LİSE SAKİNLERİ SERİSİ

By zeyneparada

1.4M 165K 50.4K

Romantik Komedi | Dram içeren bir kurgudur. Okurken kahkahalarla gülmek istiyorsan içeriye gir!! Lise Sakinl... More

Tanıtım
1.Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
Duyuru
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
İkinci Kitap-1. Bölüm
İkici Kitap-2. Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-4 . Bölüm
İkinci Kitap-5 . Bölüm
İkinci Kitap-6. Bölüm
İkinci Kitap-7. Bölüm
İkinci Kitap-8. Bölüm
İkinci Kitap-9. Bölüm
İkinci Kitap-10. Bölüm
İkinci Kitap-11. Bölüm
İkinci Kitap-12. Bölüm
İkinci Kitap-13. Bölüm
İkinci Kitap-14. Bölüm
İkinci Kitap-15. Bölüm
İkinci Kitap-16. Bölüm
İkinci Kitap-17. Bölüm
İkinci Kitap-18. Bölüm
İkinci Kitap-19. Bölüm
İkinci Kitap-20. Bölüm
İkinci Kitap-21. Bölüm
İkinci Kitap-22. Bölüm
İkinci Kitap-23. Bölüm
İkinci Kitap-24. Bölüm
İkinci Kitap-25. Bölüm
İkinci Kitap-26. Bölüm
İkinci Kitap-27. Bölüm
İkinci Kitap-28. Bölüm
İkinci Kitap-29. Bölüm
İkinci Kitap-30. Bölüm
İkinci Kitap-31. Bölüm
İkinci Kitap-32. Bölüm
İkinci Kitap-33. Bölüm
İkinci Kitap-34. Bölüm
İkinci Kitap-35. Bölüm
İkinci Kitap-36. Bölüm
İkinci Kitap-37. Bölüm
İkinci Kitap-38. Bölüm
İkinci Kitap-39. Bölüm
İkinci Kitap-40. Bölüm
İkinci Kitap-41. Bölüm
İkinci Kitap-42. Bölüm
İkinci Kitap-43. Bölüm
İkinci Kitap-44. Bölüm
İkinci Kitap-45. Bölüm
İkinci Kitap-46. Bölüm
İkinci Kitap-47. Bölüm
İkinci Kitap-48. Bölüm
İkinci Kitap-49. Bölüm
İkinci Kitap-50. Bölüm
İkinci Kitap-51. Bölüm
Üçüncü Kitap - 1. Bölüm
Üçüncü Kitap - 2. Bölüm
Üçüncü Kitap - 3. Bölüm
Üçüncü Kitap - 4. Bölüm
Üçüncü Kitap - 5. Bölüm
Üçüncü Kitap - 6. Bölüm
Üçüncü Kitap - 7. Bölüm
Üçüncü Kitap - 8. Bölüm
Üçüncü Kitap - 9. Bölüm
Üçüncü Kitap - 10. Bölüm
Üçüncü Kitap - 11. Bölüm
Üçüncü Kitap - 12. Bölüm
Üçüncü Kitap - 13. Bölüm
Üçüncü Kitap - 14. Bölüm
Üçüncü Kitap - 15. Bölüm
Üçüncü Kitap - 16. Bölüm
Üçüncü Kitap - 17. Bölüm
Üçüncü Kitap - 18. Bölüm
Üçüncü Kitap - 19. Bölüm
Üçüncü Kitap - 20. Bölüm
Üçüncü Kitap-21. Bölüm
Üçüncü Kitap-22. Bölüm
Üçüncü Kitap-23. Bölüm
Üçüncü Kitap-24. Bölüm
Üçüncü Kitap-25. Bölüm
Üçüncü Kitap-26. Bölüm
Üçüncü Kitap-27. Bölüm
Üçüncü Kitap-28. Bölüm
Üçüncü Kitap-29. Bölüm
Üçüncü Kitap-30. Bölüm
Üçüncü Kitap-31. Bölüm
Üçüncü Kitap-32. Bölüm
Üçüncü Kitap-33. Bölüm
Üçüncü Kitap-34. Bölüm
Üçüncü Kitap-35. Bölüm
Üçüncü Kitap -36. Bölüm
Üçüncü Kitap-37. Bölüm
Üçüncü Kitap-38. Bölüm
Üçüncü Kitap-39. Bölüm
Üçüncü Kitap-40. Bölüm
DUYURU
EMİR BERMA

57. Bölüm

9.1K 1.2K 372
By zeyneparada

Medyadaki şarkıyı açmayı unutmayın.

