HKD/51

6.7K 422 29
                                    

* * *
Herkese merhaba. Şöyle hafta sonuna girerken tadımlık bir bölüm atayım dedim. Keyifleriniz yerine gelsin. Haftanın yorgunluğunu üzerinizden alsın... Umarım beğenirsiniz. Desteğinizi eksik etmeyin...

* * *

Yazar: Meh-Pare
Bölüm: 51(Sen benim Meleğimsin...)

Genç kız sıkıntılı bakışlar ile etrafı izliyordu. Bir süre önce yanından ayrılan genç adamı arıyordu gözleri. Ancak bir türlü bulamıyordu.

Sıkıntılı bir nefes verdiği sırada yanındaki sandalye çekildi. Başını çevirip baktığında gerildiğini hissetti. Tam kalkacağı sırada koluna dolanan güçlü parmaklar tarafından kalktığı yere tekrar oturduldu.
-Merhaba, dedi adam kızın gergin yüz hatlarını incelerken.
-Lütfen gider misiniz? Yiğit gelir şimdi sorun çıksın istemiyorum, dedi kucağında duran elleri yumruk halini aldı.

İçindeki panik duygusunu bir an olsun sindirmek istercesine ellerini sıktı.
Tenine batan tırnakları canını yaksa da aldırış etmedi.
-Neden birkaç kelime konuşmaktan bir şey çıkmaz bence.
-Sizinle konuşabilecek bir şeyimiz olduğunu düşünmüyorum.
-Ama ben öyle düşünmüyorum. Gayet iyi bir konumuz var. Mesela Yiğit.
-Amacınız ne?
-Sadece sohbet etmeye çalışıyorum. Yiğit kızıyor mu yoksa sana başka biriyle konuştuğunda?

-Kendinizi nimetten saymayın. Yiğit ile aranızda ne oldu bilmiyorum ama onunla uğraşmaktan da vazgeçin. O sizin boy ölçüşebileceğiniz birisi değil.
-Kocanı ne çok savundun öyle, dedi alayla gülüp. İleride bir noktayı işaret edip,
-O Peri ile sağda solda gezerken sen burada yalnız oturuyorsun. Ama kalkmış hala onu savunuyorsun.
-Yiğit sizin gibi adi değil. Savaştığı düşmanını bile arkasından vurmaz. Adil oynar, adi değil, dedikten sonra ayağa kalktı. Tam gideceği sırada hala oturmaya devam eden adama döndü.
-Bir şey daha ben ona güveniyorum. Sizin gibi ne olduğu belirsiz birkaç boş boğazın lafına kanmayacak kadar çok.

Genç kız sözlerini henüz bitirmişti ki beline dolanan kolların tanıdık hissi ile güven duygusuyla sarmalandı.
-Seni bir kere daha uyarmayacağım. Bizden uzak dur. Bir daha ki sefere bu kadar kibar olmam!
-Kuzuyu kurtlar sofrasının ortasına bırakan sensin. Ben sadece önüme bakıyorum. Hwm fırsatları değerlendirmek lazım değil mi? diyen adam sinir bozucu bir kahkaha attı.

Yiğit taşan siniri ile ona doğru bir adım atmıştı ki, genç kız tarafından engellendi.
-Gidelim. Lüften!
-Karın gitmek istiyor senden sıkıldı galiba. Aklında bulunsun güzel bayan ben daha eğlenceliyimdir, dedi.

Yiğit kendisini daha fazla tutamayıp yumruğunu Hakan'nın yüzüne geçirdi.
-Ağzını toplamana yardımcı olur, dedikten sonra Zümra'nın elinden tutup, şaşkın bakışlar arasında, peşi sıra salondan çıkardı.

- - - - - - - - - - - -

Genç kız akıp giden yoldan gözlerini ayırıp ara ara yanında oturan adama bakıyordu. Yiğit'in elleri sinirinden direksiyonu o kadr sıkıyordu ki parmak boğumları bembeyaz olmuştu.

-Yiğit...-
-Sonra!
-Sakin olman laz...-
-Sonra dedim sonra, diye biraz yüksek sesle söylenip genç kızı susturdu.
Zümra başını diğer tarafa çevirip camdan dışarıya bakmaya başladığında arabanın daha da hızlandığını hissetti.
Panikle genç adama baktığında onun öncekinden daha fazla sinirli olduğunu gördü.

-Yavaşla biraz!
-Lanet olsun tamam mı? Gitmek zorunda değildik. O salak herifle karşılaşmak zorunda değildik. Seni kırmak zorunda değildim.
-Sakin ol Yiğit! Lütfen yavaşla biraz, dedi genç kız sesinden korktuğu anlaşılıyordu.
Bir anda arabanın durması ile öne doğru savruldu. Ancak taktığı emniyet kemeri ve önüne uzanan Yiğit'in kolu onu tuttu.

-İyi misin?
-Evet, diye kısa bir cevap vermesinin ardından, kemerini çözüp kendisine yaklaşan, genç adam tarafından sarmalandı.
-Özür dilerim Melek. Sinirlerime hakim olamadığımda seni kırmaktan nefret ediyorum.
-Yiğit...-
-Melek ben seninle geçirdiğim güzel anların üzerine böyle gölgelerin vurmasını istemiyorum, dedi ellerini genç kızın saçları arasında gezdirirken.

-Neden geriliyorsun anlamıyorum. O kadar insanın içinde ne yapabilir ki?
-Seni kaçıran adamdan söz ediyoruz. Beni tehdit etmek için gözümün önünden alıp götürdü bu herif seni. Aynı havayı solumanızı bırak aynı ortama girip birebir muhatap olmaya çalıştı bir de ya.
-Yiğit tamam geçti bitti. Bunun için tartışmayalım.

Genç adam bir kez daha sarıldı Zümra'ya.
-Sana bir şey olacak diye, bu büyü bozulacak diye ödüm kopuyor Meleğim. Sen kollarımın arasından gidersen ben ne yaparım.
-Bir yere gideceğimi de nereden çıkardın? Öyle bir şey olmayacak. Ben hep senin bir adım uzağında olacağım, dedi. Verdiği telkinler işe yaramış olacak ki Yiğit gülümseyerek geriye çekilip genç kızı öpmeye başladı.
Aldığı ufak karşılık ile mest oluyordu genç adam.

Zümra'yı bu kadar yanında, yakınında hissetmek ona her güzel duyguyu aşılıyor. İçindeki endişeyi, korkuyu alıp götürüyordu.
Yiğit'in ısrarcı dudakları geeiye çekildiğinde ikisinin de nefesleri birbiri yüzüne çarpıyordu. Nefes almak için açtıkları mesafeden genç adam kesik kesik cümleler ile konuşmaya başladı.

-Konağa gitmeyelim orası kalabalık. Bağ evine gidelim. Seninle yalnız olmak istiyorum. Melek ben sende kaybolmak istiyorum, dedi ve kısa bir öpücük bıraktı yeniden kızın kızarmış dudaklarına.

* * *
Arabayı evin önüne park etti genç adam. Yanlarına gelen evin yardımcılarına,
-Yardımlık bir şey yok. Siz gidebilirsiniz. Hayırlı geceler, dedikten sonra Zümra'nın elini tuttu. Birlikte eve girdiklerinde ikisinden de ses çıkmıyor, Zümra sessizce genç adamın peşinden gidiyordu.

Yatak odasına girdiklerinde genç adam Zümra'nın elini bırakıp odanın ortasına ilerledi. Arkasını dönmeden,
-Sen uyu istersen yoruldun. Benim biraz sakinleşmem, kendime gelmem lazım.
-Yiğit, düşünme artık, dedi genç kız ona yaklaşıp kolundan tutarak kendine doğru çevirdi. Yüzüne baktığında genç adamın karanlık kuyuyu andıran, çoğu duyguyu içine hapseden gözlerine baka kaldı.

Genç kızın donuk ve şaşkın yüz ifadesine kısa bir bakış atıp onu kendisine çekti. Dudaklarını birleştirmeden hemen önce,
-Sen karşımda dururken kendime engel olamıyorum, diye fısıldadı. Sesine yansıyan duyguların yoğunluğunu dudaklarının dansıyla genç kıza aktardı.

Zümra şaşkınlığını bir kenara bırakıp kollarını genç adamın omuzlarına koydu. Yiğit onu daha fazla kendine çekti. Eli sırtındaki fermuara gidip yavaşça aşağıya doğru çekerken, birkaç adım geriye ilerletti.

Genç kız arkasındaki yatağa aniden çarpınca, düşmemek için kollarını biraz daha Yiğit'in boynuna sardı.

Yiğit kolları arasındaki bedenin titrediğini hissedince onun yatağa oturmasını sağladı. Omzundan tutup geriye doğru yatırırken, kendisi de genç kızın üzerine doğru ağırlığını vermeden eğildi.
Gözleri kapalı, kirpikleri titreyen kıza huzurlu bir gülümsemeyle baktı. Ona kıyamıyor, incitmekten korkuyordu.
-Gözlerini aç Melek!

Genç kız gözlerini araladığında Yiğit'in gülümseyen gözleri ile karşılaştı.
-Yiğit, dedi yanakları utançla kızarırken.
Genç adam, kızın al al olmuş yanaklarını okşarken,
-Seni incitecek hiçbir şey yapmam Melek, diye fısıldadı.
-Yiğit ben...-
-Sen benim Meleğimsin. Sen nasıl istersen öyle olacak. Seni zorlayacak değilim. Kendini hazır hissetmiyorsan...-
-Ben sadece... Biraz zaman ver bana lütfen. Buna kendimi alıştırmam için.
-Peki Meleğim. Sen nasıl istersen, dedi ve üzerinden kalkıp banyoya girdi.

Zümra giden adamın arkasından utançla bakıp yataktan kalktı. Üzerine dolapta bulduğu kıyafetleri geçirip tekrar yatağa uzandı. Bir süre sonra banyonun kapısı açılıp Yiğit dışarıya çıktığında Zümra utançla gözlerini yumup uyuma numarası yapmaya başladığında, onun düzensiz nefeslerinden uyumadığını fark eden genç adam yanına uzanıp beline sarıldı.

Zümra beline dolanan kollarla daha da gerilirken, uzaklaşmaya çalışsa da genç adam buna engel oldu. Sonra da kulağına fısıldanan sözlerle nefesini tuttu genç kız.
-Uyu Melek, uyu hadi! Daha fazla kızarma. Yanakların alev alacak. Seni öyle görmek beni de yakıyor.

HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now