24. BÖLÜM - Son Günler

33 12 25
                                    

Canlarım yine yeni yeniden ben geldim. Bu bölümü saymazsak finale son iki bölüm kaldı yani son dokuz gün. :( Daha fazla morallerinizi bozmadan bölüme geçelim. Keyifli okumalar!

Müzik:

Birileri / Zamanın Dışında, Boşluğun İçinde

.

Gelen kişiler annem ve babamdı. Onları artık gittiğim her ortamda gördüğüm için şaşırmıyordum.

Andaç'ı affettin, onları da affedebilecek misin?

Ve yine iç sesim vurucu darbeyi kalbime sapladı. Onları affedebilecek miydim? Affetmeye gücüm var mıydı?

Onların kabahati, Andaç'ınkinden çok daha fazlaydı ve onlar bana hiçbir zaman yakın olmamışlardı. Bunun yarattığı bir boşluk vardı içimde.

Sanki onlar bana yabancıydı, bana yalan söyleyen onlar değil de başkalarıydı sanki... Ben hâlâ bunu kaldırabileceğimi sanmıyordum. Onların yalanları yıllardır vardı. Belki de hâlâ var... Bundan bile emin değilken onları nasıl affedebilirdim?

Ama Andaç'tan da emin değilsin, onu nasıl affettin?

İç sesimim sürekli yersiz ve doğru şeyler söylemesi beni sinir ediyordu.

Ailem bende herhangi bir güven oluşturmamışlardı, bu yüzden onların bana karşı daha fazla yalan söyleyip söylemediklerini bilmiyordum ama Andaç... Öyle değildi. Ona güveniyordum ve gözlerindeki ciddiyet ve acı bana her şeyi anlatmaya yetmişti...

"Hoş geldiniz, buyurun geçin." Ben yine düşüncelerime daldığım sırada annem ve babam salona kadar gelmişlerdi ve Beste Hanım'ın cümlesi üzerine koltuklara yerleşmişlerdi bile.

Gözlerimi onlardan kaçırıp Beste Hanım'a bakmaya devam ettim. Artık şu çözüm yolunu çok merak ediyordum. "Tamamdır, kadromuz tamamlandığına göre rahatça devam edebiliriz." Beste Hanım'a sabırsızlıkla baktım ve göz göze geldik.

Anlamıştı, artık öğrenmek istiyordum. "Tamam... Uzatmadan geçeyim. Şimdi şöyle; o kara gün geldiğinde bizim yapabileceğimiz hiçbir şey yok yani Andaç'ın anlattığı kadarıyla zamanı geldiğinde kadere teslim olup koşacaksınız."

Beste Hanım, Andaç'a baktı. Sanki ondan onay almak istiyordu. Andaç kafasını eğdikten sonra konuşmaya devam etti. "Elis, Andaç'a o araba çarpacak, yapacak hiçbir şeyimiz yok ama sen o an, Andaç'ım zihninden o anıyı sileceksin. Unutma çok geç olmadan. Ruhunu teslim etmeden..."

Gözlerim doldu, güçlükle yutkundum. Bunu beklemiyordum işte. Her şey benim elimdeydi. Tek bir saniye bile önemliydi benim için ama başarabilecek miydim?

"Zihinden bir anıyı silmek kolay bir şey değil. Ablam benim zihnimden o kaza anını yeterli bir şekilde silememiş ve bu yüzden kaybettim onu ama o anı tam silseydi bile kurtulamazdı." Anlamadığımı belli eden bir tavırla kaşlarımı çattım. Ben eninde sonunda ölecek miydim yani? İkimizin de yaşama şansı yok muydu?

Doğruluğundan emin olmadığım gerçek benim bir yanımı yaralarken bir yanım huzurla doluyordu. Ölmek istemiyordum ama Andaç'ın ölmemesi de beni mutlu ediyordu. Kafam çok karışmıştı. "Beste Hanım, yani... Ben ölecek miyim? Ama Andaç kurtulacak. Ona bir şey olmayacak dimi?"

"Tatlım korkma, ikinize de bir şey olmayacak. O an geldiğinde sen Andaç'ın zihninden sileceksin, bende seninkinden sileceğim."

"Nasıl yani?" Düşüncelerimi büyük bir buhran kaplamıştı. Şu an hiçbir şeye anlam veremiyordum. "Ben öleceğim..." Duyduğum şey ile şoka uğramıştım. Benim yüzümden Beste Hanım ölemezdi. Hayır, buna izim veremezdim.

FİKOTRA: Zihin SerisiWhere stories live. Discover now