18.BÖLÜM - Büyük Karşılaşma

35 13 24
                                    

Canlarım yine yeni yeniden ben geldim. Bu aralar biraz üzgünüm çünkü final yaklaşıyor. Bunun hakkında duyuru yaptım. Duyurular kısmından okuyabilirsiniz. O zaman hemen bölüme geçelim.

Müzik:
Tom Odell / Can't Pretend
.
YAZARIN ANLATIMIYLA

Geçtiğimiz perşembe - Kurul

Elis ve bizimkiler başlarına geleceklerden habersizlerdi. Elis ailesine rest çekiyordu. Bizimkiler ise kurula girmek üzereydiler. Elis ile karşılaşmayacaklarına eminlerdi çünkü başkan onlara bildirecekti. Bunun hakkında söz bile vermişti ama her söz tutulmazdı değil mi?

Bizimkiler kurula girdikten sonra kurul çalışanlarının birinden bilgiler alırken Elis başkanın odasından çıkmıştı ve o an olan olmuştu.

Elis ve Andaç'ın gözleri birbirine kilitlenmişti. O an ne bir şey duyuyor ne de birbirlerinin gözlerinden başka bir şey görüyorlardı. Andaç bunun olmasını hiç beklemiyordu ama olmuştu işte. Hem başkan onlara istediği onca şeyi yaptırmasına rağmen ihanet etmişti hem de Andaç aylardır söylemek istediği şeyi hiç haberi olmadan gerçekleştirmişti. Aslında son zamanlarda bunu kafasına koymuştu, söyleyecekti fakat böyle bir şekilde olmamasını isterdi. Elis'e bizzat kendisinin açıklama yapmasını isterdi ama bu da olmamıştı.

Ortamdaki sessizliği başkanın iğrenç sesi bozmuştu. Boş boş konuşuyordu. Söylediği şeylerin aslı yoktu ama o kendi çıkarı için her şeyi yapardı. Bu kızı bile olsa yapardı. Yaptı da.

Ve o an ilk defa Elis'in dudaklarından bir sözcük döküldü. "Andaç." Diyordu. Tek bir kelimenin içinde ne kadar hayal kırıklığı, acı, şok olduğu çok belliydi. Zaten Elis'in halinden de belliydi. Perişan olmuştu.

Yüzündeki o masumluk ve acı bir olup onu yok etmeye hazır gibi gözüküyordu. Gözleri... Gözleri ise dolmuş, yaşadığı şoku atlatmaya çalışıyor, onların böyle bir şey yapmayacağına inanmak istiyordu ama maalesef, bunu başaramıyorlardı çünkü gerçekler apaçık ortadaydı.

Bazı gerçekler insana her ne kadar iyi gelsede bazı gerçekler insanın yıkılışına sebep oluyordu, tıpkı Elis gibi...

Elis içindeki acıyı bastıramadığından dolayı Andaç'a okkalı bir tokat attıktan sonra kuruldan çıkmak için ilerlerken Andaç az önce olanlardan dolayı, yediği tokattan dolayı şokunu atlatıp Elis'in peşinden gidemiyordu. Kendini toparladığında Elis çoktan gitmişti ama pes etmeyecekti. Ona bunu yaptığı için pişman olduğunu, yıllar önce başkana söz verdikleri için bunu yaptığını ve ona âşık olacağını hiç tahmin etmediğini hatta başlarda ondan bu yüzden uzak durduğunu açıklayacaktı.
Ta ki o cümleye kadar. "Andaç kızımın peşini bırak artık. Yalnız kalsın." Bu cümleyi duymak Andaç'ı bir hayli sinirlendirmişti. "Peşinden gitmeyeyim. Öyle mi? Siz o kızı dağıttığınızda ben topladım. BEN. Ve evet, onu seviyorum. Böyle bir şey olacağını hiç hesaba katmamıştım ama oldu işte. OLDU. TAMAM MI? Beni de onu da artık yormayın!"

Andaç bir yandan sinirini toplamaya çalışıyordu bir yandan da Elis'e gitmek için yönelmişti. "Andaç Bey, sen dur orada bakayım. Birincisi biz kızımızı hiç üzmedik. İkincisi biz seni başta uyardık, herhangi özel bir bağ beslememeniz konusunda. Üçüncüsü artık kızımla görüşemezsiniz. Sizinle işimiz bitti. Kurulda ister durun ister durmayın. İnanın umurumda değil." Andaç olduğu yerde kalakaldı. Kuruldan kovulmayı beklemiyordu ama bu umurunda değildi.

FİKOTRA: Zihin SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin