LİSE SAKİNLERİ SERİSİ

By zeyneparada

1.4M 164K 50.1K

Romantik Komedi | Dram içeren bir kurgudur. Okurken kahkahalarla gülmek istiyorsan içeriye gir!! Lise Sakinl... More

Tanıtım
1.Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
Duyuru
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
İkinci Kitap-1. Bölüm
İkici Kitap-2. Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-3 . Bölüm
İkinci Kitap-4 . Bölüm
İkinci Kitap-5 . Bölüm
İkinci Kitap-6. Bölüm
İkinci Kitap-7. Bölüm
İkinci Kitap-8. Bölüm
İkinci Kitap-9. Bölüm
İkinci Kitap-10. Bölüm
İkinci Kitap-11. Bölüm
İkinci Kitap-12. Bölüm
İkinci Kitap-13. Bölüm
İkinci Kitap-14. Bölüm
İkinci Kitap-15. Bölüm
İkinci Kitap-16. Bölüm
İkinci Kitap-17. Bölüm
İkinci Kitap-18. Bölüm
İkinci Kitap-19. Bölüm
İkinci Kitap-20. Bölüm
İkinci Kitap-21. Bölüm
İkinci Kitap-22. Bölüm
İkinci Kitap-23. Bölüm
İkinci Kitap-24. Bölüm
İkinci Kitap-25. Bölüm
İkinci Kitap-26. Bölüm
İkinci Kitap-27. Bölüm
İkinci Kitap-28. Bölüm
İkinci Kitap-29. Bölüm
İkinci Kitap-30. Bölüm
İkinci Kitap-31. Bölüm
İkinci Kitap-32. Bölüm
İkinci Kitap-33. Bölüm
İkinci Kitap-34. Bölüm
İkinci Kitap-35. Bölüm
İkinci Kitap-36. Bölüm
İkinci Kitap-37. Bölüm
İkinci Kitap-38. Bölüm
İkinci Kitap-39. Bölüm
İkinci Kitap-40. Bölüm
İkinci Kitap-41. Bölüm
İkinci Kitap-42. Bölüm
İkinci Kitap-43. Bölüm
İkinci Kitap-44. Bölüm
İkinci Kitap-45. Bölüm
İkinci Kitap-46. Bölüm
İkinci Kitap-47. Bölüm
İkinci Kitap-48. Bölüm
İkinci Kitap-49. Bölüm
İkinci Kitap-50. Bölüm
İkinci Kitap-51. Bölüm
Üçüncü Kitap - 1. Bölüm
Üçüncü Kitap - 2. Bölüm
Üçüncü Kitap - 3. Bölüm
Üçüncü Kitap - 4. Bölüm
Üçüncü Kitap - 5. Bölüm
Üçüncü Kitap - 6. Bölüm
Üçüncü Kitap - 7. Bölüm
Üçüncü Kitap - 8. Bölüm
Üçüncü Kitap - 9. Bölüm
Üçüncü Kitap - 10. Bölüm
Üçüncü Kitap - 11. Bölüm
Üçüncü Kitap - 12. Bölüm
Üçüncü Kitap - 13. Bölüm
Üçüncü Kitap - 14. Bölüm
Üçüncü Kitap - 15. Bölüm
Üçüncü Kitap - 16. Bölüm
Üçüncü Kitap - 17. Bölüm
Üçüncü Kitap - 18. Bölüm
Üçüncü Kitap - 19. Bölüm
Üçüncü Kitap - 20. Bölüm
Üçüncü Kitap-21. Bölüm
Üçüncü Kitap-22. Bölüm
Üçüncü Kitap-23. Bölüm
Üçüncü Kitap-24. Bölüm
Üçüncü Kitap-25. Bölüm
Üçüncü Kitap-26. Bölüm
Üçüncü Kitap-27. Bölüm
Üçüncü Kitap-28. Bölüm
Üçüncü Kitap-29. Bölüm
Üçüncü Kitap-30. Bölüm
Üçüncü Kitap-31. Bölüm
Üçüncü Kitap-32. Bölüm
Üçüncü Kitap-33. Bölüm
Üçüncü Kitap-34. Bölüm
Üçüncü Kitap-35. Bölüm
Üçüncü Kitap -36. Bölüm
Üçüncü Kitap-37. Bölüm
Üçüncü Kitap-38. Bölüm
Üçüncü Kitap-39. Bölüm
Üçüncü Kitap-40. Bölüm
DUYURU
EMİR BERMA

19. Bölüm

15.2K 1.7K 450
By zeyneparada

Merhabalar! Oylamayı unutmayın.

Apartmanın ortasında durmuş, ikimizde, babama bakıyorduk. O bizi gördüğü an gülümserken Emir geri adım attı. "Sizi bir arada görmek beni mutlu ediyor." dedi babam bize doğru yaklaşarak. "Sonunda kavuştuk."

Sırf yanında ki çocuk için gülümsemeye çalıştım ve kafamı salladım. "Baba." dedi küçük çocuk. "Ablam ve abim bunlar mı?"

Babam çoçuğa kafasını sallayınca, çocuk bize doğru geldi ve bacaklarıma sarıldı. Ne yapacağımı bilemeyerek bir süre bekledim ve daha sonra dizlerimin üzerine çökerek gülümsedim. "Merhaba!" dedim saçına dokunurken.

Arkasını döndü ve babama baktı. "Ablam çok güzel." dediğinde gülümsemem genişledi.

"Vallahi bende fark ettim oğlum." dedi babam bana daha çok yaklaşarak. "O çok güzel olmuş."

Emir hareketsizce durmuş sadece olanları izliyordu. Sanki haykırarak ağlamak istiyordu ama bunu babamın önünde uygulamak istemiyordu. Babam Emir'e doğru gidince Emir  hışımla arkasını dönüp yukarı çıkmaya başladı. "Baba, abim seni özlememiş." dedi küçük çocuk.

Hemen kafamı salladım. "Hayır, özledi aslında. Özlemez mi babasını? Sadece derslerde zorlanıyor, morali bozuk." diyerek yalan söylediğim de ikisi de kafasını salladılar. "E hadi yukarı çıkalım."

Onlar önden giderken bende peşlerinden gidiyordum. Evin kapısı açıktı. İçeriye girdiğimizde kapıyı kapattım ve annemin nerede olabileceğini düşündüm. Onlar içeri geçerken geleceğimi söyleyerek odaları gezmeye başladım. O anda annem çantasını hazırlamıştı. "Nereye gidiyorsun?" diye sordum.

"O gidene kadar annemde kalacağım." dedi ve sessizce kapıya doğru ilerledi. Aynı şekilde evden çıkınca bende içeriye girdim ve karşılarına oturdum.

"Nasılsın kızım? Okul nasıl gidiyor? Zayıflamışsın." diyerek konuştu babam.

"İyiyim. Okulda iyi gidiyor. Yazın zayıfladım." dedim. Gülümseyerek kafasını salladı. "Senin adın ne bakalım?"

"Samet." diye cevap verince gülümsedim. Samet, güzel bir isimdi. Samet'in eli karnına gidince ayağa kalktım.

"Aç mısınız?" diye sorduğumda ikisi de kafasını salladı. "O zaman ben gidip lahmacun alayım. Siz de duşa girin. Yorgunsunuzdur."

Babam, Samet'in kafasını okşayıp beni onayladığında hızla evden çıktım ve aşağıya indim. 'Çok şanslısın, Samet. Başını okşayan bir baban var.' Gözümde akmak üzere olan yaşı dindirmeye devam ederken birine çarpmam ile yolun ortasında durdum. "Evde olman gerekmiyor mu?" diye sordu Melih. Kafamı kaldırıp ona baktığım da gözlerimi görünce şaşırdı. Sanırım ağlamamak için zorluyordum ve gözlerim kızarmıştı. "Niye gözlerin kızarmış, Şirinem?!"

Sorduğu soruyla gözümden bir damla yaş düşünce bana sarıldı. Hani diyorlardı ya 'ağlayan birine, niye ağladın diye sorarsan daha çok ağlar' diye. Tamam ben ağlamıyorum ama ağlamak üzereyken sormuştu sonuçta ve bende tam bu durumdaydım işte. Neden soruyorsun ki Melih? Duyduğumuz korna sesi ile kaldırıma geçtik. Beni bir duvarın üzerine oturttu ve karşımda durdu. "Ne oldu?" diye sordu tekrardan. Gülümsedi ve telefonunu çıkartarak fotoğrafımı çekti. Ona şaşkınca bakarken, benimle selfie çekilmeye başlamıştı bile.

"N-ne yapıyorsun?" dedim göz yaşlarımı silerken.

