LİSE SAKİNLERİ SERİSİ

By zeyneparada

1.4M 164K 50.1K

Romantik Komedi | Dram içeren bir kurgudur. Okurken kahkahalarla gülmek istiyorsan içeriye gir!! Lise Sakinl... More

Tanıtım
1.Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
Duyuru
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
İkinci Kitap-1. Bölüm
İkici Kitap-2. Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-4 . Bölüm
İkinci Kitap-5 . Bölüm
İkinci Kitap-6. Bölüm
İkinci Kitap-7. Bölüm
İkinci Kitap-8. Bölüm
İkinci Kitap-9. Bölüm
İkinci Kitap-10. Bölüm
İkinci Kitap-11. Bölüm
İkinci Kitap-12. Bölüm
İkinci Kitap-13. Bölüm
İkinci Kitap-14. Bölüm
İkinci Kitap-15. Bölüm
İkinci Kitap-16. Bölüm
İkinci Kitap-17. Bölüm
İkinci Kitap-18. Bölüm
İkinci Kitap-19. Bölüm
İkinci Kitap-20. Bölüm
İkinci Kitap-21. Bölüm
İkinci Kitap-22. Bölüm
İkinci Kitap-23. Bölüm
İkinci Kitap-24. Bölüm
İkinci Kitap-25. Bölüm
İkinci Kitap-26. Bölüm
İkinci Kitap-27. Bölüm
İkinci Kitap-28. Bölüm
İkinci Kitap-29. Bölüm
İkinci Kitap-30. Bölüm
İkinci Kitap-31. Bölüm
İkinci Kitap-32. Bölüm
İkinci Kitap-33. Bölüm
İkinci Kitap-34. Bölüm
İkinci Kitap-35. Bölüm
İkinci Kitap-36. Bölüm
İkinci Kitap-37. Bölüm
İkinci Kitap-38. Bölüm
İkinci Kitap-39. Bölüm
İkinci Kitap-40. Bölüm
İkinci Kitap-41. Bölüm
İkinci Kitap-42. Bölüm
İkinci Kitap-43. Bölüm
İkinci Kitap-44. Bölüm
İkinci Kitap-45. Bölüm
İkinci Kitap-46. Bölüm
İkinci Kitap-47. Bölüm
İkinci Kitap-48. Bölüm
İkinci Kitap-49. Bölüm
İkinci Kitap-50. Bölüm
İkinci Kitap-51. Bölüm
Üçüncü Kitap - 1. Bölüm
Üçüncü Kitap - 2. Bölüm
Üçüncü Kitap - 3. Bölüm
Üçüncü Kitap - 4. Bölüm
Üçüncü Kitap - 5. Bölüm
Üçüncü Kitap - 6. Bölüm
Üçüncü Kitap - 7. Bölüm
Üçüncü Kitap - 8. Bölüm
Üçüncü Kitap - 9. Bölüm
Üçüncü Kitap - 10. Bölüm
Üçüncü Kitap - 11. Bölüm
Üçüncü Kitap - 12. Bölüm
Üçüncü Kitap - 13. Bölüm
Üçüncü Kitap - 14. Bölüm
Üçüncü Kitap - 15. Bölüm
Üçüncü Kitap - 16. Bölüm
Üçüncü Kitap - 18. Bölüm
Üçüncü Kitap - 19. Bölüm
Üçüncü Kitap - 20. Bölüm
Üçüncü Kitap-21. Bölüm
Üçüncü Kitap-22. Bölüm
Üçüncü Kitap-23. Bölüm
Üçüncü Kitap-24. Bölüm
Üçüncü Kitap-25. Bölüm
Üçüncü Kitap-26. Bölüm
Üçüncü Kitap-27. Bölüm
Üçüncü Kitap-28. Bölüm
Üçüncü Kitap-29. Bölüm
Üçüncü Kitap-30. Bölüm
Üçüncü Kitap-31. Bölüm
Üçüncü Kitap-32. Bölüm
Üçüncü Kitap-33. Bölüm
Üçüncü Kitap-34. Bölüm
Üçüncü Kitap-35. Bölüm
Üçüncü Kitap -36. Bölüm
Üçüncü Kitap-37. Bölüm
Üçüncü Kitap-38. Bölüm
Üçüncü Kitap-39. Bölüm
Üçüncü Kitap-40. Bölüm
DUYURU
EMİR BERMA

Üçüncü Kitap - 17. Bölüm

4.4K 482 267
By zeyneparada

Selam Millet!

Oylamayı ve yorum atmayı unutmayın.

Keyifli okumalar .

^^^^^^^

Emir Berma...

