HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamam...

Av lazKizi_61_

789K 40K 6.2K

01.06.17* Romantizm #36 * Aşk, edep ile güzeldir... ***** Uzun yıllardır sürüp giden bir arkadaşlık. Bu arkad... Mer

«HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI~Tanıtım
«H.K.D.~1
«H.K.D.~2
«H.K.D.~3
«H.K.D.~4
«DUYURU...»
H.K. D.-5
<H.K.D.-6
<<H.K.D.-7
ALINTI...
«H.K.D.~8
«H.K.D.~9
«H.K.D.~10
«H.K.D.~11
12~Alıntı
«H.K.D.~12
H.K.D.-13
Alıntı~14. bölümden
«H.K.D.~14
«H.K.D.~15
«H.K.D~16/Alıntı
«H.K.D.~16
«H.K.D~16/2
«H.K.D.~17/1
«H.K.D. ~18
«H.K.D.~19 ALINTI
«H.K.D.~19
H.K.D.-19/2-ALINTI
H.K.D. 19-2
H.K.D. 20-Alıntı
H.K.D.-20
H.K.D.-21/ALINTI
H.D.K. 21-ALINTI/2
«H.K.D. ~21»
°H.K.D.~22~
<H.K.D.-23 Alıntı
H.K.D.-23
<H.K.D.-24>
H.K.D.-25/Alıntı
<H.K.D.-25>
~H.K.D. 26/Alıntı~
<H.K.D.-26>
H.K.D.~27
H.K.D.-28-
-H.K.D.29-
-H.K.D. 30/Alıntı-
-H.K.D.30-
*H.K.D./31
H.K.D./32
H.K.D.-33-
H.K.D./34
H.K.D.-35-♡
H.K.D.*36*
H.K.D./37
H.K.D./38-ALINTI
H.K.D./38
MUTLU BAYRAMLAR...
H.K.D./39
H.K.D./40
H.K.D./41
H.K.D.\42
H.K.D./43
H.K.D./44
H.K.D./45
H.K.D./46
HKD/47
HKD/48
HKD/49
HKD/50
HKD/51
HKD\52
HKD/53
HKD/Alıntı
HKD/54~I
HKD/54~II
HKD/55
HKD/ 56
HKD/57/1.part
HKD/57/2. Part Alıntı
BİR DAKİKA BAKAR MISINIZ😉
HKD/57/2
HKD/58/Alıntı
SİZE BİR HABERİM VAR👀✋
HKD/58/ 1.part
Bir saniye toplaşabilir miyiz?
HKD/58/ 2.part
❗SAADET ÇIKMAZI'ndan Haber Getirdim❤🌼
GİZEM VE DEVRAN...❤
59.Bölüm/Alıntı...
59/1 Bölüm
59/2 Alıntı ve Bölüm Bilgisi
HKD/59/2
Gizem ve Devran Severler Toplaşın😂💙
HKD/60/ Alıntı
HKD/60/1.Part
HKD/ 60-2 /ALINTI
Mutlu Bayramlar
HKD 60/2. Part
AŞKLAMBAÇ Severler Burada mı?
HKD 61. Bölüm(Final) Alıntı
HKD/ 61/ ALINTI ~II~
HKD/61. Bölüm/ Final
💕Açıklama ve Teşekkür💕
🔔AŞKLAMBAÇ'TAN HABER VAR🔔
🐣BİR DAKİKANIZI ALABİLİR MİYİM?🐣
🍄Aşklambaç Günleri...🍄
🍁HKD KAPAK FOTOĞRAFI 🍁
⭐Sizleri AŞKLAMBAÇ Okumaya Davet Ediyorum⭐
🌺Sonradan Okuyanlar İçin NOT🌺

H.K.D.-17/2

7.9K 478 40
Av lazKizi_61_


ÖNCELİKLE KISA BİR BİLGİ :)

BUNDAN SONRA BÖLÜMLERİ PAZARTESİ YAYIMLAMAYA KARAR VERDİM.. YANİ HER PAZARTESİ YENİ BÖLÜM GÜNÜMÜZ OLACAK.. BİLGİNİZE... :) ÇOK ÇOK KOCAMAN SEVİLİYORSUNUZ.. YORUM VE VOTELERİNİZİ BEKLİYORUM.. 

Media: Zorla Zümra'nın yanına gönderilen bir Yiğit.. :)



Yazar: Meh-Pare

Bölüm: 17/2(Pembe yanak...)

Okulun terasındaki kafeteryadan her şeye şahit olmuştu genç adam. Zümra'nın yıkılışına. Rana'nın onu alıp götürmesine. Arkadaşlarının toplanıp konuşmasına. -ki muhtemelen kendisini benzetme planı kuruyorlardı-

Kendine okkalı bir küfür savurdu. Her şey güzel giderken yine bir çuval inciri berbat ettiğine mi yansın, Zümra'yı üzdüğüne mi? Yoksa Yeşim'i tam başından savmışken tekrar başına sardığına mı? O bunları düşünürken Yeşim ayağa kalkıp,

-Aşkım ben derse gidiyorum, diyerek eğilip öpmek istedi ancak Yiğit izin vermedi.

-Tamam, diyerek soğuk bir karşılık verdi. Yeşim giderken Bora geldi genç adamın yanına. Elini omzuna vurup masaya oturdu.

-Hayırdır Karadeniz'de gemilerin mi battı? diye sordu şakayla karışık muzip ifadesiyle. Yiğit arkadaşına kısa bir bakış atıp tekrar bahçede konuşan ekibi izlemeye devam etti. Bora başını çevirip bakınca,

-Oğlum bunlar ne yapıyor lan bahçenin ortasında toplanmış? diye sordu.

-Bana ne işkence yapacaklarına karar veriyorlar, dedi Yiğit alayla gülerek.

-Niye be. Ne halt yedin? Yoksa yine o kızı üzecek bir şey mi yaptın? Yani artık bizim bile canımıza tak etti Yiğit!!

-Saçma sapan insanlarla yakınlık kuruyor. Bir şey yapmadım hem. Beni Yeşim'le biraz samimi gördü, dedi. Bora ters ters arkadaşına baktı.

-Allah'tan bir şey yapmadın. Bir de yapsaydın ne olacaktı çok merak ettim, dedi. Tekrar bahçedeki ekibe bakınca,

-Samet'te geldi. Aha kardeşim sen en büyüğünden ayvayı yedin o zaman. Hastanede senin yüzünden Zümra'yla arasının bozulduğunu söylemişti bizimkiler onun hırsını senden çıkarır şimdi o, dedi. Kırdığı potu sonradan fark edip dilini ısırdı tabi.

-Ne demek bu. Onların arası benim yüzümden mi bozuldu. Hani kavga etmişlerdi. Samet ağır konuştu demişti Doğan, benimle alakası ne? diye sordu kaşlarını çatıp.

-Ya.. Olum- Yiğit'in sert sesi genç adamı susturdu.

-Kıvırmadan adam gibi anlat bana ne halt döndüğünü!.

-Samet evet ağır konuşmuş. Ancak yaptığı konuşma seninle alakalı. Yani Zümra'yı zayıf yerinden senden vurmuş, dedi.

-Ne söylediğini söyle bana!

-Ya olum.. İşte Zümra senin umurunda değilmiş, herkese ayak bağı olduğunu söylemiş falan, dedi.

Yiğit duyduklarıyla şaşırmadan edemedi. Samet'in en son yapacağı şeydi Zümra'yı kırmak. Tam Bora'ya neden diye soracakken bahçedeki ekibin tam kadro kendilerine doğru geldiğini gördü. Mecburen sustu. Kendisine yönelen öldürücü bakışları umursamadı bile sadece Samet'e odaklandı.

Gelenler de masaya oturunca ortama bir süre daha sessizlik hakim oldu.

-Ne bu olum kendimi yüksek gerilim hattında gibi hissettim, dedi Samet şakayla karışık. Arkadaşlarından yükselen homurtularla soran bakışlarını tek tek hepsinin üzerinde gezdirdi.

-Samet, gelsene biraz konuşalım ikimiz, dedi Yiğit ayağa kalkıp. Soran bakışlar üzerine döndü bir anda ancak yine de umursamadı. Samet ayağa kalkıp Yiğit'le birlikte aşağı indi. Bahçenin kuytu bir köşesine oturdular birlikte.

-Seni dinliyorum, dedi Samet. Yiğit ona dönmeden karşısına dikti bakışlarını.

-Bana dürüst olmanı istiyorum. Zümra'yla aranızda ne geçti?

