HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamam...

Par lazKizi_61_

789K 40K 6.2K

01.06.17* Romantizm #36 * Aşk, edep ile güzeldir... ***** Uzun yıllardır sürüp giden bir arkadaşlık. Bu arkad... Plus

«HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI~Tanıtım
«H.K.D.~1
«H.K.D.~2
«H.K.D.~3
«H.K.D.~4
«DUYURU...»
H.K. D.-5
<H.K.D.-6
<<H.K.D.-7
ALINTI...
«H.K.D.~8
«H.K.D.~9
«H.K.D.~10
«H.K.D.~11
12~Alıntı
«H.K.D.~12
H.K.D.-13
Alıntı~14. bölümden
«H.K.D.~14
«H.K.D.~15
«H.K.D~16/Alıntı
«H.K.D.~16
«H.K.D~16/2
«H.K.D.~17/1
H.K.D.-17/2
«H.K.D. ~18
«H.K.D.~19 ALINTI
«H.K.D.~19
H.K.D.-19/2-ALINTI
H.K.D. 19-2
H.K.D. 20-Alıntı
H.K.D.-20
H.K.D.-21/ALINTI
H.D.K. 21-ALINTI/2
«H.K.D. ~21»
°H.K.D.~22~
<H.K.D.-23 Alıntı
H.K.D.-23
<H.K.D.-24>
H.K.D.-25/Alıntı
<H.K.D.-25>
~H.K.D. 26/Alıntı~
<H.K.D.-26>
H.K.D.~27
H.K.D.-28-
-H.K.D.29-
-H.K.D. 30/Alıntı-
-H.K.D.30-
*H.K.D./31
H.K.D./32
H.K.D.-33-
H.K.D.-35-♡
H.K.D.*36*
H.K.D./37
H.K.D./38-ALINTI
H.K.D./38
MUTLU BAYRAMLAR...
H.K.D./39
H.K.D./40
H.K.D./41
H.K.D.\42
H.K.D./43
H.K.D./44
H.K.D./45
H.K.D./46
HKD/47
HKD/48
HKD/49
HKD/50
HKD/51
HKD\52
HKD/53
HKD/Alıntı
HKD/54~I
HKD/54~II
HKD/55
HKD/ 56
HKD/57/1.part
HKD/57/2. Part Alıntı
BİR DAKİKA BAKAR MISINIZ😉
HKD/57/2
HKD/58/Alıntı
SİZE BİR HABERİM VAR👀✋
HKD/58/ 1.part
Bir saniye toplaşabilir miyiz?
HKD/58/ 2.part
❗SAADET ÇIKMAZI'ndan Haber Getirdim❤🌼
GİZEM VE DEVRAN...❤
59.Bölüm/Alıntı...
59/1 Bölüm
59/2 Alıntı ve Bölüm Bilgisi
HKD/59/2
Gizem ve Devran Severler Toplaşın😂💙
HKD/60/ Alıntı
HKD/60/1.Part
HKD/ 60-2 /ALINTI
Mutlu Bayramlar
HKD 60/2. Part
AŞKLAMBAÇ Severler Burada mı?
HKD 61. Bölüm(Final) Alıntı
HKD/ 61/ ALINTI ~II~
HKD/61. Bölüm/ Final
💕Açıklama ve Teşekkür💕
🔔AŞKLAMBAÇ'TAN HABER VAR🔔
🐣BİR DAKİKANIZI ALABİLİR MİYİM?🐣
🍄Aşklambaç Günleri...🍄
🍁HKD KAPAK FOTOĞRAFI 🍁
⭐Sizleri AŞKLAMBAÇ Okumaya Davet Ediyorum⭐
🌺Sonradan Okuyanlar İçin NOT🌺

H.K.D./34

7.9K 446 98
Par lazKizi_61_

ERKEN BÖLÜM SÜRPRİZİ :) UMARIM BEĞENİRSİZİN. BUGÜN OTURDUM ÜÇ SAATTE TAMAMLADIM :) 

 MEDYA: ZÜMRA VE GİZEM :)

blackpearl_112 böcüğüne gelsin... :)

Yazar: Meh-Pare

Bölüm: 34(Gece karası gözlerin esaretinde..)

