HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamam...

By lazKizi_61_

789K 40K 6.2K

01.06.17* Romantizm #36 * Aşk, edep ile güzeldir... ***** Uzun yıllardır sürüp giden bir arkadaşlık. Bu arkad... More

«HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI~Tanıtım
«H.K.D.~1
«H.K.D.~2
«H.K.D.~3
«H.K.D.~4
«DUYURU...»
H.K. D.-5
<H.K.D.-6
<<H.K.D.-7
ALINTI...
«H.K.D.~8
«H.K.D.~9
«H.K.D.~10
«H.K.D.~11
12~Alıntı
«H.K.D.~12
H.K.D.-13
Alıntı~14. bölümden
«H.K.D.~14
«H.K.D.~15
«H.K.D~16/Alıntı
«H.K.D.~16
«H.K.D~16/2
«H.K.D.~17/1
H.K.D.-17/2
«H.K.D. ~18
«H.K.D.~19 ALINTI
«H.K.D.~19
H.K.D.-19/2-ALINTI
H.K.D. 19-2
H.K.D. 20-Alıntı
H.K.D.-20
H.K.D.-21/ALINTI
H.D.K. 21-ALINTI/2
«H.K.D. ~21»
°H.K.D.~22~
<H.K.D.-23 Alıntı
H.K.D.-23
<H.K.D.-24>
H.K.D.-25/Alıntı
<H.K.D.-25>
~H.K.D. 26/Alıntı~
<H.K.D.-26>
H.K.D.~27
H.K.D.-28-
-H.K.D.29-
-H.K.D. 30/Alıntı-
-H.K.D.30-
*H.K.D./31
H.K.D./32
H.K.D.-33-
H.K.D./34
H.K.D.-35-♡
H.K.D.*36*
H.K.D./37
H.K.D./38-ALINTI
H.K.D./38
MUTLU BAYRAMLAR...
H.K.D./39
H.K.D./40
H.K.D./41
H.K.D.\42
H.K.D./43
H.K.D./44
H.K.D./45
H.K.D./46
HKD/47
HKD/48
HKD/49
HKD/50
HKD/51
HKD\52
HKD/53
HKD/Alıntı
HKD/54~I
HKD/54~II
HKD/55
HKD/ 56
HKD/57/1.part
HKD/57/2. Part Alıntı
BİR DAKİKA BAKAR MISINIZ😉
HKD/57/2
HKD/58/Alıntı
SİZE BİR HABERİM VAR👀✋
Bir saniye toplaşabilir miyiz?
HKD/58/ 2.part
❗SAADET ÇIKMAZI'ndan Haber Getirdim❤🌼
GİZEM VE DEVRAN...❤
59.Bölüm/Alıntı...
59/1 Bölüm
59/2 Alıntı ve Bölüm Bilgisi
HKD/59/2
Gizem ve Devran Severler Toplaşın😂💙
HKD/60/ Alıntı
HKD/60/1.Part
HKD/ 60-2 /ALINTI
Mutlu Bayramlar
HKD 60/2. Part
AŞKLAMBAÇ Severler Burada mı?
HKD 61. Bölüm(Final) Alıntı
HKD/ 61/ ALINTI ~II~
HKD/61. Bölüm/ Final
💕Açıklama ve Teşekkür💕
🔔AŞKLAMBAÇ'TAN HABER VAR🔔
🐣BİR DAKİKANIZI ALABİLİR MİYİM?🐣
🍄Aşklambaç Günleri...🍄
🍁HKD KAPAK FOTOĞRAFI 🍁
⭐Sizleri AŞKLAMBAÇ Okumaya Davet Ediyorum⭐
🌺Sonradan Okuyanlar İçin NOT🌺

HKD/58/ 1.part

5.4K 348 79
By lazKizi_61_

Yazar: Meh-Pare
Bölüm: 58/1(Hoş Geldin...)

HERKESE MERHABALAR...
BÜYÜMEYE DEVAM EDEN HKD AILEMIZE YENI BİR ÜYENİN KATILDIĞI BU BÖLÜME SİZ DEĞERLİ OKUYUCULARIM OLARAK HOŞ GELDİNİZ...
BİLİYORSUNUZ FİNALE ÇOK AZ KALDI. BU ZAMANA KADAR YANIMDA OLUP BANA DESTEK OLDUĞUNUZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. SİZDEN RİCAM BU İSTİKRARI SONUNA KADAR SÜRDÜRMENİZDİR. OY CE YORUMLARINIZI MERAKLA BEKLİYORUM...

KEYİFLİ OKUMALAR...

Hırslar vardır. İnsanın gözünü kör eden... Eğer sevdiğimiz bir insan ile hırsımız arasında kaldıysak seçim yapmak zordur. Ne sevdiğimizden vazgeçebiliriz, ne de hırsımızdan.

Yiğit tam da böyle bir çıkmaz içinde kaldığını hissetti. Zümra asla tercih meselesi yapacağı bir konu değildi. Ancak içinde sıkışıp kaldığı durum, öylece bir kenara bırakılacak bir şey değildi.

Yüzüne hayal kırıklığı ile bakan kızın, şiş karnını tutarak, kapıdan çıkıp gitmesiyle, önündeki sandalyeye bir tekme savurdu. Sandalye yere devrilirken genç adam yaşadığı şeyin üzerinde bıraktığı ağırlık ile bağırdı. Masanın üzerinde duran birkaç evrakı odanın içine savurdu. Ancak siniri hala geçmiş değildi.

Başına gelenlere, Zümra'nın onu anlamayışına, sevdiğinin ve bebeğinin tehlikede olmasına, onları koruyamama korkusuna, herşeye sinirliydi.

Deli gibi odanın içinde dolanıp sağı solu birbirine katan adamı kolundan tuttu Devran.
-Ne yapıyorsun Yiğit? Kendine gel! Salaksın sen yemin ediyorum! Lan he deseydin, tamam deseydin. Mal herif o kız hamile. Suyuna gitsen olmuyor muydu?
-Ben peşinden gidiyorum, diyerek odanın kapısına yöneldi.

Genç adam koridora çıktığı anda asansörün önünde duran Gizem'i gördü. Kızın panikle tuşlara bastığını fark edince yanına ilerledi.
-Ne oldu Gizem?
-Zümra asansöre bindi. Peşinden seslendim duymadı. Kapı kapanırken karnını tutuyordu. Peşinden koştum ama yetişemedim. Asansör hareket etti. Ama şimdi iki kat inip durdu. Neler oluyor anlamadım!

Kızın yaşadığı korku ve panik sesine yansımıştı.
-Tamam sakin ol! Diyen Devran ise soğuk kanlılık ile güvenliği aradı.
-Aşağıya iniyorum, söyle asansörün takıldığı kata gelsinler, dedikten sonra hızla yangın merdivenine ilerledi genç adam. Ne kadar belli etmemeye çalışsa da ona bir şey olacağı düşüncesi kanını donduruyordu.

-Melek! Meleğim iyi misin? Sesimi duyuyor musun güzelim?
Asansörün kapısına vururken bir yandan da bağırmaya devam ediyordu.
-Güzelim ses ver duyuyor musun?
Koşarak gelen iki görevli ile Devran, genç adamı kapıdan uzaklaştırdı.
Bir süre uğraşan iki görevli kapıyı açamayınca,
-Neden hala açılmadı şu lanet kapı? Diye bağırdı Yiğit. Devran elini adamın omzuna koymuş sakin olması için teklin ediyordu.
-Efendim kumanda odasına gitmemiz gerekiyor, diyen görevlinin sesiyle,
-Ben size yolu göstereyim, diyerek adamlardan birini alarıpgözden kayboldu Devran.

Her geçen dakika beklemek biraz daha zorlaşıyordu. Devran koşarak yanlarına geldiğinde,
-Ne oldu? Diye sordu hemen.
-Sıradan bir arıza gibi değil bu dediler. Birisi özellikle müdahale etmiş.
-Ne demek özellikle? Kahretsin şu kapı ne zaman açılacak?
Sözlerinin sonuna doğru tekrar bağırdı genç adam sabırsızlıkla.

