HKD/48

6.8K 471 65
                                    

Öncelikle herkese mutlu mutlu bir akşam diliyorum. Bu bölüm de gayet mutlu hatta mus mutlu oldu. Kısa ama yakın zamanda yeni bölüm paylaşacağım tekrar. Şu an bu kadar yazabildim ve bekletmek istemediğim içinde paylaştım. Şimdi küçük bir rica sizde beni mutlu edin ve bol bol yorum ve voteyi bölüme verin. Çünkü bu aralar aşırı derecede morale ihtiyacım var. Ayrıca mutlu bir bölüm yazmak için benimde mutlu olmam lazım değil mi şekerler? :) :) Neyse iyi okumalar...

Yazar: Meh-Pare
Bölüm: 48 (İkinci Şans...)

Zümra eline aldığı bardaktan, sandalyesinde geriye yaslanıp, çayını yudumlamaya başladı. Gözleri yanındaki genç adama kaydı. Onunda kendisine baktığını görünce oturduğu yerde kıpırdandı.
-Neden öyle bakıyorsun?
-Gerçek misin emin olamıyorum, dedi ve güldü genç adam. Zümra utangaç bir gülümseme ile gözlerini kaçırarak karşılık verdi Yiğit'e.

-Yemeği bitirdin mi?
-Evet, doydum daha yiyemem, dedi genç kız önündeki tabakta duran yiyecekler ile bakışıyordu.
-İyi zorlama doyduysan.
Genç kız ayağa kalkıp masayı toplamaya başlayınca, Yiğit'te hareketlendi. Zümra'nın elini tutup mutfaktan çıkardığı sırada,
-Nereye? Masayı toplasay...-
-Halleder birileri gel, dedi genç adam.

Kapının önüne geldiklerinden Zümra'nın üzerindeki ince hırkaya bakıp dudağını büktü.
-Hava soğuk bu incecik şeyle buraya gelmişsin, hasta olacaksın bak. Dağ havası çarpar insanı, dedi ve askıda asılan siyah montu genç kıza giydirdi. Genç kızın bedeni montun içinde küçücük kaldı. Yiğit onun haline gülmeden edemedi.
-Ama sen...-
-İtiraz etme boşuna hanım efendi. Çünkü reddedildi. Kenardaki dolabı açıp bir ceket alarak üzerine giyinince birlikte kapıdan çıktılar.

Yan yana yürüdükleri sırada Zümra'nın eli birkaç kez genç adamın eline çarptı. Yiğit onun kızaran elini fark edince kendi avucunun içine aldı.
-Bu el üşümüş, ısıtmak lazım, dedi ve gülerek yürümeye devam etti. Ahırların olduğu yere geldiklerinde Zümra heyecanla genç adama baktı.

Yiğit kendisine bakan kızın gözlerindeki mutlu pırıltıları görünce güldü.
-Kar tanesini özledin mi?
-Evet. Çok özledim. Görebilir miyiz?
-Hadi gel bakalım o da seni özlemiş mi? Dedikten sonra genç kızı tuttuğu elinden çekerek ahıra soktu.

Yiğit büyük kapıyı açmak için genç kızın elini bıraktı. Aralanan kapıdan içeriye süzülen Zümra bakışlarını karşısındaki büyüleyici hayvana kilitledi. Atın yelelerini okşayan kızı tek omuzunu kapıya yaslamış yüzündeki tebessüm ile izliyordu genç adam.
-Dolaşmak istersen atları hazırlayalım? Diye sordu. Genç kız sevinçle ona bakıp kocaman bir gülümseme eşliğinde başını salladı.

Bir süre sonra Zümra bembeyaz olan Kar Tanesi ile, Yiğit ise simsiyah atının üzerinde yan yana ahırdan çıktılar. Bir süre sessizlik içinde ilerlediler. Genç adam yanında ilerleyen atın üzerinde duran kızın yüzüne yapışan gülümsemeye hayranlıkla bakıyordu.
-Mutlusun, diye mırıldandı, sorudan çok önemli bir tespit yapar gibiydi.

Zümra duyduğu sesle bakışlarını okşadığı yelelerden yanındaki adamın yüzüne çevirdi.
-Evet. Huzuru hissediyorum ve... Bu beni mutlu ediyor. Hayatınım bir köşesine çekilmiş dinleniyor gibi hissediyorum.
-Sana huzuru hissettirebiliyorsam ne iyi! Buna gerçekten sevindim, dedi. İlerideki büyük çınarı fark edince yönünü oraya çevirdi.

Atları geride bırakıp çınarın altında yan yana oturdular. Esen rüzgar genç kızın saçlarını savururken Zümra gözlerini kapatmış sessizliği dinliyordu.
Yiğit'in gözleri bir saniye olsun yanındaki kızın üzerinden ayrılmıyor, rüzgarın savurduğu saçlardan yayılıp burnuna gelen kokuyla mest oluyordu.

HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin