LİSE SAKİNLERİ SERİSİ

Od zeyneparada

1.4M 165K 50.2K

Romantik Komedi | Dram içeren bir kurgudur. Okurken kahkahalarla gülmek istiyorsan içeriye gir!! Lise Sakinl... Více

Tanıtım
1.Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
Duyuru
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
İkinci Kitap-1. Bölüm
İkici Kitap-2. Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-4 . Bölüm
İkinci Kitap-5 . Bölüm
İkinci Kitap-6. Bölüm
İkinci Kitap-7. Bölüm
İkinci Kitap-8. Bölüm
İkinci Kitap-9. Bölüm
İkinci Kitap-10. Bölüm
İkinci Kitap-11. Bölüm
İkinci Kitap-12. Bölüm
İkinci Kitap-13. Bölüm
İkinci Kitap-14. Bölüm
İkinci Kitap-15. Bölüm
İkinci Kitap-16. Bölüm
İkinci Kitap-17. Bölüm
İkinci Kitap-18. Bölüm
İkinci Kitap-19. Bölüm
İkinci Kitap-20. Bölüm
İkinci Kitap-21. Bölüm
İkinci Kitap-22. Bölüm
İkinci Kitap-23. Bölüm
İkinci Kitap-24. Bölüm
İkinci Kitap-25. Bölüm
İkinci Kitap-26. Bölüm
İkinci Kitap-27. Bölüm
İkinci Kitap-28. Bölüm
İkinci Kitap-29. Bölüm
İkinci Kitap-30. Bölüm
İkinci Kitap-31. Bölüm
İkinci Kitap-32. Bölüm
İkinci Kitap-33. Bölüm
İkinci Kitap-34. Bölüm
İkinci Kitap-35. Bölüm
İkinci Kitap-36. Bölüm
İkinci Kitap-37. Bölüm
İkinci Kitap-38. Bölüm
İkinci Kitap-39. Bölüm
İkinci Kitap-40. Bölüm
İkinci Kitap-41. Bölüm
İkinci Kitap-42. Bölüm
İkinci Kitap-43. Bölüm
İkinci Kitap-44. Bölüm
İkinci Kitap-45. Bölüm
İkinci Kitap-46. Bölüm
İkinci Kitap-47. Bölüm
İkinci Kitap-48. Bölüm
İkinci Kitap-49. Bölüm
İkinci Kitap-50. Bölüm
İkinci Kitap-51. Bölüm
Üçüncü Kitap - 1. Bölüm
Üçüncü Kitap - 2. Bölüm
Üçüncü Kitap - 3. Bölüm
Üçüncü Kitap - 4. Bölüm
Üçüncü Kitap - 5. Bölüm
Üçüncü Kitap - 6. Bölüm
Üçüncü Kitap - 7. Bölüm
Üçüncü Kitap - 8. Bölüm
Üçüncü Kitap - 9. Bölüm
Üçüncü Kitap - 10. Bölüm
Üçüncü Kitap - 11. Bölüm
Üçüncü Kitap - 12. Bölüm
Üçüncü Kitap - 13. Bölüm
Üçüncü Kitap - 14. Bölüm
Üçüncü Kitap - 15. Bölüm
Üçüncü Kitap - 16. Bölüm
Üçüncü Kitap - 17. Bölüm
Üçüncü Kitap - 18. Bölüm
Üçüncü Kitap - 19. Bölüm
Üçüncü Kitap - 20. Bölüm
Üçüncü Kitap-21. Bölüm
Üçüncü Kitap-22. Bölüm
Üçüncü Kitap-23. Bölüm
Üçüncü Kitap-24. Bölüm
Üçüncü Kitap-25. Bölüm
Üçüncü Kitap-27. Bölüm
Üçüncü Kitap-28. Bölüm
Üçüncü Kitap-29. Bölüm
Üçüncü Kitap-30. Bölüm
Üçüncü Kitap-31. Bölüm
Üçüncü Kitap-32. Bölüm
Üçüncü Kitap-33. Bölüm
Üçüncü Kitap-34. Bölüm
Üçüncü Kitap-35. Bölüm
Üçüncü Kitap -36. Bölüm
Üçüncü Kitap-37. Bölüm
Üçüncü Kitap-38. Bölüm
Üçüncü Kitap-39. Bölüm
Üçüncü Kitap-40. Bölüm
DUYURU
EMİR BERMA

Üçüncü Kitap-26. Bölüm

3.1K 332 69
Od zeyneparada

Herkese selam!

