Ami düşünüyordu. O suyu kullanıyordu ama çok güçlü değildi.
O sırada aklına tıpkı kendisi gibi
suyu kullanan başka biri daha geldiğinde düşündü. İçlerinde
suya tıpkı Poseidon gibi hükmedebilen biri daha vardı.
Bu savaşçı tabii ki de Neptün'dü. Poseidon benimle uğraşıyordu
ama Michiru'dan haberi bile yoktu. Asıl rakibinin o olduğundan habersiz benim peşimden koşuyordu. Onu yenmemi hazmedemiyordu. Bunu anlıyordum ama bazı davranışları
çok tuhaftı. Sanki bana karşı nefretten, öfkeden öte bir şeyler hissediyordu. Bunu söylemek istemese de konduramasa da Poseidon'un kendisine âşık olmasından korkuyordu. Eğer
bu gerçekleşirse bu bir felaket
olurdu. Çünkü Ami onu sevmiyordu. Bu durum savaşın tüm hatlarını değiştirebilirdi. Ami artık korkmaya başlamıştı. Daha fazla bu durumu saklayamazdı. Kızları teker teker arayıp tapınakta toplanmak istediğini söylediğinde hazırlanıp evden çıkmıştı bile. Tapınağa geldiğinde
Rei kapıda onu bekliyordu. Acilen toplanmalarının sebebini oda diğerleri gibi merak etmişti.
Meraklı gözlerle Ami'ye bakıp
bir cevap beklediğinde Ami susmuş sonra ona bakıp herkes gelince anlatacağım demekle yetinmişti.
Rei onun cevabı üzerine üstelememişti. Onu rahat bırakıp
içeri girdiğinde kızlar da gelmişti.
Kısa sürede gelen kızlar ile Ami
derin bir nefes almış ve konuşmasına başlamıştı. Tüm olan biteni eksiksiz anlatırken herkes şaşkın bir vaziyette anlatılanları dinliyordu. Konuşmanın sonlarına doğru Michiru'dan bahsetmeye başlamıştı. Bu sabah onun hakkında düşündüklerini odadaki herkesle paylaşmıştı.
Michiru bu sözleri duyduktan
sonra herkes gibi şaşırmıştı.
Bunu hiç beklemiyordu. Ne
diyeceğini gerçekten bilmiyordu. Odadaki herkesin gözü üzerindeydi. Sırayla hepsiyle göz göze geldiğinde sakinleşmeye çalıştı ama olmadı.
En son bakışları Ami' de takıldığında konuştu. ''Sen ne dediğinin farkında mısın?" Sesi hem meraklı hem de emin misin der gibiydi.
Ami Michiru'nun bu tepkisini çok iyi anlıyordu. Sorusuna ''Evet, Michiru farkındayım'' diyerek cevap verdiğinde devam etti. "Şuan da şaşkınsın bu çok normal ama bu konuda başka çaremiz yok. Sen
bizim son şansımızsın...''
Michiru ''Sende suyu kullanabiliyorsun... Niye ben?'' diye sorduğunda Ami onun sorusunu cevapladı. ''Evet, kullanabiliyorum ama senin kadar değil. Poseidon kadar değil. Sen Poseidon'un rakibisin. Onun kadar güçlüsün.
Onu yenebilecek tek kişi sensin.''
''Güvenin için sağol ama bunu yapamam.''
''Lütfen Michiru yapmalısın. Senden başka kimse onu yenemez.''
''Neden sen yapmıyorsun? Bir kere onu yendin, şimdi de yenebilirsin... ''
Ami bu soruyu tabi ki de bekliyordu.
Üzgün bir sesle cevap verdi. ''Bunu ben yapamam. İstesem de yapamam.''
''Peki ama neden?''
''Çünkü... Çünkü Poseidon bana
âşık oldu. Bu yüzden her şey değişti. Poseidon'un kafası şuanda karmakarışık. Seçim yapmaya
kendini zorluyor ama beni seçerse hain olacağını düşünüyor, Kaos'u seçerse bana zarar gelmesinden korkuyor. En önemlisi de benim
için kendini feda ederse o zaman
her şey biter. Kaos'la yapacağımız savaş bizim savaşımız olmaz.
