LİSE SAKİNLERİ SERİSİ

Par zeyneparada

1.4M 165K 50.4K

Romantik Komedi | Dram içeren bir kurgudur. Okurken kahkahalarla gülmek istiyorsan içeriye gir!! Lise Sakinl... Plus

Tanıtım
1.Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
Duyuru
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
İkinci Kitap-1. Bölüm
İkici Kitap-2. Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-4 . Bölüm
İkinci Kitap-5 . Bölüm
İkinci Kitap-6. Bölüm
İkinci Kitap-7. Bölüm
İkinci Kitap-8. Bölüm
İkinci Kitap-9. Bölüm
İkinci Kitap-10. Bölüm
İkinci Kitap-11. Bölüm
İkinci Kitap-12. Bölüm
İkinci Kitap-13. Bölüm
İkinci Kitap-14. Bölüm
İkinci Kitap-15. Bölüm
İkinci Kitap-16. Bölüm
İkinci Kitap-17. Bölüm
İkinci Kitap-18. Bölüm
İkinci Kitap-19. Bölüm
İkinci Kitap-20. Bölüm
İkinci Kitap-21. Bölüm
İkinci Kitap-22. Bölüm
İkinci Kitap-23. Bölüm
İkinci Kitap-24. Bölüm
İkinci Kitap-25. Bölüm
İkinci Kitap-26. Bölüm
İkinci Kitap-27. Bölüm
İkinci Kitap-28. Bölüm
İkinci Kitap-29. Bölüm
İkinci Kitap-30. Bölüm
İkinci Kitap-31. Bölüm
İkinci Kitap-32. Bölüm
İkinci Kitap-33. Bölüm
İkinci Kitap-34. Bölüm
İkinci Kitap-35. Bölüm
İkinci Kitap-36. Bölüm
İkinci Kitap-37. Bölüm
İkinci Kitap-38. Bölüm
İkinci Kitap-39. Bölüm
İkinci Kitap-40. Bölüm
İkinci Kitap-41. Bölüm
İkinci Kitap-42. Bölüm
İkinci Kitap-43. Bölüm
İkinci Kitap-44. Bölüm
İkinci Kitap-45. Bölüm
İkinci Kitap-46. Bölüm
İkinci Kitap-47. Bölüm
İkinci Kitap-48. Bölüm
İkinci Kitap-49. Bölüm
İkinci Kitap-50. Bölüm
İkinci Kitap-51. Bölüm
Üçüncü Kitap - 1. Bölüm
Üçüncü Kitap - 2. Bölüm
Üçüncü Kitap - 3. Bölüm
Üçüncü Kitap - 4. Bölüm
Üçüncü Kitap - 6. Bölüm
Üçüncü Kitap - 7. Bölüm
Üçüncü Kitap - 8. Bölüm
Üçüncü Kitap - 9. Bölüm
Üçüncü Kitap - 10. Bölüm
Üçüncü Kitap - 11. Bölüm
Üçüncü Kitap - 12. Bölüm
Üçüncü Kitap - 13. Bölüm
Üçüncü Kitap - 14. Bölüm
Üçüncü Kitap - 15. Bölüm
Üçüncü Kitap - 16. Bölüm
Üçüncü Kitap - 17. Bölüm
Üçüncü Kitap - 18. Bölüm
Üçüncü Kitap - 19. Bölüm
Üçüncü Kitap - 20. Bölüm
Üçüncü Kitap-21. Bölüm
Üçüncü Kitap-22. Bölüm
Üçüncü Kitap-23. Bölüm
Üçüncü Kitap-24. Bölüm
Üçüncü Kitap-25. Bölüm
Üçüncü Kitap-26. Bölüm
Üçüncü Kitap-27. Bölüm
Üçüncü Kitap-28. Bölüm
Üçüncü Kitap-29. Bölüm
Üçüncü Kitap-30. Bölüm
Üçüncü Kitap-31. Bölüm
Üçüncü Kitap-32. Bölüm
Üçüncü Kitap-33. Bölüm
Üçüncü Kitap-34. Bölüm
Üçüncü Kitap-35. Bölüm
Üçüncü Kitap -36. Bölüm
Üçüncü Kitap-37. Bölüm
Üçüncü Kitap-38. Bölüm
Üçüncü Kitap-39. Bölüm
Üçüncü Kitap-40. Bölüm
DUYURU
EMİR BERMA

Üçüncü Kitap - 5. Bölüm

4.8K 605 364
Par zeyneparada

Herkese Selam!

Yorum yapmayı da unutmayın.

Yazım hatası olan yerleri belirtirseniz sevinirim.

Keyifli okumalar...

^^^^^^

Yazar Anlatımıyla...