Ay biraz hüzünlü bir bölüm oldu ama sıkıntı değil bence sozjoskaosk

Sınavlarınız nasıl?

Benim meslek sınavlarım bitti, bu hafta da kültür sınavlarım var.

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.

^^^^^^^

Kaldırımın bir ucunda oturmuş sessizce onları dinliyordum. Ne yapacaklarını, o çocukların kim olduğunu konuşuyorlardı ve ben yorum yapmadan sadece dinliyordum.

"Gardaş bak! Mahalleye gidip, mahallenin çocuklarıyla konuşalım. Yoksa hiçbir türlü öğrenemeyiz!"

"Lan adamlar mahallenin çocuğunu dövüyor. Kimse gelip bir şey yapmıyor. Demek ki adamlar mahalleye yayılmış ve güçlüler."

"Mantıklı."

"Sizce kim olabilirler?"

"Elazığ'dan değillerdir." dedi Aydo. "Çünkü her mahallenin, her çocuğunu tanırım. Özellikle kavgaya girebilecek olanları."

"Bu adamlarla iletişime geçmenin yolu yok mu acaba?" diye sordum.

"Nasıl yani?"

"Birimiz aralarına sızıp öğrensek?"

"Nasıl sızacaksın pardon?" diye sordu, Emir.

"Şirin'in sızacağını kim söyledi?" dedi Sefa.

Emir gözlerini devirdi. "Aklından böyle bir şey geçiyorsa kendisi uygulayacağı içindir!"

"Yok öyle bir şey." dedi ve bana sinirle baktıktan sonra diğerlerine geri döndü.

Yarım saat sonra konuşmaları bitince oturduğum yerden ayaklandım. Sokağın sonuna doğru üçümüz ilerlerken durup Sefa'ya baktım. "Saat geç oldu. Bizimle gelmene gerek yok. Eve git." dedim.

"Tamam." dedi ve yanağımdan makas aldı. "Dikkatli olun."

"Allah'a emanet!" dedi Emir ve beraber eve doğru yürümeye başladık.

-------

Elimdeki notları okuya okuya merdivenleri çıkarken birine çarpmam ile geriye doğru sendeledim. Melih beni kot ceketimden tutup çekince dengemi sağlamış oldum. "Ay düşeceğim sandım!" dedim telaşla.

"Sınıfta çalışırsın! Niye yolda yürürken önüne bakmıyorsun?" diye sordu.

"Çünkü çok çalışmadım ve her anı değerlendirmeye çalışıyorum!" dedim.

"Şükür ki, çarptığın kişi bendim!" dedi ve yanımdan geçti. "Yoksa pert olmuştun şimdiye!"

Ona cevap vermeden yukarı çıkmaya devam ettim. Sınıfa hızla girip yerime oturdum ve notları okumaya devam ettim. "Sanada günaydın, Şirinem!" dedi alıngan bir sesle, Duygu. Hemen arkamı dönüp ona baktım.

"Günaydın." dedim kaşlarımı kaldırıp gülümserken.

"Yine gömülmüşsün ders çalışmaya."

"Çok çalışamadım ya!"

"Benim notlarıma da bakabilirsin!" dediğinde kafamı salladım. "Ben bayağı çalıştım ve artık not görmek istemiyorum."

"İnşallah yüksek alırsın!"

"Amin!"

En arkada defterini karıştıran Salih'in yanına ilerleyip Sefa'nın sandalyesini ona doğru çekip yanına oturdum. "Günaydın." dedim.

"Günaydın."

"Ne yapıyorsun?"

"Son bir tekrar yapacağım." dediğinde notlarımı masaya koydum.

"Son tekrarını bana anlatarak yapsan olur mu?" dediğimde, kafasını salladı.

Salih, konuyu bana anlatmaya başlamışken dikkatlice onu dinlemeye başladım. Yaklaşık beş dakika sonra sırayla geriye doğru çekildiğim anda kafamı kaldırdım beni çeken kişiye baktım. "Başka yok muydu benimkini almışsın?" diye sordu.

"Ya dur, ders çalışıyoruz!"

"Bende uyuyacağım. Sandalyemi ver!"

"Ya git benimkini al!" dedim ve kendimi Salih'e doğru ittirdim. "Sabah sabah asabımı bozma!"

