HKD/49

7.5K 442 63
                                    

Bol romantizm kokan bir bölüm ile geldim... :) Hem sizi hem çiftimizi mutlu edecek bir bölüm oldu diye düşünüyorum. Sizler de vote ve yorumlarınız ile beni mutlu etmeyi ihmal etmezsiniz diye umuyorum. :)

Ayrıca,

sudemyksl in Arafta Kalanlar kitabına bakmanızı öneririm. Ve bu bölümü de ona hediye ediyorum...

HERKESE İYİ OKUMALAR...

Yazar:Meh-Pare

Bölüm: 49 (Melek...)

Yiğit içindeki huzur ile sabaha araladı gözlerini. Işığa alışmak için birkaç kez kırpıştırdı. Yüzüne yerleşen gülümseme ile yan tarafına döndüğünde aniden doğruldu.

Yaşadıklarının bir rüya olabilme ihtimali üşüştü aklına. Yanında duran yastığı alıp yüzüne yaklaştırdı. Duyumsadığı koku ile yüreğine su serpildi. Yastığı bırakıp yataktan kalktı. Odadan çıkıp evin içinde genç kızı aramaya başladı.

Merdivenlerden indiği sırada duyduğu ses ile adımlarını mutfağa çevirdi.
"Son aşkım,
İlk yarim,
Can bildiğim,
Vefalı sevdiğimsin."
Genç kızın eşlik ettiği şarkıyı hatırlayınca gülümsedi.'Düğün şarkımız'

Yaslandığı kapı pervazından ayrılıp sessiz adımlar ile arkası dönük uğraşan kıza yaklaştı. Genç adam kollarını beline doladığında Zümra bir an için irkildi.
-Günaydın.
-Sana da günaydın.
-Korktum. Seni yanımda göremeyince, her şeyin bir rüya olmasından korktum, dedi genç adam gözlerini genç kızın gözlerinin içine dikip.

Zümra onun söylediklerine bir cevap bulamazken, konuyu değiştirdi.
-Niye sessiz sessiz yaklaşıyorsun, ödüm koptu?
-Öpeyim geçsin, dedi dudaklarını genç kızın yanağından boynuna doğru sürterken.
-Yi... Yiğit?
-Hımmm!
-Kahvaltı, diye mırıldandı genç kız. Aklına gelen ilk şeyi söylemişti.
-Evet, kahvaltı, diye genç kızın söylediklerini tekrar etti ve gülerek geriye çekildi.

-Ne zaman kalktın sen?
-Senden bir saat önce, elindekileri masaya yerleştirdiğinde artık kahvaltı hazırdı.
-Elini yüzünü yıkayıp gel hadi. Her şey hazır!
Genç adam bir şey söylemeyip mutfaktan çıktı. Elini yüzünü yıkayıp geriye döndüğünde Zümra'nın kahvaltısına başladığını gördü.
-Bugün dönecek miyiz?
-Sıkıldın mı?
-Yok hayır! O yüzden değil ya. Şey yanıma hiçbir şey almadan geldim. Eşyalarım yok, dedi.
Akşama döneriz tamam, dedi.

Yemeklerini bitirdikten sonra Yiğit masanın başında oturmaya devam ederken, Zümra çoktan masayı toplamaya başlamıştı bile.
-Yiğit bey! Bu ne rahatlık mübarek yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkanızda.
-Karım yanımda ondandır.
-Yok öyle dünya, dedi mutfaktan bahçeye açılan kapıdan çıktığında Yiğit'te arkasından onu takip etti.
-Nasıl dünya varmış Zümra Hanım?
-Hizmet nimettir canım. Senden de görsek bir şeyler?
-Sen yapıyorsun ya bebeğim bana ne hacet? Sesi alay eder gibiydi. Yüzündeki çarpık gülümseme ise bu alayı bariz şekilde ortaya seriyordu.

Yiğit genç kızın cevap vermediğini görünce ona döndü. Gözlerini sabitlediği noktaya çevirdi bakışlarını.
-Neye bakıyorsun?
Kendilerine doğru gelen kahyayı gördü. Genç kız yanlarına gelen adamın elindeki tüfeğe bakıyordu.

-Hayırlı sabahlar Beyim.
-Hayırlı sabahlar. Hayırdır tüfek falan ava mı çıktın?
-Yok Beyim. Tarlaya domuz dadanmış onları korkutmak için sabah akşam gidip sıkıyoruz.
-Anladım.
-Gelin hanımın ilgisi var galiba silaha bakıp kaldı.
-Evet, diye yanıtladı yaşlı adamı Zümra.
-Nasıl yani? Diye azalınca sordu Yiğit.
-Bas bayağı. Dedem bana silah kullanmayı küçükken öğretti. Uzun süre Trabzon'da onlarla yaşadım. O dönem benim için çok kazançlı oldu.
-Vay be! Karımda ne cevherler varmış meğer, diye alayla konuştu.
-Kafanın üzerine bir elma koy bak nasıl nişan alıyorum.
-O kadar iddialıyız yani? Dedi genç adam kızın kendisine meydan okuması hoşuna gitmişti.

HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin