LİSE SAKİNLERİ SERİSİ

By zeyneparada

1.4M 164K 50.1K

Romantik Komedi | Dram içeren bir kurgudur. Okurken kahkahalarla gülmek istiyorsan içeriye gir!! Lise Sakinl... More

Tanıtım
1.Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
Duyuru
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
İkinci Kitap-1. Bölüm
İkici Kitap-2. Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-4 . Bölüm
İkinci Kitap-5 . Bölüm
İkinci Kitap-6. Bölüm
İkinci Kitap-7. Bölüm
İkinci Kitap-8. Bölüm
İkinci Kitap-9. Bölüm
İkinci Kitap-10. Bölüm
İkinci Kitap-11. Bölüm
İkinci Kitap-12. Bölüm
İkinci Kitap-13. Bölüm
İkinci Kitap-14. Bölüm
İkinci Kitap-15. Bölüm
İkinci Kitap-16. Bölüm
İkinci Kitap-17. Bölüm
İkinci Kitap-18. Bölüm
İkinci Kitap-19. Bölüm
İkinci Kitap-20. Bölüm
İkinci Kitap-21. Bölüm
İkinci Kitap-22. Bölüm
İkinci Kitap-23. Bölüm
İkinci Kitap-24. Bölüm
İkinci Kitap-25. Bölüm
İkinci Kitap-26. Bölüm
İkinci Kitap-27. Bölüm
İkinci Kitap-28. Bölüm
İkinci Kitap-29. Bölüm
İkinci Kitap-30. Bölüm
İkinci Kitap-31. Bölüm
İkinci Kitap-32. Bölüm
İkinci Kitap-33. Bölüm
İkinci Kitap-34. Bölüm
İkinci Kitap-35. Bölüm
İkinci Kitap-36. Bölüm
İkinci Kitap-37. Bölüm
İkinci Kitap-38. Bölüm
İkinci Kitap-39. Bölüm
İkinci Kitap-40. Bölüm
İkinci Kitap-41. Bölüm
İkinci Kitap-42. Bölüm
İkinci Kitap-43. Bölüm
İkinci Kitap-44. Bölüm
İkinci Kitap-45. Bölüm
İkinci Kitap-46. Bölüm
İkinci Kitap-47. Bölüm
İkinci Kitap-48. Bölüm
İkinci Kitap-49. Bölüm
İkinci Kitap-50. Bölüm
İkinci Kitap-51. Bölüm
Üçüncü Kitap - 1. Bölüm
Üçüncü Kitap - 2. Bölüm
Üçüncü Kitap - 3. Bölüm
Üçüncü Kitap - 4. Bölüm
Üçüncü Kitap - 5. Bölüm
Üçüncü Kitap - 6. Bölüm
Üçüncü Kitap - 7. Bölüm
Üçüncü Kitap - 8. Bölüm
Üçüncü Kitap - 9. Bölüm
Üçüncü Kitap - 10. Bölüm
Üçüncü Kitap - 11. Bölüm
Üçüncü Kitap - 12. Bölüm
Üçüncü Kitap - 13. Bölüm
Üçüncü Kitap - 14. Bölüm
Üçüncü Kitap - 15. Bölüm
Üçüncü Kitap - 16. Bölüm
Üçüncü Kitap - 17. Bölüm
Üçüncü Kitap - 18. Bölüm
Üçüncü Kitap - 19. Bölüm
Üçüncü Kitap - 20. Bölüm
Üçüncü Kitap-21. Bölüm
Üçüncü Kitap-22. Bölüm
Üçüncü Kitap-23. Bölüm
Üçüncü Kitap-24. Bölüm
Üçüncü Kitap-25. Bölüm
Üçüncü Kitap-26. Bölüm
Üçüncü Kitap-27. Bölüm
Üçüncü Kitap-28. Bölüm
Üçüncü Kitap-29. Bölüm
Üçüncü Kitap-30. Bölüm
Üçüncü Kitap-31. Bölüm
Üçüncü Kitap-32. Bölüm
Üçüncü Kitap-33. Bölüm
Üçüncü Kitap-34. Bölüm
Üçüncü Kitap-35. Bölüm
Üçüncü Kitap-37. Bölüm
Üçüncü Kitap-38. Bölüm
Üçüncü Kitap-39. Bölüm
Üçüncü Kitap-40. Bölüm
DUYURU
EMİR BERMA