Onu dinleyerek okursanız daha güzel olur.

Umarım beğenirsiniz.

^^^^^^

Sefa Ayves...

Dizimi stresle sallarken ne yapacağımı düşünüyordum. Ne yapmalıydım? Şirinem bu akşam duygularından bahsedecekti Hazar'a? Oturduğum sandalyeden kalktım ve masanın üzerine bir miktar para koydum. Yanıma gelen garsondan bir poşet istedim. Daha sonra poşetin içine dürümleri koydum ve lokantadan çıktım. Onları burada asla bırakamazdım. Kebap bu, terk edilemez.

"Nereye gitsem şimdi?"

"Şirineme haber mi versem?"

"Hayır olmaz. Bunu Hazar'dan duyması daha mantıklı."

"O zaman önce Hazar'ın yanına gideceğim."

"Ama Duygu'ya da haber vereyim."

"Hazar'ın onu sevdiğini söylemeli miyim?"

"Hayır hayır hayır. Hazar kendisi şey etsin."

Duygu'yu aradım.

"Efendim Sefa." diyerek cevaplandırdı.

"On beş dakikaya bizim parkta ol." dedim.

"Niye? Ne oldu?"

"Şirinem, Hazar'a karşı olan hislerinden bahsedecek." dedim.

"Anladım. Tamam geliyorum." dedi ve kapattı. Parka giriş yaptığımda Hazar'ı bir bankta otururken gördüm. Bankın yakınında olan kaydırağın arkasına geçip saklandım ve Şirinem'in gelmesini bekledim. Ondan önce parka Duygu girince beni görmesi için kaydırağın arkasından çıktım ve ona el salladım. Yakalanmamaya çalışarak yanıma geldi ve saklandı.

"Ee Şirin nerede?" diye sordu.

"Ne bileyim? Gelir şimdi herhalde."

"Aha geldi." dediğinde gözlerim onu aradı. Gelip Hazar'a selam verdikten sonra yanına oturdu. 

"Nasılsın?" diye sordu Şirin.

"İyi sen?" dedi Hazar.

"İyi."

İkisi de bir süre sessizce oturdu. Daha sonra Şirin ona doğru dönerek derin bir nefes aldı. "Hazar benim sana bir şey söylemem gerekiyor." dedi Şirin. Hazar kafasını salladı ve onu dinlemeye başladı.

"Ne söyleyeceksin Şirinem?" diye sordu Hazar.

"Sadece beni dinlemeni istiyorum."

"Tamam."

"Okula ilk geldiğim sıralar bana çok yakın davranıyordun ve ben bundan bayağı etkilendim." Konuşacaktı ki, Şirin elini kaldırıp susmasını söyledi. "Senden hoşlandığımı düşündüm ama hep kafamı karıştıran kısımlar oldu. Biri daha var ve ikinizin arasında kaldım."

"Ne?" dedim şaşkınca. "Hazar'dan kurtulmaya çalışırken bir tane daha mı kuma çıktı başıma?"

"Ama gelirken düşündüm de ben senden değil ondan hoşlanıyorum." dediğinde, sesli bir nefes aldım. 

"Hiç mi yüzün gülmez be, Sefa?" dedim kendi kendime.

"Sadece sana karşı olan yanlış hislerimden, sana söyleyerek kurtulmak istedim." dedi Şirin. "Arkadaş mıyız?"

"Kardeşiz." dedi Hazar ve onun yanağını sıktı.

"Senin var mı sevdiğin biri?" diye sordu Şirin.

"Var." 

"Ya hiç mi gülmez yüzün be, Duygu?" 

"Repliklerimi çalma." dedim.

"Kimi seviyorsun?" diye sordu merakla, Şirin

"Duygu'yu."

"NE?!" diye bağırarak kaydırakların arkasından çıkınca Duygu, onu tutamadım. Hazar ve Şirin şaşkınca ona bakarlarken bende çıktım. "Yani şey..." dedi Duygu kafasını kaşıyarak.

