LİSE SAKİNLERİ SERİSİ

By zeyneparada

1.4M 166K 50.4K

Romantik Komedi | Dram içeren bir kurgudur. Okurken kahkahalarla gülmek istiyorsan içeriye gir!! Lise Sakinl... More

Tanıtım
1.Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
Duyuru
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
İkinci Kitap-1. Bölüm
İkici Kitap-2. Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-4 . Bölüm
İkinci Kitap-5 . Bölüm
İkinci Kitap-6. Bölüm
İkinci Kitap-7. Bölüm
İkinci Kitap-8. Bölüm
İkinci Kitap-9. Bölüm
İkinci Kitap-10. Bölüm
İkinci Kitap-11. Bölüm
İkinci Kitap-12. Bölüm
İkinci Kitap-13. Bölüm
İkinci Kitap-14. Bölüm
İkinci Kitap-15. Bölüm
İkinci Kitap-16. Bölüm
İkinci Kitap-17. Bölüm
İkinci Kitap-18. Bölüm
İkinci Kitap-19. Bölüm
İkinci Kitap-20. Bölüm
İkinci Kitap-21. Bölüm
İkinci Kitap-22. Bölüm
İkinci Kitap-23. Bölüm
İkinci Kitap-24. Bölüm
İkinci Kitap-25. Bölüm
İkinci Kitap-26. Bölüm
İkinci Kitap-27. Bölüm
İkinci Kitap-28. Bölüm
İkinci Kitap-29. Bölüm
İkinci Kitap-30. Bölüm
İkinci Kitap-31. Bölüm
İkinci Kitap-32. Bölüm
İkinci Kitap-33. Bölüm
İkinci Kitap-34. Bölüm
İkinci Kitap-35. Bölüm
İkinci Kitap-36. Bölüm
İkinci Kitap-37. Bölüm
İkinci Kitap-38. Bölüm
İkinci Kitap-39. Bölüm
İkinci Kitap-40. Bölüm
İkinci Kitap-41. Bölüm
İkinci Kitap-42. Bölüm
İkinci Kitap-43. Bölüm
İkinci Kitap-44. Bölüm
İkinci Kitap-45. Bölüm
İkinci Kitap-46. Bölüm
İkinci Kitap-47. Bölüm
İkinci Kitap-48. Bölüm
İkinci Kitap-49. Bölüm
İkinci Kitap-50. Bölüm
İkinci Kitap-51. Bölüm
Üçüncü Kitap - 1. Bölüm
Üçüncü Kitap - 2. Bölüm
Üçüncü Kitap - 3. Bölüm
Üçüncü Kitap - 4. Bölüm
Üçüncü Kitap - 5. Bölüm
Üçüncü Kitap - 7. Bölüm
Üçüncü Kitap - 8. Bölüm
Üçüncü Kitap - 9. Bölüm
Üçüncü Kitap - 10. Bölüm
Üçüncü Kitap - 11. Bölüm
Üçüncü Kitap - 12. Bölüm
Üçüncü Kitap - 13. Bölüm
Üçüncü Kitap - 14. Bölüm
Üçüncü Kitap - 15. Bölüm
Üçüncü Kitap - 16. Bölüm
Üçüncü Kitap - 17. Bölüm
Üçüncü Kitap - 18. Bölüm
Üçüncü Kitap - 19. Bölüm
Üçüncü Kitap - 20. Bölüm
Üçüncü Kitap-21. Bölüm
Üçüncü Kitap-22. Bölüm
Üçüncü Kitap-23. Bölüm
Üçüncü Kitap-24. Bölüm
Üçüncü Kitap-25. Bölüm
Üçüncü Kitap-26. Bölüm
Üçüncü Kitap-27. Bölüm
Üçüncü Kitap-28. Bölüm
Üçüncü Kitap-29. Bölüm
Üçüncü Kitap-30. Bölüm
Üçüncü Kitap-31. Bölüm
Üçüncü Kitap-32. Bölüm
Üçüncü Kitap-33. Bölüm
Üçüncü Kitap-34. Bölüm
Üçüncü Kitap-35. Bölüm
Üçüncü Kitap -36. Bölüm
Üçüncü Kitap-37. Bölüm
Üçüncü Kitap-38. Bölüm
Üçüncü Kitap-39. Bölüm
Üçüncü Kitap-40. Bölüm
DUYURU
EMİR BERMA

Üçüncü Kitap - 6. Bölüm

4.5K 568 307
By zeyneparada

Herkese merhaba!

Nasılsınız canlar?

Ben iyiyim.

Bu hafta meslek sınavlarım başlıyor. Ortalamam şu an kırk dört ve elli yapmam lazım. Yoksa kalacağım.

Normalde bu hafta iki bölüm atmayı düşünüyordum ama olmadı maalesef.

Bu hafta da aklıma sahneler geldikçe yazacağım, umarım zamanında yayınlayabilirim.

Bölüme geçmeden önce oyları alalım.

Tamam şimdi okumaya geçebilirsiniz hihi.

Keyifli okumalar.

••••••

Yazar Anlatımıyla...

Hazar, kardeşini duvara yaslamış, ağzını kapatmış, ona sinirle bakarken, Helin'de ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bu sabah abisinin davranışlarıyla, şu an olan davranışları uyuşmuyordu. Helin, yerinde kıpırdandığı anda, Hazar, elini onun ağzından çekti ve bedenini de ondan geri çekti. "Ne işin var senin burada? Niye çıktın ortaya?" diyerek konuştu büyük bir öfkeyle, Hazar.

"Anlamıyorum." dedi şaşkınca Helin. "Sabah tanımıyordun."

"Tanımak da istemiyorum." dedi Hazar. "Ama kardeşimsin işte, yapacak bir şey yok."

"Abi neden bana böyle dav-"

Helin daha sözünü bitirmeden Hazar konuştu. "Sen bunu cidden soruyor musun? Ayberk ile beraber organ mafyasında çalışmaya başladınız. Ayrıca o herifin adamlarıyla kaç kez kavgaya girdik sen biliyor musun? Tamam, kabul. Ekşınlı geçiyor ama her seferinde birimizin canı yanıyor. Ayrıca Sefa'ya iftira atarak, ona kötü davranmamı sağladın. İntihar etmeye kalkıştıktan sonra, hastahanede 'Sefa'nın yaptıklarına dayanamıyorum, ölmek istiyorum' dedin. Her şeyin suçlusu oymuş gibi aylarca onu suçladım ben. O çocuk kendini evine kapattı, kimseyle konuşmadı. Ulan en sevdiği şeyi, motorunu bile kaldırmıştı! Sen ne yapıyordun bunlar olurken?! Tabii!" Kafasını sallayarak güldü. "Helin mutlu! Helin bir mafyanın göz bebeği! Helin para neredeyse orada! Helin başkalarının canı yandıkça keyifli! Hemde çok keyifli!"

Helin'in dolan gözlerinden bir damla yaş akarken, omuzlarını dikleştirip abisine baktı. "Özür-"

"Kabul edilmedi!" dedi Hazar. "Şimdi defol git buradan! Sakın annemin ve babamın karşısına çıkmaya çalışma! Onları bir daha üzmene izin vermem. Hele o adamın eline, nüfusunu benim verdiğimi öğrenirlerse beni de affetmezler!"

•••••

Şirin Berma...

Helin'in bizim okulda okumaya başlaması canımı çok fena sıkmışken aklıma saçma sapan düşünceler gelmeye başlamıştı bile. Belki Sefa ile beni ayırmak için gelmişti. Belki tek onun için bile değil, Sefa'yı tekrar kendisine aşık etmek için bile olabilirdi. Peki Sefa beni bırakır mıydı? Helin'e tekrar aşık olur muydu?

Kızlar yarım saat önce, geç olduğu için, yanımdan ayrılmışlardı ve şimdide yanımda tek Emir kalıyordu. Yarın okul vardı ama o eve gitmek yerine benim yanımda kalmak istemişti. Annem ve babam eve gitmişti. Onlarda çok yorulmuştu ama şükür ki hafta sonu, iki gün sonra, eve gidiyordum artık. Omzum yavaş yavaş iyileşmeye başlamıştı. Fizik tedavi iyi gelmişti ve eğer daha iyi olursa haftaya salı veya çarşamba günü okula geri dönebiliyordum. Aslında okula çabucak gitmek istiyordum. Helin'in okulda olması ve benim olmamamı fırsat bilmesi sinirlerimi bozuyordu.

Ruh Hastası
Kızlar gitti mi?

Sefa'dan gelen mesajı ekran parlayınca görmüştüm ve şimdide telefonu elime almış, ona cevap yazıyordum.

