LİSE SAKİNLERİ SERİSİ

By zeyneparada

1.4M 164K 50.1K

Romantik Komedi | Dram içeren bir kurgudur. Okurken kahkahalarla gülmek istiyorsan içeriye gir!! Lise Sakinl... More

Tanıtım
1.Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
Duyuru
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
İkinci Kitap-1. Bölüm
İkici Kitap-2. Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-4 . Bölüm
İkinci Kitap-5 . Bölüm
İkinci Kitap-6. Bölüm
İkinci Kitap-7. Bölüm
İkinci Kitap-8. Bölüm
İkinci Kitap-9. Bölüm
İkinci Kitap-10. Bölüm
İkinci Kitap-11. Bölüm
İkinci Kitap-12. Bölüm
İkinci Kitap-13. Bölüm
İkinci Kitap-14. Bölüm
İkinci Kitap-15. Bölüm
İkinci Kitap-16. Bölüm
İkinci Kitap-17. Bölüm
İkinci Kitap-18. Bölüm
İkinci Kitap-19. Bölüm
İkinci Kitap-20. Bölüm
İkinci Kitap-21. Bölüm
İkinci Kitap-22. Bölüm
İkinci Kitap-23. Bölüm
İkinci Kitap-24. Bölüm
İkinci Kitap-25. Bölüm
İkinci Kitap-26. Bölüm
İkinci Kitap-27. Bölüm
İkinci Kitap-28. Bölüm
İkinci Kitap-29. Bölüm
İkinci Kitap-30. Bölüm
İkinci Kitap-31. Bölüm
İkinci Kitap-32. Bölüm
İkinci Kitap-33. Bölüm
İkinci Kitap-34. Bölüm
İkinci Kitap-35. Bölüm
İkinci Kitap-36. Bölüm
İkinci Kitap-37. Bölüm
İkinci Kitap-38. Bölüm
İkinci Kitap-39. Bölüm
İkinci Kitap-40. Bölüm
İkinci Kitap-41. Bölüm
İkinci Kitap-42. Bölüm
İkinci Kitap-43. Bölüm
İkinci Kitap-44. Bölüm
İkinci Kitap-45. Bölüm
İkinci Kitap-46. Bölüm
İkinci Kitap-47. Bölüm
İkinci Kitap-48. Bölüm
İkinci Kitap-49. Bölüm
İkinci Kitap-50. Bölüm
İkinci Kitap-51. Bölüm
Üçüncü Kitap - 1. Bölüm
Üçüncü Kitap - 2. Bölüm
Üçüncü Kitap - 3. Bölüm
Üçüncü Kitap - 4. Bölüm
Üçüncü Kitap - 5. Bölüm
Üçüncü Kitap - 6. Bölüm
Üçüncü Kitap - 8. Bölüm
Üçüncü Kitap - 9. Bölüm
Üçüncü Kitap - 10. Bölüm
Üçüncü Kitap - 11. Bölüm
Üçüncü Kitap - 12. Bölüm
Üçüncü Kitap - 13. Bölüm
Üçüncü Kitap - 14. Bölüm
Üçüncü Kitap - 15. Bölüm
Üçüncü Kitap - 16. Bölüm
Üçüncü Kitap - 17. Bölüm
Üçüncü Kitap - 18. Bölüm
Üçüncü Kitap - 19. Bölüm
Üçüncü Kitap - 20. Bölüm
Üçüncü Kitap-21. Bölüm
Üçüncü Kitap-22. Bölüm
Üçüncü Kitap-23. Bölüm
Üçüncü Kitap-24. Bölüm
Üçüncü Kitap-25. Bölüm
Üçüncü Kitap-26. Bölüm
Üçüncü Kitap-27. Bölüm
Üçüncü Kitap-28. Bölüm
Üçüncü Kitap-29. Bölüm
Üçüncü Kitap-30. Bölüm
Üçüncü Kitap-31. Bölüm
Üçüncü Kitap-32. Bölüm
Üçüncü Kitap-33. Bölüm
Üçüncü Kitap-34. Bölüm
Üçüncü Kitap-35. Bölüm
Üçüncü Kitap -36. Bölüm
Üçüncü Kitap-37. Bölüm
Üçüncü Kitap-38. Bölüm
Üçüncü Kitap-39. Bölüm
Üçüncü Kitap-40. Bölüm
DUYURU
EMİR BERMA

Üçüncü Kitap - 7. Bölüm

4.4K 534 359
By zeyneparada

Herkese Merhaba!

Yine günlerden cumartesi ve yine 12/A pislikleri!

Meslek sınavlarım bitti.
Temel Hukuk: 70. Ekonomi: 49. Muhasebe daha belli olmadı. Üç saatlik sınavdı yav, elli alayım inşallah amin.

Bu bölüme lütfen bir sürü satır arası yorum yapar mısınız? Yorumları okumayı ve cevap vermeyi çok seviyorum.

Medyada ki şarkıyı açmayı unutmayın :)

Oylamayı unutmayın 💕

Keyifli okumalar.

••••••

Sinirli yüz ifademi ortadan kaldırıp, yerine arsızca bir ifade bıraktım. "Sanırım bunu ben sormalıydım." diyerek konuştum. "Hazır mısın?" Kaşlarımı kaldırarak bir kaç saniye ona baktım. Yüz ifadesi 'çekemiyormuş' gibi bir hâl alınca sırıtıp, cevabını beklemeden içeri girdim.

Emir, yanımızdan ayrılıp arkadaşlarının yanına giderken, Sefa ve bende binaya girip sınıfa çıkmaya başladık. Merdivenlerde, Sefa beni duvar kenarına atmıştı ve kimse bana çarpmasın diye resmen kendini bana siper etmişti. Bu hâline güldüm. "Neden gülüyorsun kızım?" dedi, çirkefçe.

"Hiç!" dedim ve gülmeyi kestim. Gözlerini devirdi. Koridorda ilerleyerek sınıfa doğru gidiyorduk ki, 12/B'den, Irmak çıkıp bize baktı.

"Geçmiş olsun." dedi, büyük bir bıkkınlıkla. Sanki zorla demek zorundaydı! Nazikçe gülümsedim sadece.

"Nasılsın Sefa?" diyerek konuştu Irmak.

"İyi." dedi Sefa ve koluma girerek sınıfa doğru ilerleri. İçeri girdiğimde Ozan, Selin, Mert ve Semra vardı.

"Günaydın!" diyerek bağırdığımda hepsi bize bakmaya başladı.

"Şirinem gelmiş!" diyerek bağırdı Ozan ve oturduğu yerden kalktı.

Mert, şaşırmış gibi baktıktan sonra hızla bana doğru geliyordu ki, Sefa önüme geçti. "Yavaş ol oğlum!" diye bağırdı Sefa. "Omzu darbe almamalı!"

"Yav omzuyla ne işim var benim? Ben ne yapayım omzunu?!" dedi Mert ve onu iterek yavaşça bana sarıldı. Geri çekilip, hiç bir şey demeden yerine oturdu. "Hiç özlememişim."

Söylediği şey ile kaşlarımı kaldırdığımda, "Şaka şaka." dediğinde yarım ağız sırıttım ve diğerleri ile sarıldıktan sonra sırama oturdum. Ah, ne çok özlemişim ya!

İçimden de 'inşallah bugün omzuma bir şey olmaz' diyerek dua ediyordum. Ağır darbe almamam gerekiyordu. Sefa zaten benden daha dikkatli davranıyordu. Elleri cebinde başımda dikilmiş etrafına bakıyordu. "Otursana." dediğimde kafasını sallayıp, Umut'un yerine, bir öne oturdu.

"Ee özledin mi beni?" diye sordu.

"Hayır." dediğimde omuzlarını dikleştirip, alınmış bir şekilde bana baktı. "E özletmedin ki! Her gün geldi!"

"Ben gözlerimi senden ayırdığımda bile seni özlüyordum." diyerek ayağa kalktı ve tripli bir şekilde sınıftan çıktı.

"Birazdan tekrar döner." dedi Ozan gülerek. Bende ona gülerek karşılık verdim.

Sınıf yavaş yavaş dolarken, hepsi gelip önce bana sarılıyordu ve daha sonra yerlerine oturuyorlardı. Sonunda ders başladığında hocanın gözleri beni buldu. "Gelmişsin." dedi gülümseyerek ve bana doğru yaklaştı.

"Evet, sonunda döndüm." dedim. Diğerleri kendi arasında konuşmaya başlamışlardı bile.

"Nasılsın? Ağrın var mı?"

"İyiyim, ağrım yok."

"Doktor ne dedi? Okula dönmen doğru mu?"

"Okula dönebilmemi söyledi ama omzuma dikkat etmem gerekli. Darbe veya bir şeyler taşımamam gibi..." diyerek açıklama yaptım.

"Dikkatli ol. Ufak bir ağrı bile olursa hemen aileni ara, eve git. Geçmiş olsun."

"Teşekkür ederim, hocam." dedim gülümseyerek.

Hoca arkasını dönüp giderken Umut ve Ozan'ın kağıt savaşı yaptığını gördüm. Ama bu normal bir kağıt savaşı değildi. Kağıdı emip sonra tükürüyormuş gibi birbirlerine atıyorlardı. Bu görüntüye şaşırırken hocanın bağırma sesi geldi kulaklarıma.

(İdo ve benim özel kağıt savaşımızdır bu osnakwwkapwkwos)

"Siz iyice pislikleştiniz!" dediğinde herkes susup hocaya baktı. "Ozan ve Umut! O elinizdeki kağıtları hemen çöpe atın!"

Ozan, ellerini bir suçluymuş gibi kaldırıp çöpe doğru giderken, Umut, kağıdı buruşturup sıranın altına attı. "Çöpe dedim, Umut!" diye bağırdı hoca.

"Hocam teneffüste atarım." dedi Umut.

"Yav iki dakika kalk at şunu!" dedi Kadir. "Ne mızmızlandın ya?!"

"Ozan ayaktayken atsana, kardeşim." dedi Umut, sıranın altına eğilip buruşturduğu kağıdı alırken.

"Kalk at!" dedi Ozan. Hoca çantasından, ders anlatmak için kalemlerini falan çıkarıyordu.

"Yav hadi! Ayaktasın zaten!" dedi Umut. O anda Ozan hızla yerine oturunca, Umut ona iğrenerek baktı ve ayağa kalktı.

"Hele şükür kalktın ya!" dedi Emrah. "Sandalye nefes alsın biraz."

"Oğlum bak sus! Yoksa mevzu çıkacak!" dedi Umut.

"Şş, yo'k yo'k sen sakin ol!" dedi ayağa kalkıp onu tutan Mert.

"Bırak beni!" dedi Umut, saldırmaya çalışırken.

"Şş, yo'k yo'k." dedi Mert ve onu yerine oturtturdu. Bunlar delilerdi valla.

Hoca onlara sıkıntılı bir bakış attıktan sonra dersini anlatmaya başladı. Kafamı çevirip Sefa'ya baktığımda yine uyuduğunu gördüm. Ona bakınca biraz tuhaf olmuştum. Ben, gün geçtikçe ona daha çok aşık oluyor gibiydim. Bu iyi bir şey miydi, yoksa kötü bir şey miydi? Bilemiyordum. Hele ki bu, Helin'in gelmesinden sonra... Irmak yetmiyormuş gibi birde o çıkmıştı ortaya. Korkutuğum şey Sefa'nın tekrardan ona aşık olmasıydı. Bu da demek oluyordu ki, Sefa'nın sevgisine inanmıyordum. Ama içimi öyle bir his kaplıyordu ki... Helin öldü diye kendini eve kapatmış ve sevdiği şeylerden, insanlardan uzaklaşmış birinden bahsediyorduk. Sırf benimle olan tüm tarihleri bilmesi güzeldi ama bu tekrar Helin'e aşık olmayacağı anlamına gelmezdi. Ya da yanılıyordum.

Bunları düşünürken defterimi karalamıştım. Kafamı yine Sefa'ya çevirdiğimde, bu seferde kafasına benim montumu örttüğünü görmüştüm. Nedense çok hoşuma gitmişti. "Şirin, ben buradayım." dediğinde hoca, hemen önüme döndüm.

"Kesin bana bakıyordu!" diyerek boğuk çıkan sesi yükseldi, Sefa'nın.

"Arkasını dönüp başka kime bakabilir zaten?" dedi Hazar.

"Bana!" diyerek atıldı, Duygu.

"Tamam." dedi Hazar ve önüne döndü. "Sen öyle diyorsan..."

Duygu'nun sessizce güldüğünü duydum. Seviyordum ya bunları. "Hocam!" diyerek bağırdı Selin. "Umut şarkı söylesin!"

"Nereden çıktı şimdi bu?" dedi Umut.

"Yalnız..." dedi Emrah, kolundaki saate bakarak. "Zil çalmak üzer- çaldı." dediği anda zilin sesi duyuldu. Emrah sırıtarak, sanki dünyaları fettetmiş gibi, ayağa kalktı ve bize baktı. "Bende olmasam yani..."

"Yav he he, tamam." dedi onunla inatlaşan Salih.

Onlara güldükten sonra ayağa kalkıp Sefa'nın yanına gittim ve başına dokundum, montumun üzerinden. Hiç hareket etmeyip uyumaya devam edince gözlerimi devirdim. Hayır yani! Belki sana dokunan Helin veya Irmak! Kalkıp bir baksana! Kapıya doğru ilerledim ve koridordan geçenlere bakmaya başladım.

Mert elinde iki tostla gelirken, "Diğeri kime?" diye sordum. "O da benim." dedi yanımdan geçip içeri girerken. Yemin ederim açtı! Gülerek önüme döndüğümde ıslak elleriyle lavabodan çıkan Melih'e baktım. Ellerindeki suyu bana sıçratınca geriye doğru çekildim ve elimle yüzümü sildim.

"O su, ne suyuydu?" diye sordum.

"Elime işedim." dedi gözlerini devirerek. Yüzümü buruşturduğum an tekrar konuştu. "Kızım ne suyu olacak, musluk suyu. Ellerimi yıkadım."

"Sen düştüğünde kafanı çarpmadığına emin misin?" diye sordu Feyza, gülerek.

"Çarptım ya." dedim, kafamın üzerinde ki geçmek üzere olan yarayı göstererek.

"Peki Feyza sen kafanı nereye çarptın?" dedi Duygu. "Hadi söyle! Kızmayacağım küçük kızım benim!"

"Ne alaka ya?" dedi Feyza.

"Kafasındaki yarayı görmüyor musun?" dedi Mert, ağzı doluyken.

"Gözümden kaçmış." dedi Feyza, hafiften gülerek.

Kapıdan koridora bakmaya tekrar döndüğümde Helin'in buraya geldiğini fark ettim. Yanımdan geçeceği sırada önünde durdum. "Kime bakmıştınız?" diye sordum.

"Sefa'ya."

"Kendisine şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar denemek için yine beni bulun." dedim sırıtarak.

Helin, gözlerini devirip sınıftan içeriye kafasını sokunca, bende gözlerimi devirdim. "En arkada uyuyor işte, bak üzerinde de mont var."

"Evet benim montum." dediğimde durup bir süre yüzüme baktı ve daha sonra buradan ayrıldı.

"Hazar'ın kardeşi olmasa ağzıma geleni söylerim ama işte mecbur." dedi Duygu. Kafamı salladım.

Zil çalmıştı ve ben hâlâ kapıda durmaya devam ediyordum. Bizimkiler yavaş yavaş sınıfa dolarken, Hazar'ın Kadir'in sırtına çıkmış olduğunu gördüm. Kapının önün geldiklerinde hızla geri çekildim ve geçmeleri için yol açtım. Kadir hızla içeri girip Hazar'ı üzerinden atınca, Hazar sıralara çarpıp dengesini sağladı. "Siz özürlü müsünüz?" diye sordu Ece.

"Şüphen mi var?" dedi Kadir.

"Yok."

"Niye sordun o zaman?"

"Emin olmak istedim."

"Hii! Emrah duydun mu? Emin olmak istemiş! Seni aldatıyor mu bu? Emin kim?! Söyle bakayım!"

Emrah, Ece'ye bakmaya başladığı anda Ece sinirle ikisine baktı. "Kadir ne diyorsun sen ya?" Emrah gülerek, Ece'nin başını tutup saçlarını dağıttı. Ece kafasını kurtarıp, Kadir'e ölümcül bakışlar atarken, Kadir sırıtıp ellerini kaldırdı.

"Sanırım şimdi kaçma zamanı oğlum!" dedi Kadir ve sınıftan koşarak çıkınca, "Gel buraya!" diye bağırarak Ece de gitti peşinden.

"Neden bu sınıfta doğru düzgün bir insan yok?" diyerek isyan etti Murat.

"Bunu da sen mi soruyorsun?" dedi Sıla.

"Peki ben?" diyerek konuşan Ceylin'e baktığımızda, büyük bir sessizlik oldu.

Bir süre sonra, "Soruya cevap veriyorum, varmış." dedi Murat. Gülerek yerime oturdum ve hocanın gelmesini bekledim.

Ders yine aynıydı. Matematik! Zorlanıyordum ama yapacak bir şey yoktu. Şu an ortalamam elli üçtü, geçiyordum ama daha ikinci sınavlarda vardı ve sözlü notları ile belki teşekkür alabilirdim. Sınıfı geçsem yeterliydi, belgeyi şu an pek umursamıyordum.

"İki hafta sonra sınavlar başlıyor." diyerek konuştu hoca. "Çalışıyor musunuz?"

"Evet!" dedik hepimiz aynı anda.

"Yalandan da olsa evet, yani." diyerek düzeltme yaptığını duydum Sefa'nın. Kafamı çevirip ona baktığımda montumu bu sefer başının altına almış hocayı dinliyordu. Bana göz kırpınca gülümseyip önüme döndüm.

"Nereyi okumak istiyorsunuz?" diye sordu hoca. "Şirin?"

"Mühendis olabilir." diyerek cevap verdim.

"Güzel. Sefa?"

"Hocam valla hiç üniversite planım yok. Futbolcu olacağım ben. Ama önce askere gideyim bir." dedi Sefa. "Vallahi askerlik günümü bekliyorum. En büyük hayalimdir asker olmak."

Hoca gülümseyerek kafasını salladı ve Semra'ya baktı. "Semra?"

"Aşçı olmak istiyorum."

"Güzel yemek yapıyorsun o zaman?"

"Hemde ne yemek hocam?!" dedi Mert. Güldüm.

"Umut?"

"Şarkıcı olabilir." dedi Umut.

"Bir tane şarkı söylesene bakayım." dedi hoca merakla.

"Neyi söyleyeyim?" diye sordu Umut.

"Töre!" diyerek cevap verdi hoca.

"Bu gün için mi verdin bu bedeni

Bu vicdanmı insanlıkmı töremi

Ne zalim adetimiz varmış yarabbim Miras kavletmişler biye yengemi Ölmem mi beni daşlara vurun

Tabuta ganım sürün

Aynı tabut içinde

Gardaşıma götürün."

"Jilet getirin!" dedi Melih, eliyle kollarını kesiyormuş gibi yaparak. Bu yaptığına güldüğümde o da bana aynı şekilde karşılık verdi.

"Şş." diyerek bizi uyardı hoca.

"Bu cemaat eşim dostum gitmesin Babam burada imam şahit verdirin Ben gibi bahtı karalı var mıdır? Töreymiş yengemi alacakmışım Ölmem mi beni daşlara vurun

Tabuta ganım sürün

Aynı tabut içinde

Gardaşıma götürün!"

Umut sustuğunda hepimiz alkış çaldık. "Muhteşem olduğumu biliyorum, alkışa gerek yok." dedi Umut. Gülerek, hafifçe sırtına vurdum.

"Mert sen ne olacaksın?"

"Oyuncu olurum ben ya!" dedi Mert. "Bu yakışıklılığı harcamamak gerek."

"Gevşek." dedi Hazar ona kalem atarken.

"Kıskanma oğlum." dedi Mert elini ona doğru kaldırarak.

"Şş, yo'k yo'k sen sakin ol!" dedi Feyza.

"Peki sen Berfin?"

"Ben moda tasarımcısı olmak istiyorum aslında." dedi Berfin.

"Güzelmiş. Kadir?"

"Aksiyoncu." dediğinde hepimiz ona baygınca bakmaya başladık.

"Öyle bir meslek mi var?" diye sordum.

"Pilot olurum, uçağı düşürüyormuş gibi yaparım, herkes korktuktan sonra eskisi gibi devam ederim. Al sana aksiyonculuk." dedi Kadir.

"Sen psikopat mısın?" diye sordu Sefa.

"Melih kadar olmasakta, bizde de var bir şeyler."

"Ben ne alaka?"

"Psikopatsın ya ondan."

"Ne psikopatlığımı gördün?!" dediğinde Melih, hepimiz ona şaşkınca bakmaya başladık. Gözlerini devirip önüne döndü.

Öğle arası olunca kızlarla aşağıya inip kantine girdik. "Sen otur ben sana alırım." dediğinde Buse, kafamı salladım ve bir sandalyeye oturup beklemeye başladım.

Kantine giren Helin ve arkadaşını gördüğümde gözlerimi devirip onlara taraf bakmayı bıraktım. Başımın dibinde dikildiklerinde baygınca onlara baktım. İkiside sırıtarak bana baktı ve karşıma oturdular. "İzin verdiğimi hatırlamıyorum." dedim.

"İzin istediğimi hatırlamıyorum." dediğinde Helin, alayla güldüm.

"Bu kadar belli etmesen olmaz mı?"

"Neyi?" diye sordu anlamayarak.

"Arsız ve itici olduğunu." dediğimde kaşlarını çattı.

"Dediklerine dikkat et." dedi Yağmur.

"Etmezsem ne olur?" dedim ellerimi masaya koyup onlara doğru yaklaşarak. "Mevzu mu çıkar?"

İkisi birbirine bakıp güldü. "Melih'in kekoluğu sanada bulaşmış. İtici olan sizsiniz bence." dediğinde sinirle ona baktım ve ayağa kalktım.

"Melih hakkında düzgün konuş!" dedim öfkeyle.

"Ooo!" diyerek ayağa kalktı, Helin. "Melih'ten mi hoşlanıyorsun şimdi de? Sefa biliyor mu? Yazık yine aynı şeyleri yaşayacak!"

"Ne diyorsun sen be?!" diye bağırdığımda herkes bize bakmaya başladı. "Öyle bir şey yok!"

"Kendini korumak yerine, Melih'i korumanı açıkla o zaman. Apaçık ondan hoşlanıyorsun işte." dediğinde bizimkiler bana doğru gelmeye başladı.

"Ne oluyor?" dedi Ece.

"Arkadaşınızın Sefa'yı sevdiğini mi düşünüyorsunuz?" dedi Helin.

"Ne diyorsun sen?!" dedi sinirle Berfin.

"Kendisi Melih'ten hoşlanıyor." dediğinde kızlar bana şaşkınca bakmaya başladılar.

"Ne bakıyorsunuz öyle?! Yalan söylüyor!" dedim sinirle.

"Kızım kendi ağzınla söyledin!" dediğinde Yağmur, şaşkınca ona baktım.

"Döverim seni!" diyerek ona atıldığımda belimi birinin ellerini kavradığını hissettim. Kafamı çevirdiğimde Emir ile göz göze geldim.

"Omzuna dikkat etmen gerektiğini unuttun mu?" diyerek konuştu Emir.

Şu an kendimi çok kötü hissediyordum ve omzum falan umrumda değildi. Elinden kurtulup kantinden çıkarak bahçeye doğru ilerledim. Arka kapıdan çıkarak çardağa ilerledim ve oturdum. Hava soğuktu diye bahçe kalabalık değildi.

Bana doğru gelen kızları görünce gözlerimi devirdim. Helin'in öyle demesine şaşırmaları ve bana öyle bakmaları beni çok kırmıştı. Yanıma gelip oturdular.

"Neden kavga ettiniz?" diye sordu Şeyma.

"Bana iftira atıyor!" dedim yüksek çıkan sesimle. "Melih'in keko olmasına falan laf söyleyince, onun hakkında düzgün konuşması gerektiğini söyledim. Yanlış anladı ve ondan hoşlandığımı söyledi işte. Öyle bir şey olmadığını biliyorsunuz zaten."

"Ay bende dedim bu salak kız niye öyle dedi!" diyerek, elini göğsünde tutarak, konuştu Feyza.

"Sizde inandınız?" dedim, kollarımı göğsümde birleştirerek.

"Saçmalama." dedi Duygu. "Biz sana inanırız, onlara değil."

"Niye şaşkınca baktınız o zaman?"

"Melih'ten hoşlandığını söylemesinin bir sebebi olmalıydı yani, onu merak ettik." dediğinde Buse, hepsine teker teker baktım.

"Ölürüm a sana!" dedi Ece ve bana sarılınca, bende gülümseyerek ona sarıldım.

Emir'in bize doğru sinirle geldiğini görünce ona bakmaya başladım. "Yav Şirin!" diyerek yanıma geldi, Emir. "Melih ve Sefa kavga ediyor."

"Ne?!" diyerek bağırdık hepimiz aynı anda. Hızla yerimden kalktım ve koşmaya başladım. Birilerine çarpmamak için dikkat ederken merdivenleri hızla çıkmaya başladım.

"Şirin yavaş ol!" diye bağırdı arkamdan Ceylin. Umursamadan sınıfa daldım. Gördüğüm şeyler ile ağzım açık kalırken, Melih ve Sefa hariç, hepsi bana bakmaya başladılar.

Beş kişi Melih'i cam kenarına çekmiş tutarlarken, Sefa sıranın üzerine çıkmış, üç kişi de onu tutarken, ikisi birbirine sinirle bakıyordu.

•••••

Melih ve Sefa'nın arası mı bozulacak? Yoksa Şirin, Sefa ve Melih'in mi arası bozulacak?

Helin senin Allah belanı vermesin 🤦🏼‍♀️

Oylamayı unutanlar oylasın lütfen, teşekkür ederim ❤️

Bu arada Instagramdan veya snapten ekleyebilirsiniz beni.

Instagram: zeyneparadaa

Snap: zeyneparada

Hoşça kalın kitapla kalın 💞

Continue Reading

You'll Also Like

1.3K 754 12
Bulundukları bölgeyi paylaşamayan iki güçlü kral. Taht kavgası yapan ve her an birbirlerini öldürebilecek şekilde yetiştirilen taht varisleri. Bölge...
566K 12.7K 13
24/03/2024 tarihinde düzenlenmiştir! "Dedim işte, sen babamızın yüzde 99,9 kızısın." Allah aşkına bu telefonda söylenir miydi? Tamam söyle diyen bend...
772 95 13
| Arayış serisinin ilk kitabıdır! Fakat serinin diğer kitapları ile bir bağlantısı yoktur! | Vampirlerin ve Kurt İnsanların arasında süren yüzyıllık...
1.7M 142K 50
Sedef: Allah yamultmuş zaten seni, bir de ben dokunmayayım Demir: Dikkat et de Allah'ın yamulttuğu bu kişiyle konuşurken sen yamulma Demir: Sonra çok...