Hazar, önünde durmuş ona gülümseyerek bakan kız kardeşine baktıktan saniyeler sonra kolunu Murat'ın omzuna atıp arkadaşlarına döndü. "Ne oldu size? Niye böyle şaşırmış gibisiniz?" diye sordu.

Onun kolunun altında olan Murat, şaşkınca kafasını Hazar'a doğru çevirdi. "Hazar." diye mırıldandı.

Hazar, önce Murat'a daha sonra arkadaşlarına anlamayarak baktıktan sonra, Helin'i hiç görmemiş gibi onun yanından geçip kendi sırasına oturdu. Helin, kaşlarını çatarak abisinin arkasından ilerliyordu ki, Sefa onun önünü kesti. "Çık sınıftan." diyerek konuştu Sefa, sertçe. Sesi o kadar sert ve soğuktu ki... Bu sesindeki soğukluk Helin'in kulaklarını parçalamış bile olabilirdi.

Helin, üzgünce, önce abisine daha sonra Sefa'ya bakıp arkadaşıyla sınıftan çıktı. Herkes resmen o buradayken nefesini tutmuştu ve o çıkınca da sesli bir nefes almışlardı. Hepsi birden bu sefer Hazar'a bakmaya başlamışken, Hazar yine az önceki tavrı ile onlara baktı. "Niye bana öyle bakıyorsunuz?" Hazar'ın konuşması ardından hepsi birbirine bakmaya başladı. "Ayrıca o kız kimdi? Niye ona öyle şaşkınca bakıyordunuz?"

Hepsi birden Hazar'a bakmayı bırakmıştı ve kendi aralarında sohbet etmeye başlamışlardı. Duygu, Hazar'ın yanına yaklaşıp koluna dokundu. "Hazar." diyerek mırıldandı Duygu. "O kız kimdi biliyor musun?"

"Hayır." dedi, hiçbir şey bilmiyor gibi, Hazar.

Duygu bir süre bakışlarını Hazar'ın üzerinde gezdirip kafasını salladıktan sonra kızların yanına geçerek sohbetlerine katıldı. Emir, Sefa'nın masasının üzerine oturmuş, Hazar'a bakarken, Sefa geçip yerine oturunca bu sefer ona bakmaya başladı. "Abi ne oluyor?"

"Bende bilmiyorum." dedi sıkıntıyla Sefa.

"Ben ne yapacağım şimdi?" dedi Emir. "Onlarla aynı sınıftayım."

"Onlarla muhatap olma, Emir. Eminim seninle yakın olmayı isteyecekler ve ağzından bizim hakkımızda laf alacaklar." diyerek konuşunca Sefa, kafasını salladı Emir.

Emir, Sefa'nın yanından ayrılıp, sıraya kafasını koymuş olan, Semra'nın yanına ilerledi ve saçlarına dokunup kulağına doğru eğilerek konuşmaya başladı. "Diğer teneffüs sıkıcı kız arkadaşlarından kurtulup benimle bir şeyler içer misiniz hanım efendi?"

Semra, kafasını gülümseyerek kaldırdı ve saçını kulağını arkasına aldı. "Hmm, bilemedim ki şimdi." diyerek naz yapınca, Emir kaşlarını kaldırarak ona bakmaya başladı.

"Beni reddedeceğinizi düşünmüyorum, yürüyen güzellik." diyerek tatlı bir sırıtış belirtti dudaklarında.

"E kabul edeyim madem." dedi gülerek Semra. Emir, ona göz kırpıp sınıftan çıkacakken gözleri Sefa'ya takıldı. Onu üzgün ve morali bozuk bir şekilde görünce, onunda canı sıkılmıştı. Zilin çaldığını duyunca sınıftan çıkıp kendi sınıfına ilerledi.

En arkada oturmuş sohbet eden Helin ve Yağmur'a kısa bir bakış attıktan sonra kendi sırasına geçip oturdu.

"Bence elde etmemiz gereken çocuk bu." dedi Yağmur.

"Neden ki?" diye sordu Helin.

"Şirin'in kardeşi sonuçta. Sefa ile de samimi olduklarını düşünüyorum." diyerek konuşunca Helin, sırıtarak Emir'e doğru baktı.

"Haklısın." dediğinde Helin, Yağmur onun yanından kalkıp Emir'in yanına oturdu.

"Merhaba." dedi Yağmur, elini çenesinin altına koyarak.

Emir, elindeki kalemi çevirmeye devam ederken baygın bakışlarla kafasını ona doğru çevirdi. "Ne vardı?"

"Sen, seninle tanışmak isteyenlere böyle mi tepki veriyorsun? Böyle yaparsan herkes uzaklaşır senden." diyerek konuşunca Yağmur, sırıttı Emir.