"Ağlayınca, çirkin değilde daha da şirin oluyorsun." dediğinde ister istemez güldüm. "Hah güldün! Gördüm! Şimdi söyle niye ağlıyordun?"

Ayağa kalkıp yürümeye başladığım da o da beni takip etti. "Babam geldi." diye mırıldandım. "Uzun süredir burada değildi."

"Ne güzel işte kızım!" dediğinde ona bakmayı sürdürdüm. "Baban gelmiş işte!"

"Olaylar çok farklı, Melih." dedim.

"Olay ne bilmiyorum ama benim babam, bana 'oğlum' desin diye nelerimi vermezdim?" dediğinde şaşkınca ona baktım.

"Baban yok mu?"

"Var." dedi gülümseyerek. "Ama var olduğunu hissedemiyorum."

Kafamı salladım. Önünde durduğumuz lahmacuncunun içine girdik. Dokuz tane lahmacun aldım ve birini dürüm yaptırarak Melih'e uzattım. "Gerek yok, sağ ol." dedikten sonra lahmacunu alıp yemesi kahkaha atmama sebep oldu. Tekrar dışarı çıktık ve yürümeye başladık. Yanımız da siyah bir araba durunca biz de durduk. "Melih!" diyerek bir adam indi arabadan. Adamın sesi çok katı ve soğuk çıkmıştı. 

"Baba?" dedi Melih o adama doğru yaklaşarak. 

"Merhabalar." dedi adam bana gülümseyerek. "Melih'in arkadaşı olmalısın."

Kafamı salladım ve gülümsedim. "Evet, arkadaşız." dedim. Adam bir anda değişmişti resmen. 

"İstersen seni de bırakalım eve? Bu soğukta yürüme." dediğinde adam, ben daha cevap vermeden Melih kolumu çekerek arabaya soktu beni. Ben ve Melih arkada otururken adam önde oturuyordu, şoför de arabayı kullanıyordu.

"Baban iyi bir adama benziyor." dedim fısıldayarak.

"Aynen öyledir." dedi gözlerini devirerek.

"Sorun ne?"

"Boş ver." dedi.

Önüme döndüm ve yola baktım. "İleriden sağa dönmeniz gerekecek ama siz caddeden çıkmayın. Ben yürürüm." dediğimde kafalarını salladılar. "Teşekkür ederim."

Arabadan indim ve bana el sallayan Melih'e karşılık verdim. Daha sonra elimdeki poşeti sallayarak eve doğru gittim. O anda kafama düşen sert bir şey ile yukarıya baktım. Sefa cama çıkmıştı ve bana sırıtarak bakıyordu. Kafamı acıyla tuttuğum da hemen içeriye kaçtı. Yere baktığım da bir çikolata görmem ile gülümsedim. Daha sonra onu elime alarak binaya girdim. Anahtarım ile kapıyı açtım ve içeriye girdim. Banyodan duyduğum sesler ile oraya doğru ilerledim. Emir, banyonun önünde durmuş içeriyi izliyordu. Yanına gidip baktığımda babam ile Samet birbirlerine köpük bulamış gülüyorlardı. Emir'in dudaklarında oluşan gülümsemeyi görünce bende gülümsedim. "Umarım şu küçük şey hep güler." diye mırıldandı Emir.

"Ne oldu birdenbire sana?" diye sorduğumda içeriye girdi. Bende peşinden girdim ve bir koltuğa oturdum.

"Benim babam bana bakmadı diye onun mutsuz olmasını isteyemezdim. Kendimde olmayan bir şeyi, olan birinden almak istemem. Mutlu olsun." dediğin de ona sarıldım.

"Sen dünyanın en iyi kalpli ve en iyi kardeşisin." dediğimde güldü.

"Parfümün markasını hâlâ söylemedin." dediğinde ona gözlerimi kısarak baktım ve ayağa kalkarak mutfağa girdim. Ellerimi yıkadıktan sonra salata yapmaya koyuldum. 'Salak gibi niye salata almadıysam!'

Sofrayı kurduğumda hepimiz oturup lahmacunlarımızı yemeye başladık. Emir'in yanında oturan Samet, lahmacununu minik minik kopartıp yerken Emir lahmacununu alıp içine bir sürü salata doldurup, Samet'e doğru uzattı.

"Ama bu benim ağzıma sığmaz ki." dedi Samet.

"Sığar." dedi Emir ve yemesi için ona yardımcı oldu. "Aferin kanarya parçası."