Şirin
Evet

Ruh Hastası Arıyor...

Cevaplandırıp kulağıma götürdüm. "Niye haber vermiyorsun?" diye sordu.

"Niye haber vereyim ki?"

"E ben geleceğim."

"Saat on bir. Geç oldu."

"Sence bu bir engel mi yavrum?" dediğinde gözlerimi devirdim.

"Yavrum nedir ya?" dedim.

"İnternete gir, TDK'ye yaz. Yavrum eşittir Sefa'nın Şirinesi!" dediğinde ister istemez güldüm. Sessiz kalmaya devam ederken, Sefa'nın kıkırdadığını duydum. "Çok kasma, geliyorum."

Telefonu yüzüme kapatınca, sırıtarak kulağımdan indirdim. Çok tatlı değil miydi ya? Karşı kanepede uzanmış bana gülerek bakan Emir'e baktım. "Sefa abi sana yavrum mu diyor?" diye sordu.

"Yok canım, ne alakası var?" dedim.

"Yav he he!" dedi alayla sırıtırken. "Düştün değil mi?"

"Emir." dedim sakince. "Hatırlat, omzum iyileşince bende seni düşüreyim."

"Ben sana hep düşüyorum, yavrum." dediğinde gözlerimi sinirle açtım ama o gülerek telefonuna bakmaya devam etti.

"Ne gıcık bir çocuk oldun sen böyle?" dedim.

"Ne gıcığı, aşığım ben." dediğinde gülümsedim.

"Aşık Emir." dedim alayla. Hiç bir şey söylemeden telefonuyla ilgilenmeye devam etti. "Lambayı kapatsana."

"Niye?"

"Işık gözümü yoruyor. Dışarıdan vuran ışıklar odayı aydınlatmaya yeter." dediğimde uzandığı yerden kalkıp lambayı kapattı ve tekrar uzandı. Oda böyle daha güzeldi.

Kafamı cama doğru çevirip dışarı bakmaya başladığım sırada kapı açıldı ve içeriye, elinde kaskıyla, Sefa girdi. Gülümseyerek ona bakarken, Emir'inde bana sırıtarak baktığını gördüm. Onu umursamadım ve Sefa'ya odaklandım. "Biliyorum çok aşıksın ama bu kadar belli etme." dedi Sefa, övünerek.

"Hı hı aynen." dedim gözlerimi devirerek. Hâlâ gülümsüyordum.

"Seni yolasım var." dediğinde kaşlarımı kaldırdım.

"Benimde seni."

"Bu nasıl bir ilişki? Allah topunuzun belasını vermesin."

"Amin."

"Amin."

İkimizde aynı anda Emir'in duasına amin dedikten sonra birbirimize baktık. "Kimse bizi anlamıyor be Şirinem?"

"Kimse bizi anlayamaz gakgo."

"Ee, benim aslan gencim nasıl?" dedi burnumu sıkarken.

Burnumu elinden kurtardıktan sonra konuştum. "İyiyim iyi." dedim. "Sen nasılsın serseri?"

"Çok kötüyüm." dedi.

"Niye?"

"Kızım sen okulda yoksun, canım çok sıkılıyor." dediğinde güldüm.

"Haftaya geliyorum." dediğimde heyecanla bana baktı.

"Ciddi misin?"

"Evet, ciddiyim." dedim sevinçle.

"Ee haftaya kafes dövüşü var o zaman." dediğinde sesli bir kahkaha attım.

"Peki sen ciddi misin?" dedi Emir, şaşkınca.

"Evet, hemde çok." dedi Sefa ve bana bakıp göz kırptı.

"Abi sen büyünce ne olacaksın?" diye sordu Emir.

"Futbolcu." dedi Sefa.

"Ablam da-"

"Ablan da futbolcu karısı oluyor." dedi Sefa, Emir'in lafını keserek.

"Nasıl olacağım?"

"Benim karım işte."

"Bu bir evlenme teklifi mi?" diye sordum yapmacık bir heyecanla.

"Evlenme teklifini sen yapmazsan, seninle evlenmiyormuşum." dediğinde Sefa, ona baygınca baktım.

"Tamam, söz." dedim alayla.

"Valla mı?"

"Hayır."

"Bende heyecanlandım ya." dedi hayal kırıklığıyla.

"Fark ettim." dedim gülerek.

"Hayallerimi yok ettin. Boş ol, boş ol, boş ol." dediğinde, kaşlarımı kaldırdım.

"Bari önce evlenseydik." dediğimde, sırıttı.

"Benimle evlenmek istiyorsun, biliyorum." diye fısıldadı, bana doğru yaklaşarak.

Bende hafifçe ona yaklaştım. "Evet." diyerek fısıldadım.

"Bu ilişki, evliliğe yürürse-" dedi Emir ve sustu. "Bu ilişki her an evliliğe yürüyebilir, o yüzden bir şey demeyeceğim."

Emir'e gülüp telefonumun yanan ekranına baktım. Mesaj tanımdağım bir numaradan gelmişti. Anlamayarak kaşlarımı çattığımda Sefa'nın sesini duydum. "Kimden gelmiş?"

Cevap vermeden omuzlarımı silktim ve mesaja girdim. Profil fotoğrafı yoktu ama numaranın kime ait olduğu görünüyordu. 'Ayberk Polat' yazıyordu. İyi de Ayberk bana neden mesaj atıyordu ki? Şaşkınlıkla ekrana bakarken Sefa tekrar konuştu. "Kimmiş diyorum?"

"Hiç." dedim umursamayarak. Kaşlarını çattı ve elini telefona uzatınca, telefonu geri çektim.

"Telefonu ver bence." dedi sinirle ve ayağa kalkıp uzanmaya çalıştı.

"Niye ya? Ne yapacaksın?" diye sordum, telefonu saklayarak.

Sinirle dudaklarını yaladı ve sesli bir nefes aldı. "Bakacağım sadece. Telefonu ver." dedi ve elini telefona doğru uzatıp aldı. "Şifren ne?"

"Sana ilan-ı aşk ettiğim tarih." dedim tek kaşımı kaldırarak. Hiç düşünmeden parmaklarını ekrana değdirdi ve açılma sesi geldi. Bilmediğini düşünmüştüm ama o beni yanıltmıştı. Bu beni gülümsetirken o kaşlarını çatmış ekrana bakarken Emir de merakla bize bakıyordu.

"Biliyormuşsun." diye mırıldandım.

"Bana ilk 'en yakın arkadaşımsın' dediğin günün, ilk kez mesaj attığın, ilk kez gülümsediğin, ilk kez sinirlendiğin, ilk kez adımı söylediğin, ilk kez motoruma bindiğin, ilk kez bana dokunduğun, ilk kez bana kızdığın, ilk kez benimle dışarı çıktığın, ilk kez beni kıskandığın, ilk kez benimle yemek yediğin, ilk kez benim için ağladığın, ilk kez benimle kavgaya geldiğin günlerin tarihini bile biliyorum. Ne diyorsun sen?"

Söylediği şeyler ile şaşkınca ona bakarken, sevinmeyi unuttuğum geldi aklıma. Yüzümde hâlâ şaşkınlık ifadesi varken, gülümsemeye başladım. "Sen ciddi değilsin bence." dedim hâlâ inanamayarak.

"Hepsinin tarihini bana söyletme." dediğinde, alt dudağımı ısırıp heyecanla sırıtmaya devam ettim.

"Söyle lan!" dedi gaza gelerek Emir.

Sefa dudaklarını aralamıştı ki, telefonumdan gelen bildirim sesi ile kaşlarını çatarak ekrana baktı. "Bu niye sana yazıyor?" dediği anda elinden telefonu aldım. Bu hareketimle, elini yumruk yapıp dudaklarını birbirine bastırdı. Onu umursamayıp mesaja girdim.

*91: Şirin, merhaba! Nasılsın? (23:51)

*91: Görüldü mü? (00:06)

Şirin: Neden bana yazdın ki? (00:07)

"Birde mesaj mı yazdın?"

"Neden yazdığını merak ettim." dediğimde gözlerini devirip, sesli bir nefes aldı.

"Tamam, yazınca haber ver. Bende merak ettim." dediğinde, sırıttım. "Yani gecenin bu saatinde sana neden yazıyor ondan!" Kafamı salladım.

"Sen ne zaman gidiyorsun?" diye sordum.

"Kısaca 'defol git' deseydin keşke." diyerek ayağa kalktığında, telaşla ona baktım.

"Hayır o anlamda değil. Geç oldu, annen merak eder diye, dedim."

Yaptığım açıklamayı umursamadan, kapıyı çarparak çıktı odadan. "Ya Emir bir şey yap." dediğim anda kapı tekrar açıldı ve Sefa bana yaklaşarak iki yanağımı öpüp kafama dokundu hafiften.

"Bu kadar trip yeter. İyi geceler, beboli." dedi ve odadan çıktı.

"Ben hâlâ çözemedim sizi." dedi Emir, şaşkınca. Ona güldükten sonra gelen mesaja baktım.

*91: Bende iyiyim. (00:23)

Şirin: Nasıl olduğunu sormadım. Neden yazdığını sordum.

*91: Geçmiş olsun demek için ve tekrar özür dilemek için.

Şirin: Neden özür diliyorsun ki?

*91: Öncelikle geçmiş olsun. İnşallah hâlâ canın yanmıyordur. Haftaya çıkacağını duydum. Çabucak iyileş.

*91: Seni ittiğim için ve ikimizi de bu duruma düşürdüğüm için.

Şirin: Kendinden mi özür diledin benden mi?

*91: Özür dilerim. (00:28)

Yazdığı mesaja bakarken Emir konuştu. "Ne diyor? Neden yazmış?"

"Geçmiş olsun demek için ve özür dilemek için." dediğimde kaşlarını çatıp, yanıma geldi.

"Niye özür diledi ki?"

"Beni ittiği için." dediğimde, Emir alayla güldü.

"Bu çocuk ciddi mi? Önce itip sonra özür mü diliyor? Gidip bir daha ben mi komaya soksam şunu!"

"Ya Emir, saçmalama." dedim. "Özür dilemesi bile bence büyük bir şey. Neden özür dilemeyi basitleştiriyorsunuz? En azından arsız değil, özür diledi işte. Tamam, özür dileyince geçmiyor ama özür dileyerek pişmanlığını belli etti. Biliyorsun annem bize en büyük üç kural diye bir şey öğretmişti. 'Teşekkür etmek, özür dilemek ve helallik istemek."

"Haklısın ama ne bileyim işte." dedi ve ellerini beline koydu.

Şirin: Sen nasılsın? (00:36)

*91: Sormanı beklemiyordum.

*91: İyiyim ama ağrılarım var.

Şirin: Sen ne zaman taburcu oluyorsun?

*91: İki üç hafta sonra.

Şirin: Anladım, geçmiş olsun.

*91: Teşekkür ederim, Şirin.

Mesaja bakıp telefonun ekranını kapattım. O anda kapı açılınca kimin geldiğini merak ederek kafamı uzattım. Melih ile göz göze gelince boynumu yana eğerek ona baktım. "Yine geç kaldın." dedim.

Dudaklarını birbirine bastırdı. "Maalesef." dedi ve az önce Emir'in uzandığı kanepeye uzandı. "Of zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Daha az önce dokuzdu."

Melih'e cevap verecekken yüzünü buruşturup konuşan Emir'e baktım. "Of abi ya! Sigara kokuyorsun hep!"

Emir camı açmaya giderken şaşkınca Melih'e baktım. Emir'in fark etmesi, onun canını sıkmıştı. "Ben koku almadım." dedim.

"Benimde arkadaşlar içiyor ya, hemen alıyorum kokuyu." dedi Emir. "Alıştık artık."

"Sen?" diyerek konuştum.

"İçmiyorum." dedi Emir. Kafamı sallayıp, Melih'e bakmaya başladım.

"Niye içtin?" dedim.

"Of!" diyerek söylendi. "Mecbur hissediyorum."

"Ama değilsin." dedim.

"Öyleyim." diyerek konuştu.

"Nasıl?" diye sordu, yatağın ucuna oturan Emir.

"Darbe yedim, tam on yedi yaşımda." dediğinde, dikkatle Melih'i dinlemeye başladık. "Babam bana kötü davranıyordu ama hiç ağzına alıp beni sevmediğini söylememişti. On yediye gireceğim gün, doğum günümde söylemişti ilk kez. Hayatımın en büyük darbesiydi. On yedi yaşım, yediğim en büyük darbeydi. İşte tam o gün, ilk kez sigara içtim. Mecbur hissetim. Keşke babam vursaydı ama o kelimeler ağzından dökülmeseydi. Küfür gibi geldi." Melih'in gözleri dolmaya başlayınca sustu. Saniyelerce sessiz kaldık.

"Sağlığın için yapma bari. Sonu ölüm oluyor bazen." dedi Emir.