''Ali- Carry on'' şarkısını açıp dinleyerek okuyabilirsiniz... 

VE BÖLÜM...

ZÜMRA...

Kaderde olana engel olunmazmış. Belki de bundandır kalbimi korumak için verdiğim mücadelenin yavaş yavaş kırılması.

Onun varlığı kalbimi tehdit ederken, ondan kaçmak için gösterdiğim çaba, bana boşa uğraşıyorum gibi hissettirmekten başka işe yaramıyor iken, ben nasıl kendimi, kalbimi, ondan sakınıp koruyacağım?

O gün Yiğit orada olmasaydı, o araba bana çarpacaktı. Çünkü ben korku ve panikten uyuşan uzuvlarıma komut verip harekete geçiremezdim. Ama o beni geri çekip kollarının arasına aldığında yüreğimdeki korku buhar olup yok oldu ve ben onun varlığının sıcaklığıyla sarmalandım. Yüreğime huzur doldu. Söyledikleri kafamı karıştırsa da yine farklı anlamlar yükleyip olmayacak hayallere kapılmak istemediğimden başka şeylere yönelip kafamı dağıtmaya çalışıyorum. Cuma günü gezilip görülecek her yere gittiğimiz için iki gün onunla karşılaşmadım. Ama şimdi şirkete giderken ayaklarım geri geri gidiyor. Çünkü onu görünce ne yapacağımı nasıl davranacağımı kestirememek elimin ayağımın birbirine dolaşmasına neden oluyordu.

Hayal kurmak istiyorum. İstiyorum ama yine kırılmaktan, yıkılmaktan, yerle bir olmaktan korkuyorum. Yüreğimin bir acı daha kaldıracak gücü kaldı mı bilmemek beni tedirgin ediyor. Bu yüzden o bana her yaklaştığında ondan koşarak uzaklaşıyorum.

''Yaklaşma bana! Uzak dur!'' diye bağırıyor aklım. Ama kalbim... Yokluğunla kavruluyor. Çölde susuz kalmış bir bedevi misali... Bir damla varlığına dahi muhtaç hissederken, ihtiyaç duyarken, ateşe dokunmuş gibi geri kaçıp saklanıyorum.

-Zümra, hadi in! Diyen Gizem'in sesiyle kendime gelip arabadan indim. Derin bir soluk alıp havayı ciğerlerime doldurdum. Biraz olsun ferahlığa ihtiyacım var. İçimdeki boğucu düşünce kalabalığından uzaklaşmaya...

Gizem yanıma gelince birlikte şirkete doğru yürümeye başladık. Asansörün önüne geldiğimizde kapanmak üzeri olan kapıyı düğmeye basıp açtım. Ancak kapı açılınca karşımda gördüğüm kişi bu yaptığımdan pişmanlık duymama yetti. Gizem içeri girince bende girmek zorunda kaldım. Hemen arkamdaki varlığı avuç içlerimi soğuk soğuk terletirken, üzerimde hissettiğim bakışlarının ağırlığı beni yoruyordu. Sanki birer ok gibi kalbimi delip geçiyordu. Asansörde kısa selamlaşma dışında Gizem ve benden ses çıkmazken Yiğit ve Devran'ın arasında duran Sude, bana işkence etmek istercesine hiç susmadan konuşuyordu.

-Zümra Hanım'ın keyfi pek yerinde değil galiba? Diye bana laf atması ise daha çok canımı sıktı. Gizem dayanamamış olacak ki benim yerime cevap verdi,

-İnsanların keyfinin kahyası mısın Sude? Üstelik Zümra'nın seni ilgilendirdiğini hiç sanmıyorum, dedi. Açılan kapıdan kendimi hemen dışarı atıp odamın olduğu kanada doğru yürümeye başladığımda Yiğit'in sesiyle olduğum yerde durdum.