"Aslan değil miydi o?" diye sordu Samet.

"Abin fanatik Fenerli." dedi babam gülerek."

"Fanatik değil." diyerek konuştu Emir babama bakmadan. "Aşık."

"Bende artık Fenerliyim." dedi Samet ellerini çırparak.

Babam onları gülümseyerek izlerken bende farksız değildim. Babam temiz olan eliyle Emir'in başını okşayınca gözleri bana kaydı. Şaşkındı ama sanki mutlu olmuş gibiydi. Sanki ağlayacaktı ama mutluluktan ağlayacaktı. Bana gülümsediğinde bende aynı şekilde ona gülümsedim.

"Aslında..." dediğinde babam, ikimiz de ona bakmaya başladık. "Çok pişmanım... Sizi bırakıp gitmek yanlıştı... Kendime çok kızıyorum..."

"Annem de bizi bırakıp gitti." dedi parmaklarını yalarken, Samet.

Biz şaşkınlıkla babama bakarken o ise kafasını salladı. "Bizi bırakıp gitti... İşte tam o zaman ben sizi anlamaya başladım..." dedi babam.

"Ne zaman oldu bu olay?" diye sordum.

"İki yıl önce." diye cevap verdi babam. "Sizi görmeye geldikten sonra oldu."

"Niye o zaman gelmedin?" dedi Emir.

"Beni istemeyeceğinizi düşündüm. Eminim ki hâlâ daha istemiyorsunuz-"

"Doğru biliyorsun!" dedi Emir, kaşlarını çatarak. "Ben sensiz bu yaşıma kadar geldim! Büyümedim hâlâ baba!"

"Emir-" demişti ki babam, Emir yerinden sinirle kalkıp çıktı mutfaktan.

Babam bana üzgünce bakarken gözlerimi kaçırdım ve göz yaşlarım akmasın diye çaba gösterdim. Babamın önünde ağlamak isteyeceğim son şeydi.

Emir, babama çok düşkündü. O gittiğinde en çok o etkilenmişti. Boşluğa düşmüştü. Babam, bizimle çok ilgilenmezdi. Hep işleriyle uğraşırdı. Evet, bize ekmek getirmek için çok çabaladı ama bizi hep unuttu. Daha sonra da çekip gitti. Şimdi ise yurt dışında ki eşi onları terk etmiş diye geri dönmüştü...

Yazar Anlatımıyla...

Melih Seçkin... Yıllar önce babasını içinde öldürmüş ama hâlâ babasını deli gibi seven, babasının da onu sevmesini bekleyen ama babasının ona pek de iyi davranmadığı, annesinin uzakta olmasına rağmen sevgisinden mahrum kalmayan ama babasının yanında olmasına rağmen babasına hasret olan ve hâlâ büyümemiş bir sokak çocuğuydu.

Babasından görmediği sevgiyi sokaklarda aramak ile geçti hayatı. Her anını sokakta yaşamıştı o. O eve bazen çok geç geldiğinde bile babası onu merak edip bir kere bile aramamıştı.

Annesi mi?

Annesi onu çok küçükken bırakıp gitmişti. Mecbur kalmıştı. Eşiyle zorla evlendirildiği için onu sevmiyordu.  Bir çaresini bulup kurtuldu o adamdan. Ona boşanma davası açtı ve boşandıktan sonra terk etti bu şehri.

Ardında Melih'i bırakarak terk etti...

Annesi uzakta olmasına rağmen anne sevgisi aramamıştı, Melih. Annesi onu arar sorardı ama bunu çok sık yapamazdı. Hafta da bir kere bile zor arıyordu.

Babası ona büyük acılar yaşatıyordu ama o babasını sevmekten vazgeçmedi. Babasını sevmeye çalıştı. Ondan nefret etmek istemedi. Kendini sevdirmeye çalıştı ama babası ona bir türlü iyi davranmadı.

Babası, hep arkadaşlarının yanında ona iyi davrandı. Gösterişti amacı. 'En iyi baba benim' imajı yaratmak istedi herkesin gözünde ki öyle de oldu.

Bu yüzden Melih sokaklara hapis kalmıştı. Sokak çocuğu olmuştu. Zamanının çoğu sokaklarda geçiyordu. Bazen babasının aklına geliyordu ve bu süre içerisinde de, babası, çok fazla sokakta kaldığı için kızıyordu.

Melih üzülmek yerine gülümsüyordu. Babasının onunla konuşması ufacık bir mutluluk veriyordu ona. Nasıl konuşursa konuşsun ama konuşsun istiyordu kendisiyle.

Babası başka bir kadın ile evlenmişti bir kaç yıl önce. O kadınında bir çocuğu olmuştu. Babası o çocuğa iyi davrandığı kadar Melih'e davranmamıştı. Saçını bile okşamamıştı oğlunun.

"Sana ayakkabı aldım." dedi babası Melih'in yüzüne bakmadan. Bilgisayardan işlerini hâllediyordu.

Melih gülümsedi. "Gerçekten mi?" dedi ve masanın üzerinde ki ayakkabı kutusunu alıp açtı. Siyah bir spor ayakkabıydı. Heyecanla ayağına geçirdi ayakkabıyı. "Bak, nasıl olmuş?" dedi Melih, babasına gülümseyerek bakarken.

"İşim var, Melih!" dedi babası sinirle.

"Hep var zaten." diye mırıldandı üzgünce Melih.

"O ayakkabıları kirletme, bin lira para saydım ona ben!" dedi babası.

Melih gülümseyerek baktığı ayakkabılardan kafasını kaldırdı yavaşça. Durgunca ve üzgünce babasına baktı bir süre. Daha sonra ayakkabıları çıkarıp kutuya koydu ve odadan çıkmaya yeltendi.

"Ayakkabıları almayacak mısın?" diye sordu babası.

"Sen ne zaman, bana aldığın bir şeyi zorla almış gibi davranmayı bırakırsan o zaman alacağım o ayakkabıyı oradan baba." dedi Melih. "Belki de hiçbir zaman alamam."

Melih, babasının bir şey demesini beklemeden yanından ayrıldı ve kendi odasına girdi. Yine canı sıkılmıştı.

Sefa Ayves...

Okul kıyafetlerimi değiştirdikten sonra yorgunlukla yatağa uzandım. Okul temizlemekte neydi böyle? Başka verecek işleri yok muydu? Sanki dersin ilkokulda ki çocuklarız. Kafamı kaldırıp camdan Şirin'in odasına baktığım da hızla montunu giyiniyordu. Cama çıktım ve binadan çıkmasını bekledim. Sanki morali bozuk gibiydi. Elimde ki çikolatayı ona fırlatacaktım ama uzaklaştığı için vazgeçtim. Nereye gidiyordu ki şimdi bu? Camı kapatıp, önüne oturdum ve beklemeye başladım. O anda telefonumun titremesiyle eşofmanımın cebinden çıkartarak mesaja baktım.

Duygu:

Konuşalım mı Sefa?

Kaşlarım çatıldı. 'Ne konuşmak istiyordu ki benimle? Konuşacak neyimiz vardı bizim?'

Sefa: 

Ne konuşacağız?

Duygu: 

Yalnızlar sokağına gel.

Gözlerimi devirdim ve yüzümü buruşturdum. 'Yalnızlar sokağı mı? Duygusal olmayı sevmiyorum!' Ayağa kalktım ve kot pantolonumu giyindim. Tekrar camdan dışarıya baktığım da Şirin'i, elinde bir poşeti sallayarak geldiğini gördüm. Hızla camı açtım ve kafasına çikolatayı fırlattım. Affallamış bir şekilde yukarıya bakınca sırıttım. Kafasını tutup yüzünü buruşturunca hemen içeriye girdim.

Montumu giyindim ve aşağıya indim. Şirin çoktan içeriye girmişti bile. Gözlerimi bir süre yerde gezdirdim. Sanırım çikolatayı almıştı. Gülümsedim ve ellerimi montumun cebine koyarak yürümeye başladım. 'Bu soğukta beni niye çağırıyorsun be?!' Sokağa girdiğimde bir duvarın önünde yaslanmış olan Duygu'ya doğru ilerledim ve önünde durdum.

"Geldin mi?" dedi gülümserken.

"Yok hâlâ sokağın başındayım." dedim ona baygınca bakarken. Gözlerini devirdi. "Ne konuşacağız? Niye çıkardın beni sıcacık evden?"

"Abartmaz mısın?" dedi ve kuru merdiven basamağına oturdu. Kafasını eğdi ve elleri ile oynarken konuştu. "Sence Hazar..."