Sandalyeyi tekrar tutup geri çekmeye başlayınca sinirle ona baktım ve hızla ayağa kalkıp sandalyenin üstüne çıktım. Sefa'nın saçına yapıştığım sırada hızla ellerimi tuttu.

"Zaten çok gerginim, beni delirtme çocuk!"

"Kızım saçımı bırak!" diye bağırdı. "Bak, bıraktın bıraktın, bırakmadın fena olur!"

Onu dinlemeyip devam ettiğim anda hızla saçıma yapışınca ağzımdan bir çığlık kaçtı. "Lan ayırsanıza şunları!"

"Sefa, bırak kızın saçını!"

Kendimi kurtarmak için çırpınırken hâlâ onun saçını çekmeye devam ediyordum. Sandelyeden düşeceğim anda Sefa bir eliyle hemen beni tutarken bende bir elimi ondan çekip ona tutunmuştum. Ayaklarım yere değdiği sırada arkadan biri beni tutup geriye çekince ikimizde birbirimizi bırakmış olduk.

"Normalde sevgililer birbirini öpüp koklarken bizimkiler birbirlerine dalıyor. Ecrah bir, Şifa iki!" dedi Mert.

Mert'in ellerinden kurtulup hızla sınıftan çıkıp lavaboya girdiğim sırada kızlarda gülerek arkamdan girdiler. "Ya ne manyaksınız!" dedi Sıla. "İlişkiye bak! Dövdünüz birbirinizi!"

"Sabah sabah sinirimi bozdu!" dedim saçlarımı düzeltirken.

"Bir sıra için miydi bu?" dedi gülerek, Selin.

"Ders çalıştığımı görüyordu!" dedim. "Başka sıraya otursa ölür müydü? Zaten az çalışmışım, moralimi bozdu iyice."

"Tamam, sakin ol!" dedi Ece. "O senin erkek arkadaşın!"

"Artık ezeli hasmım!" dedim ve saçlarımı düzelttikten sonra lavabodan çıkıp sınıfa girdik.

"Neredesiniz kızlar?" dedi hoca.

"Lavabodaydık." dedi Ece ve yerlerimize geçip oturduk.

"Hocam sınavımız var, çalışabilir miyiz?" diye sordu, Duygu.

"Çalışın." dedi hoca. "Hangi ders?"

"Matematik!"

"Kaçıncı ders?"

"Dört."

"Tamam, çok ses yapmayın!"

Notlarımı alıp defterimi açtım ve örnek yazdığımız soruları tekrar tekrar çözmeye çalıştım.

"Allah aşkına çalışmayın, psikolojim bozuluyor!" dedi Emrah.

Sinirle ona döndüm. "Öyle diyeceğine aç konulara bak! Sonra, notlarım çok düşük, diye küfür etme!" diye bağırdım.

"Bismillah!" dedi şaşkınca Emrah. "Kafayı yedi bu kız!"

Önüme döndüm ve çalışmaya devam ettim. "Yav böyle ders olmaz olsun!"

"Kesin kalacağım yav!"

"Bence çalışmak yerine kopya hazırlasak daha iyi olur!"

"Kopya hazırlamak yerine çalışsanız daha iyi olur!"

"Ya of! Girip çıkalım işte!"

Sınav saati gelip çattığında notlatara son kez bakıp heyecanla çantama koydum. "Çok stres yapıyorsun!" dedi sinirle, arkadan Sefa. "Zaten çalıştın niye bu kadar gerginsin?! Ayrıca beni bile dövdün, sınavdan sonra görüşeceğiz!"

Onu duymuyormuş gibi yaparak kalemlerimi hazır etmeye başladım. Aynı zamanda sırıtıyordum da. Bir anda kalkıp nasıl dövdüm ben bu çocuğu ya?

Hoca sınıfa girdi ve hemen kağıtları dağıtmaya başladı. İsmimi yazıp hemem soruları çözmeye başlamıştım. On soru sormuştu ve sadece birinde zorlanmıştım. Hoca sınıftan çıkıp kendisine çay getiren hoca ile konuşmaya başlayınca, boş boş kağıda bakan Emrah'a işaret verdim. Anlamayarak bana bakınca kağıdımı hızla ona uzattığımda o da aynı hızla alıp kağıdını bana verdi.