"Sağlığım için ölmemi istemiyorsunuz ama ben, sigara denen bu zehiri içmek zorundayım." dediğinde, istemsizce benimde gözlerim dolmuştu.

Ona o kadar çok üzülüyordum ki, onun canı yandıkça benimde canım yanıyor gibiydi. Baba sevgisizliği nasıl bir şey, biliyordum. Bu yüzden ona üzülüyordum. Melih ile göz göze gelince gülümsedi. "Üzülme, üzülmüyorum." dedi.

"Yalan söyleme." dediğimde gülüp ayağa kalktı ve gelip yavaşça bana sarıldı. Emir'in de kollarını üzerimde hissettiğimde gülümsedim ama burnuma dolan sigara kokusu ile yüzümü buruşturdum ve geri çekilmeye başladım.

"Senin Allah belanı vermesin! O yanlı git!" dediğimde ikiside gülerek geri çekilde.

Melih'e baktığımda ellerini cebine koymuş gülüyordu. Çenesinin ucunda sakal bırakmıştı ve saçlarını her zamanki gibi öne yatırmıştı. Aslında çok yakışıyordu, neden ona böyle ön yargıyla yaklaşıyorlardı ki? Sonuçta ne demişti, Uğur Ersöz; her sokakta kalmışlara, şekli bozuklara, keş demeyelim.

Çok da doğru demiş yani!

Günler Sonra...

Çarşamba Günü...

Bugün okula geri dönüş günümdü ve ben, sanki okulun ilk günüymüş gibi heyecanlıydım. Okulu seviyordum. Hele 12/A pisliklerinin olduğu bir sınıftaysanız, okulu daha çok severdiniz. Allah aşkına bu sınıf sevilmez miydi ya?

Üzerimi yavaşça değiştirip sağ elime çantamı aldım ve odamdan çıktım. Sol omzum incindiği için, sol elimle pek bir şey taşımıyordum. Ayakkabılarımızı giyinip evden çıktık. Emir, benim çantamıda taşıyordu. Sokaktan çıktığımız an Sefa ile karşılaşınca gülümsedim. Yanıma gelip burnumu sıktı. "Günaymış!" dedi.

"Aynen, günaymış." dedim.

"Banada aymış." dedi Emir.

Sefa, ona göz kırpıp elindeki, benim, çantamı alıp kendisi taşımaya başladı. Okula doğru yavaşça yürüyorduk. "Sonunda içim rahat ede ede uyuyacağım." dediğinde Sefa, güldüm.

"İnsan bari ilk tenefüsü kız arkadaşıyla geçirir." dedi Emir.

"Okula beraber gidiyoruz ya!" diyerek sitem etti Sefa.

Sessizce güldüm ve adımlarımı hızlandırdım. "Hadi geç kalacağız!" diyerek onlara seslendim.

Okula yaklaştığımızda çoğu öğrencininde içeri girdiğini gördüm. Binaya bakarak gülümsedim. Okulu bu kadar özleyeceğim aklıma hiç gelmezdi. Bahçe kapısına yaklaştığımızda siyah bir minibüs kapının önünde durdu ve iki kız indi. Olduğum yerde durup öfkeyle onlara bakarken, Helin, gülümseyerek karşımda durdu.

"Artık beraber okuyacağız!" diyerek konuştu Helin. "Hazır mısın?"

••••••

Bende çok heyecanlanıyorum. Acaba okulda neler olacak?

İnşallah Sefa ve Şirin ayrılmaz. Amin.

Bir sonraki bölüme kadar hoşça kalın kitapla kalın 💞

Continue Reading

You'll Also Like

253K 29 1
"Peki en sevdiğin renk ne Şervano?" Gökyüzüne bakıyordu bende ona. Onu izlemek gökyüzünü izlemekten daha cazip geliyordu bana. "Firuze. " " Efendim...
615 148 20
kuzgun.k: Beni sevme. (15.42) mehircetiner: Seni sevcem ki. (01.22) 09.04.2023 09.04.2024
127K 6.1K 11
Tecessüs'ün ikinci kitabıdır! Hazal; Sen Maral'ı kaybettin. Hazal; Hani şu minik elleriyle yaralarını örtmeye çalışan kız.
8.4M 494K 86
0539*******: Bir inanışa göre, 0539*******: Kağıttan bin tane Turna kuşu katlayan kişiye bir dilek dileme hakkı verilir. 0539*******: Beraber dilek...