Üçüncü Kitap -36. Bölüm

2.4K 256 70
By zeyneparada

Şaşkınca etrafıma bakarken sızlayan kafam dikkatimi dağıtmıştı. Elimle kafamı tutup yan tarafıma döndüm. Hâlâ havuzdaki çocuğu dövüyordu. "Siz ne işiniz var burada?" dedim. Uygunsuz ortamda uygunsuz soru!

"Sizi ziyarete geldik." dedi Salih. "Harika bir ziyaret oldu."

"Çocuk ölecek." dedim ve onu kolundan tutup geri çektim.

Islık sesi ile hepimiz bir yöne odaklanırken Sefa ve Emir görüş alanımıza girdi. İkisi de şaşkınca bizlere bakarken Sefa yavaşça bize yaklaşmaya başladı.

"Kafan-" dedi ve daha konuşamadan Dalga'nın halini görünce gözleri öfkeyle büyüdü. "Lan!"

Dalga'yı tutan bir çocuğa tekme atınca o da havuzda yerini almış oldu. "Lan havuzu niye kirletiyorsun?" dedi havuzda yüzen, Mertço. Daha sonra havuza düşen çocuğu zorla çıkartmaya çalıştı.

"Kanka sende hiç havuz görmemiş gibi davranma." dedi Ozan. "İlla istiyorsan, söyleseydin Akgün'e giderdik."

"Bak hiç aklıma gelmedi." dedi Mertço. "Uğrarız bir gün."

"Bir gün değil." dedi Murat. "Akgün."

"Espri ha!" dedi Emir.

Kadir, takla atarak havuza havalı şekilde giriş yaparken ben Dalga'nın yanına çıkıp doğrulaması için yardım ettim. Dalga, sesli nefes alıp verirken, Sefa diğerlerini dövmek ile meşguldü.

Ozan, çocukları Sefa'nın elinden kurtarıp onu zorla dışarı çıkarırken, Emir, Dalga'yı omzuna alıp onların peşinden çıkmıştı. Mert, ayakkabılarımı ve hırkamı alırken Salih ile beraber onları takip ettik.

Mert'in uzattığı hırkamı giyinirken o da hızlı bir şekilde ayakkabılarımı giydirmekle meşguldü.

Siteli evlerin çevresinden uzaklaşıp bir sokağa girdiğimizde Sefa çoktan bir duvarı yumruklamaya başlamıştı bile. Salihler onu sakinleştirmeye çalışırken Emir ve ben, Dalga ile ilgileniyorduk.

"Ben iyiyim." dedi Dalga, kafama bakarak. "Senin kafan iyi görünmüyor! Hastaneye gitmeliyiz."

Elimi kafama götürüp kanayan yere dokundum. Elim kan olurken sızlayan kafam ile yüzümü buruşturdum.

Sefa, sakinleşmiş bir kaldırımda otururken Murat'a dokunup kafamı gösterdim. "Şimdi herkes sakinse Şirin ile ilgilenebilir miyiz?"

Salih hemen yanıma gelip kafama bir süre baktıktan sonra Ozan'dan telefonunu alıp birini aradı. "Kimi aradın?" diye sordu, Emir.

"Dayı oğlunu." dedi Salih. Sokağa giren araba ile kaldırıma çıktım. Araba önümüzde durunca Salih arka kapıyı açtı ve geçmem için işaret verdi.

Geçip oturduğumda bizden birkaç yaş büyük görünen biri ile göz göze geldim. Gözlerimi kaçırdığımda yanıma Dalga ve Sefa'nın oturduğunu gördüm. Öne ise Salih geçmişti.