Adam bana şaşkınlıkla bakarken Helin gözyaşları içinde bakmaya devam ediyordu. Gözucuyla ona bakış atıp, bana alayla bakmaya başlamış olan adama çevirdim gözlerimi. "Benim adamımı, benden mi koruyorsun?" diye sorduğunda, bu sefer alayla gülen taraf ben oldum.

Ellerimi belime yerleştirdim. "Senin adamın benim umrumda falan değil. Gözlerim önünde birinin ölmesi, çok değerli psikolojimi etkiler. Sonra gidip psikolağa para veremem ben. Ben gideyim sonra öldür adamını."

"Emir." diye mırıldandı, Helin. Baygın bakışlarımı ona çevirdim.

"Seni koruyacağımı falan mı düşündün cidden?!" dedim ve güldüm. "Ablamı korumak için senin cesedine bakıp, çok değerli, psikolojimi bile bozarım ben."

"Tamam kes, laga lugayı!" dedi adam, sıkılmış bir tavırla. "Git başka yerde bekle sana da döneceğim şimdi."

Sırıtarak geri adım attım. "Çok dönme, başın döner." dedim ve son kez bana yalvaran gözlerle bakan Helin'e bakıp yanlarından ayrıldım.

Cidden onu kurtarmaya çalıştığımı falan mı düşünmüştü? Bu cidden çok komikti, hemde çok.

Ne derdi vardı bilmiyordum ama benim ablamın organlarını alıp satacaklarını söyleyen bir kızı sevsem bile kurtarmam. Varlığı umrumda değilken yokluğu gözümü kırpmama bile sebep olmaz.

"Semroşumu özledim yav!" dedim kendi kendime konuşurken. O anda aklıma gelen telefonum ile elimi hemen cebime attım. Ceplerimi karıştırdım ama telefonumu bulamadım. Yanıma almamış mıydım? Çantamda mı kalmıştı?

"Böyle de bir klişe olmaz aga!"

Bizi indirdikleri arabaya doğru ilerledim ve camdan içeriye bakmaya başladım. Telefonum koltuğun önünde duruyordu. Kapıyı açmaya çalıştığımda, arabayı kilitlemediklerini fark ettim. Arabaya binip sessizce kapıyı kapattım ve yere eğilip telefonumu aldım. O anda ön kapının açılma sesi geldi ve arabaya biri bindi. Doğrulmayıp varlığımı belli etmeden, dikiz aynasından beni görmeyecek bir şekilde kendimi koltuklara yasladım. Araba harekte etti ve daha sonra adam biriyle konuşmaya başladı.

"Geliyorum abi! Yok, Helin'i omzu yaralandı sadece o kadar. Şirin'in kardeşi elimizde. Onu elimize geçirmek için kardeşini kullanacağız. Ben ne bileyim abi, Helin, Şirin denen kızın organlarını almamız için diretti. Biz de düştük onun peşine, sanki başka biri yokmuş gibi. Bugünde Sefa denen şerefsizi sevdiği için Şirin'in ismini bize verdiğini öğrendim. Kızdım ona biraz. Az öncede Şirin'in kardeşine aşık olduğunu söyledi." Gözlerimi devirdim. "Gönlü pavyon olmuş yeminle. Sefa'dan nasıl vazgeçti onu anlamadım sadece. Neyse ne, konu bu değil abi. Ben şimdi geliyorum. Orkun abiye anlattıklarımı anlat. Ben gelince, Şirin'in kardeşi hakkında ne yapacağız diye kendim görüşeceğim. Hadi, eyvallah!"

Adam sonunda telefonu kapattığında Orkun denen, mafya babasının yanına gideceğimizi duymuştum. O adamın yüzünü görsem, buradan kurtulduktan sonra polise gitsem her şey çözülecekti ama eğer o adamı gördüğümü fark ederlerse beni yaşatmazlardı. Zaten adamın kardeşi, Orhan ve adamları hapse atılmıştı. Sıra Orkun denen şerefsizdeydi.

Bakıyordum da yine bunları içeri attıracak olan ben olacaktım.

Ne Sefa'nın çok iyi dövüşmesi, ne Salih'in mantıklı davranması, ne Mert abinin narin yüzü, ne alakaysa, ne de Hazar abinin kardeşinin onların yanında çalışıyor olması hiçbir işe yaramayacaktı ve yine biri hapse girecekse benim sayemde olacaktı.

Tıpkı günlüğü, aptal ablamdan önce, okuyup polise götürdüğüm gibi. O günlükte yazılan adreslerle şu an gideceğimiz adres varsa beni kolayca bulabileceklerdi. Yine kendi kendimi kurtarmıştım ya. Mükemmel bir insanım.