İsmini silip kendi ismimi yazdıktan sonra aynı soruları çözdüm. Son işlemi yaparken hoca yavaş yavaş kağıtları toplamaya başlamıştı. Emrah'a dönüp ismimi değiştirmiş mi, diye bakarken bana göz kırpıp kağıdı hocaya verdi.

Zil çalınca sesli bir nefes bırakıp kalemlerimi toplamaya başladım. "Hepsini çözdüm." dedi Emrah. "İyi geçti benim."

"Kes lan!" dedi Sefa. "Benimki olmasa avel gibi kalacaktın ortada!"

"He ya!" dedi Emrah. "Allah razı olsun bacım!"

"Sende çalış bir zahmet!" dedim.

"Allah nasip eder inşallah!" dediğinde gözlerimi devirdim.

"Benimde kağıdım boştu ama kimse bana yardım etmedi!" dedi Sefa, imayla.

"Hangi birinize çalış diyeyim!" dedi Salih.

"Niye yalan söylüyorsun Sefa?!" dedi Ceylin. "Yarısını benden baktın ya!"

"Çaktırma a sende!" dedi Sefa ve daha sonra onun yanaklarını sıktı. "Eyvallah iki gözüm!"

"Cumartesi yarışma var!" dedi stresle Umut. "Sadece bir gün kaldı!"

"Sen kazanırsın bence!" diyerek fikrimi söyledim.

Bizim okulu temsil edecek ses, Umut idi. Cumartesi de yarışma vardı ve oldukça heyecanlı görünüyordu. "Utançtan söyleyemezsem?" dedi telaşla.

"Kasma kendini!" dedi Mert. "Gözlerini kapat ve sadece biz varmışız gibi hisset!"

"Bak geleceksiniz değil mi? Beni yalnız bırakmayın Mertço?!"

"Ne zaman yalnız bıraktık?" dedi Buse.

Dirseğimi sıraya koyup elimi çenemin altına dayadım ve gülümseyerek onlara bakmaya başladım.

Cumartesi Günü...

Gençlik 23

Umut: Gençlik ben bir saat önceden yarışma alanına gideceğim. Haberiniz olsun.

Mertço: Tamam kanki.

Buse: Gidince haber et.

Emrah: Yarışma kaçta başlıyor. Ona göre çıkalım evden.

Umut: Akşam 20:00'de.

Feyza: Bu arada ben adresi bilmiyorum.

Şirin: Ben biliyorum. Buluşup beraber gideriz biz.

Feyza: Tamam.

Saat dört olmuştu ve ikindi namazımı kılmak için abdest almaya kalkmıştım. Odamdan çıkarken Emir'in lavabodan çıktığını gördüm. Hemen burnumu kapattığımda tersçe bana baktı.

"Of Emir!" diye bağırdım. "Ölüm mü s*çtın çocuk?!"

"Hep sen mi yapacaksın?!" dedi ve kafama vurup banyoya girdi. Lavabonun kapısını açık bırakıp peşinden banyoya girdim.

"Bugün gelecek misin sende?" diye sordum.

"Nereye?" diye sordu.

"Umut'un yarışması var!" dedim. "Saat sekizde başlıyor."

"Gelirim." dedi ve havluyla kendini kurulamaya başlayınca bende abdest almaya başladım.

Odama girip namazımı kıldıktan sonra elime telefonumu alıp mesaj var mı, diye kontrol ederken kızlarla olan grubumuzdan mesajlar olduğunu gördüm.

Dişi Pislikler

Berfin: Kızlar biz beraber buluşup gitsek olur mu?

Feyza: Öyle olacak diye konuştuk ya.

Berfin: Erkekler olmadan.

Duygu: Neden ki? Bir sıkıntı mı var?

Berfin: Ne alakası var? Kız kıza gideriz diye düşündüm.

Selin: Benim için sıkıntı yok. Orada buluşacağız zaten.

Buse: Saat kaçta evden çıkarız bu arada?

Ceylin: Parkta mı buluşacağız?

Şeyma: Parkta buluşalım, saat altıda.

Şirin: Altı erken değil mi?

Ece: Yok ya, anca gideriz. Yirmi dakika erken gitsek daha iyi olur.

Duygu: Tamamdır o zaman.

Dolabımı açıp ne giyebileceğimi düşündüm. Hava çok soğuk değildi ama serindi. Siyah kot pantolonumu, beyaz sweetimi ve siyah kot ceketimi dolabımdan aldım ve yatağa koydum.

