• otuz bir

25K 2.4K 6.7K
                                    

- - -

31| Benim için endişelendin mi?

Jaebum esneyerek köşedeki bölmeden çıktığında Yoongi'nin olduğu tarafa yöneldi. Dudaklarında haylaz bir gülüşle omuzlarını dikleştirirken "Yoongi!" diye şakıdı. "Dönmüşsün, biraz uzun sürmedi mi?" Kaşlarını kaldırdı. Yüzündeki alay bariz bir şekilde belliydi. "Olan adamlarıma oluyor, her seferinde senin sıçmanı bekleyemezler... İdrar keseni idareli kullanmalısın."

Yoongi dudağını ısırdı. Ona bakıp lavabo ihtiyacı için gitmediğini söylemek istedi ama bunu yaparsa aynı zamanda tüm planını alt üst edeceğini bildiğinden susmayı ve ellerini sandalyenin arkasında kenetlemeyi tercih etti. Bu açıkça onun son şansıydı.

Her şeye dün gece karar vermişti. Jaebum onun uyuduğunu düşündüğü bir sırada adamlarına artık bu kadar kalabalığa gerek olmadığını, Yoongi'nin yeterince kötü olduğunu ve istese de kaçamayacağını söylemişti. Ayrıca o demediği müddetçe Yoongi beş korumanın aynı anda gittiğini asla bilemeyecekti. Ve geriye bir adam kaldığında kaçması gerektiğini de fark etmeyecekti.

Ama Yoongi uyumuyordu. Yoongi uykuya dalamıyordu ve onları çok net duymuştu.

Jaebum'a karşı gülmek istiyordu. Onunla alay etmek ve yanında tek bir adam bıraktığı için tam bir aptal olduğunu söylemek istiyordu ama yaptığı tek şey sandalyesine oturmak, elleri bağlıymış gibi arkasında tutmak ve az önce bayıltıp ağaca bağladığı adamdan çaldığı bıçağı elinde tutmaktı.

Jaebum "Cevap vermediğinde çok sıkıcı oluyorsun." dedi gözlerini devirerek ama buna pek alınmış gibi görünmüyordu. "Bu arada, birkaç gündür okuduğum bir kitap var ve en heyecanlı yerindeyim." Oturduğu yeren biraz kalkar gibi yapıp pantolonunun cebinden siyah, deri kaplı orta boy bir not defteri çıkarttı. Yoongi anında ciddileşip yerinde dikleşirken elindekinin ne olduğunu daha net görmeye çalışıyordu. "Yazarın adı Kim Seokjin." Kaşlarını kaldırdı. "Baş karakterimizin adı Min Yoongi ve..." Başını iki yana sallayarak kaldığı kısmı açtı. "Dostum, ona üzülüyorum."

Bir an için Yoongi elinde tuttuğu bıçağı düşürecek gibi oldu. Nefesini istemsizce tutarken göz bebekleri genişlemesin diye kendini kastı ve göz kapaklarını hızla indirdi. Gözünün önünden geçen seansları düşündü. Jimin'den ayrı kaldığı dönem Seokjin'e anlatması gerekenden çok daha fazlasını anlatmıştı.

"Bak," dedi Jae onun bu halinden keyif alır gibi kıkırdarken. "Karakterin annesi ve kardeşi onu terk ediyor ve sonra babası gözlerinin önünde intihar ediyor." Dudaklarını büzdü. "Dürüstçe söylüyorum bu kalbimi biraz acıttı." Gözlerinden samimi bir ifade geçti ama Yoongi ona bakmadığı için bunu göremedi. "Ve şimdi de, tüm bu hayatın zorlukları yetmiyormuş gibi birine aşık ve aşık olduğu çocuğun psikopat sevgilisi onu kaçırdı."

Yoongi onu duymamak için elinden ne geliyorsa yapıyordu. İçinden saçma bir şarkı mırıldanırken sözlerine takılmamak için dikkatini dağıtmaya çalışıyordu çünkü elinde altın değerinde bir fırsat varken ve Yoongi günlerdir ilaçlarını almıyorken olası bir kriz riski çok yüksekti.

"Ona aşık olduğunu bana söylememiştin Yoongi." dedi Jae. "Buna kırıldım."

O bunu Seokjin'e de söylememişti.

"O defterde ne yazdığını bilmiyorum." diye tısladı Yoongi. "Bir çoğu uydurma şeyler. Psikoloğumu geçiştirmek için karalıyorum, boşa heveslenme."

"Ah, anladım." Hemen başını sallayarak onayladı ve açtığı sayfanın biraz öncesine giderek "Peki," dedi. "Ailen seni terk ettikten sonra babanın sana şiddet uyguladığı ve ah, sen tam da böyle bir sandalyede bağlıyken ağzına bir silah soktuğu..." Hızla belindeki silahı çıkartıp Yoongi'nin gözlerine bakarak ağzına soktu. "Doğru mu?"

cruel : yoonmin ✓Where stories live. Discover now