"Geri zekalı." diyerek fısıldadım. "Neye şaşırdın bu kadar?"

"Sus ya. İki yıldır seviyorum onu, tık yoktu adamdan." dedi Duygu, benim gibi fısıldayarak.

"Siz de mi buradaydınız?" dedi Şirinem. 

Hazar, Duygu'ya bir süre baktıktan sonra arkasını dönüp buradan uzaklaştı. Sanırım uatnmıştı ve böyle bir durumda öğrenmesini istememişti. "Şey." diyerek konuştum. "Duygu da onu seviyor."

Şirin şaşkınlıkla Duygu'ya bakmaya başladı. "Gerçekten mi?" Duygu kafasını salladı. "Ben özür dilerim. Gerçi Hazar'a karşı pek de bir şey hissettiğimi düşünmüyorum ama gerçekten senin sevdiğini bilseydim aklımdan bile geçmezdi."

"Sorun yok, Şirin." dedi Duygu. "Hem bilmiyordun ki."

"Gidip konuşmayacak mısın onunla?" dedi gülümseyerek.

"Şimdi değil." dedi Duygu. "Çünkü hâlâ şoktayım. Hem gidip ne diyeceğim?"

"Hadi evlenelim, de." dediğimde ikisi de dönüp bana baktılar.

"Hı hı bir erkek bir kız da çocuk." dedi Duygu.

"Daha erken bence." dediğimde Duygu omzuma vurdu ve Şirinem de güldü. 

Umut Dursun...

Israrlarım üzerine bizimkilerle halı sahada maç yapacaktık. Hepsinin içinden bana sövdüğüne emindim ama umrumda değildi. Birileri sövecek diye maç yapmayacak mıydık? Kültür Park'ta halı sahaya doğru ilerlerken arkamdan gelen sesler ile arkama döndüm.

"Kale direklerini gırtlağına sokup nefesini kestiğimin dangalağı, nereden çıktı bu soğukta maç?" diyerek bana doğru geliyordu, Emrah.

"O nasıl bir küfür be?" dedim omzuna vurarak. "Çok yaratıcı!"

Gözlerini devirdi. "Havanın güneşli olduğu bir gün seçemedin mi?"

"Meterolog değilim kanka. Bilemem ben." dediğimde kafama vurdu. 

"Hazar ve Sefa niye yok?" diye sordu.

"Ne bileyim ben? Her yaptıkları şeyi bana rapor mu ediyorlar sanki? Git onlara sor."

"Yarabbim sabır ver."

"La Mertço!" diye bağırdım, sahanın içinde ısınan Mert'e.

"Ne var?!" diyerek o da bağırdı.

"Bana bir daha bağırırsan seni idam ederim, ona göre." dedim ve içeri girip elimdeki kramponları yere bıraktım.

"Virtüöz, Orkestra Şefi boş konuşma uzmanı." dediğinde ona gözlerimi devirdim ve botlarımı çıkarıp kramponlarımı giyindim.

"Niye botlarını giyerek geldin?" diye sordu Emrah.

"Yav kardeş sana ne? Sen niye her şeyin detayına kadar iniyorsun? Kilotum da mor!"

Emrah, sinirle bana doğru gelince kaçmaya başladım. "Çöp tenekesine atılan metal atıklarda karakterini yüzdürdüğüm! Seni bi' döverim bi' döverim var ya, görürsün gününü!"

"Tamam lan sakin ol!" dedim korkarak. Beni kovalamayı bırakınca durup ona tersçe baktım.

"Emir'i çağırdınız mı?" diye sordu, Mert.

"Evet." diyerek cevap verdim. "Yalnız Emir benden haberiniz olsun."

"O niye?" dedi Emrah.

"Keyfimin kâhyasının virtüöz orkestra şefi öyle istedi!" dediğimde bana tersçe bakıp ısınmaya devam etti.

"Yalnız var ya, Emir ile Sefa'nın futbolu tartışılır." dedi Mert.

"Şöyle bir şey var, Emir her mevkide rahatça oynayabiliyor. Gerek defans olsun, gerek orta saha!"

"Sefa da bazen kanat oynuyor. Mevkisi olmamasına rağmen."

"Ama Sefa çoğunlukla mecbur kaldığı zamanlar kanata geçiyor. Orta sahası da iyi aslında."