Kafamı havaya kaldırdım ve nefesimi dışarı vererek ağzımdan çıkan buharı izledim. "Benim ile onun hakkında mı konuşacaksın?" diye sordum.

Omuzlarını silkti. "Şirin'i mi seviyor?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım. Yanına oturdum ve Duygu'nun kapüşonunu kafasına geçirdim.

"Nereden çıkardın bunu?!"

"Gözlemlerime göre öyle düşündüm!" dedi  kapüşonunu açıp bana bakarken. Kafamı salladım ve  kapüşonumu örttüm. 'Hasta olmasın diye kafasını kapatıyoruz, yaranamıyoruz lan!' "Sence?"

"Bilmiyorum."

"Ya nasıl bilmiyorsun?"

"Beni Hazar'ı mı izliyorum kızım?" dedim. "Nereden bileceğim? Hem severse sever yani bize ne!"

Söylediğim şeye tepkisiz kaldı. Gözünden bir damla yaş akınca kafamı önüme çevirdim ve karşı binaya bakmaya başladım. Hazar'ı seviyordu... Hafiften yağmur çiseliyordu. "Eğer birbirlerini seviyorlarsa benim için sıkıntı yok." dedi. Aklıma Şirin ile bugün ki halimiz gelince sertçe yutkundum.

"Benim için var." diye fısıldadım. "Benim için bir sıkıntı bu."

"Ne-ne demek bu?" diye sordu şaşkınca.

"Şirin..." diye mırıldandım. "Ondan etkilendim... Sadece onu sevmek istemiyorum, bağlanmak istemiyorum. Ama Hazar'ın da sevmesini istemiyorum..."

"Anladım..." diye mırıldandı Duygu. "Koluna dokunduğum da açan çiçeğe iyi bakacağını söylemişti... Ben umutlanmıştım... Ama o çiçeği Şirin sulayacak ise ben mutlu olurum... O iyi bir kız..."

Gülümsediğinde kaşlarımı çattım ve ayağa kalktım. "O eğer Hazar ile olursa ondan uzak durmam gerekecek..." dedim. "Ya da boş ver ikisi de umurumda değil!"

Ben de gülümsediğimde şaşkınca bana baktı ve kaşlarını kaldırdı. "Umursamaz olduğunu biliyorum ama hemen vazgeçmen tuhaf." dedi ve dudaklarını büzdü. "Neyse yağmur başladı artık eve gidelim. İyi geceler... Bu arada geldiğin için sağ ol."

"Bunları telefonda da konuşabilirdik." dediğimde gözlerini devirdi.

"Tepkilerini gözümle görmem gerekiyordu." dediğinde bu sefer ben gözlerimi devirdim.

"Görüntülü arasaydın."

"Açmazdın."

"Doğru."

Omzuma yavaşça vurdu ve arkasını dönüp giderken kapüşonunu kapattım ve bende yanında yürümeye başladım. Bana bakmaya çalıştı ama izin vermedim. "Kes sesini de yürü! Seni bırakacağım!" dediğimde seslice güldü. Beraber sokakta yürürken yağmur da bizi ıslatmaya yemin etmiş gibi her adımımızda çoğalıyordu. Duygu'nun evinin sokağına girdiğimizde durduk. Eve gideceğini zannederken belime sarılmasıyla şaşkınca bir süre bekledim. Daha sonra tedirgince ellerimi sırtına koydum. Geri çekilip eve doğru döndüğü anda bize şaşkınca bakan iki göz ile karşı karşıya kaldık.

Continue Reading

You'll Also Like

116K 4.9K 35
KLASİK BİR GERÇEK AİLE/ABİ KİTABI (Küfür yok) Berbat bir hayat yaşayan İlgi başka bir kızla karıştığını öğrenirse ve tek kız olursa ne olur?
1.1M 62.1K 76
SERİNİN İKİNCİ KİTABIDIR!!! -TAMAMLANDI- Ela: Şşt şekerim benim! Ela: Seni kırtlarım yerim! Ela: Of of yarim yarim! Ela: Dayanamam yandım bittim!! ...
1.3K 754 12
Bulundukları bölgeyi paylaşamayan iki güçlü kral. Taht kavgası yapan ve her an birbirlerini öldürebilecek şekilde yetiştirilen taht varisleri. Bölge...
77.8K 8.8K 23
BBYA: Hayatıma nasıl girdiğini bilmiyorum ama, iyi ki girmişsin, karşılıksız olsa da...Seni seviyorum.