-Ne demek istiyorsun?

-Benim olayımdan sonra ne olduysa aranız açıldı. Tam olarak bilmesem de aranızda ne olduğunu kulağıma gelen bir şeyler var. Ama ben gerçeğini senden duymak istiyorum, dedi.

Samet bakışlarını bahçede bir süre gezdirdi. Derin bir nefes alıp ellerini birleştirdi,

-Bak Zümra seni seviyorum bunu en az benim kadar iyi biliyorsun. O gün cafede sen ve Yeşim.. Sizi görünce çöktü. Sonra Mehmet'le biraz dolaştılar. Kendine gelince eve getirdi onu. Biz onları geç saate kadar evde bekledik. Geldiğinde hiçbir şey olmamış gibi vakit geçirdik. Sonra Selin Doğan'ı aradı. Senin hastanede olduğunu öğrendi. Zaten günün yorgunluğu da eklenince kollarıma yığıldı. Çok korktum onu öyle görünce. Mehmet'i diktim başına çünkü onu tutabilecek tek kişi oydu. Kesinlikle izin vermemesi söyledim. Sonra hastaneye geldik, seni görünce doğru bir karar verdiğime emin oldum. Çok ağır darbeler almıştın ve durumunda iyi değildi. Sonra o beni aradı gelmemesi için onu kırmam gerekiyordu, bende yaptım. Kırdım... Ağır konuştum. Param parça ettim belkide... Evde sinir krizi geçirmiş odasını darmadağınık duman etmiş. Kendini bile yaralamış. Mehmet dayanamayıp hastaneye getirdi. O geldikten sonra sen iç kanama geçirdin o zaman daha kötü oldu. Doktorlar sana müdahale ettikten sonra durumun düzeldi. O tekrar yere yığıldı. Doktor onu da odaya sakinleştirici verdi. Uyudu uzun süre uyanınca yüzüme bakmadı bir daha. Gerisi bildiğin gibi, dedi ellerini yüzüne kapattı.

Yiğit duyduklarında içinde bir yerlerde küçük ama yakıcı bir sızı hissetti. Zümra'nın bu kadar yıkılacağını tahmin etmemişti. Ellerini şakağına götürüp bir süre ovdu ayağa kalkıp Samet'in önünde dikildi.

-Onunla barışman gerek. Ne yap et gönlünü al. O seni olmayan abisi gibi seviyor. Onu yüzüstü bırakma, dedi.

-İyi de o beni kendinden uzaklaştırırken ben ne yapabilirim ki?

-Ne mi yapabilirsin? Bunu bana sorman çok mantıksız. Bunca zaman o kızı tanıyamadın mı sen hiç. Zümra ne kadar inatçı olsa da üzerine gidersen o inadı bir süre sonra kırılır. Onun kalbinin ne kadar hassas olduğunu biliyorsun, hepimiz biliyoruz. O sevdiklerine kıyamaz. Onun gönlünü al Samet. Emin ol o da çok üzülüyor aranızdaki bu soğukluğa, dedi. Samet karşısında dikilen adama gözlerini dikip baktı bir süre, sonra ayağa kalkıp karşısında durdu,

-Zümra'yı bu kadar iyi tanıyorsun. Kalbinin hassaslığını da farkındasın, peki o zaman onun kalbini neden en çok kendin kırıyorsun, dedi. Yiğit bir şey söyleyemedi. Sadece gözlerini kaçırdı. Samet bir tepki alamayacağını anlayınca,

-Peki, tamam cevap verme. Ancak başka bir sorum olacak... O başına gelen olay, neden oldu o? dedi şüpheci bakışlarını karşısındaki adama dikerken. Yiğit köşeye sıkıştığını hissetti. Ancak Samet'e güvenebileceğini de farkındaydı.

-Ben... uzun zamandır yani iki yıldır dövüşüyorum-

-Ne? Samet duyduğu şeyin şokuyla yüksek sesle hayret dolu bir nida kaçırdı dudakları arasından.

-Dinle... bak aramızda kalacak. Bunu Doğan ve Devran'dan başka kimse bilmiyor-

-Artık bizde öğrenmiş olduk, dedi arkadan gelen sert ses. Yiğit arkasını döndüğünde Mehmet, Mücahit, Hülya, Rabia ve Selin'le karşılaştı. 'İşte şimdi bir çuval incir berbat oldu' diye düşündü.