-Zümra, dur orada!

Elimdeki çantanın sapını sıkıp ona döndüğümde,

-Odan o tarafta değil. Yeri değişti, dedi. Anlayamaz ifademle kaşlarım çatıldığında konuşmaya devam etti,

-Orası geçici süre içindi. Artık yönetici departmanındaki yeni odana geçebilirsin, dedi.

-Ben odamdan memnundum! Dedim her bir kelimenin üzerine vurgu yaparak. Bana özel iltimas geçiyormuş gibi jestler yapması canımı sıkıyordu.

-Yeni odana da alışınca memnun olursun. Sude, Zümra'ya odasını göster, dedikten sonra ellerini cebine koyup gülümseyerek arkasını döndü.

-Eşyalarım...-

-Hepsi yeni odana yerleştirildi, dedi bana hiç bakmadan yürümeye devam edip odasına gitti. Ben benim gibi koridorda öylece duran Gizem'e baktığımda gülümseyerek omuz silkti. Yanıma gelip koluma girerek beni kendisiyle birlikte yönetici bölümünün olduğu kanada doğru sürüklemeye başladı.

-Artık odalarımız daha yakın olacak, dedi gülümsemeye devam ederken.

-Sen biliyor muydun?

-Sabah müdürüm olacak bey efendi görünümlü odunsu varlık söylemişti, dedi.

-Ben buradayım kıvırcık, diyen kalın ses hemen arkamızdan duyulduğunda Gizem gözlerini kocaman açık dudağını ısırarak adımlarını daha çok hızlandırdı. Onun bu sevimli hallerine gülümsemeden edemedim. Adımın yazdığı odanın önüne geldiğimizde benim adımın altında yazan Gizem'in adını görünce ona döndüğümde onunda neşeli ifadesiyle bana baktığını gördüm.

-Yaşasın artık aynı odadayız, diyerek boynuma atladığında bende kollarımı ona sardığımda karşımda dikilip gülümseyerek bize bakan Devran'ı fark ettim. Daha çok Gizem'in hareketlerini takip ediyor gibiydi. Benim ona baktığımı görünce yüzüne ciddi bir ifade yerleştirip,

-İyi çalışmalar, diyerek hemen çaprazdaki odaya girip kapıyı kapattı. Gizem onun arkasından bakıp dudağını büktü. Sonra omuz silkip bana döndü. Koluma girip kapıyı açarak odanın içine yönlendirdi.

Diğerine göre daha büyük olan bu odada karşılıklı iki çalışma masası vardı. Masalardan biri camekanla etrafı çevrildiği için odanın içinde başka bir oda gibi duruyordu. Girişinde yazan adımı görünce oranın benim olduğunu anladım. Yerime geçip hemen bilgisayarımı açtım. Onun açılmasını beklerken arkamdaki boydan boya odanın bir duvarını kaplayan camdan Bursa'nın güzel manzarasını hayranlıkla izledim. Çok vakit kaybetmeden işime dönüp projelerin kontrollerini yapmaya ve bir yandan da raporları yazma başladım. Ne kadar süre çalıştığımı fark edemedim. Omzuma değen elle irkilip başımı kaldırdığımda bana gülümseyerek bakan Semih'i görünce bende ona gülümsedim.

-Kolay gelsin. Kaç kere seslendim duymadın, dedi. Gülümseyip omuz silkerek arkama yaslandım. Arkasını dönüp,

-Samet bu kız tam bir iş kolik oldu çıktı ne yapacağız, dedi. Baktığı yere bakınca Gizem'in masasının önünde oturan Samet ve Mehmet'i fark ettim.

-Kaçıralım, dedi Samet gülerek. Onun dediğine sessiz bir kahkaha atıp ayağa kalktım. Yanlarına gidip Samet'e sarıldığımda her zaman olduğu gibi abi edasıyla bana karşılık verdi.

-Öğlen yemeğini beraber yeriz diye geldik, dedi Mehmet.

-İyi olur. Saati geldi zaten, dedim.

-Çıkalım o zaman, dediklerinde Gizem ile ben hazırlandık ve hep birlikle odadan çıktık. Asansöre yöneldiklerinde bugün ikinci kez Yiğit'le aynı karşılaşınca yine kaçma isteği ile doldu içim.

-Çok kalabalık oldu böyle ben merdiven ile insem, dedim bizimkilere bakarak.

-Gel ya sıkışırız biraz, bir şey olmaz...- Semih'in cümlesini sert bir ses böldü.

-Zümra'nın fobisi var kapalı ve dar alanda kalamıyor, diyen Yiğit'e döndü bütün bakışlar. Ben şaşkınlıkla ona bakarken o sert ifadesiyle Semih'e bakıyordu. Onun bakışlarını takip edip değdiği yere baktığımda aslında Semih'e değil de onun benim bileğimde duran eline baktığını gördüm. İçinde bulunduğumuz durumun verdiği rahatsızlıkla bileğimi onun avucundan kurtarıp gülümsemeye çalıştım. Ancak ne kadar işe yaradı bilmiyorum.

-Gerçekten mi bilmiyordum.

-Evet geniş asansörlere binebiliyorum ama dar ve kalabalık olunca binemiyorum. Astım krizimi tetikliyor, diye açıkladım. Asansörün içindekilere dönüp,

-Siz inin ben merdivenle gelirim, dedim.

-Tamam o zaman yolun karşı tarafındaki restorana gel, dedi Gizem. Merdivenlere doğru yöneldiğim sırada,

-Zümra bekle, bende geliyorum diyen Semih'in sesiyle durup ona döndüm. Birlikte yangın merdiveninden aşağı indiğimizde şirketten çıkıp yolun karışına geçtik. Restoranın büyük kapısından içeri girip arka bahçesine çıktığımızda bizimkilerin hemen yan masasında oturan Yiğit ve Devran'ı gördüm. Yiğit'in karanlık bir kuyuyu andıran bakışları Semih ve beni üzerimde kısa bir süre dolaştıktan sonra başını başka tarafa çevirdi. Umursamaması içimde bir yerlerde can yakıcı bir sızıya sebep olsa da inatla gülümseyip masamıza ilerledim. Tam karşısındaki boş sandalyeye oturup ifadesiz tutmaya özen gösterdiğim bakışlarımı ona diktim. Kaçamak attığı bakışları fark edince masadaki sohbete karışıp bende o yokmuş gibi davranma başladım. Tıpkı onun yaptığı gibi umursamaz olmaya...

* * * * *

-Yarın akşam ne ısmarlıyorsun doğum günü çocuğu, dedi Samet, Semih'e.

-Doğum günün mü? Diye sordum. Sesim biraz fazla çıkmış olacak ki Semih'in arkasındaki masada bana karşı oturan Yiğit'in karanlıkları üzerime çevrildi.

-Evet, dedi Semih. Sonra Samet'e dönüp,

-Doğum günü beni abi ben niye ısmarlıyorum ki, dedi.

-Cidden bir şeyler yapalım, dedi Gizem el çırparak. Yiğit'lerin masasından gelen çatal bıçak sesi kısa süre için kesildiğinde başımı kaldırıp onlara doğru baktım. Devran'ın arkasını dönüp kızgın bakışlarla Gizem'i boğazlamak ister gibi baktığını gördüm. Hemen sonra önüne döndü. Gizem lavavoya gitmek için yanımızdan ayrıldığında Devran'ın da ayağa kalkıp aynı yöne gittiğini gördüm.

''Yakalandın Devran efendi'' dedi iç sesim kocaman bir kahkaha atarak. Kendimi tutamayıp sırıttım.