-Açılıyor, diyen görevlinin sesiyle kapının önüne ilerlediler. Kapı tamamen açıldığında ise, genç adam korkuyla donup kaldı. Asansörün içinde yere yığılmış öylece yatan sevdiğinde takılı kaldı gözleri.
Hemen sonra Gizem'in bağırması...
-Zümra! Allahım, ona bir şey olmuş!

Yiğit sonunda kendine gelip asansör zemininde yatan kızın yanına eğildi.
Başını kucağına alıp,
-Güzelim, diye fısıldarken yüzünü örten saçlarını geriye çekti.
-Yiğit hadi hastaneye gidelim, diyen Devran'ın ardından bir güvenlik görevlisi koşarak yanlarına geldi.
-Efendim sağlık ekipleri geldi. Aşağıda bekliyorlar. Asansörle inebilirsiniz. Şu an güvenli!

Yiğit kızı kucağına alıp ayağa kalktığında Gizem ve Devran'da asansöre bindiğinde, bir yandan da hala ağlamaya devam eden Gizem'i sakinleştirmeye çalışıyordu genç adam.

Aşağıya indiklerinde Zümra'yı hemen ambulansa aldılar.
-Sen Zümra'nın yanında git. Biz arabayla geliriz arkanızdan, diyen Devran'ın omzuna vurup ambulansa bindi. Kısa süre de olsa kollarının arasından alınan karısının bıraktığı boşluk onda huzursuzluğa neden olmuştu. Yanına oturup elini tuttuğunda, bu huzursuzluk biraz olsun hafiflerken, ona ve bebeğine bir şey olacağı düşüncesi yüreğine tarifi imkansız bir korku salıyordu.

Ambulans yola çıktığında görevliler de gereken müdahaleleri yapıp, hastaneyi arayarak durum hakkında bilgi veriyordu. Yiğit, kızın yüzüne eğilip saçlarını okşadıktan sonra alnını öptü.
-Meleğim, sakın korkma iyi olacaksın. Ben yanındayım. Sana söz veriyorum bir şey olmayacak.

Kızın baygın olduğunu bildiği halde onunla konuşmaya devam ediyordu. Aslında onunla konuşurken daha çok kendini rahatlatmaya çalışıyordu.

Ambulans en yakın hastaneye ulaştığında sedyede götürülen karısının elini bir an bile bırakmadı. Görevliler Zümra'yla ilgilenen doktorlara bilgi vermeye başladığında, sedyeyle koşar adım ilerliyorlardı hastanenin koridorunda. Sedye sürgülü bir kapıdan içeriye sokulduğunda, hemşire genç adamın içeriye girmesine engel oldu.
-Beyefendi sizi içeriye alamam.
-İçerideki benim karım!
-Anlıyorum ancak işimizi yapmamıza engel oluyorsunuz! Lütfen zorluk çıkarmayın!

Yiğit ellerini yüzüne kapatıp geriye doğru birkaç adım attı. Kollarından canı çekilir gibi olduğunda, iki yanına düşmesine izin verdi. Başını kaldırıp kapalı kapıya baktı, sanki içeride ne olup bittiğini görebilirmiş gibi. Kapının üzerinde yazan Doğumhane yazısı dikkatini çektiğinde kapının yanındaki duvara yaslandı.
-Ne oldu? Diyen sesi duyduğundakoşar adım gelip önünde duran Gizem ve Devran'a baktı.
-Müdahale için aldılar.
Bir süre sessizce bekledikten sonra sürgülü kapı iki yana açıldı. İçeriden koşarak çıkan bir hemşireyi durdurdu.
-Durumu nasıl?
-Bilgi verme yetkim yok! İzin verin lütfen! Diyerek hızla gözden kayboldu hemşire.
Gizem sarsılacak ağlamaya başladığında Devran, kıza yaklaştı.
-Ağlama lütfen! Bizim güçlü olmamız lazım, diyerek omuzlarını güç vermek adına hafifçe sıktı.

Az önce giden hemşire elinde ameliyat malzemeleriyle geriye döndüğünde,
-Neler oluyor? Diye sordu genç adam önüne geçerek.
-Bakın bilgi vermeye yetkim yok! Müsaade edin hastayı hazırlamam gerekiyor. Doğumu başladı, dediğinde Devran, onu kolundan çekip kapıdan uzaklaştırdı.
-Yiğit sakin ol! Ona bir şey olmayacak.
-Ama o... çok, cansız görünüyordu! Dedi tekrar duvara yaslanırken. Gözlerinin dolmasına engel olamadı genç adam.

Önünde bekledikleri sürgülü kapı iki yana açıldığında, Zümra'nın doktoru Ebru Hanım göründü koridorda.
Endişe içinde kendisine bakan genç adama döndü.
-O iyi mi? Bebeğe bir şey mi oldu?
-Sakin olun Yiğit Bey. Asansörde kaldığı için paniklemiş. Bu da atak geçirmesine neden olmuş. Şoktan dolayı baygın. Geçirdiği atağın şiddetiyle doğumu başlamış. Bunu üzülerek söylüyorum ki, anne ve bebek şu halde sağlıklı bir doğum geçiremez. Çünkü anne baygın. Onun ayılması gerekiyor. Arkadaşlar gerekli müdahaleleri yaptılar. Yakın zamanda uyanacaktır. Ancak şunu da söyleyeyim ki, zor bir doğum olacak, şimdi müsaadenizle.

Yiğit tekrar içeriye giren doktorun ardından sendeledi. Duyduğu her kelime kafasının içinde tekrar tekrar yankılanıyordu. Arkasındaki duvara sırtını yasladığında elleriyle yüzünü kapatıp,
-Allahım! Diye mırıldandı. Doktorun söylediklerinin ağırlığı yüreğine çökerken duvarda kayarak yere oturdu.
-Allah benim belamı versin!
İki elini de sertçe yere vurdu. Ancak can acısını duyamayacak kadar yüreği yanıyordu genç adamın. Başını arkasındaki duvara dayayıp acıyla yutkunduğunda gözünden bir damla yaş düştü.

-Yiğit!
Devran'ın sesi sanki ona ulaşmamış gibi kendi kendine söylenmeye devam etti.
-Her şeyi ben maaf ettim! Lanet olsun bana! Her şeyin suçlusu benim! Ben hep ona zarar verdim! Benim yüzümden hep mutsuz oldu!

Yiğit'in söylediklerinden sonra Gizem'in ağlaması daha da şiddetlendi. Devran bir yerde oturan adama baktı bir de yanında duran kıza. Hangisine yetişeceğini o da şaşırdı. Kimi teselli etmesi gerektiğini...

Gizem'den birkaç adım uzaklaşıp Yiğit'in önünde dikildi.
-Yiğit! Ne bu halin! Karına böyle mi destek olacaksın? Kendine gel önce! Senin böyle davranman Zümra'ya da iyi gelmez. Şimdi kendini toparla. Şu an kendini suçlaman anlamsız. Çünkü ne olanlar geriye dönüyor. Ne de sen böyle yaptıkça Zümra iyileşecek!
Eğilip yerde oturan adamın omzunu sıktı. Yiğit ona baktığında elini uzattı tutması için.

-Hadi kalk!
Yiğit kendisine uzatılan ele bir süre öylece baktı.
-Ona destek olman gerekiyor şimdi. Burada durup kendini suçlaman saçma! O senden güç alacaktır. Onun yanında ol! Ama önce kendine gel ve güçlü duruşunu koru!
Devran'ın elinden gözlerine çıktı bakışları. Genç adam ona hadi der gibi bakıyordu. Yiğit onun haklı olduğunu idrak edip elini tuttu. Ayağa kalktığında biraz daha sakindi.
-Ben onun yanına gideceğim. Yanında olursam korkmaz. Kendini daha iyi hisseder. Meleğime destek olmalıyım! Diye kararlı çıkan sesiyle konuşup arkasını dönerek ilerledi. O gözden kaybolduktan sonra arkasında ağlamaya devam eden kızın yanına yürüdü. Elleriyle yüzünü kapatmış ağlayan kızın sarsılan omuzlarını tuttu Devran.
-Gel kıvırcık, otur şöyle, diyerek arkasındaki koltuğa yönlendirdi. Kız oturduğunda, o da yanına oturdu.

