6. BÖLÜM - Kurul

86 18 51
                                    

Canlarım ben geldim. Geçtiğimiz beş bölümü güncelledim. İsterseniz bir göz atabilirsiniz. Her neyse çok uzatmadan bölüme geçelim...

Müzik:

İkiye On Kala / Koptu İpim Düşüyorum

OneRepublic / Counting Stars

.

Bu sesin ne yönden geldiğini, kimden geldiğini bilmiyordum ama şunu çok iyi biliyordum: Yakınlarımızda önemli bir şey oluyordu ve bu önemli şeyin, birilerinden gizlendiğini biliyordum...

.

Saat - 19.37 / Dilek Ağacı

Duyduğum bu ses bir çığlığı andırıyordu. Sanki acılar içinde olan birinin çığlığı gibiydi bu çığlık. Garip ve yardıma muhtaç bir çığlık...

"Andaç, sanırım yardıma ihtiyacı var. Onu bulsak iyi olacak." Andaç söylediğim şeye karşı kafasını olumsuz anlamda salladı. "Hayır. Oraya gitmemiz iyi olmayabilir. Eminim ona yardım edecek birileri vardır biz gidelim." Andaç cümlesini bitirir bitirmez bileğimin üst kısmından tuttu ve beni sesin geldiği yönün tam tersine doğru çekmeye başladı. Koşmaya başlamıştık ve benim hiç gücüm yoktu. Ayrıca Andaç'ı durduramıyordum. Orada her ne varsa belli ki bize göre bir şey değildi ve bize zarar verebilirdi. Bu yüzden Andaç'ın peşinden durduraksız soluklarım ve bitkin bedenim ile koşmaya başladım...

YAZARIN ANLATIMIYLA

Saat - 19.28 / Kurul

Ormanın derinliklerinde, iki yüz yıllık bir ağacın tam altına kurulmuş yüz yıllık kurul: İçindeki "Güzih" ırkının giderek kendini geliştirmesi için bu kudretinin değeri ölçülemeyecek büyüklükte ki gücü yapabilen insanlara ev sahipliği yapmıştır. Ve yıllar boyu sabit kalmadan ırkının soyu giderek çoğalmaya devam etmiştir. Bu çoğalış kurulun hem başkanını hem de içindeki gelişmekte olan öğrencilerin gözünü korkutuyordu. Eğer bir gün kurula sığamayacak bir hale gelirlerse yer değiştirmek zorunda kalacaklardı ve bu durum onların fark edilmesine yol açacaktı ama hiçbir güç bu çoğalmayı engelleyemezdi. Yüz yıl önce bu kurulda, kudretli bir güç doğarken ırklarının giderek çoğalacaklarını biliyorlardı. Kim bunu engellemeye çalışsa o kişinin sonu acılı bir ölüm olacaktı. Başka hiçbir şey değil.

İhtişamı dış kapısından bile belli olan bu kurulda yine yeni öğrenciler gelmişti. Yeni gelenlere genelde "yeniler" deniyordu. Aslında bu kurulda her kategoriye ayrı bir isim verilmişti. Herkesin ismi tek tek ezberlenmek yerine kategorilerine göre seslenilirdi.

"Yeniler geldiğine göre kategori seçmelerine başlayalım." Kurulun başkanı her zamanki gibi ilk önce kategorilerini öğrenmek istiyordu. Hiçbir zaman çıkmasada, en son kırk yıl önce görülmüş olsa da her seferinde ırkının en güçlü kategorisinde bir kişi daha görmek istiyordu ama bu hiçbir zaman olmuyordu çünkü bu sadece bir kişide görülmüştü ve bu kişi lanetlenmişti. "Tamam başkanım. Onları dediğiniz gibi kategori sınavına girdiyoruz." Ve her zamanki gibi başkanın sağ kolu olan bu kurul için elinden geleni yapan başkan yardımcısı yeni öğrencileri yönlendiriyordu. "Gençler başkandan emir geldi. Sizleri kategori sınavına sokacağım. Bu biraz acılı olacak. Bol şans!" Başkan yardımcısının son cümlesi yenileri korkutmuştu. Buraya getirilirken böyle bir şey olacağını bilmiyorlardı ve oldukça korkuyorlardı. "Efendim. Buraya gelirken bize böyle söylememiştiniz." Yenilerin en cesuru aslında söylememesi gereken ama kendini tutamayıp söylediği bu cümlede karşılıksız bırakılmıştı. Zaten onlara en başından bunlar söylenmişti. "Eğer bize karşı konuştuğunuzda istemediğimiz bir şeyden bahsederseniz karşılık alamayacaksınız." diye söylenmişti. Bunu bilmesine rağmen cesaretini koruyup konuşmuştu ama sonuç olumsuzdu.

FİKOTRA: Zihin SerisiWhere stories live. Discover now