Araba hareket etmeyip durdu ve daha sonra adam aşağıya inince kafamı hafiften kaldırdım ve dışarıya baktım. Küçük bir eve gelmiştik. Etrafta kimse yoktu. Bunu fırsat bilerek hemen aşağıya indim ve dikkatlice eve doğru ilerledim. Telefonum çekip çekmediğine bakmak için ekranı açtım.

Çekiyordu.

Hemen Sefa abiyi arayıp telefonu kulağıma götürdüm. Cevap vermedi. Bir daha aradım. Cevap yok. Bir daha aradım. Yine cevap yok. Sinirle telefonu kulağımdan indirdim. Uyuyor olmalıydı. Derste kiminle telefonla uğraşacağını düşünürken aklıma Ozan geldi. O bilgisayardan ve telefondan oyun oynamayı severdi. Derste oynar mıydı bilmiyordum ama yinede denemekte fayda vardı. Ozan'ı arayıp kulağıma götürdüm ve saklanmak için evin yan tarafına girip duvara yaslandım. Ozan, cevaplandırmayıp meşgule atınca telefonunun elinde olduğunu anlayıp tekrardan aradım. Sürekli aradığımı gördüğünde acil bir şey olduğunu anlayacaktı. İnşallah oyunundan vazgeçip cevap verirdi. İki kere daha meşgule atınca öfkeyle ekrana baktım. Bu sefer beni biri arıyordu. Hemen sesi kısıp kimin aradığına baktım. Kadir'in aradığını gördüğümde, keşke aklı başında biri arasaydı, diyerek içimden geçirdikten sonra cevaplandırıp kulağıma götürdüm.

"Ne oldu?" dedi çok kısık sesle. "Ozan'ı sinir ettin, hoca telefonla oynadığını fark edip elinden aldı. Niye zırt pırt arıyorsun?"

"Aga başım dertte!"

"Dersteyken başın nasıl dertte oluyor? Matematik mi ders? O zaman kesin başın dertte."

"Okulda değilim kaçırıldım!"

Ozan Arslan...

Derste fazla sıkıldığımı fark ettiğimde etrafıma bakındım. Sefa, yine uyuyordu, Salih ve Şirin delice not alıyordu, Melih ucu olmayan kalemle sırayı deşiyordu, Berfin kalemini çevirerek dersi dinliyordu, Hazar dalgın bir şekilde dışarı bakıyordu. Gözlerimi Emrah'a çevirdiğimde aynı anda bana bakmaya başladı. Yer değiştirmek için işaret verdiğimde gözlerini devirdi ve kalkacağını belli ederek öne doğru eğildi. Hoca arkasını dönüp tahtaya yazı yazmaya başlayınca hemen yerlerimizi değiştirdik.

Alnımı sıranın ucuna yaslayıp dizlerimin üzerine telefonumu aldım ve yarım kaldığım aynı zamanda bir türlü geçemediğim oyunu açtım. Oyunu yarılamışken ekranda 'Emir' yazısı oluşunca meşgule atıp tekrar oyuna döndüm ama yeniden aradı. Kaşlarımı çatıp tekrar meşgule attım. Derste niye arıyordu ki? Tekrar arayınca hışımla kafamı kaldırdım.

"Ne oldu?" diye sordu, Ece.

"Emir arıyor durmadan." dedim sinirle. Hoca bir anda bana doğru gelmeye başlayınca hemen telefonumu saklamaya çalıştım ama o çoktan görmüştü.

"Ver o telefonu hemen bana." dediğinde oflayarak telefonu hocaya verdim. "Telefon getirmenize sesimiz çıkmıyor, üstüne üstlük son sınıf olduğunuz için okulda çıkarmanız görmezden geliniyor ama derste de bunu yapmayın yani!"

Hoca sitemle konuştuktan sonra sinirle sıraya vurup, Kadir'e baktım. "Emir'i ara." dediğimde, Şirin'in bakışları bana döndü.

"Emir ne alaka?"

"Beni aradı bir kaç kere." dediğimde, Kadir gizlice telefonunu çıkarıp Emir'i aradı.

Kadir Çakır...

En sevdiğim kankam, ruh eşim, aksiyon yoldaşımı aramak için telefonumu cebimden çıkardım ve Emir'i arayarak eğildim. "Ne oldu?" dedim cevaplandırdığı anda, çok kısık sesle. "Ozan'ı sinir ettin, hoca telefonla oynadığını fark edip elinden aldı. Niye zırt pırt arıyorsun?"

"Aga başım dertte!"

"Dersteyken başın nasıl dertte oluyor? Matematik mi ders? O zaman kesin başın dertte."

"Okulda değilim, kaçırıldım!" dediğinde aniden başımı kaldırdığımda hoca elimdeki telefonu görüp sinirle bana baktı.