"Abi hastaneye gitmemiz gerekiyor." dedi Salih.

Araba hareket edince Dalga elimi tutup sıktı. "Çok acıyor mu?"

"Biraz." dedim, yüzümü buruşturarak. Gözlerim Sefa'ya kaydığında elinin yaralandığını fark ettim.

Hastaneye geldiğimizde acile girip hemen bir sedyeye oturdum. Kafama dikiş atıldıktan sonra bantlanmıştı. Sefa'nın da eline bakıldıktan sonra hastaneden çıkıp eve gittik.

Sokağa girdiğimizde bizimkilerin sokakta oturduklarını gördük. Arabadan indiğimde, kaldırımda oturan Kadir ayağa kalkıp koluma girdi. "Nasıl oldu?"

"İyi iyi, bir şey yok." dedim gülümseyerek. "Siz ne ara geldiniz buraya?"

"Normalde size sürpriz yapacaktık-"

"Güzel sürprizdi!" diyerek sözünü kestim, Ozan'ın.

"Hatta Sefa'nın haberi vardı. Salih onu aradı, geldiğimizi haber vermek için. Sefa evin konumunu attı ama sonra çağrılarımıza cevap vermeyince biz de haber vermeden eve doğru geldik. O anda da sen ve Dalga'nın evden çıktığını görünce sizi takip ettik."

Ozan, konuşmasını bitirince kafamı salladım. "İyi ki etmişsiniz o zaman!" dediğimde Sefa'nın aniden bana dönüşü ile ona bakmaya başladım. Sinirli sinirli bana bakarken gözlerimi kaçırıp önüme döndüm.

"Hadi eve girin." dedi Salih. O anda davulun sokağa girmesi ile hepimiz o yöne baktık. Kadir ve Emir hiç durmadan oynamaya başlamışken Sefa sinirle apartman kapısını açıp içeriye girdi.

Onunla sonra konuşma kararı alarak bizimkilere döndüm. Salih, yerinde alkış çalarken diğerleri oynuyordu. Dalga ve ben ise onlara gülüp kendi kendimize eğleniyorduk. Davulcu bize gülüp selamını verdikten sonra sokaktan çıkınca bizde vedalaşıp dağıldık.

Bizimkiler Salih'in dayı oğlunda kalacaklarını söylemişlerdi. Eve girdiğimizde hemen banyoya girip kıyafetlerimi değiştirdim.

Sahur yapmak için mutfağa girdiğimde Sefa çoktan üzerini değiştirmiş sinirli sinirli yemeğini yemeye başlamıştı bile. Babası ona anlamayarak bakarken, sofraya oturduğum andan beri gözleri bana dönmüştü.

"Kafana ne oldu?" dedi telaşla.

"Düştüm." dedim.

"Daha dikkatli ol lütfen. Sana zarar gelsin istemeyiz." dediğinde kafamı salladım. Sefa'yı işaret edip tekrar bana döndü.

Bilmiyorum dercesine omuzlarımı silktim ve gözlerimi kaçırarak önüme döndüm. Dalga ve Emir de yerini almıştı. "Siz nereye gittiniz gece gece?" diye sordu, Öznur abla.

"Hiç, öyle gezdik." dedi Dalga.

"Bayağı da yorulduk tabii!" dedi Sefa, kafasını kaldırıp bize bakmadan. "Hatta niye bu saatte çıkıyoruz diye kızdım ama sonra onları kıramadım. Benden habersiz iş yapmamaları için mecburen çıktık."

Sefa, yemeğini yerken aynı zamanda konuşuyordu ve kafasını kaldırıp hiçbirimize bakmıyordu bile. Yerimde rahatsızca kıpırdandığımda ayağım Sefa'nın bacağına çarpmıştı. Kafasını hafifçe kaldırıp bana bakmaya başladığında gözlerimi kaçırıp yemeğime devam ettim.

"Ne olduğunu biri anlatacak mı?" diye sordu, babası.

"Bir şey olmadı." dedi Emir.

"Ha, Sefa boşu boşuna sinirlendi yani?"

"Huyudur, hep boşuna sinirlenir." dedim.

Sefa, çatalını masaya koyup bana bakmaya başladığında bu sefer gözlerimi kaçırmamaya çalıştım. "Huyum kurusun." dedi ve yerinden kalkıp mutfaktan çıktı.

"Hayret bir şey ya." diye söylendi babası sessizce.

Sahurumuzu yaptıktan sonra Dalga'nın odasında oturmuş ezanın okunmasını bekliyordum. Son iki dakika kala yanımda duran bir bardak suyu içip ayaklandım.

Ezan bittiğinde namazlıklarımı giyinip namaza durdum. Odanın kapısı açıldı ve içeriye Dalga girdi. "Ay beni beklemeden namaza durmuş." dedi ve hemen giyinip yanıma geçti.

Namazımı bitirdikten sonra, "Sence gidip konuşayım mı?" diye sordum.

"Sen bilirsin. Bir şey diyemeyeceğim." dedi Dalga.

"En iyisi gideyim." dedim ve odadan çıkıp Sefa'nın odasına girdim.

Emir yerine yerleşirken Sefa da yatağına girmek için hazırlanıyordu. "Uyuyacağız." dedi Sefa, bana hiç bakmadan.

"Anlamadım, niye bu kadar kızdın?"

"Gecenin bir vakti kimseye haber vermeden dışarı çıktığınız için olabilir mi?!" diyerek bana doğru, bağırınca geriye doğru gittim. Sefa'nın bağırması ile Emir yattığı yerden düşmüşken kapı açıldı ve Öznur abla içeriye girdi.

"N'oldu oğlum?" dedi korkuyla. "Niye bağırıyorsun?"

"Konuşuyoruz ya." dedim. "Bir şey yok."

Öznur abla hepimize teker teker baktıktan sonra kapıyı kapatıp çıktı. Emir düştüğü yerden bizi izlerken Sefa yine işaret parmağını ısırmaya başlamıştı. Odanın içinde volta atmaya başlamışken konuşmak için hazırlandım ama odaya Dalga girdi.

"Senin başının altından çıkıyor bunlar!" diyerek yine bağırdı Sefa, onu göstererek.

"Ben böyle olacağını bilmiyordum." dedi Dalga. "Bunda bu kadar kızacak ne var?!"

"Lan çocuklar seni boğuyordu Dalga?!" dedi Sefa ve beni gösterdi. "Lan kız bize emanet! Kafasına baksana şunun! Ben ailesine nasıl hesap vereceğim?! Ya daha kötü şeyler olsaydı?!" Bakışları üzgünce bana döndü. "Yine aynı şeyleri kaldırabilecek miydin Şirin?"

Aklıma, kızlarla tacize uğradığımız an gelince gözlerimin dolmasını engelleyemedim. "Benim anlamadığım niye bizden gizliyorsunuz?!" dedi yerden kalkan,  Emir. "Aksiyon olur deseydiniz ben tamamdım!" Hepimiz aynı anda sinirle ona dönünce yatağına girip battaniyesini üzerine çekti. "Devam edin lütfen!"

"Özür dileriz." dedim, en sonunda.

"Benim suçum." dedi Dalga. "Şirin en başından tedirgindi zaten ama benim de niyetim kötü değildi."

Sefa bize bir şey demeden yatağına girip arkasını döndü. "Lambayı kapatın." dediğinde, lambayı kapatıp odadan çıktık ve kendi odamıza girip bizde uyumak için yataklara yerleştik.

Sefa Ayves...

Öğlen ikide başımın ağrısıyla uyandım ve bir süre yatakta debelendikten sonra ayaklandım ve banyoya girip abdest aldım. Odaya tekrar girdiğimde Emir'in yatağının toplu olduğunu gördüm. "Nerede ki acaba?" diye mırıldandıktan sonra namaza durdum.