"Benimle tanışmak isteyenin problemi bu, benim değil." dedi Emir ve önüne döndü. "Çünkü ben kimseyle tanışmak istemiyorum."

"Anladım, biraz zorlanacağız demek ki." dedi gülümseyerek Yağmur ve çantasını alıp tekrar Emir'in yanına oturdu. Emir, gözlerini devirdi ve sesli bir nefes aldı.

Şirin'in fizik tedavisi bitmişti ve hemşirelerden yardım alarak Ayberk'in odasına girmişti. Ayberk'in telaşlı bakışları onu buldu. "Neden geldin? Adamlar yok muydu kapıda?"

"Hayır, kimse yoktu." dedi Şirin. "Sadece konuşmak istiyorum."

"Sen sormadan anlatayım o zaman." dedi Ayberk ve konuşmaya devam etti. "O günlükte ne yazıyor bilmiyorum ama Helin günlüğün sende olduğunu öğrenince benden onu almamı istediler. O gün yangın merdiveninde iken izleniyorduk ve onu senden alamazsam bana zarar vereceklerdi. Dengeni kaybetmeni istemezdim, seni tutmak istedim ama seni üzerime alırsam zarar görmeyeceğini düşünerek bende kendimi bıraktım. En azından günlük hâlâ sende ve içinde ne yazdığını öğrenebileceksin ve bana da bu durumda zarar vermeyecekler. Böyle olsun istemezdim, Şirin. Özür dilerim."

"Pekala." dedi Şirin ve kafasını salladı. "Yinede zarar görmemi istemediğin için sağ ol ama sormak istediğim başka şeyler var."

"Neler?"

"O adamlarla ilgili." dedi düşünceli şekilde. "O gece, kaçırıldığım gece beni kurtardığın zaman, karşımıza bir sürü adam çıkmıştı ve seni görmelerine rağmen onlardan kaçtık. Sana zarar vermediklerine göre onlar başka birileri. Ayrıca beni sana emanet eden adamlara da birilerinin geldiğini söyleyip yollamıştın. Kimdi o adamlar?"

"Orkun abinin düşmanları. Bu işi bırakması için çabalıyorlar. Beni görmeleri bir şey değiştirmez çünkü beni tanımıyorlar. Bir berberde çırak gibiyim ben."

"Peki, bana zarar verirler mi?"

"Bana vermediklerine göre, sana hayır."

"Anladım. Durumun nasıl?"

"İyi gibiyim, senin?"

"İyiyim."

"Gitsen iyi olacak, yoksa gelecekler."

Şirin, odasına geldiğinde yatağına uzandı hemen. Eline telefonu almıştı ve galeride Sefa ile olan fotoğraflarına bakıyordu. Dudaklarında, kendinden habersiz oluşan gülümseyişini, sessizce odaya giren annesi görmüştü ve neye gülümsediğini anlayıp sırıtmıştı.

"Neye bakıyorsun sen öyle?" dedi Nihal hanım.

Annesinin sesini duyan Şirin, yerinden sıçrayıp telefonu kapatarak annesine baktı. "Ne oldu?" diyerek konuştu Şirin.

"Yok bir şey." dedi annesi kahkaha atarak. Şirin biraz utanmıştı ama bunu belli etmeyerek telefonu tekrar açıp youtube'dan bir şeyler izlemeye başladı.

Sefa, yine bir dersi uyuyarak geçirmişken sınıfta herkes düşünceliydi. Hepsi, Hazar'ın canından çok sevdiği kardeşini neden tanımamış gibi yaptığını veya gerçekten tanımadığını merak ediyorlardı.

Semra, çantasından parasını alarak sınıftan çıktı ve Emir'in sınıfına indi. Kapının önünde durup öğrencilerin geçmesini bekledikten sonra sınıfa girip Emir'in sırasına doğru ilerledi. Yanında oturan Yağmur denen kızı görünce içten içe kıskanmıştı. "Emir." diyerek konuştu Semra.

"Ha canım." dedi dişlerini göstererek gülen Emir. Semra'yı görünce sevinmişti. Onu seviyordu ama sürekli görüşemiyorlardı.

Emir, defterini kapatarak ayağa kalktığı sırada Yağmur onun elini tuttu. "Emir, eğer kantine gidiyorsan bana da çikolata alır mısın? Benim lavabo ihtiyacım var da... Parayı sınıfa gelince veririm."

"Arkadaşına söyle o alsın." dedi Emir ve elini geri çekerek, Semra ile birlikte sınıftan çıktılar.

Semra, kollarını göğsünde birleştirmiş ciddi bir şekilde merdivenlerden inerken, Emir ona sırıtarak bakıyordu. "Öhöm! Ne oldu yürüyen güzellik?!"

