınca yüzüne dikkatli baktım. Rukiye teyzemi tanıyınca gülümsedim o da bir kısa daha sarıldı ve sohbet etmeye başladı, "Sare ne kadar da güzelleşmişsin sen kızım. MaşaAllah evlilik sana iyi gelmiş. Annen baban nasıl?"

"İyiler, elhamdulillah teyze. İnşaAllah sende iyisindir."

Sohbetin ilk yarısına değinmeden devam edince gözünden kaçmamıştı telâşım. Yine de beni bir grup teyzelerin yanına götürdü, onlar ise bana bakıyordu.

"İşte bu kız benim Sare'm."

"Ayy senin hakkında çok şey duyduk güzel kızım. Sen Selim'le evliydin değil mi? Mannheim'daki camide'di değil mi?"

Başım aşağı dökülen kaynar suyun etkisiyle yere bakıp başımı hızlıca iki yana salladım. Şok içinde nasıl öğrendiklerini düşünerek neden benim onunla evli olduğumu düşündüklerini çözmeye çalıştım.

"Hayır. Ben Hureyre ile evliyim."

Kadın şaşırarak utancından başını başka yöne çevirip özür dilemeye yeltense de ben hızlıca herkese veda edip ayakkabılığa geçtim. Arkamdan gelen Rukiye teyze özür diliyor ve birşeyler söylüyordu, "Özür dilerim Sare kızım. Hâlâ daha Selimi bildiklerini düşünemedim."

Yorgun bir bakışla ona döndüm ve sitemimi açıkça dile getirdim.

"Düğünümüzü saklamadık, herkese duyurduk. Kimseden saklımız olmadığı için herkesin de bilmesi gerekir zaten. Hayırlı akşamlar teyze."

Hayal kırıklığı ile camiden çıktım ve Hureyre'yi cami çıkışında durup beni beklerken gördüm. Koluna hafifçe değince başını kaldırıp bana baktı ve beni takip etti.

Yüz ifademi anlamaya çalışır gibi bakarak yürürken uzun bir süre sustu ve sonunda zihninde onu da meşgul eden şeyi söyledi, "Neyin var Sare? Niye böyle tuhaf...çekingensin?"

Kaşlarını kırtıştırarak durdu. Düşündü.

"Ne oldu?"

"Hiç. Gel hadi."

Ama Hureyre buna izin vermiyordu.

"Sare söyle yoksa Amine'yi arar sizin bölüme ona gönderir ne olduğunu öyle öğrenirim. Ne olduğunu söyle. Dokunsam ağlayacaksın. Belli"

Derin nefes alıp doğru kelimeleri bulmaya çalıştım...
.
.
[Devamı geliyor]
.
.
Selamun aleyküm kardeşlerim 😊
Okulunuz nasıl gidiyor? İş güç peşinde olanlar nasıl? İnşaAllah sağlığınız sihhatiniz yerindedir. Size ufacık moral olacaksa yeni bölüm bir hayır duanızı alırım 💚

Continue Reading

You'll Also Like

408K 21.7K 33
"Ne bağırıp duruyorsun? Konağı ayağa kaldırdın!" Karşımda dikilen adama yumruğumu gerçirmemek için içimde verdiğim mücadeleden söz bile edemezdim. E...
3K 428 41
-Ne soracaksın? -Karnındaki bebek? O sorunun devamını getirmeden kaşlarımı çatarak ona doğru dönmüştüm. -Ne olmuş karnımdaki bebeğe? -Benim çocuğum m...
388K 23.5K 41
Trabzon Burması ve Trabzon Hurması yazarından yepyeni bir Karadeniz hikayesi. @Tüm hakları saklıdır.
520K 37.7K 35
Antep'in ihtişamlı konaklarından birinde, aşk acısını sır gibi saklayan Üsteğmen Zeyd ve sevdiği adamı ölmeden yüreğindeki mezara gömen Katre'nin hik...