Sohbetimize devam ederken Gizem'in geri gelmediğini fark edince kaşlarım çatıldı. Bir süre sonra yüzündeki alaycı gülümsemeyle geri gelen Devran'la göz göze geldik. Bakışlarımız kesiştiğinde elini yanağına götürüp dudaklarını birbirine bastırdı. O yerine oturduktan sonra da Gizem hala geri dönmeyince telefonumu çıkarım aradım. Ancak meşgule verince kaşlarım tekrar çatıldı. Arkası dönük olsa da sanki görecekmiş gibi Devran'a kızgınlıkla baktım. Telefonumdan gelen mesaj sesi ile Devran'ı bakışlarımla öldürme işlemine ara verip hemen mesajı açtım.

''Gizolim: Zümoşum ben rahatsızım eve gidiyorum. Beni merak etme. Şirketten izin aldım''

Bu işin içinde kesinlikle bir şey vardı.

-Neyse akşama öğrenirim, diye mırıldanıp telefonu çantama attım. Yanımda oturan Samet,

-Bir şey mi dedin, diye sordu. Başımı hayır anlamında sallayıp gülümsedim.

-Kalkalım mı? Molam bitmek üzere. Siz de işinize dönün oyalanmayın, dedim. Beni kolunun altına alıp yanağımı sıkarak,

-Bu kız cidden iş kolik olmuş, dedi.

Beni şirkete bırakıp ayrıldıklarında asansöre yöneldim. Tam kapı kapanacak iken tekrar açıldı. Yiğit ile karşı karşıya gelince panikle başımı başka yöne çevirdim. İçeri girip düğmeye bastığında kapı kapandı. Asansör yavaşça yukarı çıkarken ben iyice kenara çekilip bakışlarımı ayak uçlarıma dikerek arkamdaki aynaya yaslandım. Soğuk zeminin verdiği ürpertiyle içim titrerken tam ayaklarımın önünde duran siyah ayakkabılarla başımı kaldırdım. Yiğit'i bir anda burnumun dibinde bulunca panikle kenara çekilmeye çalıştım. Ama o benden hızlı davranıp iki elini de arkamdaki demire koyarak beni kıskacına aldı. Gözlerim istem dışı kocaman açılıp öylece yüzüne bakarken, Yiğit bana doğru öldürecek derecede yavaşlıkla eğildi. Aynayla bütünleşecek derecede bedenimi geri çekerken gözlerimi sımsıkı kapattım. Yüzüme çarpan nefesi kalp atışlarımı hızlandırırken, yanağıma değen sakallarının iç gıdıklayıcı etkisiyle ellerimi yumruk yaptım.

-Gitmeyeceksin, dediğini duyduğumda gözlerimi açtım. Kulağımın dibinde fısıltı ile söylediği tek kelime beynimde yankılanırken altında yatan tehdit fark edilmeyecek gibi değildi. Ama ona boyun eğecek değildim. O öyle sanıyorsa kendi sorunu. Yanıldığını anlayacaktı. Kanımda dolaşan öfke kıvılcımları ile boş bulunduğu anda onu itip geri sendelemesini sağladım. Bulunduğumuz katın düğmesine basıp asansörü açmak istediğimde Yiğit beni geri çekip asansörü durdurdu.

-Ne yapıyorsun?

-Konuşmaya çalışıyorum! Dedi öfkesi her bir hareketinden taşıyordu. Sinirli bakışlarımı ona dikip,

-Ne yapacağıma karışamazsın! İstediğim yere giderim ben, dedim. Üzerime gelip beni tekrar asansörün duvarı ile kendi arasına sıkıştırdı.

-Gitmeyeceksin diyorum, dedi dişlerini sıkarak. Onu itmek için kaldırdığım ellerimi tutup engelledi. Çırpınmaya devam ederken beni sıkıca tutup hareketimi kesti.