Mutfağa girip annemin dün akşam yemeğine yaptığı etli tavayı dolaptan çıkardım ve ocağın üzerine koyup altını açtım.

"Emir!" diyerek seslendim. "Yemek yiyecek misin?"

Cevap vermeyince tekrar bağıracaktım ki mutfağa girdi ve sandalyeye oturdu. Çorabını giyerken aynı zamanda konuşuyordu. "Yerim." dedi ve ellerini saçlarından geçirip düzeltti.

İkimize de ayran doldururken, "Biz kızlarla ayrı gideceğiz. Sen Sefalarla git." dedim.

"Tamam." dedi ve önüne koyduğum ayrandan bir yudum aldı.

Yemeği ortaya koyup yemeye başladık. Yarım saat sonra sofrayı topladım ve odama girip kıyafetlerimi giyindim. Telefonumu ve cüzdanımı ceketimim cebine koydum. Spor ayakabbılarımı kapının önüne koydum ve giyinmeye başladım. İçeriye doğru, "Ben gittim!" dedim ve kapıyı çekip aşağıya ilerlemeye başladım.

Yazar Anlatımıyla...

Umut, yarışma salonuna gelmiş bir köşede oturmuş ve kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Şirin, parka ilerleyip salıncaklardan birine oturup arkadaşlarını beklemeye başladı. 

Emir, üzerini değiştirip evden çıktı ve Melih ile Ayberk'in oturduğu sokağa girip onlarla selamlaştı. "Şirinem nerede?" diye sordu, Melih.

"Onlar kızlarla ayrı gideceklermiş." dedi Emir.

İkiside kafasını salladı ve diğerlerinin gelmesini beklemeye başladılar. O anda elinde telefonla sokağa Ozan girdi. "Ulan bari yolda oynama!" dedi Ayberk. "Araba falan çarpacak, Allah korusun!"

"Selamünaleyküm!" dedi Ozan ve kaldırıma oturup oyuna devam etti.

"Aleykümselam!" dedi üçü, ona göz devirirken.

Kızlar, parkta buluşup otobüs durağına ilerlemeye başlamışlardı.

Erkeklerin hepsi sokakta buluşmuşken Sefa ortada yoktu. "Yav yine uykuya mı kaldı bu çocuk?" dedi sinirle Hazar.

"Biriniz arasın. Benim dakikam yok!" dedi Mert.

"Kesin yoktur, Mertço!" diyerek sokağa girdi, Sefa.

"Lan vallaha yok!"

"Şimdi çarpılacaksın, kes sesini!"

"Bu tip daha ne kadar çarpılabilir!"

"Benim tipime kurban ol lan sen!" dedi Mert.

"Umut, hangi şarkıyı söyleyeceğinden bahsetti mi?" diye sordu, Salih.

"Hayır." dedi Murat. "Ama duygusal bir şarkı söylerse, dayanamaz ağlarım."

"Kanka sana dokunsak ağlıyorsun!" dedi Kadir.

"Abartma."

"Kazanırsa ağlar mısın Kado?" diye sordu, Ayberk.

"Benim ağladığım çok nadir anlar vardır ve neden ağladığımı ben bile bilmiyorum." dedi Kadir. "Ben ağlamam, duygusal anları sevmiyorum zaten!"

"Lan sen, ölsek bile ağlamayacaksın!" dedi Sefa.

"Olabilir." dedi Kadir. Yanından geçtikleri bakkalın önünde durup, "Su alacağım, yavaşça devam edin. Geliyorum." dedi Kadir ve bakkala girdi.

Diğerleri yavaşça ilerlerken önlerini kesen kalabalık grup ile bir anda yerlerinde durdular. "Ne oluyor lan?" dedi Salih.

"Henüz bir şey olmadı!" dedi bir adam. "Olduracağız."

Hepsi kaşlarını çatmış karşılarındaki adamlara bakarken Kadir su içerek bakkaldan çıktı ve ilerlemeye başladı.

"Bizi takip edin!" dedi bir adam.

"Oldu paşam, başka emrin?" dedi Mertço.

"Siz bilirsiniz!" diyerek gülünce, hepsi dönüp arkasına bakmaya başladı.

"Kimsiniz lan siz?" dedi Sefa.

