İkinci Kitap-28. Bölüm

6.2K 855 380
                                    

Selamünaleyküm!

Bu arada kaçıncı sınıfa gidiyorsunuz? Merak ettim.

Ben 10.

Okulunuzda başarılar dilerim. Allah hepinize zihin açıklığı versin.

Keyifli okumalar.

^^^^

İki Saat Sonra...

Hazar'ı biraz önce eve getirmişlerdi. Sakinleştirici serum takmışlar hastahanede. Onun için çok korkmuştum. Hepimiz korkmuştuk.

Sadece Duygu soğuk kanlılığını korumuştu. İkimiz biraz tartışmıştık ve şu an konuşmuyorduk. 

Üzüldüğü belliydi ama kendini çok kaptırmadı. Zaten Hazar'a söylemesi gereken bir şey varken böyle bir durum yaşanması onun için kötü bir hâldi. Belki son söylediğim şey için kötü hissetmişti ama aynı şeyi Ayberk'e yapıyorken onunda böyle hissettiğine emindim.

Ayberk'in bize yaptığı affedilecek bir şey değilken içimden bir tarafım onu dinlemem gerektiğini söylüyordu. Ben insanları dinlerdim, çünkü kimseyi yargılamak benim haddime değildi.

Şimdi ise akşam yemeği için yine o binaya gidiyorduk.Herkes yerlerine oturup yemeklerini yemeye başladı.

"Ya ben masada yemeye alışmamışım hiç!" dedi söylenerek Berfin.

"Normalde nerede yiyorsun?" dedi bir kız.

"Yerde yiyorum." dedi Berfin.

"Yerde mi?" dedi şaşkınca Ceylin. "Yerde yemek mi yenir?"

"Evet yenir." dedim. "Hemde çok güzel yenir."

"Annen hiç yere sofra sermedi mi?" diye sordu Buse.

"Hayır." dedi Ceylin.

Bende yer sofrasını daha çok seviyordum. Şimdi ne fark eder diyorsunuz ama benim öyle iştahım daha çok açılıyordu ve zevkli oluyordu.

Yemeğim erkenden bitince ayaklandım. "Ben duşa gireceğim. Eve gidiyorum." Kafalarını sallayıp onayladıklarında dışarı çıktım ve karanlıkta eve doğru ilerledim. "Şirin!" diyerek bana seslenen Ayberk'e döndüm.

"Ne oldu?" diye sordum.

"Konuşalım mı?"

"Sen konuş, sadece dinleyeceğim." dedim.

"Helin'i sevmiyorum."

"Niye bana söylüyorsun?"

"Sadece dinleyecektin." dediğinde kafamı salladım. "Zaten sadece dinlemeni istiyorum. O fotoğrafı bilerek düşürdüm. Bak ben zor durumdayım. Bana yardım etmen gerekiyor."

Kaşlarımı çatıp bir süre yüzüne baktım. "Bitti mi?" diye sordum. Sesini çıkarmadan bana bakınca eve doğru ilerledim. Duş almak için hazırlanmaya başladım. 

Hepimizin odasında ayrı birer banyo vardı. Kısa bir şekilde duş aldıktan sonra üzerime kalın bir şeyler giyinip odadan çıktım. İçeride oturan Salih ve Umut'u gördüğümde onlara doğru ilerledim. "Bir şey mi oldu?" diye sordum.

"Hayır." dedi Umut. "Kanka Allah aşkına daha ne olsun? Lütfen daha bir şey olmasın! Vallahi lanet olsun bu hayat lanet olsun bu sevda!  Allah aşkına biraz sakin yaşayalım. Ne acelemiz var böyle?"

Umut'un konuşma şekline gülerken Salih konuşmaya başladı. "Akşam namazını camide kılmaya karar verdik." dedi Salih.

Burada bir cami vardı ama ses uzaktan geliyordu. "Nerede ki cami?" diye sordum.

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin