9.BÖLÜM - Gök Tepe

42 15 43
                                    

Canlarım merhaba. Yine yeni yeniden ben geldim. Paylaştığım İngilizce şarkıların Türkçelerini okursanız çok mutlu olurum. O zaman keyifli okumalar...

Müzik:

Yüzyüzeyken Konuşuruz / Dinle Beni Bi

Tom Odell / Another Love

.

Her şey burada bilinmezliğe bürünmüştü ve yine burada açığa kavuşacaktı...

.

Andaç, buraya geldiğimden beri bana bakmıyordu. İkimizde kamelyada oturuyorduk ama beni umursamıyordu bile. Buna dayanamadığımdan dolayı konuşmaya başladım. "Andaç öncelikle o gün buradan kaçtığım için senden çok özür dilerim. Ben..." İşte şimdi o delici irisler, benim onun gece mavisi irislerine duyduğum ihtiyacı kapatacak şekilde keskin bakıyordu. Bundan dolayı nefesim kesilmişti ve cümlemin devamını getirememiştim ama yinede tüm gücümü toplayıp konuşmaya başlayacaktım ki Andaç konuşmaya başladı. "Elis, buraya benden özür dilemek için geldiysen ve duygularımı umursamadığını daha fazla belli etmek istiyorsan gerek yok. Ben sadece seninde beni sevebileceğini düşünüp hayal kurmuştum ama sen öyle düşünmüyormuşsun. O gün kaçman bu gerçeği bana tokat gibi çarptı. Yeterince yıkıldım, daha fazla yıkılamam. O yüzden sorun değil sen bana arkadaşça yaklaştın ve ben yanlış anladım. Bu kadar."

Andaç bunları söylerken çok ciddiydi. Onun kalbini kırmıştım. Ben bencilin tekiyim. Sadece kendimi düşündüm, onun ne hissedeceğini düşünemedim. Ben aptalın tekiyim. "Andaç. Hayır, sen beni kesinlikle yanlış anladın." Andaç beni dinlemek yerine aynı benim ona yaptığım gibi benden uzaklaşıyordu ama bu sefer olmazdı. Bir hafta daha buna katlanamazdım. Yeterince onu üzmüştüm. Daha fazla üzemezdim. Bu yüzden peşinden koşmaya başladım. Çok hızlı yürüyordu ama olsun ona yetişecektim. "Andaç bekle. Konuşmamız la..." Derken caddeden karşıya geçiyordum ve bana bisiklet çarpmıştı. Üstelik yağmur yağdığı için çamura düşmüştüm ve kulakları sağır edecek derecede çığlığı basmıştım. Daha önce yaşadığım araba kazası olayından dolayı çok fazla korkmuştum ama bisiklet olduğunu görünce sakinleşip çamur olan kıyafetlerime, düşmenin etkisi ile kanattığım koluma ve kaçırdığım Andaç'a bakmaya başladım. Kazayı fark etmemiş olması imkânsızdı ama yine de dönüp bana bakmamıştı. Acıyan kolum, kirlenen kıyafetlerim ve artık bunların bitmesini isteyen kalbim ile baş başa kalmıştım. Zaten bisiklet süren de özür dilemeden gitmişti. Tek kalmıştım.

"Senin bu dikkatsizliğin ve sakarlığın bir gün başına çok kötü şeyler açacak güzel kokulu çiçek." Duyduğum ses ile şoka uğramış bir şekilde gözlerimi fal taşı gibi açtım ve sesin sahibine baktım. Gelen Andaç'tı. "Bana çok kızgındın. Geleceğini sanmıyordum." Andaç uzun uzun yüzüme baktı ardından konuşmaya başladı. "Ben sana dayanamam Elis. Evet, sana çok kızgınım ve fikirlerimde bir değişiklik yok ama yapamadım. Seni burada bırakamadım." Andaç'ın bu kadar güzel kalbinin olması normal değildi. Ben onu değil, o beni hak etmiyordu ama gönül işte bu. İçindeki duygulara engel olamıyorsun. "Beni boş ver. Şu an seninle konuşmam gereken çok önemli bir konu var." Kanayan kolumu, kirlenen kıyafetimi ve ağrıdığını ayağa kalkınca anladığım dizimi umursamadım bile ama buna Andaç müsaade etmedi. "Elis, istersen üstünü değiştir ve kolunu sargıla. Biz sonra da konuşuruz." Bunu kesinlikle istemiyordum ama ilk defa hissettiğim bu hissi açıklarken bu halde olmayı da istemiyordum. Bu yüzden mükemmel bir fikir ile Andaç'a döndüm. "Andaç bu konuşmayı daha fazla geciktirmek istemiyorum ama bu halde de konuşmak istemiyorum. Bu yüzen benimle eve gelir misin?"

Andaç kurduğum cümle ile duraksadı. Beni sorgulayan bakışlarını keskinleştirdi ardından konuşmaya başladı. "Eve mi?" Kafamı onaylayan bir tavır ile salladım. "Evet. Ailem evde yok. Zaten hemen üstümü değiştirip geleceğim ve seni çok güzel bir yere götüreceğim. Tabi hala benimle konuşmak istiyorsan." Planımı değiştirmiştim. Eve gidip hemen üstümü değiştirecektim ve Andaç'ı Gök Tepe'ye götürecektim. Andaç bana hiçbir cevap vermemişti. Hala sinirli ve mutsuzdu. Bu yüzden onun daha fazla üzmemek için ağrıyan bacağıma rağmen hızlı bir şekilde yürümeye başladım. Bir yandan da Andaç'ı çekiştiriyordum. O ise hala konuşmuyordu ama olsun biz sessizliğimiz ile anlaşıyorduk.

FİKOTRA: Zihin SerisiWhere stories live. Discover now