• on üç

33.1K 2.8K 9.5K
                                    

- - -

13| Bir ihtiyaçtan fazlası değilsin

Park Jimin'i burada ilk görüşüm değildi.

Çocuk Haklarını Koruma Vakfına senelerdir gelirdim ve kesinlikle Park Jimin'i ilk görüşüm değildi. Sürekli denk düşerdik. Asla bu ortamda yüz yüze bakıp konuşmamıştık ama daima onun varlığını bilirdim. O da benim varlığımı. Ve ertesi günün haberlerinde, vakfa bağış yapan isimlerin bulunduğu listede, ikimizin de adı geçerdi. Bu senelerdir değişmeyen bir düzendi.

Fakat şimdi bir şeyler farklıydı.

Dünya bizi sevgili olarak anmaya devam ederken biz tam tamına altı gündür birbirimizle tek kelime dahi etmemiştik. Ona sorduğum son sorudan sonra bir daha bana mesaj atmamıştı. Ben de onu aramamıştım. İletişimimiz aniden kopmuş gibiydi. Sanki hayatıma hiç girmemiş gibi hissettiriyordu. Sanki onca şey yaşanmamış gibi.

Bugüne kadar.

Seul'un en lüks saraylarından birinde, davetlilerin arasında ve aynı salondaydık. Önümdeki yüksek masaya yaslanmış viskimden yudumlarken onu izliyordum.

Zayıf noktalarımı biliyordu. Bunu özellikle mi yapıyor, hamlesini oynamadan önce oturup beni mi araştırıyor yoksa şans daima ondan yana olduğu için bir şekilde her şey onun karına mı çıkıyor anlamıyordum. Ama hemen karşımdaydı işte. Pembe saçları pamuk ibi görünürken üzerinde simsiyah bir takım vardı. İçinde beyaz gömleği ve üzerine geçirdiği siyah Chanel takımı. Gömleğine taktığı kravatı.

Onu ilk kez böyle görmüyordum ama üzerinden o kadar zaman geçmişti ki, ilk gibi hissettiriyordu. Takım ona göre bir şey değildi sanki ama o bile çok güzel duruyordu. Giydiklerini nasıl taşıyacağını çok iyi biliyordu.

Ve beni deli ediyordu.

Deli ediyordu çünkü hemen yanında baş düşmanlarımdan biri vardı. Jooheon denen herifle dip dibe durmuş, aralarındaki muhabbet her ne ise deli gibi gülüyordu. Eğlendiği açıkça belliydi. Loş, şık ve sade ortamda herkes belirli bir ses düzeyini kullanırken Park Jimin kuralları es geçerek gür kahkahalar atıyordu. Salonun dört köşesine yerleştirilmiş basın kameralarının varlığından haberdar, kendisini belli ediyordu.

Ve tüm dünya bizi sevgili sanıyordu.

Sevgilim olduğunu düşündükleri çocuk şu an baş düşmanımla gülüyordu.

Sinirlerimin gerildiğini bu yüzden hissediyordum. Yanımda durmuş benimle sohbet eden bu adamı duyamayışımın başlıca sebeplerinden biri buydu. Jimin'i izliyordum, beynimin içindeki ses susmuyordu ve bu tanımadığım adamın yaptığı yatırımlar zerre kadar sikimde değildi.

Seri hareketlerle yaslandığım masadan doğrulup takımımın iç cebindeki telefonu aldım elime ve adama basit bir gülümseme ile "Pardon." dedim. "Hemen dönerim."

Adamın bana cevap vermesine vakit kalmadı. Hızla arkamı dönüp ileride boş görünen diğer masaya adımladım. Mesaj kısmına seri hareketlerle girdim ve en üstte kalmaya devam eden isme tıkladım. Benimle mesajlaşan başka kimse yoktu. Yedi yirmi dört mesaj aldığım bir arkadaşa da sahip değildim. Wheein ve Jungkook da attıkları mesajlara karşılık alamadıkları için sadece aramayı tercih ediyorlardı. Bu yüzden Jimin son bir haftada yerini kimseye vermemişti.

Agust D
Ayrıl o çocuğun yanından

Bakışlarımı telefondan kaldırıp gözümün önünde kalan ikiliye baktım. Jimin konuşmasının arasında duraklayarak elini cebine attı ve telefonunu çıkartıp ekrana kısaca baktı. Açma zahmetinde bile bulunmadan telefonu yeniden cebine yerleştirdi.

cruel : yoonmin ✓Where stories live. Discover now