"Daha az önce uyardım sizi!" dedi ve telefonumu almak için bana doğru yaklaştı. Mecburen aramayı sonlandırıp telefonu hocaya verdim. "Şimdi git müdürün odasına, ben derste telefonla oynadım, de."

"Hocam zaten telefonu alarak bir ceza verdiniz." diyerek beni savundu, Şirin.

"Az önce uyarmama rağmen çıkardığı için bunu yapıyorum." dedi hoca ve bana baktı. "Hadi!"

"O zaman bende çıkıyorum." dedi Ozan ve ayağa kalktı.

"Hayır. Sana çık demedim."

"Okulun ilk günü hepimizi uyarmışlardı. Bende uyarılmama rağmen çıkardığıma göre bende müdürün yanına gideceğim."

"Kendi başına neye karar veriyorsun sen, Ozan?!" dedi hoca sinirle. "Sen derste kalacaksın!"

Sesli bir nefes alıp ayağa kalktım ve sınıftan çıktım. Emir'i hemen aramam gerekiyordu. Ya da önce bizimkilere haber vermeliydim. Hangisi? Bizimkiler diye düşünerek koridorda olan yangın alarmı kutucuğunu kırıp çalmasını sağladım. Herkes aniden sınıflardan çıkınca duvara yaslanıp kollarımı göğsümde birleştirdim ve bizimkilerin çıkmasını bekledim. Dersimizde olan hoca hemen sınıftan çıkıp yangın merdivenine yöneldikten sonra bizimkiler yavaş yavaş çıkıp bana doğru gelmeye başladılar. Semra, telefonumu bana uzatınca elinden aldım.

"Niye çaldın zili?" diye sordu esneyerek, Sefa.

"Bir sıkıntı var!" dedim.

"Onu anladık zaten. Ne oldu?"

"Emir'e mi bir şey oldu?" dedi telaşla, Şirin.

"Evet tam olarak öyle." dediğimde, duvara kafasını yaslamış uyuyan Sefa aniden duvardan geri çekilip kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı.

"Ne olmuş lan?" dedi öfkeyle.

"Kaçırılmış!"

"Nasıl?!"

"Bilmiyorum." dediğim anda Sefa telefonunu çıkarıp ekrana baktı.

"Benide aramış lan." dedi ve hemen onu aradı. "Cevap vermiyor!" Tekrar aradı. "Yarabbi sabır ver!" dedi sakin kalmaya çalışarak.

Emir Berma...

Kadir, telefonu kapatınca kulağımdan indirip sinirle ekrana baktım. Bu çocuk benimle alay mı ediyordu? Öfkeyle bir süre telefona baktıktan sonra Melih'i aramak için rehbere ismini yazdım ama arkadan birinin bana dokunmasıyla irkilip hızlıca arkama baktım. Helin'e sıkan adam bana anlamayarak bakarken ben sıkıntıyla bakıyordum. Elimden hemen telefonu alıp yüzüme yumruğu geçirdiğinde kendimi yerde buldum. Kolumdan tutup sürükleyerek başka bir yöne çekmeye başladı beni. Elimle yüzümü tutarken mecburen onun peşinden gidiyordum. Bir süre yürüdükten sonra geniş bir alanda ateşin ortasında toplanmış adamları gördüm. Beni onların ortasına doğru itince dizlerimin üzerine düştüm. "Hırpalayın şunu biraz!"

Adam yanımızdan ayrılırken dizlerimin üzerine çökmeyi bırakıp ayağa kalktım ve montumu çıkarıp, başımı sağa sola yatırdım. Adamlar gösterdiğim bu cesarete gülerlerken biri ayağa kalktı. "Bence şov yapacağına kork!"

"Ben, Allah'tan başka kimseden korkmam!"

Sefa Ayves...

Emir, telefonlarımıza cevap vermeyince içimde bir tedirginlik oluşmuştu. Tüm okul aşağıdayken bir tek biz içerideydik. Şirin'in aşağıya indiğini gördüğümde hemen onu takip etmeye başladım. Bir kat inip 11/A yazan sınıfa girdi. Arkasından girdiğimde Yağmur denen o kızın sınıfın içinde volta attığını gördüm.

"Neden sınıftasın?!" diye sordu Şirin.

"Size ne?!" dedi ve telefonundan birini arayarak kulağına götürdü. "Aç be kızım!"

"Helin'i mi arıyorsun?!" Şirin'in konuşması üzerine, Yağmur ona terçe bakıp cevap vermedi. Yağmur arka sıraya doğru söylenerek yürürken, Şirin'in aşırı sinirlendiğini fark etmiştim ve onu tutmak için hamle yaptığımda elini kaldırıp buna engel oldu. Öndeki sıranın üzerine çıkıp diğer sıralara basarak Yağmur'un yanına ulaştığında, Yağmur telaşla ona bakarken ben elimle yüzümü sıvazladım. Ne olacaktı bu kızın sıralardan atlamaları?