-Eğer gidersen olacaklardan sorumlu değilim, dedi. Duyduğum sözlerin şaşkınlığıyla çırpınmayı bırakıp gözlerimi kocaman açarak yüzüne bakakaldım. Beni bırakıp düğmeye basarak asansörü tekrar çalıştırdı. Kalan üç katı çıkarken bana arkasını dönüp öylece durdu. Kapı açıldığında,

-Şimdi istersen git, dedi ve arkasına bakmadan çıkıp gitti. Bense içimde harlanan öfke ve içinde bulunduğum durumun şaşkınlığıyla arkasından bakakaldım.

- Sırf sana inat olsun diye gitmezsem bana da Zümra demesinler. Görürsün el mi yaman bey mi yaman, dedim.

Şirketteki işimi bitirdikten sonra çantamı alıp aşağı indim. Kapıdan çıkarken arkamdan gelen sesle durup geri döndüm.

-Zümra Hanım, bir saniye, İshak Beyi görmem ile sıkıntılı bir nefes verdim. ''Şimdi konuşup duracak'' diye geçirdim içimden. Yüzüme yerleştirdiğim sahte gülümsemeyle,

-Buyurun İshak Bey, dedim.

-İyi akşamlar. Teksiniz galiba arkadaşınızı göremedim, dedi.

-Evet o rahatsız o yüzden erken çıktı, dedim.

-İsterseniz ben bırakabilir..-

-İstemez, ben bırakırım, diyen sesi duyduktan hemen sonra koluma dolanan el ile Devran görüş alanıma girdi. Bana gülümseyip,

-Hadi gidelim komşu, diyerek çekiştirerek çıkışa götürürken arkamızda kalan adama baktım. Hemen arkasında sırıtarak bakan Yiğit'i görünce önüme döndüm. Otoparka geldiğimizde kolumu çekip Devran'dan kurtardım.

-Bırak kolumu! Bu ne bugünden beri sağa sola sürüklenmekten bıktım. Hem sana ne oluyor?

-Zümra İshak olacak o herifin sana sarkıntılık ettiğini fark etmediğini söyleme bana. Adam resmen sana yapışacak fırsat arıyor, dedi. Ona ters ters bakıp kollarımı bağladım.

-Hadi gel seni de bırakayım. Zaten aynı yere gidiyoruz, dedi. Yüz ifademi hiç bozmadan arkasından ilerleyip arabaya bindim. Kısa süre sonra eve ulaştığımızda vedalaşıp daireme yöneldim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde salondan gelen televizyonun sesiyle adımlarımı o tarafa yönelttim. İçeri girdiğimde olduğum yerde kaldım. Üzerinde pijaması ile saçlarını topuz yapmış Gizem karşısındaki filme bakıp ağlarken bir yandan da kucağındaki cipsten yiyordu. Beni fark etmediği için kendi kendine konuşmaya devam ediyordu.

-Bu erkelerin kökü kurusun! Biz kadın kadına mutlulukla yaşarız be! Hepsi şerefsiz!

Telefonumun sesiyle salondan çıkıp odama doğru ilerlerken bir yandan da telefonuma cevap verdim.

-Annem, dedim sesime yansıyan özlemle.

-Güzel kızım. Nasılsın?

-İyiyim annecim sen nasılsın? Babam nasıl?

-İyiyiz kızım. Nasıl gidiyor işinden memnun musun?

-Rahat işim çok yormuyor. Gizem yanımda hep evde işte beraberiz. Yalnız da kalmıyorum.

-Oh içim rahatladı bari sen rahat ol, dediğinde içime şüphe tohumlarını da ekmiş oldu.

-Anne neler oluyor?

-Bir şey yok kızım...-

-Anne benden bir şey saklıyorsun!

-Kızım...

-Anne söyle şunu, dedim içimde büyüyen endişeyle.

-Zümra'm, Meleğim benim. Senin de canını sıkmasak diyorum ama... Baban...

-Ne oldu babama?

-Şey bu ara biraz sıkıntıda. Dolandırıldı.

-Ne!