-Anlatmaya devam et istersen, dedi Mehmet gergin ses tonuyla. Ortamdaki gerilim elle tutulur cinstendi. Genç adam derin bir nefes alıp umursamaz edasıyla konuşmaya devam etti,

-İyi madem hepiniz öğrendiniz... Ben iki yıldır dövüşlere katılıyorum. Çoğu zaman yüzümde gördüğünüz yara bere bu yüzdendi. Hastanelik olduğum akşam son kez maça çıktım. Zor bir maçtı ancak kazandım. Maçtan sonra patronum olan o şerefsiz herifle konuşmaya gittim. Ona bu maçtan sonra daha maça çıkmayacağımı bırakacağımı söyledim. İkna etmeye çalıştı en başta, başaramayınca bu sefer tehdit etti. Umursamadım. Kapıyı çarpıp çıktım. Ancak binadan çıkmadan beni yakalatıp adamlarına dövdürdü, dedi tek solukta. Bakışlarını tek tek dikkatle kendisini dinleyen arkadaşlarının yüzünde gezdirdi. Kızların hepsi dehşetle bakıyordu yüzüne.

-İyi yırtmışsın, dedi Mehmet alayla. Yiğit onun tavrına çarpık bir gülümsemeyle karşılık verdi.

-Öyle oldu, dedi.

-Bence öyle olmadı, dedi Doğan toplanmış grubun arasına karışırken.

-O adam senin yakanı öyle kolay bırakır mı sanıyorsun sen. Bu kadar aptal olma Yiğit. O gibi herifler pisliğine bulaştırdıklarını asla bırakmaz. Emin ol yakında tekrar yakana yapışacaktır, dedi Devran.

-Tabi karşımda tecrübe konuşuyor, dedi Yiğit ters bir bakış attı Devran'a.

-Tamam bu kadar gerilim yeter. Şimdi onu bunu bırakın. Eğer o herif tekrar gelirse hep birlikte hallederiz. Ama şimdi el birliğiyle bana yardım edin. Zümra'yla barışmam lazım, dedi Samet.

-Ne yapacağız? Diye sordu Mücahit.

-Önce Rana'dan nerede olduklarını öğrenelim bence. Sonra da hep birlikte yanlarına gidelim. Emrivaki yaparsak emin ol karşı çıkamaz, dedi Rabia. Herkesten onay alınınca Selin hemen Rana'ya mesaj atıp nerede olduklarını öğrendi. Sonrasında ise arabalara doluşup yola koyuldular.

-------------------------

Rana karşısında oturmuş denizi izleyen arkadaşına baktı uzunca bir süre. Yaklaşık yarım saattir oturuyorlardı deniz kenarındaki bu küçük lokantada. Bu süre zarfında arkadaşı içeride çalışan genç çocuğa Zafer Amca diye birini sormuş ve o gelene kadar burada beklemeye karar vermişlerdi.

Telefonuna gelen mesajla dikkatini oraya çevirdi. Arkadaşları yanlarına geleceklerini söyleyince adresi verdi hemen. O sırada arkadan gelen kalın sesle başını oraya çevirdi

-Hoş geldin Zümra kızım, sende hoş geldin adın neydi evladım? Dedi yaşlı adam.

-Rana adım, dedi genç kız. Yaşlı adam gülümseyerek elini sıktı. Zümra'nın yanına otururken içeri seslenip,

-Oğlum çaylarımızı tazele, dedi.

-Nasılsınız, dedi genç kız. Rana arkadaşının geldiklerinden beri ilk kez konuşmasına ve bu yaşlı adama tebessüm etmesine hayret etti.

-İyim kızım seni sormalı. Yine o yağız oğlanın rüzgarı mı savurdu seni buraya, dedi aynı sıcak tebessümle karşılık verirken. Genç kız utançla başını eğdi.

-Boş ver onu şimdi. Sanki konuşacak başka şey mi yok, dedi.

-Buyur konuşalım kızım. Ancak gönül yarası mühimdir, ertelemeye gelmez, dedi.

-Zafer Amca sen çok sevmişsin belli. Eğer izin verirsen senin sevdanı ödevime konu etmek istiyorum. Hani geçen geldiğimde demiştim ya onunla bir ödevimiz var ortak diye, dedi heyecanla.