"Emir kaçırılmış!" dediğinde Şirin, Yağmur gözlerini büyütüp şaşkınca ona baktı.

"Nasıl ya?!" dedi Yağmur ve sıraya oturdu. "En son Helin, bileğini burktu diye onunla ilgilenmişti. Beraber mi gittiler acaba?!"

"Ya ona ne Helin'in bileğinden?!" dedi Şirin, sinirle ve bana baktı. "Delireceğim!"

"O esnada adamlar Emir'i tutmuş olmalı!"

"Nereye gittiklerini biliyorsan bizi götür!" dedim.

"Saçmalama! Sen kimsin ki?!" dediğinde kaşlarımı çattım.

"Emir'den hoşlanıyorsun gibi gözüküyordun. Ya orada onun canına kıyarlarsa?!"

Yağmur bir süre ikimize de baktı ve daha sonra sesli bir nefes aldı. "Eğer yerini söylersem beni öldürürler."

"Kızım sizin ne işiniz var o adamların yanında? Aklınız mı yok aga?!" diyerek sinirle konuştum.

"Bu seni ilgilendirmez!" dedi ve ayağa kalktı. "Beni rahat bırakın."

Şirin, ona sinirle bakmaya devam ederken, üzerine atlayacağını anlayıp hızla onlara yaklaştım ve kollarını tutup hareket etmesine engel oldum. "Çık sınıftan!" dedim, Yağmur'a doğru. Yağmur, sınıftan çıktıktan sonra Şirin'i sıradan indirdim. "Başlayacağım senin sıradan atlamalarına!"

Ellerimi ittirip konuştu. "Şu an sinirlenmen gereken kişi ben değilim!" dedi ve sınıftan çıktı.

"Benim gibi çabuk sinirleniyorsun artık ve kendine zarar vermenden korkuyorum." dediğimde durup bana doğru döndü.

"Korkmaman için kendime zarar vermem o zaman." dediğinde kaşlarımı çattım.

"Sırf ben korkarım diye mi? Sen cidden dayaklıksın!" dediğimde dirseğiyle karnıma vurdu ve aşağıya inince bende peşinden indim.

Bizimkileri görememiştik. Bir köşede geçip herkesin yavaş yavaş içeri girmesini izlerken gözüm bahçe kapısına kaydı. Bizimkiler ikişer ikişer kaçıyorlardı. Şirin'in elini tutup hızla oraya yöneldim ve hemen kapıdan çıktım.

"Ne yapıyoruz şimdi?!" diye sordu Hazar.

"Nerede olduklarını bilmiyoruz ki."

"O zaman polise gideceğiz."

Emir Berma...

Ayakta durmuş adamların bana bir hamle yapmasını bekliyordum. Karşımda dikilen adam bana gülerek baktıktan sonra yüzü ciddi bir hâl alınca bana vuracağını anladım. Elini yumruk yapıp yüzüme vuracağı sırada geriye doğru eğilerek buna engel oldum. Adamın yumruğu boşa giderken, yumruğunu tuttum ve sertçe kendime çekip adamın bacak arasına tekme attım. Acıyla kendini yere atıp inlemeye başlayınca diğer adamların ayaklandıklarını gördüm. Bir adam hızla beni arkamdan sararken bir diğeri bana vurmak için karşıma geçmişti. Ona fırsat vermeden arkamdaki adamdan destek alarak ayaklarımı yerden keserek karşımdakinin karnına güçlü bir tekme attım. Adam adeta uçarak göz açımdan çıkınca arkamdakinden kurtulmak için ağırlığımı onun üzerine verdim ve ikimizde yere düştük. Adamın üstünden kalkıp kafasına tekme attıktan sonra beni tutmak için gelen adamın kolunu ters çevirip diğer taraftaki adama tekme attım. Kolunu ters çevirdiğim adamın karnına dizimi geçirip iki büklüm olmasını sağladıktan sonra yüzüne yumruk attım. Karşımda iki tane adam durmuş bana şaşkınca bakarlarken ben ise güldüm.

"Demek ki ne oldum değil, ne olacağım diyecekmişsin!" dedim. "Halt oldunuz!"

Şirin Berma...

Hepimiz karakola gelmiştik ve her zaman bizimle ilgilenen polis yanımıza gelip bizi dinlemişti. Çekmeceden Helin'in günlüğünü çıkarıp adreslerin yazdığı sayfayı açtı. "Beş adres var. Hepsine teker teker bakarsak vakit kaybı olur. Dağılacağız."

"Tamam." diyerek hepimiz onayladık.

"Belki bu sefer Orkun denen adama ulaşabilirdik." dedi Buse.

"Çok iyi korunduğuna eminim." dedi polis. "Siz okulunuza dönün çocuklar. Ben her adrese ayrı ekip göndereceğim."

"Hayır!" diyerek karşı çıktı, Sefa. "Bende Emir'i kurtarmak için bir şeyler yapmak istiyorum!"

Emir'e ne kadar laf söyleyip, ikisi tartışsada onu çok sevdiğine emindim.

"Çok iyi dövüşmen bir işe yaramaz, çocuk." dedi polis. "Eline silah alıp birini öldürebilir misin?"

Gözünü kırpmadan polise bakmaya devam ederken, polisin haklı olduğunu düşünmeye başlayacaktım ki, Sefa konuşmaya başladı. "Benim silahım bileğim ve bileğim bu işte yenilirse birini öldürmek yerine kardeşimi kurtaracağım diye ölürüm."

Gözlerini kırpıştırdı ve Melih'e baktı. "Aydo'ya söylediğim şeylerin bir yandan yanlış olduğunu yeni anladım. Bir bıçağın önüne kardeşi için atılması yerine onu kurtarmasını söylemiştim ama işler öyle değilmiş. Onu kurtarmaya bileğim yetmezse yaşatmak için her şeyi yaparım."

Melih, Sefa'nın omzuna dokunduğunda bende elini tuttum. Emir için, kardeşim için, böyle düşünmesi beni çok mutlu ederken bunları düşünmesine sebep olan olay için çok üzgündüm.

"Bende geleceğim." dedi polise doğru, Sefa.

"Güzel konuştun ama ölmek çare değil, evlat. Aydo, her kimse ona söylediğin şeyler çok mantıklı. Bir silahın önüne atlamak yerine, kardeşini kurtarsan daha iyi olur. Ölüm diyerek yola çıkarsan, ölürsün."

"Ölüm diyerek dünyaya gelmedik mi polis amca?" dedi Umut. "Ve yolun sonunda ölmeyecek miyiz?"

Polis gülümsedi. "Amenna." dedi ve kaşları havalandı. "Hepinizde çok cesaret var ama bazen bu işe yaramaz. Ben sizi oraya gönderip yaralanmanıza müsaade edemem. Okula dönün."

"Peki." diyerek onayladı Sefa ve arkasını dönerek uzaklaştığında bizlerde onu takip ettik. Karakoldan çıktıktan sonra durdu. "Ben Emir'i kurtarmadan hiçbir yere gitmem. Zaten ders dinlediğim yok. Ayrıca gitmezsem Emir bana trip atar. Hayran kitlemde düşüş olsun istemiyorum."

Sefa'nın söylediklerine gülümsemek istedim ama kardeşimin şu an ne durumda olduğunu bilmediğim için tepki veremiyordum. Gözlerim Selin'e kaydığında bana karşı bakışlarının farklı olduğunu fark ettim. Ona anlamayarak baktığımda gülümseyip göz kırptı. "Selin!" diyerek konuştuğumda herkesin bakışları önce bana daha sonra ona döndü.

"Emir'in iyi olduğuna eminim."

"İnşallah." dedi üzgünce Semra. Omzuna kolumu atıp onu kendime çektim.  

"Ben gidip hemen evden motorumu alacağım. Gelecek olan var mı?" diye sordu Sefa.

"Boş beleş sorular sorma." dedi Salih.

"Aga ya motorum yok, babamda yenisini almıyor! Cidden sinirim bozuldu." dedi Mert.

"Motor alması kolay!" dedi Selin. "Sen önce motora binme korkunu yen!"

"Özel güçlerin falan varsa söyle!" dedi Mert.

Selin güldü. "Hislerim her zaman çok kuvvetlidir."

Gözlerimi Sefa'ya çevirmek istemiştim ama onun yanımızdan ayrıldığını gördüm. "Biz gelmiyor muyuz?" diye sordu Ceylin.

"Kız Ceylin sen nereye?!" dedi onun yanağını sıkan Kadir.

"Bende kavga etmek istiyorum."

"Olmaz öyle şey. Allah'ın Almanyalısına vurdurtmayız biz."

"Ben vuracağım." dedi Ceylin.

"Bacım sen kavgayı falan boş ver. Sana verdiğimiz duaları ezberliyor musun sen?" dedi Melih.

"İhlâsı ezberledim." dedi övünerek Ceylin.

"Diğerlerini ezberle. Daha namaz kılacaksın." dedi sevinçle Sıla.

"Çok heyecanlı." dedi Ceylin, yerinde zıplarken.

