• on beş

32.9K 2.7K 7K
                                    

- - -

15| Kahven soğudu Yoonie, içmeyecek misin?

"Çocuğu daha ne kadar bekleteceksin?"

Taehyung araladığı perdemden dışarıya baktıktan sonra uzandığım yere doğru geldiğinde, omuz silkip telefonuma sürekli gelen mesajları büyük bir keyifle okumaya devam ediyordum. Yoongi bana en içten sevgileriyle küfürler ediyordu. Çünkü ne telefonlarını açıyordum ne de mesajlarını yanıtlıyordum.

"Birazdan geleceğimi söyledin ya," dedim gülümseyerek. "Birazdan gideceğim işte."

"Senin birazdanını biliyorum Jimin. Ayrıca çocuk yarım saattir arabasına seni bekliyor, üzülüp gittim yanına." Bana baktı. "Belli ki durumu toparlamaya çalışıyor. Haber çıktı. İnsanlara iyi bir izlenim vermeniz çok önemli."

Hoseok odamın köşesindeki tekli koltukta bacak bacak üstüne atmışken bakışlarını telefonundan kaldırıp kısaca bana baktı ve "Aynen." dedi. "Bay Kim ne kadar streste farkında değil misin? Bünyesindeki en önemli sanatçı sensin. Tüm şirketi çekip çeviriyor ve senin yüzünden hisselerde büyük bir çöküş yaşandı."

"Ona bunu borçlusun Jimin." dedi Taehyung gözlerime bakarak. "Durumu kurtarmak zorundasın. Seni o adam büyüttü."

"O adam beni sadece medyaya malzeme yaptı." dedim ters bir şekilde yerimden kalkarken. "Beni kurtardığını sanıyor falan olabilir ama hayır Tae, tek yaptığı beni bu girdaba sürüklemek oldu o kadar." Telefonumu gelişi güzel kotumun arka cebine sıkıştırırken boy aynama doğru ilerliyordum. Sabah üzerime siyah dar bir kot ve yine siyah saten bir gömlek giymiştim. Yakası epey açıktı. Bu yüzden kısa bir düşünce eşliğinde kolyelerimi koyduğum kısmı araladım.

"Yine de senin yanında oldu."

"Yarım yamalak bildiğin şeylerle konuşma."

"O halde sen de bize bazı şeyleri anlatmalısın." diyen bu sefer Hoseok'tu. "Her şeyi ulu orta yaşıyormuşsun gibi gösteriyorsun ama hakkında tek kelime bilmiyoruz."

Yavaşça gümüş kolyelerimin ikisini boynuma takarak aynadan ona baktım. Saniyeler içinde göz göze geldiğimizde "Çünkü gerek yok." diyordum. "Arkadaşım değilsiniz."

"Senin arkadaşın yok."

"Biliyorum."

"O yüzden anlatman için en iyi seçenek biziz."

Hoseok'un ayaklanışını izledim. Belli etmese de benimle arkadaş olmak, beni anlamak için en çok çabalayan isim oydu. Taehyung bazen onu bile geçiyordu ama buna gerek olmadığını bir türlü anlatamıyordum işte.

"Randevum var." dedim düz bir sesle ve hemen ardından kapıma doğru ilerledim. "Çalışanların izin günüydü ama burada takılacak olursanız dolapta hazır yemek olacaktı."

İkisinden de çıt çıkmazken odamdan ayrılıp ağır adımlarla merdivene ilerlediğimde ayakkabılarımın hafif yüksek olan topuklu kısmı tok bir ses çıkmasına neden oluyordu. Merdivenleri inerken acele etmedim. Geniş oturma odamdan geçip kapıyı bulacakken menajerimin sesi beni durdurdu. Koşa koşa arkamdan gelirken kolumdan tutarak "Jimin." dedi.

Ona döndüm. "Evet?"

"Dikkat et olur mu?" Derin bir nefes aldı. "Bugün her şeyi düzeltebilirsin. Hakkınızda biraz iyi haber çıksın. Önümüzdeki dört röportajın iptal edildi. Herkes berbat şeyler söylüyor. Kimse seni programına çıkartmak istemiyor."

"Ama hepsi hakkımda haber yapmasını biliyor." dedim alay eder gibi gülerken.

Kolumu sıktı. "Tam da bu yüzden dikkatli olmalısın. Haberleri düzelt. Hayranların bir şekilde durumu kabullenecek. Yorumlar düzeldiğinde işin de düzelir."

cruel : yoonmin ✓Where stories live. Discover now