-Olur kızım olur. Yardım ederim. Anlatırım sana sevdamı... hem anlatayım ki diğer sevenler benim gibi geç bulup erken yitirmesin. Benim gibi korkak olur kaçmasın yüreğinden, dedi.

-Çok teşekkür ederim bir gün bunun için mutlaka uğrayacağım yanına, dedi. Onlar böyle sohbet ederken lokantaya giren kalabalık grubun gürültüsüyle o tarafa döndüler. Zümra gelenleri gördüğünde gözleri büyüdü. Yaşlı adam genç kıza bakıp

-Bunlar senin arkadaşların değil mi kızım? Ama sanki bu sefer geçenkinden farklı birileri de var aralarında, dedi imayla.

-E..evet onlar. O..o da burada, dedi titreyen sesiyle. Rana'ya dönüp ters bir bakış attı onun haber verdiğine adı kadar emindi.

-Selamün aleyküm Zafer Amca, dedi Mücahit yaşlı adamla el sıkışırken. Yaşlı adam gelen herkesi tek tek karşıladı. Herkes masaya yerleştiğinde önlerine çayları da geldi. Koyu sohbetle biraz zaman geçiren grup bayağı bir eğlendi. Samet karşısında yüzü gülen kızı görünce artık konuşması gerektiğini düşündü. Ayağa kalkıp genç kızın arkasına geçti eğilip,

-Hadi seninle biraz konuşalım, dedi. Zümra duyduğu sesle yutkundu. Samet onu çok kırmıştı.

-Ne konuşmak istiyorsun Samet, dedi yüksek çıkan sesiyle. Samet dahil gülüşen grup bir anda sessizleşti. Zümra Samet'e hiçbir zaman adıyla seslenmezdi ki hep abi derdi. Samet bu gerçeği farkına varınca içi pişmanlıkla kavruldu.

-Gel hadi, lütfen, dedi yumuşak çıkan sesiyle. Kızın elini tutup kaldırdı. Zümra biraz duraksasa da daha sonra kalkıp masadan biraz uzaklaştı.

-Zümra.. ben-

-Ne istiyorsun? Yine mi ayak bağı oldum yoksa sana? Dedi duygusuz çıkarmaya gayret ettiği sesiyle.

-Zümra, bak ben.. kızım yapma ne olursun. Ben özür dilerim. Senin o camdan daha hassas kalbini kırdım. Hatalıyım ne olur izin ver abin sana kendisini af ettirsin, dedi. Umutla bakıyordu genç kızım yüzüne.

Zümra bakışlarını denizin dalgalı sularına çevirdi.

-Sen beni kırdın, paramparça ettin. Ben yerle bir oldum. Sen ya sen abi yerine koyduğum insan. En sevdiği insanı en çok kırarmış delerdi de inanmazdım. Önce o sonra sen mahfettiniz beni. Hayatımdaki bütün adamlar mı beni kırmak için programlanmış bilmem ki, dedi. Gözleri dolmaya başladı yine.

-Zümra pişman oldum. Emin ol senin iyiliğin için yaptım. Ama yanlış yaptım. Ne olur abicim benden uzak durma. Gel bana ne olur. Bensiz sen kendini nasıl koruyacaksın sonra. Lütfen bak söz veriyorum bir daha asla böyle bir şey olmayacak. Ne olur abini böyle çaresiz bırakma. Gel hadi, dedi kollarını iki yana açarken.

Zümra daha fazla dayanamayıp ağlayarak sarıldı genç adamın güvenli kollarına.

-A..abi ne olur beni bir daha kırıp dökme, dedi ağlamaklı sesiyle. Bir süre birbirlerine öyle sarılıp kaldılar Zümra sakinleşince Samet'in kollarından çıktı. Samet kollarındaki kıza bakıp,

-Sümüklü prenses hadi gir bir elini yüzünü yıka da kendine gel, dedi gülerek. Genç kız başını sallayıp lavaboya doğru gitti. Samet masaya dönerken arkadaşlarına gülümsedi,

-Affetti, dedi.

Uzun süren sohbetten sonra gençler Zafer Amcalarıyla vedalaşıp lokantadan ayrıldı. Akşamın geç saatin de eve döndüklerinde evlerine dağılmadan önce Yiğit herkesi durdurdu,

-Bir dakika. Yarın cumartesi olduğu için herkes planını iptal etsin. Annem herkesi kahvaltıya bekliyor, dedi. Herkes onayladıktan sonra evlerine dağıldı.