Bu savaş intikamla yanıp tutuşan tanrıların savaşı olur. O zaman
hiçbir şansımız kalmaz. Eğer tanrılar işe karışırsa sonumuz hiç iyi olmaz.
O yüzden Poseidon'u durdurmalıyız. Bunu da Michiru yapmalı.'' Ami bilmese de Poseidon'un düşüncelerini dile getirmişti. Bu kadar akıllı olmak muhteşemdi. Bir adım önde olmak...
Michiru ise, onun sözleri üzerine sadece susmuştu. Anlatılanları sindirmeye çalışırken Kızlar da onun kadar şaşkındı. Tanrılar savaşı lafı ortama bomba gibi düşerken her kafadan başka bir ses çıkıyordu. Tüm soruların cevabı Luna ve Artemis'ten geldi. "Ami haklı olabilir kızlar. Poseidon bir tanrı ama bizimle bir derdi yok. Bizi öldürmek istememesi de bundan ama neden hain olacağını düşünüyor. Kaos'a bu kadar sadık olması imkânsız. Başka biri olmalı ama kim?''
O anda Ami düşünüyordu. Başka birisi... Kim olabilirdi ki? Sonra hatırladı. O günü düşündü. Ve ismi hatırladı. ''Ben biliyorum.'' dedi.
'Söyle, Ami kim o?''
'Lord Lantis.''
''Lord Lantis mi, o da kim?''
"Ben de tam bilmiyorum Luna, Poseidon'un söylediği kadarını biiyorum. O Kaos'un en sadık adamı. Kaosu o boşluktan çıkaran ve şuan
ki gücüne kavuşturan en önemli kişi. Poseidon'a da gözü kapalı güveniyor. Poseidon sırf o istediği için bu savaşta yer alıyor.''
''Anlaşıldı. o zaman asıl düşmanımız Kaos değil Lord Lantis. Peki, onun bizimle derdi ne? Neden Kaos'a yardım ediyor? O kadar güçlüyse Kaos'a ihtiyacı olamaz.''
''Haklısın Usako. Bu işte bir tuhaflık var. Önce Alice sonra Kaos şimdi
Lord Lantis. Bence Lord Lantis'in Alice yani Anastasia'yla bir bağı olabilir.''
''Haklı olabilirsin Mamoru ama bunu bilmiyoruz. Böyle bir şüphemiz varsa Anastasia'ya daha çok dikkat etmeliyiz.''
Usagi ve Mamoru aynı anda
''Haklısın Luna biz ona göz kulak oluruz.'' dediğinde Luna bu sefer Ami'ye dönmüştü. ''Sana gelince
Ami böyle bir şeyi bunca zaman bizden saklaman senin gibi akıllı
bir kıza hiç yakışmadı ama zararın neresinden dönülse kardır tabi.
Sende dikkatli olmalısın. Poseidon dediğin gibi sana âşıksa yine seni görmeye gelecektir.''
"Haklısın Luna. Düşüncesizlik ettim. Hem sizi hem de kendimi tehlikeye attım. Hepinizden çok özür dilerim.''
Kızlar ''Artık bunun bir önemi yok. Kendini suçlama. Biz önümüze bakalım.'' dediğinde Haruka, Michiru ile konuşuyordu. ''Sakin ol. Biraz düşün hemen karar verme.''
Michiru, Haruka'nın sözleri ile sakinleşmiş daha sonra gözlerine baktığında onun yap der gibi
bir bakış attığını görünce asıl
kararını vermişti. Yapacaktı! Ortamdaki sessizliği Ami'nin sesi bozmuştu. ''Yapacak mısın?'' Diye
yeniden sorduğunda Michiru'nun gözlerinin içene bakıyordu. Lütfen kabul et yap diyordu Ami. Michiru
ise, çoktan kararını vermişti. Ağzını açıp herkese baktıktan sonra cevabını verdi. Tik tak tik tak...