Namazımı bitirip odadan çıktım. Ev çok sessizdi ve sanırım kimse yoktu. Salona girdiğimde Dalga ve Şirin sohbet ederken Emir yine telefonla oynuyordu. Beni fark edip bana döndüklerinde Şirin'e odaklandım.

"Başın nasıl?" diye sordum.

"Acımıyor." dedi, kafasına dokunarak.

Sinirli bakışlarımı ondan çevirip Emir'e baktım. "Bırak şu telefonu da kalk." dedim. "İşimiz var."

"Ne işi?" diye sordu, Dalga. Ona cevap vermeden odama girdim ve üzerimi değiştirdim. Emir odaya girip bana anlamayarak bakmaya başlayınca sesli bir nefes aldım. "Bizimkilerle buluşalım."

"Onlar gelsin buraya." dedi Emir. "Oruçlu oruçlu dışarı hiç çıkmak istemiyor canım  bugün!"

"O nasıl bir cümle lan?" dedim. "Devrik cümlenin de devriği bu!"

"Ha ha ha!" diyerek alayla güldü. "Komik seni!"

"Ara o zaman Kadir'i!" dedim ve yatakta duran telefonumu alıp salona girdim. Kızlar bana bakarken ben telefonumla ilgileniyordum.

"Sefa." dedi Şirin. "Acaba diyorum ki bizimkiler buradayken iftarı dışarıda mı yesek?"

"İkiniz tek gidin, niye bana soruyorsun?" dedim ona bakmadan. İkisi de aynı anda ofladı.

"Yaptık bir hata, niye uzatıyorsun!" dedi yerinden kalkıp yanıma oturan, Şirin. Ona cevap vermediğimde kafasını koluma yaslayıp telefonuma bakmaya başladı. Fenerbahçe'nin izleyemediğim maçlarının özetini izlerken o da ses çıkarmayıp bakıyordu. "Küs müyüz?" diye fısıldadı. "Eğer küssek nefes alma."

Söylediği şeye sırıtırken sabır diler gibi kafamı kaldırıp tavana baktım. "Sen ne tür bir manyaksın kızım?" dedim ona bakarak.

"Türümü bilmiyorum." dedi. "Henüz bir tanı konulamdı."

"Yav." deyip güldüm.

Dalga bizi sırıtarak izliyorken bakışlarımı düzeltip ona tersçe baktım. "Eğer küssek nefes alma." diyerek, Şirin'in cümlesini söyledi, Dalga.

"Çok komik." dedim gözlerimi devirerek.

"Ben de işe yaramadı!" dedi Dalga.

Şirin ona gülüp benim koluma vurdu. "Düzgün davran kıza."

"Öz ablam." dedi Dalga, onu göstererek.

"Arkadaşlar saçmalamayı kesin." dedi odaya giren, Emir. "Bizimkiler gümbür gümbür geliyor."

"Bizimkiler?" dedi sorar gibi, Dalga.

"Uzaylılar." dedi Emir. "Bir irtibatımız var onlarla."

Dalga, ona yastık fırlatınca Emir kendisine çarpmadan ayağıyla geri gönderdi. "Futbolcu olduğunu, futbolcuyum demeden gösterdi." dedi Şirin.

"Oruç sen de kafa yapmış." dedim.

"Sen de, ben de kafa yapıyorsun!" dediğinde sırıtmadan edemedim.

"Vallahi tam beddualık ilişki." dedi Emir. "Semra'yı niye getirmemişler? Gelsinler iki tur döveyim şunları!"

"Ya belki annesi izin vermedi kızın!" dedi Şirin.

"Gelme girişiminde bulundu mu ki acaba?" dedi Emir.

Kapının çalma sesi gelince Emir gidip kapıyı açtı. Bizimkiler teker teker odaya girerken kapıya sıkışan Murat ve Ozan'a baygınca bakmaya başladık.

"Ya senin hiç mi nezaket kurallarından uyduğun bir tanesi yok!" dedi Murat. "İnsan önce arkadaşına yol verir."

"Madem sen de o kurallardan var, niye bana yol vermedin?!"

"Sen de vardır diye düşündüm!"

"Var ama sana yok kardeşim!"

"Bu arada kilo almışsın! Haberin olsun!"

"Sana ne benim kilomdan?"

"Kapıda sıkışmak isteyeceğim son kişisin ama bir daha sıkışırsak kolayca çıkmamız için acil kilo ver!"

"Asabımı bozma, yersin şimdi ağzının ortasına!"

"Yok, formumu koruyorum ben. Yemeyeceğim."

Emir'in arkadan ikisine de tekme atmasıyla ikisi de yere düştü. "Kapı arasında da bu muhabbet edilmez be agam!" dedi Emir ve onların üzerinden zıplayarak içeriye girdi. "Bir saattir sizin geçmenizi bekliyorum yav!"

Murat sırtını tutarak yerden kalkarken Ozan'a da elini uzatıp onu kaldırdı. Dalga onlara kahkahalarla gülerken Murat üzgünce bana baktı. "Elin kızına makara olduk, görüyor musun?" dedi.

"El kızı mı?" dedi Dalga, onun dizine tekme atarken.

"Lafın gelişi bacım. Sefa'nın kardaşı bizim kardaşımız!"

Dalga, onun bu söylediğine gülüp bana baktı. Gözlerimi devirip önüme döndüm. Bu konu hakkında ne kadar ciddi olduğumu görmeliydi. İki gün sonra burada olmayacaktım ve Dalga'nın biz yokken bile böyle bir şey yapmasına cesaret edememesi gerekiyordu. En azından babamlara haber verip bir yerlere gitmeliydi.

"E ne yapıyoruz?" diye sordu, Şirin.

"Sefa uyuyacak. Ozan ve Emir oyuna girecek. Murat youtubedan video izlerken Mertço Instagram'da dolaşacak. Kadir aksiyon planları yaparken bunları not alacak ve ben de internetten ders dinleyeceğim. Şirin, her zamanki gibi bizim halimize gülecek. Dalga'yı da bilmiyorum. Şirin'e katılır herhalde!"

"Çocuk ezberlemiş!" dedi Dalga, şaşkınlıkla. "Helal olsun."

"Hayır cınım!" dedim. "Bugün bunlar olmayacak."

"Emin misin?" dedi Salih, bana onları gösterirken. Bizimkiler çoktan Salih'in dediklerini yapmaya başlamışken Şirin'in gülmesini duydum.

"Lan!" diyerek aniden ayağa kalktım. Hepsi bana dönmüşken konuşmaya devam ettim. "Kalkın lan! Gidiyoruz!"

"Nereye?" diyerek ilk Kadir ayaklandı. "Aksiyon falan mı?"

"İftardan sonra yaşatacağım ben sana aksiyonu." dedim ona öpücük atarken.

"Ee?" dedi merakla Şirin. "Ne yapacağız?"

"Şehrin sokaklarına toplu şekilde bir iniş mi yapsak?" dedim sırıtarak.

"Siz iniş yapın!" dedi Dalga. "Çıkışınız falan olmaz, görüşmeyelim!"

Ona gözlerimi devirdim. "Sen gelme o zaman."

"Ya hadi gitmiyor muyuz?" diye seslendi, ne zaman odadan çıkıp kapıya gittiğini bilmediğim, Kadir.

"Gidiyoruz." dedi Salih ve ayaklanınca hepimiz onu takip ettik. Kızlar evde kalmışken biz çoktan dışarı çıkmıştık bile.

"Gençler iftardan sonra gitmemiz gereken bir yer var!" dedim.

"Neresi?"

"Dünkü çocukları ağlatmaya."

"Gideriz kardeşim." dedi Ozan.

"Kardeşimi boğup, kız arkadaşımı yaralamak neymiş, görsünler!" dedim sinirle.

Şirin Berma...

Erkekler evden çıkınca bir süre, hatta bayağı bir süre, Dalga ile bakıştık. "Biz ne yapacağız?" diye sordum.

"Sen niye benimle kaldın ki?" diye sordu. "Sen de gitseydin ya?"

"Sorun değil. Biz de seninle bir şeyler yaparız." dedim. "Ama ne yapacağız?"

"Film izleyelim." dediğinde kabul ederek yerimi aldım.

Dalga ile iki buçuk saat süren filmin ardından kapının şiddetle çalması ile yerimden kalkıp kapıyı açtım. Mert üzerime atlar gibi içeriye girip lavaboya koşarken şaşkınca arkasından bakıyordum.

"Kaçırdı galiba." dedi içeri giren, Ozan. Aynı zamanda yüzünü buruşturmuştu.

Hepsi teker teker içeriye girip otururken ben de arkalarından girdim. "Kızlar, hazırlanın!" dedi Sefa. "Yemeğe gideceğiz."

Dalga ile odadan çıkıp onun odasına girdik ve hazırlanmaya başladık. Siyah kot pantolonumu ve Dalga'nın giymem için verdiği siyah gömleği giyinip saçlarımı at kuyruğu bağladıktan sonra odadan çıktık.

"Hazırız." dedim. "Ama önce bir lavaboya gideyim."

Onlar beni onaylarken ben lavaboya doğru ilerledim. Daha lavaboya girmeden koku burnuma gelmeye başlamışken kapıyı açıp içeriye adım attığımda bayılacak gibi oldum. Burnumu kapatıp hemen geri çekildim ve içeriye seslendim.

"Hadi, çıkalım."

"Lan ne tez yaptın?" dedi Sefa.

"Biri bomba atmış." dedim kapıyı açarken. Sefa lavaboyu koklayıp geldikten sonra Mert'e baktı.

"Oğlum ölüm s*çmışsın resmen." dedi ve hemen kendini kapıdan dışarıya attı.

"Hani oruçsun, bir şey de yemedin!" diye mırıldandım.

"Sanki siz yapmıyorsunuz?" dedi Mert. Koluna girip güldükten sonra beraber aşağıya inmeye başladık.

Yemek yiyeceğimiz lokanta yakın olduğu için yürüyerek gitmeye başlamıştık. Lokantaya girip yerimizi aldıktan sonra yiyeceğimiz şeyleri sipariş verip beklemeye başladık.

Ezanın okunmasına dakikalar kala yemekler gelmişti. Duamı edip, ezan okununca suyumu içip orucumu açtım.

Yemek yerken arada bir sohbet ediyorduk. Yemeklerimiz bitince Dalga ve ben mescide gitmek için ayaklandık. "Kıyafet vardır değil mi?" diye sordum.

"Annemle çok sık geliriz buraya. Var tabii ki!"

Biz namazımızı kılıp geri döndüğümüzde erkeklerde kılmak için masadan ayrılmıştı. Lokantayı çekip kızlarla olan grubumuza attım.

Duygu;

Ooo afiyet olsun!

Şirin;

Teşekkürler.

Erkeklerde gelince hep beraber ayaklanıp eve doğru yürümeye başladık. Apartmanın kapısını açtığımda erkeklerin içeri gelmediğini fark ettim ve onlara döndüm. "Gelmiyor musunuz?"

"Yavaş yavaş camiye doğru gidelim. Teravih namazı için." dedi Ozan.

Kafamı salladım ve Dalga ile beraber yukarı çıktık. "Biz de gidelim teravihe!" dedim.

"Abdestimi tazeleyeyim, annemle gidelim." dedi Dalga.

Öznur abla ile Dalga'nın gelmesini beklerken bana bir şeyler anlatıyordu. Sessizce onu dinleyip bazen tepki veriyordum.

Sonunda Dalga yanımıza gelebildiğinde evden çıkıp hızlı hızlı camiye doğru yürüdük.

Teravih namazını kılıp, çekirdek aldıktan sonra bir parkta oturduk. "Erkeklerden haberiniz var mı?" diye sordu, Öznur abla.

"Yok." dedim telefonuma bakarak.

"Onlar beraber takılırlar büyük ihtimalle." dedi Dalga.

Emir Berma...

Bizimkilerle camiden çıkmış hâlâ ayakkabısını arayan Ozan'ı bekliyorduk. "Yav biri falan mı çaldı, bunun ayakkabısını?" dedim.

"Ya kim çalar bunun kokmuş ayakkabısını?!" dedi Kadir.

Ayakkabısını giye giye yanımıza geldi Ozan ve Kadir'in söylediği lafı duymuş olacak ki onu kovalamaya başladı.

Hep beraber siteli evlerin önüne doğru ilerlerken bahçede oturmuş olan çocukları gördük. Salih ıslık çalıp dikkatleri üzerine çekti. "Topla gel." dedi Sefa ve daha sonra ilerlemeye başladı.

Bir sokağa girip onları beklemeye başladık. "Yalnız ben biraz fazla yedim herhalde." dedi Mertço. "Eğer karnıma darbe alırsam büyük bir gaz kaçağı gerçekleşir."

"Allah korusun." dedim hemen.

Kalabalık bir şekilde sokağa girdiklerinde Salih oturduğu kaldırımdan kalkıp hepimizin önüne geçti. "Kanka topla gel dedin ama bu bayağı toplamış bu arada!" dedi Kadir.

"Topla gel, dedin." dedi bir çocuk ve bize futbol topu yolladı. Top sertçe Sefa'nın suratına çarpmak üzereyken hemen yerden yükselip topa tekme attım ve onlara geri gönderdim.

"Espri anlayışı iyi bak." dedi Kadir.

"Ayağını kullanmayı biliyorsun." dedi çocuklardan biri bana bakarak.

"Evet, istersen sırayla hepinizi sektirebilirim." dedim.

"Burası deplasman koçum." dedi bir başkası.

"Fark etmez." dedim. "Kendi sahamda oynamak isteseydim seni sektire sektire bizim oraya götürürdüm."

"Deplasmanda kazanmak daha zevkli." dedi Salih.

"Maç mı yapacağız?" diye sordu, Mertço.

"Kanka senin gazın vardı. Sen otur." dedim onu ittirerek. "Sala sala koşarsın sen şimdi."

"Emir, iki tur da seni mi sektirsek?" dedi Mertço.

Çocuk ayağında topu sektirerek Sefa'nın önünde durdu ve arsızca sırıtarak ona bakmaya başladı. "Dalga'nın abisi Sefa, kaybettiğin maçlar olmuştur illa ki!"

"Elbette kaybettiğim maçlar oldu-" diyen Sefa'nın sesini kesip çocuğun omzundan ittirerek ben konuştum.

"Ama ben hiçbir maçı kaybetmedim dostum!"

Continue Reading

You'll Also Like

746 93 12
| Arayış serisinin ilk kitabıdır! Fakat serinin diğer kitapları ile bir bağlantısı yoktur! | Vampirlerin ve Kurt İnsanların arasında süren yüzyıllık...
17.2K 903 9
Ece Soyder 23 yaşında,adını defalarca Türk basınına duyurmuş kadın bir teknik direktördür.Aynı zamanda ligin tek kadın teknik direktör olması onun iç...
3.7M 58.5K 18
[Bir ömür uçsam ufkun ötesine, Bazen yalnız bazen birlikte] *Olamayan Hayalin Karekteri bu kitap senin için. "Aynı yeryüzünde değil,aynı gökyüzündeyi...
1.3K 742 12
Bulundukları bölgeyi paylaşamayan iki güçlü kral. Taht kavgası yapan ve her an birbirlerini öldürebilecek şekilde yetiştirilen taht varisleri. Bölge...