"Bana göre en iyi Emir bence. Futbolunu ilerletse iyi olur."

Şirin Berma...

Emir ile beraber yavaşça okula ilerliyorduk. Bugün sebepsizce evden erken çıkmıştık. Hava çok soğuktu ve yağmur yağacak gibi duruyordu. "Sen iyi misin?" diye sordum.

"Bileğim ağrıyor ya."

"Niye?"

"Dün maç yaptık, Melih yanlışlıkla bileğime vurdu."

"Sanki lig maçı oynuyorsunuz. Biraz daha yavaş oynasanıza."

"Sen lafı nerenden dinliyorsun?" diye sordu.

"Niye ki?"

"Yanlışlıkla oldu diyorum."

"Tamam bende bir şey demedim zaten. Yavaş oynayın dedim sadece."

Bana cevap vermeyip sadece kafasını salladı. Okula geldiğimizde yukarı çıkmaya başlamdım. Duygu karşıdan bana doğru geldi ve hemen koluma girdi.

"Konuşmamız gerekiyor." dedi ve gülümsedi.

"Tamam."

Birlikte spor salonuna indik ve tribünlere oturduk. "Şimdi hazır ol." dedi Duygu.

"Hazırım." dedim ve derin bir nefes aldım.

"Söylüyorum."

"Ay söyle, çatladım vallahi." dedim heyecanla.

"Sefa seni seviyor." 

Nefesimi tutup bir süre Duygu'ya bakmaya başladım. "Anlamıştım zaten!" dedim alnıma vurarak.

"Nasıl?"

"Seni seversem beni sever misin, diye sordu geçen gün."

"Ciddi mi? E bildiğin sana açılmış."

"Arkadaş olduğumuzu söylemeseydi bende ona cevap verebilirdim."

"Ne diyecektin ki?" diye sordu merakla.

"Severim, diyecektim."

"Sefa, kendi batırmış." Kafamı salladım.

"E ne zamandan beri?"

"En başından beri." dediğinde şaşkınlıkla kaşlarımı havaya kaldırdım. 

"Ya!" dedim ve üzgünce kafamı salladım. O kadar dengesiz davranıyordu ki kafamı karıştırıyordu. 

"Ama Sefa'nın, onun seni sevdiğini bildiğinden haberi olmayacak."

"Tamam." dedim. Daha sonra tekrar koluma girdi ve beraber yukarı çıkmaya başladık. 

Sınıfa girdiğimizde Sefa başını sıraya koymuş uyuyordu yine. Çantamı sıraya koyduktan sonra Sefa'nın başında dikildim.

"Günaydın." diyerek konuştuğumda gözlerini aralayıp bana baktı.

"Günaydın." diye mırıldandı. 

Gözlerini tekrar kapatınca montumu asıp yerime oturdum. Hazar, bana gülümsedikten sonra arkamda oturan Duygu'ya bakıp göz kırptı ve yerine oturdu. Hemen arkamı dönüp Duygu'ya baktım. "Şirin beni ayılt." dedi ve bayılıyormuş gibi sıraya başını koydu. Bu hâline güldüm ve önüme döndüm.

Yeni gelen hocamız sınıfa girince hepimiz ayağa kalktık. Hoca hepimize teker teker baktı ve bir yerde sabit durdu. Hocanın baktığı yöne baktığımızda uyuyan bir adet Sefa ile karşılaştık. "Bu hep uyuyor mu?" diye sorunca hoca, hepimiz kafamızı salladık. "Dersleri nasıl?"

"İyi. Notları hiç düşük değil." dedi Şeyma.

"Kopya falan mı çekiyor acaba?" diye sordu hoca.

"Hiç sanmam." dedi Duygu.

"Neden?" dedi hoca.

"Bizim sınıfta hiç kimse kopya çekmez çünkü." dedi Sıla.

"Vay be." dedi hoca. "İlk defa böyle bir sınıfla karşılaşıyorum. Ee niye kopya çekmiyorsunuz?"

"Hırsızlıktır hocam." dedi Melih. "Bizim işimiz olmaz öyle şeylerle."

"Aferin lan." dedi hoca. "Valla billa hayran kaldım."

"O yüzden sınavları yardımlaşarak yaparız. Kopya değil yani." dedi Buse.

"Hayranımız çoktur." dedi Ozan.

"Tamam tamam." dedi hoca. "Oturabilirsiniz."

"Sağ ol!" diye bağırdık aynı anda ve daha sonra yerimize oturduk.

"Mert?" dedi hoca.

"Emret komutanım." diyerek ayağa kalktı Mert.

"Yakışıklı Mert?" dedi hoca ona bakarak.

"Allah vergisi hocam." dedi Mert.

"Kendine güvenme o kadar." dedi hoca.

"Kendime güvenmezsem bu hayatta, düştü zannederler hocam." 

"Edebiyat yapma yavrum." dedi hoca.

"Peki." dedi Mert. "E ne diyecektiniz bana hocam?"

"Hiçbir şey. Oturabilirsin." dediğinde hoca, Mert kafasını sallayıp yerine oturdu. "Bu çocuk uyku ilacı falan mı içip geliyor?"

Hoca Sefa'yı göstererek konuşunca sebepsizce güldüm. "Niye güldünüz matmazel?" dedi hoca bana bakarak. 

"Şirinem mi güldü?" diyerek konuşunca Sefa hepimiz ona baktık.

"İsmin ne?" dedi hoca bana bakarak.

"Şirin." diyerek cevap verdim.

"Ha tamam." dedi hoca. "Bende sandım bu çocuk sana öyle sesleniyor."

"Hepimiz öyle sesleniyoruz." dedi Salih. Ona dönüp baktığımda bana göz kırptı.

"Anladım." dedi hoca ve Sefa'ya yaklaştı. "Uyandın mı artık?"

"Evet hocam." dedi Sefa, gözlerini ovalarken.

"Heh iyi aferin." dedi hoca ve yerine geçti. "Ben niye öğretmen oldum ki acaba?"

"Hocam bunu burada mı soruyorsunuz?" dedi Selin.

"Evet. Daha önce sormaya fırsatım olmadı." dediğinde hoca, hafifçe güldüm.

"Sen böyle her şeye güler misin?" diye sordu hoca bana bakarak.

"Şey..." dedim ve elimi enseme götürdüm. "Evet."

"Tamam o zaman dışarı çıkabilirsin."

"Ama-" demiştim ki hoca bana kapıyı gösterdi. Kafamı sallayıp ayağa kalktım. Sefa bir anda gülmeye başlayınca hepimiz ona baktık.

"Hocam bende güldüm. Bende çıkayım lütfen." 

"Tamam çık. Zaten hep uyuyorsun." dedi hoca. Sefa ayağa kalkınca beraber sınıftan çıktık. 

"Oh be." dedi Sefa. "Dünya varmış."

"Evet dünya zaten var." dediğimde bana göz devirdi ve kolunu omzuma attı. O anda 12/B'nin kapısı açıldı ve içeriden Irmak çıktı. Irmak önce bana daha sonra Sefa'ya bakınca Sefa kolunu omzumdan çekti.

"Sen git kantine ben geliyorum." dediğinde kafamı salladım ve yavaş adımlarla ilerlemeye başladım.

"Bir dakika ya." dedim ve arkamı dönüp onlara doğru ilerledim. "Madem beni seviyor, Irmak ile konuşmayacak!"

^^^^^^

Güzel bölümler bizi bekliyooooorrr.

Kıskançlık çok olsun mu sizce?

Bu arada oylamayı unutmayın.

Hoşça kalın, kitapla kalın.

Continue Reading

You'll Also Like

216K 18.4K 55
Siz: Saçların neden her gördüğümde bir önceki halinden kısa? Neden onlara dokunuyorsun? Siz: Sürekli bu 'neden' sorularını kendime sormaktan bıktım a...
7.2M 261K 41
"Ne işin var bu saatte sokakta" dedi. Şaşırmadım bu tepkisine ne zaman geç saatte dışarı da olsam aynı sözleri duyuyordum ama kendisini hiç bu saatte...
336 90 14
"Ey mutmain nefis! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!" Fecr Suresi 27-30. Ay...
2.5K 353 8
Şimdi durun bir saniye lütfen. Gözlerinizi kapatın ve bir kafede olduğunuzu düşünün. Burnunuza vişneli brownie ile kahve kokusu doluyor. Sonra haya...