-Yeni bir firmadan ürün siparişi vermişler. Ama sipariş ettikleri ürünler eksik ve bozuk gelmiş. Üstelik yüklü miktarda para ödemişti. Şimdi birkaç yere borcu var. Alacaklıları sıkıştırıyor. O yüzden sıkıntı ediyor. Ama sen sıkma canını kız...-

-Anne nasıl benden saklarsın? Babam böyle hatalar yapmazdı ki. Of! Ne kadar borçlandı?

-30.000 tl ama karşılayabilir merak etme.

-Nasıl karşılayacak?

-Babasından kalan yazlığı satacak Trabzon'daki. Başka bir şey gelmedi aklına.

-Olmaz anne orayı satamaz. Bak bende birikmiş on beş bin var. Size onu gönderirim. Üstünü de bir şekilde kapatırız. Söyle babama evi satmasın.

-Kızım olmaz ki öyle.

-Olur anne! Sen babamla konuş. Ben şimdi kapatıyorum, dedikten sonra telefonu kapatıp yatağın üzerine attım. Üzerimi değiştirip elimi yüzümü yıkadım. Tekrar salona döndüğümde,

-Gizem, dedim daha fazla dayanamayıp. Çünkü her yer her yerdeydi.

-Zümra, sen mi geldin? Dedi gözünü televizyondan ayırmadan.

-Ne bu hal ne oluyor, dedim yanına ilerleyip televizyonu kapattım. Koltuğun üzerindeki cips ve çikolata paketlerini kenara çekip oturdum. Elindeki peçeteyi çekip ağzının kenarında kalan çikolata lekesini sildim.

-Pasaklı, dedim. Keyifsiz çıkan kıkırtısına bende eşlik ettim. Birbirimize sarılıp koltuğa yaslandık.

-Neden bu haldesin?

-Senin neden keyfin yok?

-Önce ben sordum Gizem, dedim itiraz kabul etmez tarzda. Bakışlarını karşıya dikip,

-Üzüldüm, dedi.

-Neden? Diye sorduğumda,

-Utanıyorum. Şey bugün şey oldu. Devran kalası...

-Hadi söylesene?

-Beni öptü.

-Ne! Diye yerimden sıçradım. Gizem ellerini yüzüne kapayıp boğuk çıkan sesiyle konuşmaya başladı.

-Lavaboya gittiğimde peşimden geldi. Sonra orada tartıştık. Ben arkamı dönüp gidecekken bir anda oldu. Ne olduğunu anlamadan geri çekildim. Benden ayrıldığında idrak ettim olan biteni. Çaktım tabi tokadı. Ama öküz, düşüncesiz ahmak! İlk öpücüğümü çaldı benden. Zümra ya...

Ona tekrar sarıldım. Yaşadığım şaşkınlık ise hala yüzümden okunuyordu. Demek ki Devran'ın bugün ki halleri bu yüzdendi. Bir süre öyle sarmaş dolaş oturduk. Onun uyumak üzere olduğunu fark ettiğimde yatağına gönderdim. Etrafı toplayıp odama geçtim. Bir süre dışarıyı izledikten sonra yatağıma yatıp ışığı söndürdüm. Uykunun kollarında kaybolurken kulağıma gelen araba sesi hayal meyal hatırımdaydı...
***

NASIL BULDUNUZ... :) YORUMLARI GÖRELİM ;)

Continuer la Lecture

Vous Aimerez Aussi

3.3M 119K 66
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...
143K 9.3K 42
''Kırık bir kalbi onarmak dünyanın en zor işidir.''
4.5K 169 48
RÜZGÂR Gidecektim. Kafama koymuştum. Nereye bilmiyordum ama gidecektim işte. CİHANGİR Âşık oldum, nasıl olduğumu bile bilmeden. Okuyan lütfen ne d...
7.3K 414 4
Mardin'de bir ağa kızı Jinda Koroğlu avukat olup aile şirketinde çalışıyor. Asi Dik başlı kimseye buyun eğmeyen Jinda, aşka boyun eğecek mi? *******...