-Kıvırcık!
-Devran, ona bir şey olmasın! Lütfen, hıçkırıkları arasında titreyen sesinin izin verdiğince konuştu genç kız.
-İyi olacaklar. Yeğenimiz de Zümra da!
Devran onu kendine çekip sıkıca sarıldığında, gözyaşları adamın gömleğini ıslatmaya başladı.
Bir süre öyle kaldılar. Devran kızın saçlarını okşadı. Gizem buraz olsun sakinleştiğinde, omuzlarından tutarak yüz yüze gelmelerini sağladı.
-Onları böyle mi karşılayacağız. Ne oldu planlarına!
Gizem'in yüzünde kalan birkaç damla yaşı sildi.
-İlk yeğenimiz bu. Onun için hazırlık yapmalıyız, dediğinde karşısındaki kızın gülümsediğini gördü.
-Haklısın. Hadi gidip güzel bir karşılama hazırlayalım ona, dedikten sonra ikili ayaklandı.

¤ ¤ ¤ ¤

Üzerine giydiği mavi önlük ile yan tarafında aynada kendine baktı. Hemşirenin yönlendirmesiyle odadan çıktı. İki yana açılan kapıdan içeriye girdiğinde hissettiği soğukluk ile ürperdi genç adam.

Yoğun bir ışık huzmesinin altında yatan kızı gördü. Etrafında dolanan insanlar yavaş yavaş bulanıklaştı önce. Yatakta yatan karısının varlığı dışındaki herşey flulaşırken yavaş adımlarla yanına ilerledi.
-Gözleri kapalı olsa da yüzündeki acı ifadeden ve kısık kısık çıkardığı inlemelerden sancı çektiği belli oluyordu.
-Ebru Hanım, hala uyanmadı mı? Diye sordu gözleri kapalı öylece yatan kızın yüzünde ellerini gezdirerek.
-Merak etmeyin, uyanmak üzere, diye cevap verdi doktor, genç adama.

Kısa bir süre sonra kendine gelen genç kız, yüzüne yansıyan acı ile gözlerini araladı.
Baş ucunda duran adamı fark ettiğinde,
-Yiğit, dedi. Ancak sesi fısıltıdan ibaretti.
-Meleğim, diyerek titreyen sesiyle karşılık verdi karısına.

Bir an için, nerede olduğunu anlamaya çalışarak, etrafına baktıktan sonra, en son başına gelenler hatırına düştü genç kızın. Panikle elini karnına koydu.
-Bebeğim, o iyi mi? Ben... Benim çok, çok sancım...- acıyla attığı çığlık yüzünden sözlerini tamamlayamadı.

Doktorun konuşmasıyla diğer tarafına döndü genç kız,
-Zümra Hanım, sakin olun derin derin nefes ve alın lütfen.
Genç kız doktorun söylediklerine uyarak, dediğini yaptı.
-Asansörde kalmanız ve üzerine geçirdiğiniz kriz bünyenizi yormuş. Şimdi sakin olun ve size verdiğimiz talimatlara elinizden geldiğince uymaya çalışın! Çünkü doğum başladı. Bebeğiniz içeride sıkılmış erkenden gelip sürpriz yapmaya karar vermiş.
-Ama daha erken! Ona bir şey...-
-Hayır! Lütfen endişelenmeyin. Ona bir şey olmayacak. Bazen minikler böyle sürprizler yapabiliyor.

Genç kız, kendisine gülümseyerek konuşan doktoruna, anladığını belli edercesine başını aşağı yukarı salladı.
-Şimdilik sancılarınız seyrek. Sancı aralığı sıklaşana kadar bir süre bekleyeceğiz. Böylece daha sağlıklı bir doğum gerçekleşecek.
Genç kız yine başını sallamakla yetindi.
Başından ayrılan doktor ameliyathane içindeki hemşirelere talimatlarını verirken, Yiğit bir an olsun elini bırakmıyor, baş ucunda ayrılmıyordu. Ara ara kızın alnındaki terleri giydiği önlüğün koluyla siliyordu.

Zümra gelen sancıların şiddetiyle dişlerini sıkarken, çığlığı içeride yankılandı. Acı dolu yarım saatin sonunda tekrar yanlarına gelen doktor,
-Sancılar sıklaştı. Artık başlayabiliriz, diye yanındaki hemşireye bilgi verdi.
Zümra yüzündeki acı ifade ile yatarken yanında duran Yiğit'in elini bütün kuvvetiyle sıkıyordu.
-Sakin ol Meleğim. Hepsi geçecek, dedi genç adam saçlarını öptü sonra.

Ayak ucuna geçen ebe eline eldivenlerini geçirdikten sonra,
-İşte başlıyoruz! Şimdi güçlü bir şekilde ıkınmanı istiyorum, hadi!
Verilen talimata uyarak dediğini yaptı. Sıklaşan nefesleri takip etti hemen sonra. Derin derin nefes alırken,
-Tekrar ıkın!
-Ahhhh!
-Daha güçlü!

Genç kız çektiği acının yoğunluğuyla terliyor, gözleri doluyordu. Yanı başında durup elini tutan Yiğit'in elini var gücüyle sıkıyordu. Terden yüzüne yapışan saçlarını çeken genç adama dolu gözlerinin ardından baktı.
-Çok... canım yan... yanıyor, diye kesik kesik konuştu bilinçsizce.
-Geçecek güzelim, hepsi geçecek! Ben yanındayım, diyen adam eğilip alnından öptü. Yanında duran doktorunun ara ara bir şeyler söylediğini duysa da, yaşadığı acıdan ne söylediğini idrak edemiyordu.
-Son defa ve bütün gücünle ıkınmanı istiyorum, şimdi! Diyen sesi duyduğunda, gelen şiddetli sancıyla bütün uzuvları titredi önce. Derin ancak kesik kesik bir nefes aldıktan sonra da söyleneni yapıp bütün gücüyle ıkındı. Belden aşağısında, sanki içinden bir şey çekiliyor hissiyle doldu.
-İşte geliyor, diyen ses çalındı kulağına belli belirsiz bir şekilde.
Kaldırdığı başı yorgunlukla yattığı sedyeye düşerken, içeriye tiz bir ağlama sesi yayıldı.

Genç kızın yüzünde buruk ve yorgun bir gülümseme oluştu o anda. Gözlerini ağır ağır kırpıştırdı birkaç kez.
-Başardın güzelim, diyen adamın gözlerindeki yaşlarla kendisine baktığını gördü. Eğilip alnını gururla öptü. Genç kızın gözlerini görebilmek adına biraz olsun geriye çekildiği sırada gözünden bir damla yaş kayıp Zümra'nın yanağına düştü.
-Teşekkür ederim Meleğim ve özür dilerim, sana bu kadar acıyı çektirdiğim için affet beni!

Kucağında yeşil bir örtüyle yanlarına gelen hemşireyi fark ettiğinde kendini toparlayıp doğruldu genç adam.
-Miniğimizi annesiyle tanıştıralım, diyen hemşire, kucağındaki örtünün içinde kaybolan minik bedeni kızın kucağına bıraktı.

Zümra daha fazla tutamadığı gözyaşlarını serbest bırakırken eğilip bebeğinin alnını öptü. Aynı anda başının üzerinde hissettiği sıcak dudaklar ile Yiğit'in tekrar kendisini öptüğünü anladı. Başını kaldırıp genç adama baktığında, onun gözleri dolu dolu kendisine ve kucağındaki minik bebeğe baktığını gördü.
-Teşekkür ederim, diye mırıldanan genç adam eğilip, incitmekten korkarcasına bir yumuşaklıkla bebeğinin de başını öptü.
Örtünün içinde kıpır kıpır olan minik bedene gülümseyerek,
-Hoş geldin miniğim... Diye fısıldadı.