-----------------------------

Sabah Hülya'nın sesiyle gözlerini açtı genç kız.

-Off Hülya ya sabah sabah ne var da tepemde böğürüyorsun acaba, dedi.

-Kızım hala mı yatıyorsun kalk hadi. Yiğit dedi ya kahvaltıya gideceğiz Dicle Teyze bekliyor, dedi. Genç kız başındaki ağrıyla doğruldu.

-Ya ben hastayım, gelmesem olmaz mı? Dedi.

-Bana köpek bakışları atma kalk çabuk ayıp olacak, dedi odadan çıkarken. Genç kız oflayarak geri yattı.

-Gelmiyorum. Başım ağrıyor. Hasta dersin, dedi.

-Sen bilirsin. Senin kaynanan sonuçta, dedi.

-Afkur diye bir laf var bizim Karadeniz de biliyor musun Hülya, dedi. Hülya arkadaşının lafıyla kahkaha atıp,

-İyi ben gidiyorum, dedi. Evde yankılanan kapı sesiyle Zümra rahat bir nefes aldı.

---------------------

Yiğit çalan kapıya bakmak için ayaklandı. Herkes gelmişti bir tek o ve Hülya yoktu ortada.

-Hoş geldin? Zümra yok mu? Dedi soran bakışlarını genç kıza yöneltirken.

- O biraz rahatsız gelemeyecek, dedi. O sırada mutfaktan çıkan Dicle Hanım,

-Kim gelmiyor, diye sordu.

-Zümra biraz rahatsız o gelemeyecek, dedi.

-Hay Allah nesi var?

-Biraz kırıklık var üzerinde. Aslında ciddi değil ama hastalanınca çık mız mız oluyor. Ben ikna edemedim, dedi. Bahar mutfaktan çıkıp,

-Bence onu etse etse abim ikna eder, dedi.

Yiğit kardeşine ters bir bakış attı ancak bahar oralı olmayıp omuz silkti.

-Eee o zaman oğlum sen git bir kere şansını dene belki gelir ne dersin, dedi.

Yiğit annesine inanamaz gözlerle baktı. Hülya gülerek anahtarı genç adama uzatıp,

-Odasındaydı, diyerek içeri girdi. İçinden 'bakalım karşında Yiğit'i görünce ne yapacaksın' diye geçirip gülümseyerek salona girdi. Seyit'le göz göze gelince kendini toparlayıp ciddi bir ifade takındı.

Seyit kendisini görür görmez somurtmaya başlayan kızın tavrıyla acı bir ifade geçti gözlerinden.. yaptığı hata büyüktü bunu fark edeli uzun zaman olmuştu. Ancak bir türlü kendini affettiremiyordu sevdiğine.. Ondan uzak olmak azap gibi geliyordu genç adama.. Hülya her ne kadar arkadaşlarına odaklanmaya çalışsa da Seyit'in üzüldüğünün farkındaydı. İçinde bir yerlerde onu affetmişti ancak ona tekrar güvenmeye korkuyordu. 1 yıl önce yaşadıkları büyük kavgadan sonra pişman olup Seyit'in barda olduğunu öğrenip yanına gitmiş ve onu bir kızla öpüşürken bulmuştu. O günden beri içindeki sevgi onu yeyip bitirse de sevdiğine olan güveninin sarsılmasından dolayı ona açık kapı bırakacak hiçbir şey yapmıyordu...

Yiğit elindeki anahtarla kapının önünde öylece dikiliyordu. Dün Zümra onu Yeşim'le görmüştü. Nasıl bir tepki vereceğini bilememek genç adamı endişelendiriyordu için için.. Hasta olduğu faktörünü göz önünde bulundurarak derin bir nefes alıp kapıyı açtı, içeri girip kapattı. Tedirgin ancak hızlı adımlarla genç kızın odasının kapısına ulaştı. Odanın aralık kapısından yatak görünüyordu. Zümra arkası dönük şekilde yatıyordu. Saçları şelale misali yastığına dağılmış bir kısmı yataktan aşağı sarkıyordu. Daha fazla dayanamayıp kapıyı iterek açtı. Sessiz adımlarla yatağa yaklaşırken,