"Bir şey olmadı." Semra, kollarını iki yanına indirerek omuzlarını düşürdü. "Sabah hiçbir şey yemedim, açım."

"Tamam, az sabret." dedi Emir ve beraber kantine indiler. Sıraya girip kendilerine bir şeyler aldıktan sonra bir masaya geçip oturdular.

"O kızla yan yana mı oturuyorsunuz?" diye sordu Semra.

"O gelip yanıma oturdu."

"İstemediğini söyleyebilirdin sonuçta."

"İstemediğimi kim söyledi?"

"Gözlerin."

Emir, gülerek Semra'nın yanağını sıktı ama Semra geri çekilerek gözlerini kıstı. "Trip atma yav, bana ne o kızdan? Tanımıyorum bile." diyerek açıklama yaptı Emir. O anda kantine giren Yağmur'a baktı, Semra.

"Hah geliyor." dedi Semra ve gözlerini devirdi. Emir, dönüp arkasına baktığında Yağmur ile göz göze geldiler. Yağmur, Emir'e gülümseyerek yaklaşınca, Emir, gözlerini devirerek önüne döndü. Yağmur, Emir'in yanına oturup ikisine de baktı.

"Oturdum ama sorun olmaz değil mi?" dedi Yağmur.

"Bilmem." dedi Semra. "Belki şimdi olmaz ama ilerleyen zamanlarda olabilir."

"Anlamadım." dedi Yağmur ve Emir'e baktı.

Emir ise Semra'ya sırıtarak bakıyordu. Onun bu hâlleri hoşuna gitmişti. Semra, bisküvisini ve çayını bitirip ayağa kalktı. "Nereye?" diye sordu Emir.

"Gidiyorum." dedi Semra ve kantin çıkışına doğru yürüdü. Emir'de yarım kalan çikolatasını yemeye devam ederken ayağa kalktı ve Semra'nın peşinden gitti. Yağmur ise onlara göz devirerek orada tek başına kaldı.

"Bu kız sürekli senin etrafında mı olacak?" dedi Semra.

"Niye? Kıskandın mı?"

"Yok, yani soruyorum."

"Galiba evet."

"İtici."

Sefa Ayves...

Öğle arası olmuştu ve hava bayağı kapalıydı. Yağmur yağacak gibi duruyordu. Hazar, Melih, Emrah ve ben çardakta oturmuş çay içerken bize doğru gelen Helin'i gördüm. Benim yanıma geleceğini sanıyorken Hazar'ın karşısında durdu ve konuştu. "Abi?"

"Aga bu kız bana neden abi diyor? Kaçıncı sınıf?" dedi Hazar.

"On bir." dedi Emrah.

"On birler ne zamandan beridir on ikilere abi, abla diyor?"

"Sen ciddi misin?" dedi sinirle Helin ve onu omzundan tuttu. "Benim, ben! Helin! Kardeşin!"

"Kızım dokunma bana, ben evliyim." dedi Hazar. "Aşık mı lan bu bana?"

Hazar, dalgaya alırken biz ona ciddi bir şekilde bakıyorduk. Helin, üzgünce abisine bakıp yanımızdan ayrıldıktan sonra Melih konuştu. "Aga sen ciddi misin?"

"Ne konuda?" dedi Hazar.

"Tanımıyor musun o kızı?"

"Kim ki o? Ünlü falan mı?" diye sordu Hazar. Gerçekten tanımıyor gibiydi. İyide bu nasıl oluyordu?

"Hazar!" diyerek konuştu Emrah. "Bak neden böyle yaptığını bilmiyoruz ama bize söyleyebileceğini biliyorsun."

"Hangi konuda?" dedi Hazar. Sesli bir nefes alıp ayağa kalktım ve yanlarından ayrılıp içeriye girdim. Dışarıda biraz üşümüştüm. Okulda canım sıkılmıştı. Helin'in okula gelmesi zaten canımı çok fena sıkmışken, Şirinem geldikten sonra neler olacağını düşünmek daha da sıkıyordu.

Helin'in bilerek buraya geldiğinde emindim. Bunca zaman neredeydi? Neden şimdi çıkıp geliyordu ki? Üstelik Hazar onu tanımıyordu bile? Bu nasıl oluyordu bilmiyordum ama gerçekten tanımıyordu sanki. Ya da güzel rol yapıyordu.

Şirinem şu hastahaneden çıkıp gelse de benim keyfim de yerine gelse. Uyumak için sınıfa çıkıyordum ki, Emir'in sınıfından Helin'in çıktığını gördüm. Beni görmemesi için ikişer üçer çıkıyordum ki bana seslendiğini duydum. "Sefa!"

Duymamış gibi yapıp, az öncekinin aksine daha yavaş çıktım ve sınıfa girdim. Arkamdan da Helin'in girdiğini görmüştüm. Sırama oturduğumda önümde dikilmeye başlayınca, baygınca ona baktım.

"Nasılsın?" diye sorduğunda sesli bir nefes aldım.

"İyi."

"Beni sormayacak mısın?"

"Kimsenin nasıl olduğuyla ilgilenmiyorum."

"Sefa neden bana böyle davranıyorsun?"

"Nasıl davranıyorum?"

"Kötü davranıyorsun."

"Kötü insanlara, kötü davranılır."

"Ben sana kötü bir şey yapmadım ki." dediğinde kaşlarımı kaldırıp ona baktığımda, gözlerini kaçırıp kafasını eğdi. "Tamam, belki biraz yapmış olabilirim ama benim şu an öyle bir niyetim yok ki."

"Niyetin ne olursa olsun seninle ilgilenmiyorum."

"Ama neden?"

"Kızım istemiyorum diyorum neden anlamıyorsun? Alla alla! Asabımı bozmak için mi varsın? Bir Irmak, bir sen! Bırakın beni ya! Şirin'le bu kadar muhabbetimiz yok bizim! Abartı oldu biraz! Neyse ne işte of!"

"Şirin yüzünden bana böyle davranıyorsun değil mi?" diye sorduğunda, ellerimle yüzümü sıvazladım.

"Hayır. O olmasa bile sana böyle davranırdım." dediğimde sesli bir nefes alıp bir süre gözlerime baktı. "Daha bakacak mısın?"

"Onu sevmiyorsun. Hâlâ beni seviyorsun." dediğinde, güldüm.

"Sen ciddi misin ya?" diyerek konuştum alayla.

"Niye vazgeçtin benden?"

"Senden hiç vazgeçemem sandığın için." dediğimde kafasını salladı ve sınıftan çıktı.

O sınıftan çıktığı anda zil çalmıştı ve içeriye Selin girip önce, sınıftan çıkan Helin'e daha sonra bana baktı. Gözlerini devirerek bana yaklaştı. "Seninle mi konuştu?" diye sorduğunda, kafamı salladım.

"Ne konuştunuz?" diye sordu önüme oturarak.

"Onunla neden konuşmadığımı falan sordu." dediğimde kafasını salladı.

"Şirin okula geri döndüğünde, neler olacak merak etmiyorum değil yani." dediğinde, sıkıntıyla yüzümü buruşturdum.

"Of Selin ya!" dedim. "Sus, deme öyle şeyler."

"Bu kızın acilen buradan gitmesi gerekiyor." dediğinde kafamı salladım. Selin'le konuştuğumu gören diğerleri de yanımıza gelmişlerdi ve muhabbete katılmışlardı.

"Ben anlamadım şimdi." dedi Ceylin. "O kız, Sefa'nın eski sevgilisi mi?"

Sorduğu soru canımı sıksa da bir şey söylemedim. Sonuçta bilmiyordu ve öğrenmek istediği için ona kızamazdım. "Evet." diyerek cevap verdi Kadir.

"Sefa bir şey soracağım ama çok kızacaksın." dedi Şeyma.

"Kızacaksam sorma." dedim ama o beni dinlemeyip konuştu.

"Hâlâ Helin'e karşı içinde duygular var mı?"

Elimi sinirle masaya vurdum. "Şeyma saçmalama." dedim.

"Peki ya o kız burada olmaya devam ettiği sürece içinde bir şeyler olursa?" dediğinde Duygu, sinirle ayağa kalktım.

"İyice saçmalamaya başladınız siz!" diye bağırdım.

"Biz saçmalamıyoruz Sefa!" dedi Salih. "Hem senin için, hem de Şirin için hiç iyi şeyler olmaz! Sen o kıza çok aşıktın! Şimdi onu sürekli gördükçe ne olacağını sende bilmiyorsun!"

Sinirle oturduğum sıraya tekme attım. "Aga bak, saçma sapan konuşup beni sinir etmeyin! Ben Şirin'i seviyorum! Helin benim için yok! Evet onu geçmişte çok sevmiş olabilirim ama bazı aşklar yarım kalmalı! Tamam mı?! Ben Şirin'i seviyorum, hemde çok! Eğer o geldiğinde de böyle abuk subuk konuşursanız aramızı bozarsınız! Yapmayın!"

"Tamam lan sakin ol." dedi Ozan. "Sadece konuşuyoruz. Sen ve Şirin'in iyiliği için. Yemin ederiz."