Adamlar gülerek ilerlemeye başladıklarında bizimkilerde onları takip etmeye başladı. Kadir, sokağa girdiği sırada fazla kalabalık olduğunu ve arkadaşlarının arada kalmış olduğunu görünce elindeki su yere düştü.

Kalabalığın peşinden sessizce ilerlemeye başladı. Adamlarla beraber bir depoya girdikleri sırada Kadir'in telefonunun çalması ile dışarıda kalmak zorunda kaldı.

Şeyma Arıyor...

"Efendim!"

"Nerede kaldınız? Yarım saate başlayacak!"

"Geleceğiz!" diyerek hemen telefonu kapattı. İçinde kocaman kötü his dolaşmaya başlamışken içeri girip girmemek arasında kalmıştı. Ya yardım çağıracaktı ya yardıma gidecekti.

Telaş ve korkuyla bunu düşünürken içeriye girmek için adımlamaya başlamıştı.

Yarışma başlamıştı ve kızlar heyecanla Umut'un sahneye çıkmasını bekliyorlardı. Umut, sahneye çıkmadan önce koltuklara göz atınca erkek arkadaşlarını göremeyince içinde kötü hisler var olmaya başlamıştı.

Umut'un ismi ve okulunun adı anons edilince irkilip kendini toparladı ve çekingen bir hâl ile ilerlemeye başladı. Herkes onu alkışlar iken tebessüm etmeye zorladı kendini.

Kadir, deponun kapısını açıp içeriye girdiği sırada gözleri ile gördüklerine inanamadı. Gördükleri karşısında tüyleri diken diken olurken yutkunmakta zorlanmaya başladı.

Arkadaşlarının hepsi yaralı bir şekilde yerlere savrulmuş hâlâ dayak yerken Sefa ve Ayberk ayakta zorla kalmış dövüşmeye çalışıyorlardı.

Ayberk, bir adama vururken üç adamdan darbe yiyordu. Hissedebildiği tek sağ eli kalmıştı ve onunlada önündeki adama yumruk atacağı sırada adam elini tutup ters çevirdi ve dirseğine yumruk attı. Ayberk, acıyla yerde kıvranırken adamlar hâlâ vurmaya devam ediyordu.

Sefa, üç adamla aynı anda baş etmeye çalışırken onlara katılan dördüncü adam ile işi daha da zorlaşmıştı. Arkadan kapana kısıldığında ayaklarını kaldırıp önündeki adama tekme attı. Bir diğer adam karnına sert bir yumruk geçirdiği an dizlerinin üzerine düştü ve ağzından kan süzülmeye başladı. Adamlardan biri son kez sırtına tekme attığı sırada yere uzanıp bayıldı.

Kadir, gözlerinden yaş aktığını hissedemiyordu. Arkadaşlarına doğru yaklaştığını sanıyordu ama yerinden kımıldayamıyordu. Adamlar deponun arka tarafından çıkarken Kadir kendini toparlamaya çalıştı ve adım atmaya başladı.

Arkadaşlarına daha çok yaklaştı ve onların kan içinde baygın hâllerini görünce dizlerinde derman bulamayıp yere düştü. Ağladığını dakikalar sonra fark ettiği an depoda bağırış sesi yankılandı. 

^^^^^^

Hoşça kalın kitapla kalın.

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

15.3K 8.2K 22
0546*** : Görüyorum, yaraların kanıyor. 0546*** : Bir ben görüyorum, bir beni görmüyorsun. 0546*** : Yaralarını sarmak istiyorum. 0546*** : İzin verm...
2.5K 353 8
Şimdi durun bir saniye lütfen. Gözlerinizi kapatın ve bir kafede olduğunuzu düşünün. Burnunuza vişneli brownie ile kahve kokusu doluyor. Sonra haya...
71.8K 7K 20
Unknown Gölge diye kaydet. » Stray Kids fanfic » Ana Ship(ler); HyunLix » Yardımcı Ship(ler); ChanChang » İçerik(ler); Shounen-ai, BL » Texting + Düz...
505 141 12
Tanrı'ya karşı gelecek kadar cesaretliydi Giray, peki cennet yüzlüsüyle ayrılışını kabul edebilecek miydi? "𝑇𝑎𝑛𝑟ı 𝑐𝑎𝑛ı𝑚ı 𝑎𝑙𝑠ı𝑛, 𝑐𝑒𝑛𝑛...