Onun gibi başımı sallayıp hafifçe gülümsedim. "Dürüst olmak gerekirse bu sefer sinirlenmedim. Kim çektiyse tebrik ederim, trafiğin ortasındaydık çünkü."

"Konuştukça batıyorsun."

"Ben hala bir şey anlamadım." dedi Jungkook Wheein'in elinden telefonu çekerken. "N'olmuş?"

"Bir şey yok ya," Merdivenin kalan basamağını da inip yanlarından sıyrılıp geçtim. Mutfağa adımlarken dün yaşananları düşünüyordum. Kesinlikle pişman falan değildim. "Öyle, sevgilimle takıldığımız birkaç küçük an."

"Sizi dışarıya, millete daha çok malzeme verin diye değil düzgün bir ilişki sergileyin diye gönderdik."

Buzdolabını açıp içecek ne var diye bakınırken "Yani daha çok malzeme vermemiz için gönderdiniz." dedim. Çünkü söyledikleri tam olarak buna çıkıyordu.

"Cidden Yoongi." dedi tüm ciddiyetiyle mutfağa girerken. Onu zerre kadar taktığım yoktu ama buradaydı işte. Bir şekilde işini yapmaya çalışıyordu. "Her zaman arkanı toplayacağım çünkü görevim bu. İmzaladığım anlaşma diğer menajerlerinkine pek uymuyordu ama ben bunu bir şekilde kabul ettim. Lütfen sen de bana biraz yardımcı ol." Gözlerime bakmak ister gibi önüme geçti. Duygusal bir konuşma yapıyor sanıyordum. Ta ki "Yoksa bir daha hiçbir deliğe sokamayacaksın o çükünü çünkü kökünden keseceğim." diyene kadar.

Eh, benim menajerim olduğunu belli ediyordu.

"Tamam." dedim uğraşmak istemediğim için. "Dikkat ederim."

"Bu kadar mı?"

"Ne dememi istiyorsun?"

"Bir şey demek yerine çabalayabilirsin." Tek kaşını kaldırdı. "Gir ve Instagram'ına bir gönderi at. Jimin'le. Düzgün bir fotoğraf ve birkaç aşk dolu sözcük. "

"Hiç fotoğrafımız yok." Yanından geçmek için hareketlendim. Buna müsaade etmedi. "O zaman tweet at." dedi sakince. "Onu etiketle."

"Benden aptal ergenler gibi flörtleşmemi istiyorsun."

"Senden sadece biraz olsun yardımcı olmanı istiyorum. Çok basit."

"Tamam." dedim. "Jimin'le konuşur, sonra da atarım. Söz veriyorum."

Verdiğim sözleri genelde tutmazdım.

"Henüz Sihyuk ile konuşma fırsatım olmadı ama bir saat sonra şirket yemeği var, orada hallederim. Gelecek misin?"

Tamamen unutmuştum. Aklımdan çıkmıştı ve en önemlisi Jungkook'un neden giyinik olduğunu şimdi anlamıştım. Başımı yavaşça salladım. "Siz önden gidin." dedim. "Ben hazırlanıp gelirim."

Gitmek gibi bir düşüncem yoktu.

- - -

Gözlerimi hızla açtım. Beni karşılayan ilk şey karanlık oda oldu. Üzerime eğilmiş bir silüet yakalarımdan tutuyordu. Yatağıma uzandığımı hatırlıyordum. Şarkı sözleri yazmak için telefonumu sessize alıp yatağıma uzanmıştım.

"Orospu çocuğu!"

Beni silkeledi. Ne olduğunu anlayamayan yanım onu ve ondan gelen yoğun alkol kokusunu algılamaya çalışırken gözlerim odanın karanlığına yeni yeni alışıyordu. Kim olduğunu bilmiyordum. Evde tektim. Sitenin girişinde güvenlik vardı. Evin hiçbir noktası açık değildi.

Ellerim yakalarımı tutan çocuğun bileklerine kaydı refleksle ve o bunu bekliyor gibi kafasını kafama geçirip sersemleme neden oldu. Midemi bulandıracak kadar alkol kokuyordu. Üzerime doğru eğildiği için uzun saçları yüzünü gölgeliyordu. Dışarıdan gelen ışık yetersizdi.

cruel : yoonmin ✓Where stories live. Discover now