"Helin hakkında konuşmayalım, ben onunla ilgilenmiyorum." dedim ve sınıftan çıkıp aşağıya indim.

Etrafa iyice baktıktan sonra, hoca görmeyince hızla okuldan çıktım. Şirinemin yanına mı gitseydim yoksa eve gidip biraz dinlense miydim? Yolda karar veririm diyerekten kafama kaskımı geçirdim ve motora bindim.

Ozan Arslan...

Derste sıkıntıyla Berfin'i düşünerek tahtayı izliyordum. Uzun süredir konuşmuyorduk ve boşlukta hissediyordum. Biz gerçekten ayrılmış mıydık? Bunu düşünmek bilgisayarımı kafama geçirmişim gibi hissediyordum.

En son bizimkilerle beraber aşk acısı çekiyorduk ama hepsi bir sebeple bir araya gelmişlerdi. Berfin ve beni bir araya getirecek hiçbir neden yoktu. Ya da biz o nedenleri yok ediyorduk. Onunla konuşmak istiyordum ama beni suçlayacağını bildiğim için bunu yapmıyordum. Tamam, suçluydum, ben ayrıldım ama beni anlamalıydı. 

Zil çaldığında tüm sınıf boşalırken Berfin de paçasını düzelterek çıkmaya çalışıyordu ki dengesini kaybetti ve yere düştü. Ağzımdan istemsizce kocaman bir kahkaha çıkınca sinirle bana döndü.

"Salak!" diyerek söylenince, gülmemi engellemeye çalışarak yanına gittim ve elimi uzattım. Elime vurup kendisi kalkınca gözlerimi devirdim. 

"Konuşalım mı?"

"Hayır!"

"Tamam, güldüğüm için özür dilerim."

"Konuşabiliriz." dedi ve kollarını göğsünde birleştirdi.

"Biz ne zaman barışacağız?"

"Küsmedik Ozan!"

"Küsmüş gibi davranma o zaman!"

"Eski sevgilimle arkadaş mı olayım?"

"Eski sevgili mi?!"

"Evet!"

"İyi o zaman."

Sınıftan çıkıp ardımdan da kapıyı sertçe kapattım.

Şirin Berma...

Gözlerimi araladığımda oda karanlıktı ve sadece dışarıda yanan sokak lambalarının ışığı ile etrafı görebiliyordum. Yanımda kimse yoktu ve çok susamıştım. Yastığın yanına koyduğum telefonumu alıp ekranı açtığımda beş tane cevapsız çağrı olduğunu ve hepsinin de Sefa'dan olduğunu gördüm. Neden bu kadar aramıştı ki?

Önce annemi arayıp nereden olduğunu sordum. Yemekhanede, beni görmeye gelen akrabalar ile kahve içtiklerini söylemişti. Emir'e de bana su getirmesini söyledikten sonra kapatmıştım ve şimdide Sefa'yı arıyordum.

"Efendim." diyerek açtı.

"Beş kere aramışsın."

"Okuldan kaçtım, dedim senin yanına geleyim. Müsait mi yanın diye soracaktım. Ama sen açmayınca bende eve geldim, uyudum ve sayende uyandım." dediğinde güldüm.

"Kusura bakmayın, bey efendi."

"Bir daha olmasın."

"Yav he he."

"Ee omzun nasıl?" diye sordu.

"İyi, önceki kadar çok ağrımıyor. İyileşiyor yavaş yavaş."

"İyi iyi, çok şükür." dedi. "Ee yemek yedin mi? Yemediysen geleyim!"

"Yemek için mi geliyorsun yanıma?"

"Olabilir."

"Pislik."

"Bu diyaloğu yapmıştık sanki daha önce?"

"Bilmem, olabilir." dediğimde güldü.

"Bugün kızlar gelecekti yanına." dediğinde kaşlarımı çattım.

"Hayır, kimse gelmedi." dedim.

"Öğleden sonra uyuduğun için gelmemişlerdir." dedi.

"Olabilir. Ben mesaj atayım onlara." dedim ve onun yüzüne kapatarak whatsapp'a girdim.

Ruh Hastası

Senin Allah belanı vermesin.
Niye yüzüme kapatıyorsun?
Onu bir tek ben yapabilirim.

Sefa'nın attığı mesajlara güldükten sonra ona cevap yazıp kızlarla olan grubumuza girdim.

'Dişi Pislikler'

Şirin: 

Kızlar?

Sıla: 

Uyandın mı sonunda? Bir an öldün sandım.

Feyza: 

He abart, Sıla.

Duygu: 

Harbi yav, o kadar uyku nereden geliyor?

Berfin: 

Arkadaşlar hatırlatırım, Sefa da çok uyuyor.

Buse: 

Ne alaka Sefa?

Şeyma: 

Saf cidden bu kız.

Şirin: 

Bugün yanıma gelecekmişsiniz.

Ceylin: 

O sen uyumadan önceydi 😊

Şirin: 

Ahahahaha

Şimdi gelebiliyorsanız gelin. Zaten canım sıkılıyor.

Selin: 

Bana uyar. Ben gelebilirim.

Ece: 

Ben annemden izin alayım.

Semra: 

Ben zaten çarşıdayım. Annem beni bıraksın hastaneye.

Berfin: 

Ne aldın çarşıdan?

Semra: 

Pantolonum genişlemişti ve bacak arası sökülmüştü biraz. Yenisini aldım.

Duygu: 

Kanka sen zaten çoğunlukla eşofman giyiniyorsun.

Semra: 

Olsun, bu aralar pantolon giymeyi seviyorum.

Şirin:

E hadi gelin!

Ece: 

Ben tamamım. İzin aldım. Parkta buluşup öyle gidelim.

Gülümseyerek gruptan çıkıp Sefa'nın attığı mesajlara girdim.

Ruh Hastası

Lan canım çok sıkılıyor.

Öğlenden beri uyuyorum.

İkindiyide kılmamışım.

Kim bilir ne günah işledim de Allah nasıl etmedi.

Bari akşamı kılayım.

Sonra yanına geleyim.

Rüyamda görmektense, gerçekte görmeyi tercih ederim.

Şirin

Bence kendini yorup hiç gelme.

Çünkü kızlar geliyor.

Ruh Hastası

Sen çağırdın değil mi?

Şirin

Evet.

Ruh Hastası

Yavrum akşam olmuş zaten.

Bırak yarın gelsinler.

Alla alla.

Şirin

Ya hayır.

Geliyorlar işte.

Ruh Hasta

Omzun iyileştiğinde bir saç başa girelim.

Şirin

Emaneti çıkartıp sıkmayayım ayağına.

Ruh Hastası

Ulan Melih!

Lan bir gece kaldı be yanında.

Şirin

Ahahahaah

Neyse sen beni sinir etme ki emaneti çıkarmayayım.

Ruh Hastası

Şş yo yo sen sakin ol

Şirin

Ay acıktım valla yav.

Ruh Hastası

Bilerek yapıyorsun değil mi?

Emaneti aldım geliyorum.

Şirin

Şş yo yo sen sakin ol

Sefa'nın yazmasını beklemeden telefonu kapattığım an içeriye elinde şişeyle Emir girdi. Elindeki şişeyi hemen alıp içmeye başladım. Yarısından fazlasını içmiştim ve içinde birazcık kalmıştı.

"Maşallah maşallah!" dedi Emir.

"Çok susamıştım ama." dedim.

"Yeni uyandın ondandır." dediğinde kafamı salladım.

"Semra geliyor." dedim sırıtarak.

"Cidden mi? Ne zaman?" diyerek heyecanla konuşunca, gülmeden edemedim.

"Birazdan geliyorlar." dediğimde kafasını salladı. "Gerçekten seviyor musun Emir?"

"Evet." dedi utanarak ve başını eğdi.

"Semra'yı bende çok seviyorum. Gerçekten çok güzel ve iyi bir kız. Onunda seni sevmesi beni mutlu eder." diyerek konuştuğumda, sıcak bir gülümsemeyle bana baktı.

"Onun beni sevdiğini sanmıyorum. Bence hoşlanıyor." dedi biraz burukça.

"Bu daha başlangıç oluyor o zaman. Emin ol sever." dediğimde kafasını salladı. O anda kapı açıldı ve içeriye Semra girdi. Çarşıda olduğu için o erken gelmişti.

"Selam!" diyerek cıvıldadı ellerini açarak. Daha sonra bana yaklaşarak yavaşça sarıldı.

"Nasılsın?" diye sordu.

"İyidir sen?"

"Bende iyiyim." dedi ve daha sonra Emir'e baktı. Bir şey diyecekti ama vazgeçip Emir'e gözlerini devirdikten sonra karşımdaki koltuğa oturdu.

Anlamayarak Emir'e baktığımda o Semra'ya bakarak sırıtıyordu. "Ne oldu?" diye sordum.

"Yok bir şey." dedi Semra.

"Alla alla nasıl yok?" dedi Emir, yapmacık bir alınganlıkla. "Niye bana böyle davranıyorsun?"

"Nasıl davranıyorum?"

"İyi değil." dedi Emir.

Semra, yine bir şey söyleyecek gibi oldu ama vazgeçip sustu. Ne olduğunu merak ederken içeriye diğer kızlar girdi. Emir, odadan çıkıp bizi yalnız bırakmıştı.

Yatakta toparlanıp ayaklarımı bağladım ve geriye yaslandım. Yatağa, Berfin, Selin, Feyza ve Şeyma oturmuştu. Odada ki iki sandalyeye Duygu ve Sıla oturmuşken, karşıda ki koltuğu yatağın yan tarafına çekip Semra, Buse, Ece oturmuştu. Ayakta kalan Ceylin'i görünce yatakta yana kayıp ona yer açtım.

"Yok senin omzun rahatsız. Sen otur rahatça." dedi Ceylin ama onu kolundan tutup yanıma çektim. Oturup ayaklarını kendine çekti.

"Ee okul nasıl gidiyor?" diyerek konuştum.

"İyiydi de..." diyerek konuştu Feyza ve daha sonra kızlara bakıp sustu.

"Bir sorun mu var?"

"Evet." dedi Ceylin. "Sefa'nın eski sevgilisi geldi okula."

Kaşlarımı çattım. "Eski sevgilisi?" dedim anlamayarak.

"Helin." diyerek konuşunca Semra, gözlerim şaşkınlıkla açıldı. "Helin ve Yağmur. İkisi de Emir'in sınıfındalar."

"Siz ciddi misiniz?"

"Evet, maalesef." dedi sıkıntıyla Sıla.

"Ama anlamadığım bir şey var." dedi Duygu. "Hazar, Helin'i tanımıyor."

"Nasıl?!" dedim.

"Bildiğin tanımıyor. Helin sınıfa geldi, Hazar ile konuştu ama Hazar hiçbir tepki falan vermiyor. Hatta 'o kız kim?' diye de sordu yani. Gerçekten tanıyamadı mı acaba, diye soruyorum kendime ama Helin, neredeyse hiç değişmemiş ki." diyerek konuştu Duygu.

"E nasıl hatırlamıyor o zaman?" dedim şaşkınca.

"Bilmiyorum."

Aramızda kısa bir sessizlik oluşunca, bu sessizliği bozmak için Semra'ya baktım ve konuştum. "Emir sana ne yaptı?" diye sordum.

"Emir, Semra'ya bir şey mi yaptı?" dedi şaşkınca Buse.

"Yok ya!" dedi Semra. "Emir bana bir şey yapmadı."

"E niye triplisin çocuğa?" diye sordum.

"Helin'in arkadaşı var, Yağmur. Emir'in yanından ayrılmıyor bir türlü." dediğinde, hepimiz birbirimize bakıp gülmeye başladık. "Gülmeyin ya!" Semra, elleriyle yüzünü kapatınca gülmeyi bıraktık.

"Tamam, gülmüyoruz."

Hazar Dere...

"Hazar!" diyerek odama girince annem, telefonumu elimden bırakıp ona baktım. "Bende diyorum ders çalışıyor odasında!"

"Az önce çalıştım, görmedin."

Annem gözlerini devirdi. "Gel, çöpü götür." dediğinde kafamı salladım ve ayağa kalktım.

"Kız valla az önce çalışıyordum." dediğimde, annem beni duymamış gibi yaparak oturma odasına girince bende kapıyı açıp evden çıktım. Kapının önündeki poşeti alıp aşağıya indim.

Çöpü, konteynere attıktan sonra binaya doğru yürüyordum ki sokağa girip, bizim binaya doğru yaklaşan kız çekti dikkatimi. Kaşlarımı çattım ve hızla yanına yaklaşıp, içeri girmeden onu arkadan tutup kendime doğru çektim. Bağırmak üzereyken, ağzını kapatıp, duvara yasladım onu. Beni gördüğüne şaşırmıştı. Sinirle ona baktıktan sonra konuştum.

"Hangi delikten çıktıysan oraya geri dön, Helin!"

••••••

Hazar, neden kız kardeşini tanımıyormuş gibi yapıyor? Bu işte bir halt var ama çözeceğiz inşallah sowkosksoaks

Oylamayı unutmayın.

Sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalın kitapla kalın 💞

Continuer la Lecture

Vous Aimerez Aussi

336 90 14
"Ey mutmain nefis! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!" Fecr Suresi 27-30. Ay...
92.9K 7.9K 32
Dünyaca ünlü oyuncu Jeon Jungkook korumasının küçük kardeşine aşık olur .
7.2M 261K 41
"Ne işin var bu saatte sokakta" dedi. Şaşırmadım bu tepkisine ne zaman geç saatte dışarı da olsam aynı sözleri duyuyordum ama kendisini hiç bu saatte...
127K 6.1K 11
Tecessüs'ün ikinci kitabıdır! Hazal; Sen Maral'ı kaybettin. Hazal; Hani şu minik elleriyle yaralarını örtmeye çalışan kız.