Gülümseyen gözlerini karısının yüzüne çevirdiğinde, onun yorgunlukla gözlerini kapandığını gördü. Yüzünde engel olamadığı huzurlu tebessümü tekrar bebeğe baktığında, örtünün dışında duran minicik kolda parmağını gezdirdi. Avucuna geldiğindeyse, baş parmağını kavrayan bebeğin bu hareketiyle gülümsemesi büyüdü.

Hemşire, bebeği almak için geldiğinde Yiğit izin biraz kenara kayıp ona izin verdi.
-Anne için zor bir doğum oldu. Çok yorgun bu yüzden bir süre uyuyacaktır. Kontrollerini yapıp onu odaya alacağız.
Doktorun söylediklerine başını sallamakla yetindi genç adam.
-Yalnız bir şey daha var. Doğum biraz riskliydi biliyorsunuz ki. Bu yüzden bebeği bir süre kontrol altında tutacağız. Beş gün kadar bir süre... küvezde kalacak. Sadece kontrol için. Dediğim gibi doğum erken oldu ve gelişen komplikasyonlar bebekte bur takım sıkıntılara yol açabilir.
-Ne gibi? Diye sordu tedirgin ifadesiyle.
-Solunum sıkıntısı gibi. Eğer kısa süre için bile olsa bebek bu sıkıntıyı yaşadıysa, beyin fonksiyonlarında gerileme, felç yada bir takım zihinsel engeller doğabilir. Bu sadece bir misal tabi. Gözetim altında kaldığı sürede herhangi sorun yaratacak bir bulguya rastlanmadığında ve iyi olduğuna emin olduğumuzda onu size teslim edeceğiz. Tekrar geçmiş olsun, diyen doktor yanından ayrıldığında, genç adam beyninin içinde yankılanan son sözleri yavaş yavaş idrak etmeye başladı.

Dizlerinin bağı çözülür gibi olduğunda, sendeledi ve bir yere tutunma ihtiyacıyla elini yanındaki ameliyat malzemelerinin dizili olduğu masaya dayadı.
-Allahım, ne olur ona bir şey olmasın. İyi olsun! İyi olsunlar, ikisi de...
Fısıltı gibi dudaklarından döküldü bu sözler. Şimdiden sonra genç adamın tek düşündüğü bebeğinin durumunu Zümra'ya nasıl açıklayacağıydı.

# # # # #

BÖLÜMÜN İKİNCİ KISMI YAZILIYOR... BİRKAÇ GÜNE DE BİTMİŞ OLUR. SINIR FALAN KOYMUYORUM. ANCAK OY VE YORUMLAR YÜKSEK OLDUĞU TAKDİRDE BÖLÜM HEMEN GELECEKTİR...
BİR HATIRLATMA DA YAPMADAN DURAMAYACAĞIM....
AŞKLAMBAÇ HİKAYESİNE BAKMANIZI ÇOK İSTERİM... ORADA GİZEM VE DEVRAN'IN HİKAYESİNİN EĞLENMESİNE DE DAHİL OLURSANIZ EMİNİM PİŞMAN OLMAYACAKSINIZ...💕💕💕

Continue Reading

You'll Also Like

300K 5K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
65.6K 5.5K 27
AŞK-I NEY SERİSİNİN DEVAMIDIR.. Ateş mi ? Yakmazdı onu bilirdi. O ateşle kavrulalı çok olmuştu.. Korkmak mı? Asla... Ateşin aşkına düşen pervane kork...
143K 9.3K 42
''Kırık bir kalbi onarmak dünyanın en zor işidir.''
201K 844 2
Kaderimin armağanı kitabımız tükendiği için bölümler yeniden sizlerle 🌹❣️ Hikayeme şans vermeniz dileğile #romantizm#dram İlk yayınlanma tarihi: 5...