Gülümsemek istedim.

Ama olmadı...

Emir Berma...

Kalan son iki adam bana sinirle bakarken artık onları da vurup defolup gitmek istiyordum şuradan. Çok sıkılmıştım ve benden bu kadardı. Orkun denen şerefsizi de polisler bulsundu. Her şeyi ben mi yapacaktım sonuçta? Supermenim sanki!

"Bak beni yormayın." dedim. "Kendinizi tokatlayın işte."

"Canına mı susadın?"

"Of başlatma suyundan! Zaten susadım." dediğimde adamlar bana tuhaf tuhaf bakmaya devam ederlerken gözlerimi devirdim ve arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Arkamı döndüğümde peşimden gelmediklerini fark ettim. Kimseye görünmeden yola çıktım ve yürümeye başladım. Arkadan gelen araba sesini duyduğumda dönüp arkama baktım. Araba yanımda durdu ve camı açıldı. Helin, binmem için işaret verirken kaşlarımı çattım.

"Ben anlamıyorum. Sen neden bir türlü ölmüyorsun?!" dediğimde gözlerini devirdi.

"Ecelim gelmedi demek ki." dedi ve yan taraftaki kapıyı açtı. "Hadi bin!"

"Neden beni kurtarmaya çalışıyorsun?!" diye sordum, yan tarafa binerken.

"Sana aşık olduğumu söylemiştim." dedi arabayı sürmeye başlarken.

"Bu kadar çabuk mu? Ne ara Sefa'dan vazgeçtin?"

"Ben Sefa'dan zaten vazgeçmiştim. Sadece benden başkasını bu kadar çok sevmesi zoruma gitti. O beni çok sevmişti, Emir. Şimdi ise Şirin'i, beni sevdiğinden daha çok sevmesi canımı acıttı. Şirin'i kaçırmak için senin üzerinden planlar yapıyorduk ve o anda senden etkilenmeye başladım. Hiç olmaması gereken anda. Yağmur da senden hoşlanıyor biliyorsundur belki de. Bu yüzden seninle ilgilenmemeye çalıştım ama bugün bileğim burkulduğunda bana yardımcı oldun ve ben sana aşık oldum."

"Kızım çok açık sözlüsün yav!"

"Doğrudur."

"Ee ne zaman iyi olmaya karar veriyorsun?"

"Hiçbir zaman iyi olmayacağım. Ben kötülüğü seçtim. İyiler kaybeder, Emir."

"Tek taraflı düşünme." dediğimde anlamayan bir yüz ifadesi oluştu yüzünde. "İyiler dünyada kaybeder ama diğer dünyada kazanır. Ben, tek dünya hayatım için savaşmıyorum. Bu dünyada kazanacağım diye öbür dünyamı mahvedemem."

Bir anlık dönüp bana baktı ve daha sonra yola bakıp gülümsedi. "Sefa'ya benziyorsun." dediğinde gülümsedim.

"O da içten içe bana hayran. Söylemiyor ama kerâta." Güldü. "Araba kullanmayı biliyorsun demek ha?"

"Evet, on sekiz olduğumda ehliyet alacağım."

"Yolda polis tutmasın bizi?"

"Cezaya verebilecek param var, merak etme."

Sessiz kaldım. Bir süre onu inceledim ve aklıma gelen ilk şey ablamın odasında bulduğum mektup oldu. O gün Helin'e o kadar çok üzülmüştüm ki... "Ayberk." diyerek konuşmaya başladım. "Seni taciz ettiğini yazmıştın mektuba!"

Güldü.

Seslice güldü.

Kahkaha attı.

Anlam veremedim.

Sadece baktım ve gülmeyi kesmesini bekledim.

Sustu.

Konuşmadı.

Dudaklarını araladı ve kısa bir süre bana bakıp tekrar yola döndü.

"Ayberk beni taciz etmedi." diyerek konuşunca şaşkınca ona baktım. "Hepsi yalan, uydurma, blöf. Orkun abiyle plan yapmıştık. Artık sürekli onların yanında olmam gerekiyordu. Onların adamıydım ve göz bebekleriydim. Birkaç gün aileme uzak, soğuk kaldım. Oyunun bir parçasıydı hepsi. Sonra o mektubu yazdım. Ayberk'in tabi haberi yok bundan. Sırf intihar etmemin bir sebebi olsun diye. Ama abim Sefa'yı suçlamış hep. O mektubu okumadığı için Sefa'yı suçlamış. Gerizekalı ablan mektubu almış ve salak gibi okumamış. Bir kez daha nefret ettim ondan."

"Ablam hakkında düzgün konuş!" dedim sinirle. "Ayrıca o da sana bayılmıyor."