-Off Hülya yine mi geldin, sana gelmeyeceğim dedim dimi, diyerek döndü ancak Yiğit'i görmesiyle donup kaldı. Yiğit karşısındaki kızın pembeleşmiş yanaklarına, hafif aralık duran dudaklarına, şaşkınlıktan kocaman açılmış gözlerine bir süre baktı. Zümra bir anda Yiğit'i görmenin verdiği şokla,

-S..Se-nin.. ne.. işin v..var bur..da? diye sordu kekeleyerek. Yiğit genç kızın sorusuyla hafif gülümseyerek,

-Ben.. ııı annem.. annem hasta olduğunu duyunca beni gönderdi. Seni alıp bize götürmek için geldim. Hadi hazırlan gidelim, dedi. O anda Zümra'nın üzerindeki askılı t-shirti fark etti. Genç kız adamın üzerini incelediğini fark edince panikle yorganı omuzlarına kadar çekti,

-Şeyy.. ben rahatsızım..o yüzden gelmedim, dedi. Yiğit kızın utançtan kızaran yanaklarını fark edince gülümsedi. Hastalık faktörü aklına gelince iki adımda yatağa yaklaşıp elini genç kızın alnına yerleştirdi. Oradan yanağına daha sonra da boynuna kaydırdı ateşini ölçmek için. Zümra Yiğit elinin soğukluğundan mıdır yoksa teninin kendi tenine temasından mı bilinmez titredi.

-Biraz ateşin var ama bize gidelim bak annem seni hemen iyileştirir, dedi. Zümra kendisine ilgiyle bakan adamın tavrına şaşırmadan edemedi. Yiğit genç kızın hala boğazına kadar çektiği yorganın altından baktığını fark edince,


-Ben çıkayım sende giyinip gel hemen gidelim 'pembe yanak', dedi içinden tabi ki.


--------------------


Güzel sohbetle geçen kahvaltıdan sonra salonda oturup sohbetlerine devam ediyorlardı.


-Hepiniz pırlanta gibisiniz çocuklar, oğlumun sizin gibi arkadaşları olması beni çok mutlu etti, dedi Dicle Hanım.


Gençlerin hepsi mütevazı edayla gülümsedi.


-Mutlaka hepinizi İstanbul'da da Van'da da ağırlamak istiyorum, dedi tekrar.


Bahar annesinin lafıyla planını devreye sokmaya karar verdi.


-Anne Abim'le Zümra ablanın ödevi ne olacak, dedi. Dicle Hanım oğluna ve karşısında oturan kıza baktı bir müddet.


-Aslında bizimle Van'a gelseler hem babam da orada ikinizin ağzından da dinlemiş olurlar, dedi. Dicle Hanım kızının yapmaya çalıştığı şeyi anlayıp gülümseyerek,


-Aslında çok iyi olur. Ne dersiniz çocuklar? Dedi.


Yiğit Zümra'ya bakıp


-Bilmem ki olabilir aslında ama Zümra'ya uyar mı? Ne dersin gidebilir miyiz?


-Bilmiyorum. Yani aslında.. ödev için çok iyi bir konuydu. İki ağızdan dinlemek ödev için daha iyi ama uygun olur mu? Dedi çekingen sesiyle.


-Neden olmasın kızım siz bana haber edersiniz gelmeden bir iki gün önce ben ona göre ayarlamayı yaparım, dedi kadın gülümseyerek.


-Tamam o zaman bir daha  ki Cuma çıkar geliriz bizde, dedi Yiğit.


Zümra kabul etmişti etmesine ama bir yandan da içi içini yiyordu. 'hadi bakalım hayırlısı. Kazasız belasız atlatalım da' diye geçirdi içinden...



Fortsätt läs

Du kommer också att gilla

4.2M 265K 45
Aylardır izlediği yayıncıya olan hislerinin arttığını düşünen İzem, artık onun dikkatini çekmek ister. Dağhan'a ilk mesajı değildi ama bu sefer onun...
143K 9.3K 42
''Kırık bir kalbi onarmak dünyanın en zor işidir.''
Haz Av 🍀

Romantik

242K 3K 17
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
163K 4.5K 22
Umudun tükenişi yüze çarpar ya rüzgar misali Kalp kırığı cam kesiği gibi acıtır canı Deniz dalgalanır, fırtına kopar Savrulursun o lodosun içinde Yen...