• otuz üç

37.7K 2.5K 11.4K
                                    

- - -

33| Başka bir evrende, tam şu an, ne yapıyoruzdur sence?

"Gel Jimin, otur şöyle." Orta yaşlardaki bir adam uzun kapının ardında görünen küçük çocuğa acımasız gözlerle bakarken gülüyordu. "Nasılsın bakalım? Buraya alıştın mı?"

Çocuk içeriye girdi. Onu odaya kadar getiren görevli kadın hemen arkasından kapıyı kapatıp ortadan kaybolunca biraz ürktü ama bunu belli etmemek için elinden geleni yaptı. Yavaş ve minik adımlarla yetimhane müdürünün bulunduğu masanın hemen önüne konulmuş deri koltuklara ilerledi. Sakin bir şekilde oraya oturdu ve dudaklarını nemlendirdi. "İyiyim." dedi. İyi değildi.

"Güzel. Arkadaşlarınla iyi geçiniyor musun?"

Çocuk ne diyeceğini bilemeyerek biraz durakladı. Bu konu hakkında onlar tarafından yeterince tehdit edilmişti. Yine de tüm cesaretini toplayarak "Beni pek sevmiyorlar." diye fısıldadı. "Gece yatağımdan itiyorlar ve sabah yüzüme su dökerek uyandırıyorlar. Ve... Geçen gün beni lavaboda sıkıştırdılar. Dışarıya çıplak bir şekilde çıkmak zorunda kaldım."

Adam elini havada sallayıp güldü. "Jimin..." dedi. "Bunlara aldırmamalısın. Siz daha gençsiniz. Gençler böyle eğlenir. Hepsi birer şaka. Biliyorsun değil mi?"

Bunlar Jimin için pek de şaka gibi gelmiyordu. Her biri acımasızca açılan yaralardan oluşuyordu. Her biri için kinleniyordu. Her biri için ayrı bir öfke kazıyordu içine. Her biri onun insanlara olan güvenini yerle bir ediyordu. Her biri onu yalnızlaştırıyordu. Her biri onu kırıyor, kırıyor ve kırıyordu.

Jimin kırıldıkça daha çok keskinleşeceğinin henüz farkında değildi.

"Yine de onları uyarmanızı isterdim." diye fısıldadı. "Canımı acıtıyorlar."

Adam başını sallayıp derin bir nefes aldı ve dudaklarını birbirine bastırdı. "Tamam." dedi. "Onlarla bir ara görüşeceğim. Sen de metanetli ol. Erkek adamsın, güçlü olmalısın. Kız gibi yetiştiremeyiz seni, değil mi? Pısırık olma."

Jimin'in söyleyecek çok şeyi vardı. Buraya geldiği ilk saatten beri söyleyecek milyon tane şeyi olmuştu ama onu anlayan bir kişi bile çıkmadığı için sadece susabiliyordu. İçine atıyordu. Geceleri ranzanın alt katına uzanıp üstünde yatan çocuğun sağa sola döndükçe çıkarttığı gıcırtıları dinlerken tüm bunları karanlıkla konuşuyordu. Ağlıyordu. Karanlıktan nefret ediyordu.

Bir an için tüm bunları söylemek istedi. Burada kalmak, burada, bu insanlarla, bu çocukların arasında yaşamak istemediğini söylemek, bağırarak ağlamak ve her şeyi dağıtıp odadan çıkmak istedi ama tek yaptığı bacaklarını birbirine bastırarak ellerini o bacaklarının arasına sıkıştırmak ve dolu gözlerle adama bakmak oldu.

Adam ona bakarken "Ailenden kimse seni cenazede görmek istemedi." dedi. "Nedenini biliyor musun?"

Jimin başını iki yana salladı. "Hayır efendim."

cruel : yoonmin ✓Where stories live. Discover now