"Konuşma! Beni dinle." dedi ve sakince devam etti. "Ayberk öğrendi. Ağladı, üzüldü. Neden, biliyor musun? Çünkü ikinci defa 'kardeşim' dediği insanlardan uzaklaştırdım onu. Ayberk hiçbir zaman bana aşık değildi. Onunla tanıştığımda çok üzgündü. Annesi yatalak ve kardeşleri var. Onlara bakması gerekiyordu. Orkun abinin adamı yaptım onu da. Arkadaşlarından uzaklaşması için önce Sefa ile arasını bozmam gerekiyordu ve bunu başardım. Daha sonra yakın arkadaşının sevdiği kıza asıldı diyerekten diğerleri arasını bozdu. Tek kaldı ve bize muhtaç oldu. Onu kötü yapmaya çalıştım. Oldu gibi ama sanki olmadı da."

"Sen ne adi-"

"Kes!" diye bağırdı. Arabayı hızlı kullanmaya başlayınca, takmadığım, emniyet kemerini taktım. "Sonra, beni taciz etti yalanıyla daha fazla uzaklaştırdım herkesten. Sevmedi kimse onu. Yalnız kaldı. Bize daha çok ihtiyaç duydu. Ayberk benim eserim."

"Çok güzel eser. Müzeye koyda turistler fotoğraf çekilsin!" diye bağırdım sinirle. "Ayrıca yavaşla!"

"Bana bağırmayı kes!" diyerek o da sesini yükseltti. "Kötü olmaktan hiçbir zaman pişmanlık duymayacağım. Bu hikayenin sonunda beni kurtarın diye kimseye yalvarmayacağım!"

"Yavaşla!"

"İçimde ufacık iyilik bile olmayacak. Ben yine, ben olacağım. Helin olacağım ve asla pişman olmayacağım!"

"Yavaşla dedim sana!"

"Televizyonda veya bir kitabın sayfaları arasında değiliz, Emir! Hikaye sonunda iyi olmayı tercih etmeyeceğim! İyi biri varsa o da Ayberk! Kötülüğün içindeki iyilik olan Ayberk!"

"Şu arabayı hemen durdur!"

"Beni anladın mı, Emir?"

"Seni anlamıyorum, arabayı durdur!"

"Seni sevmem saçma mı geliyor?!"

"Evet, hemde çok!"

"Kötüler de sever!" dedi ve güldü. "Ama ihanet etmeyi!"

"Kes sesini, durdur şunu!"

"Seni seviyorum ama illaki sana da ihanet edeceğim, Emir!"

"Senin bana ihanet etmen umrumda olmaz!"

"Sevemez misin beni? Sefa'nın beni sevdiği gibi sevemez misin?"

"Hayır! Ben seni sevmem!"

Daha fazla hızlandı.

"Neden?!"

"Başkasını seviyorum ve seni her zaman iğrenç biri olarak hatırlayacağım!"

Gaza yüklendi.

"Hatta seni iki gün sonra hatırlamayacağım!" diyerek devam ettim. "Adını bile unutacağım! Sana dair hiçbir şey kalmayacak bende!"

"Emin misin?!" dedi ve yoldan çıktı araba. "Oysa seni Sefa'ya benzetirken, beni onun gibi seveceğini bile düşünmüştüm!"

"Saçmalamayı kes-" dememe kalmadan ne olduğunu anlamadan uçtuğumu hissettim sanki...

^^^^^^

Ne oluyor ya?

Ne yapıyor bu yazar?

İki üç gün bölüm atmayinca aşıyor kendini oakaoakoakaos

Diğer bölüm ne zaman gelir bilmem ama 25 temmuz olabilir belki bakarız hayırlısı

Hoşça kalın kitapla kalın 💞

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 62.1K 76
SERİNİN İKİNCİ KİTABIDIR!!! -TAMAMLANDI- Ela: Şşt şekerim benim! Ela: Seni kırtlarım yerim! Ela: Of of yarim yarim! Ela: Dayanamam yandım bittim!! ...
77.8K 8.8K 23
BBYA: Hayatıma nasıl girdiğini bilmiyorum ama, iyi ki girmişsin, karşılıksız olsa da...Seni seviyorum.
96.3K 8.6K 29
#tamamlandı. | kısa hikâye | texting Hasta bir kızın tek umudu, telefonun diğer ucundaki sevgilisiydi. Peki bu yaşaması için yeterli mi? ○●○ Papatya:...
1.7M 141K 50
Sedef: Allah yamultmuş zaten seni, bir de ben dokunmayayım Demir: Dikkat et de Allah'ın yamulttuğu bu kişiyle konuşurken sen yamulma Demir: Sonra çok...